1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. 1-7 NİSAN KANSER HAFTASI
1-7 NİSAN KANSER HAFTASI

1-7 NİSAN KANSER HAFTASI

Sağlık Bakanı Ahmet Gülle, halkın yaşamına sporu dâhil ederek, obeziteyle mücadele ederek, sigara içmeyerek ve içirtmeyerek kanseri önleme konusunda önemli katkı yapacağını söyledi.

A+A-

Sağlık Bakanı Ahmet Gülle, halkın yaşamına sporu dâhil ederek, obeziteyle mücadele ederek, sigara içmeyerek ve içirtmeyerek kanseri önleme konusunda önemli katkı yapacağını söyledi.

Gülle, kanser vakalarının artmasının önde gelen sebeplerinin ise,  hareketsiz yaşam alışkanlığı ve obezite, bilinçsiz ve kontrolsüz beslenme anlayışı, kontrol edilemeyen çevresel faktörler,  tütün ürünlerinin yaygın kullanımı,  genetik faktörler ve giderek yaşlanan dünya nüfusu olduğunu belirtti.

Sağlık Bakanı Ahmet Gülle, 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle Sağlık Bakanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Gülle, toplantıda yaptığı konuşmada, küresel düzeyde her yıl 12 milyondan fazla insanın kanser olduğu günümüzde, kanserin, tüm dünyanın çok önemli bir sorunu ve gerçeği olduğunu belirtti.

Gülle, 2030 yılına gelindiğinde dünyada 75 milyon kanserli kişi olacağı,  bunların da 17 milyonunun kansere bağlı olarak, öleceğinin öngörüldüğünü söyledi.

Sanayileşmenin artmasıyla orantılı olarak kanser vakalarının da arttığının bilinen bir gerçek olduğunu ifade eden Gülle, “Yani kanser, sanayileşmiş ülkelerde gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere göre daha yüksek oranda görülmektedir. Lakin erken tanı ve tedavi olanakları, gelişmiş ülkelerde daha iyi olduğundan,  kansere bağlı ölümler gelişmemiş ülkelerde daha fazladır” dedi.

Ahmet Gülle, dünyada en çok tanı konulan kanserlerin başında yüzde 13 ile akciğer kanserinin; ikinci sırada yüzde 11.9’la meme kanserinin ve üçüncü sırada yüzde 9.7 ile kolon kanserinin geldiğini söyledi. Gülle, KKTC’de ise cilt kanseri en sık, meme kanseri ikinci sıklıkta, tiroit kanseri üçüncü sıklıkta ve akciğer kanserinin de dördüncü sıklıkla görülen tür olduğunu kaydetti.

“KKTC’DE KANSER, AVRUPA’NIN GERİSİNDE”

Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi kayıtlarına göre yılda ortalama 500 kişinin kanser olduğunu belirten Gülle, bu kayıtlara dâhil olmayan, özel sağlık hizmeti alan, Kıbrıs Rum kesiminde veya Türkiye’de tedavi gören kişiler de göz önünde bulundurulduğunda yılda 600 kişinin kansere yakalandığını söylemenin mümkün olduğunu belirtti.

Gülle, kansere yakalanmanın Türkiye’de yüz binde 201 kişi, AB'de yüz binde 278 kişi, ABD'de yüz binde 322, Güney Kıbrıs'ta yüz binde 178 ve KKTC’de yüz binde 170 ila 200 arası olduğuna işaret ederek, KKTC’deki kanser vakası sayısının, Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinin gerisinde olduğunu vurguladı.

Gülle, “Ancak bununla konuyu önemsizleştirmek gibi bir amacımız yoktur. Amacımız gerçek veriler üzerinden giderek cesaretle kanserle yüzleşmek ve tamamen ortadan kaldırılamaz bu hastalığı ve getirdiği yıkımı kontrol etmek, en aza indirmektir” dedi.

2011 yılında Birleşmiş Milletlerde 200’e yakın ülke temsilcisinin katılımı ile dünyanın kanserle mücadelede yapması gereken eylemlerin konuşulduğunu anımsatan Gülle, kanserin global bir sorun olup ancak kapsamlı stratejiler içeren kontrol programlarla kontrol altına alınabileceğini belirtti.

“KANSER KONTROL VE SAVAŞ PROGRAMI ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ”

Gülle, kendilerinin de Sağlık Bakanlığı olarak kapsamlı bir “Kanser Kontrol ve Savaş Programı” oluşturmak için bir süreden beri çalıştıklarını söyleyerek, bu kapsamda önceliklerini belirlemiş olup, en kısa sürede hayata geçireceklerini ifade etti.

Kanser Kontrol ve Savaş Programı'nı dört ana başlık altında oluşturduklarını belirten Gülle, başlıkları “Kanser kayıtlarının toplum tabanlı olarak uluslararası standartlarda oluşturulması”,  “Kanseri önleme ve erken tanı programları”,  “Tedavi Stratejileri” ve “Palyatif Bakım” olarak sıraladı.

