ABD’nin Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi John Koening’in, Güney Kıbrıs’ın tek yanlı olarak ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölge” içerisindeki 5 ve 6. parsellere araştırma izni verilmesi durumunun, Doğu Akdeniz bölgesinde hakim olan gerilim ortamını kötüleştireceği ve termometrenin ısınacağı şeklinde mesajı Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e ilettiği belirtildi.

Politis gazetesi “5 ve 6’yı Dondurun- ABD’nin, Gerilimden Kaçınması İçin Anastasiadis’e Mesajı” başlıklı haberinde ABD’nin Güney Kıbrıs Büyükelçisi John Koeing’in, geçtiğimiz Pazartesi günü Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile gerçekleştirdiği görüşmenin içeriğine yer verdi.

Gazete diplomatik kaynaklara dayanarak Koeing’in, Kıbrıs sorunu da dahil olmak üzere geniş bölgeye ilişkin olarak açık olan konuları yanı sıra 5 ve 6. parsellere ilişkin bu konuyu da gündeme getirdiğini belirtti.

Amerika’nın, Anastasaidis Hükümeti’ne yönelik bu mesajının mantığının, Türk Hükümeti’nin Kıbrıs sorununda,  ileriki aylar içerisinde olumlu adımlar konusunda istekli gözükeceği şeklindeki argümanına dayandığını yazan gazete bu mantık ve Kıbrıs Rum tarafının müzakerelerin gelecek sonbahar ayından ve bundan sonra başlaması ışığında Amerikan unsurunun, Kıbrıs etrafındaki deniz bölgesinde bu ara içerisinde yeni enerji olgularının ortaya çıkmaması şeklindeki Türk mesajlarını kabul ettiğini yazdı.

ABD Büyükelçisi’nin doğalgaza ilişkin mesajının, Kıbrıs sorunu da dahil, değindiği diğer konular açısından, ek bir mesajı teşkil ettiğini belirten gazete, bunun bir başka deyişle, belirli parsellerdeki araştırmalardan şu anda kaçınılması veya dondurulması şeklindeki hareketin, Kıbrıs sorunundaki gelişmelere ilişkin perde gerisindeki çabalara da yardımcı olacağı anlamına geldiğini yazdı.

Gazete bunun ayrıca Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs sorununda özlü bir görüşmeye müdahil olma niyetine yönelik iyi niyet hareketi olarak algılanabileceğini de belirtti.

İKİNCİ TUR İZİNLER

Gazete aynı haberi içerisinde, Güney Kıbrıs’ın sözde “MEB’”i içerisinde yer alan diğer parsellerde araştırma yapılmasına ilişkin ikinci tur izinlere yönelik başvuruların Mayıs ayı sonunda sona ereceğini anımsattı.

Rum Yönetimi’nin, o zamana kadar konuya ilgi duyan şirketlere araştırma yapmaları için izin verme olanağına sahip olduğunu yazan gazete Anastasiadis Hükümeti’nin, şirketler tarafından dile getirilen yeni mesajları kabul ederek bu zaman dilimi içerisinde yeni hareketleri muhtemelen ileriye götürme konusunu incelediğini de belirtti.

Gazete Güney Kıbrıs’ın sözde “MEB’”i içerisinde yer alan 5 ve 6.parsellerin Türk Hükümeti’nin, BM’ye yönelik (Yunan açıklamalarına yanıt olarak) sözlü açıklaması içerisinde (4 ve 7.parsellerle birlikte) hak iddia ettiği deniz bölgesi içerisinde yer aldığını da yazdı.

KASULİDİS BUGÜN LONDRA’DA “MEB” KONUSUNU ELE ALACAK

Politis gazetesi bir başka haberinde aldığı bilgilere dayanarak Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in bugün Londra’da, ilk önce İngiltere’nin, AB’den Sorumlu Bakanı David Lidington ile yapacağı görüşmede, ardından ise İngiliz Milletvekilleri önünde yapacağı konuşmada, Güney  Kıbrıs’ın sözde “MEB” ile ilgili konulara değineceğini yazdı.