Kayıtların uluslararası standartlarda ve toplumun tamamını kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması için çalışmalara başladıklarını dile getiren Gülle, “Şu anda erken tanı ve onkoloji birimlerinde gerçekleşen kayıtlara ek olarak bu birimlerin dışında kaydı yapılmamış hastaların kayıtlarını da yapmak ve kapsamlı bir araştırma yapmak için toplum tabanlı bir kayıt projesini hayata geçiriyoruz” dedi.

Gülle, bir üniversite ile yürüteceği ‘KKTC de kanser kayıtçılığı ve kanser tarama projesi’  kapsamında kanser kayıt elemanlarının eğitimlerini planladıklarını ve çalışmaları başlattıklarını söyledi.

“KANSERİ ÖNLEME VE ERKEN TANI PROGRAMLARI”

Kanser önleme ve erken tanı programlarının önceden de belirttiği gibi, hareketsiz yaşam, obezite, gıda ve çevresel faktörlerle ve tütünle mücadeleyi kapsayacak şekilde şekilleneceğini ifade eden Gülle, tütün ve tütün ürünleriyle mücadelede toplumun bilinçlenmesinin en az yasal yaptırımlar, caydırıcı cezalar ve denetimler kadar önemli olduğunu vurguladı.

Gülle, halkın kanser konusunda kaygılı olmakla birlikte bu risk faktörleriyle mücadelenin kanseri azaltacağı konusunda farkındalığa henüz istenen düzeyde ulaşamamış olduğunu belirterek, “Bu farkındalığı oluşturmak da bizim görevimizdir” dedi.

Erken Tanı Merkezi’nde 2013’te 3 bin 127 kadın ve bin 155 erkek olmak üzere toplam 4 bin 282 kişinin prostat, meme ve serviks kanseri taramasından geçtiğini kaydeden Gülle, Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi ve Kanser Hastalarına Yardım Derneği’nin her yıl ortaklaşa yaptıkları kanser taramaları kapsamında 2013 yılında bin 212 kişinin prostat veya serviks kanseri taraması yapıldığını söyledi.

Kanser taramalarını daha da yaygınlaştırarak, yaş gruplarının tamamını kapsayacak şekilde genişletmenin hedefleri arasında olduğunu ifade eden Gülle, bu amaçla mevcut erken tanı merkezini,  personel, yasal mevzuat ve altyapı olarak güçlendireceklerini de belirtti.

Gülle, DAÜ Tıp Fakültesi ile ortak hazırladıkları proje kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği’nin katkılarıyla gezici bir tarama aracı alıp, taramaları herkesin ayağına götürmeyi planladıklarını da söyledi.

TEDAVİ STRATEJİLERİ

Ahmet Gülle, dünyada uygulanan, etkinliği kanıtlanmış tüm kanser ilaçlarının devlet tarafından ücretsiz olarak sağlandığını ancak Onkoloji servisinin fiziksel olarak istenen düzeyde ihtiyaçları karşılayamadığını kaydetti.

Gülle, Onkoloji Hastanesi’nin ihalesini gerçekleştireceklerini ve hastanenin 56 yataklı, 6 yoğun bakım üniteli, erişkin ve çocuk onkoloji servislerinin yanında radyoterapi hizmetlerinin de verileceği bir merkez haline geleceğini belirti.

Bunun için gerekli bütçenin önemli bir kısmının sağlık fonundan karşılanacağını dile getiren Gülle, tıbbi onkolog eksiğinin giderilmesi için de çalışmalarının sürdüğünü söyledi.

PALYATİF BAKIM

Gülle, kanser mücadelesinde palyatif bakımın maalesef bugüne kadar istenen düzeyde gerçekleştirilemediğini dile getirerek, şöyle devam eti;

“Tedavi gören hastalarımızın ve ailelerinin, tükenmişlik yaşadıkları bu yorucu tedavi sürecini konforlu, insana moral veren bir ortamda geçirmeleri bizim son derece önemsediğimiz bir konudur. Bu amaçla hospis oluşturmak için çalışacağız. Böylece tedaviler daha rahat geçebilecek insanlar gerekmedikçe hastaneye gitmeden pek çok problemlerini otel konforundaki bir merkezde karşılayabilecektir. Terminal dönemdeki hastalar ağrılarından dolayı son zamanlarını hastanede değil de böyle bir ortamda geçirebilecektir”

“Eksiklerimizin de, gücümüzün de, potansiyelimizin de farkındayız” diyen Gülle, kanserle mücadelenin ne ailelerin, ne üniversitelerin, ne devletin, ne de sivil toplum örgütlerinin tek başına gerçekleştirebileceği bir konu olmadığını ancak el ele verilirse ortak amaca ulaşılabileceğini vurguladı.

Gülle, kanser konusunda çok önemli katkılar koyan, mücadeleler veren sivil toplum örgütlerine ve üniversitelere de teşekkür etti.

TAK

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.