Gazete Lordlar Kamarası’ndaki bazı üyelerin sürekli olarak Güney Kıbrıs’ın “MEB’”i ve özellikle  Dikelya’daki İngiliz Üsleri’nden itibaren güneye yayılan deniz bölgesi konusuyla meşgul olduklarına dikkati çekti.

Aynı Lordlar’ın  ayrıca Kıbrıslı Türklerin deniz altındaki doğal zenginliklerdeki hakları konusunu sürekli gündeme getirdiğini yazan gazete, söz konusu Lordların, bu konuya yönelik organize bir çabanın söz konusu olduğu imajını da yarattıklarını belirtti.

Habere göre İngiltere Hükümeti, dün bir açıklama yaparak Lordlar tarafından sorulan, “Kıbrıs ve MEB’”ine ilişkin sorulara yanıt verdi.

İlk soru, Kıbrıs Türk toplumu ile ilişkileri ile bilinen ve de 1960 Kuruluş Anlaşması’nın, Kıbrıs toprakları  ve deniz sularındaki doğal zenginliğinden her iki toplumun da kazancını öngörüp öngörmediğini öğrenmek isteyen  Lord Magginis tarafından soruldu.

Bu soruya yanıt veren Barones  Sayeeda Warsi, anlaşmanın, bu konuyu değil, sadece “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin topraksal bütünlüğü, bağımsızlığı ve güvenliğini ele aldığını söyledi.

Barones Warsi, yanıtında ayrıca İngiltere Hükümeti’nin bu tür doğal zenginliklerin Kıbrıs’ın tüm toplumlarının yararına (çözümden önce veya sonra olduğundan bahsetmedi) kullanılması gerektiği şeklindeki düşüncesinin de hala durduğunu ifade etti.

Andrew Rosindell ise Birleşik Krallıkların, İngiliz Üslerinin karasularına dayanan bölgelerde bir başka ülkenin(Güney Kıbrıs’ın) “MEB’ten faydalanması hakkını tanıyıp tanımadığı ile Güney Kıbrıs’ın bu bölgelerde petrol ve doğalgaz çıkarmak için izin talep edip etmediği sorusunu sordu.

Bu soruya yönelik yanıt ise İngiltere’nin AB’den Sorumlu Bakanı David Lidington’dan geldi. Lidington açıklamasında Üslerin, kara sularında net haklara sahip olduğunu, kaldı ki bunun “Kıbrıs Cumhuriyeti” tarafından kabul edilen bir şey olduğunu söyledi.

Lidington başka bir ülkenin, Birleşik Krallıkların karasuları içerisinde “MEB” ilan etme konusunda yasal hakka sahip olmadığını ayrıca “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Üslerin karasularından faydalanma arzusunu dile getirmediğini de ifade etti.

İSRAİL-TÜRKİYE BORU HATTI KONUSU YOK

Fileleftheros gazetesi Hırvat asıllı İngiliz Hukukçu Anna Staniç’in, Londra’da gerçekleştirilen “Doğu Akdeniz ve Yeni Perspektifler” konulu konferansta enerji konusunda yaptığı açıklamalara yer verdi.

Habere göre Staniç konuşmasında, İsrail’den Türkiye’ye yönelik olarak doğalgaz boru hattı döşenmesi konusunun bulunmadığını söyledi.

Staniç, boruların denizden taşınması ve bunun uluslararası karasularından taşınmasının her ülkenin “MEB” haklarına dayandığını bu nedenle İsrail’den Türkiye’ye yönelik boru hattının bugünkü koşullarda-ki değişmesi beklenmiyor-döşenmesinin zor olduğunu ifade etti.

Konferansta yer alan Rum Devlet Hidrokarbon Şirketi Başkanı Xaralambos Ellinas, Güney Kırbıs’ın özellikle doğalgaz sıvılaştırma terminali ve LNG’nin Vasiliko’dan ihraç edilmesi şeklindeki perspektiflerine değindi.

Kaynak: TAK