1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. AMBARGO OLMASAYDI 80 MİLYON DOLAR İHRACAT YAPACAKTIK
AMBARGO OLMASAYDI 80 MİLYON DOLAR İHRACAT YAPACAKTIK

AMBARGO OLMASAYDI 80 MİLYON DOLAR İHRACAT YAPACAKTIK

KKTC bandıralı gemilerin Avrupa Birliği üye ülkelerine yük taşınmasının yasaklanması ve 1994’te Avrupa Adalet Divanının (ABAD) aldığı karar ihracata büyük darbe vurdu. Ambargo öncesi 80 milyon dolara kadar çıkan ihracat, 8.5 milyona düştü.

A+A-

DÖRTGAZİ, “HEP AMBARGOLAR ARKASINA SAKLANMAYALIM”

ÇIRALI: “AB PAZARINI BAŞKA BİR YERDE BULAMADIK” 

CANCURİ: “GEMİ NAKLİYATI YAPAN ŞİRKETLERİMİZ BAYRAK DEĞİŞTİREREK YAŞAMINI İDAME ETTİRMEYE ÇALIŞIYOR”

KKTC bandıralı gemilerin Avrupa Birliği üye ülkelerine yük taşınmasının yasaklanması ve 1994’te Avrupa Adalet Divanının  (ABAD) aldığı karar ihracata büyük darbe vurdu. Ambargo öncesi 80 milyon dolara kadar çıkan ihracat, 8.5 milyona düştü.

Sanayi Odası, Armatörler Birliği ile Nakliyeciler Birliği,  “KKTC’de üretilen ürünlerin AB’ye girmesini engelleyen ABAD kararları ile Kıbrıs Türk gemilerinin AB üye ülkelerine yük getirememesinin AB’ye olan ihracatı ne derece etkilediğini değerlendirdi.

DÖRTGAZİ

Nakliyeciler Birliği Başkanı Hasan Dörtgazi, öncelikle ihraç narenciyenin yüzde 80’inin Irak’a gönderildiğini yüzde 20’sinin de Türkiye’de satıldığını, ancak Avrupa Birliği pazarına hem “kalitenin düşük olması, hem de çeşit zenginliğinin” olmayışından girilemediğini anlattı.

KKTC’de 4 çeşit narenciye üretilirken Türkiye ve Mısır’da 10-15 çeşit üretildiğine işaret eden Dörtgazi, ancak yeni tür olan king türü mandarinin hem hasat döneminin Türkiye’de hasat yapılmadığı döneme denk gelmesi, hem de revaçta olan bir ürün olmasından dolayı satışında sıkıntı yaşanmadığını söyledi.

Hellimde de ihracatın başarılı olduğunu üretimin yüzde 50’sinin Ortadoğu’ya yüzde 50’sinin de Türkiye iç piyasasında tüketildiğini kaydeden Dörtgazi, patates ürününün de AB ülkelerinde satılabilecek çok kaliteli bir ürün olduğunu vurguladı. Türkiye’de bu yıl patatese ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Dörgazi, 5 bin ton dahi olsa bugün satmakta zorluk yaşanmayacağını ancak ülkede üretimin istikrarlı olmadığını söyledi.

KKTC üreticilerinin her zaman ambargoları bahane olarak göstermesinin yanlış bir yaklaşım olduğunu da kaydeden Dörtgazi, “Hep ambargolar arkasına saklanmayalım” dedi.

GAZİMAĞUSA LİMANIN TC TARIM İL MÜDÜRLÜĞÜNE BAĞLI LABORATUAR

Zaman zaman patateste virüs tespit edildiğinden Türkiye’ye gönderilen patateslerin ülkeye sokulmadığını ve bazen bu nedenle “Mersin kapısının kapalı olduğu” şeklinde yanlış yorumlar yapıldığını anımsatan Dörtgazi, bu sorunun açılması için Gazimağusa Limanı’nda TC Tarım İl Müdürlüğüne bağlı Analiz Laboratuarı kurulması için çalışma başlatıldığını açıkladı.

KKTC’nin tanınmadığından tır ve gemilerinin Türkiye dışında ülkelere ürün taşıyamamasının verdiği sıkıntı ve ek mali külfetleri dile getiren Dörtgazi, Türkiye’den başka ülkeye KKTC ürünlerinin ihracatının,  ürünlerinin KKTC plakalı bir araçtan Mersin’de tanınmış bir ülkeye kayıtlı başka bir araca yüklenmesi ve evrak düzenlenmesi yapılarak mümkün olduğunu da anlattı.


Dörtgazi, “Mersin Limanı açıktır ancak ihraç edilmesi gereken örneğin patates ürününün virüslerden arınmış olması gerekir. Avrupa Birliği pazarına da girmek istersek Avrupa Birliği ülkelerinin talepleri doğrultusunda ve kalitesine ürün üretmek gerekir” dedi.

Kaliteli ürün üretmek kadar rekabet edebilmek için maliyetleri de düşük tutmak gerektiğini ifade eden Dörgazi, “Çok ihracat değil doğru ürünle pazarda pay bulmak lazım” dedi.

“İHRACAT İÇİN İHTİYACA UYGUN ÜRÜNLERİ ZAMANINDA ÜRETMEK GEREKİR”

Türkiye’den ayda bin 300 tır ithal mal gelirken, Türkiye’ye ayda 10 tır ürün gönderilebildiğini ifade eden Dörtgazi, “İhracat için ihtiyaca uygun ürünleri zamanında üretmek gerekir. Süt ürünleri lokomotif görevi görebilir. Patates, nar, narenciye ve enginar doğru kalite ve zamanda üretilebilirse ihracatın arttırılabilir” dedi .

FİLO YENİLENMESİ

Eski tırlarla nakliye yapmanın ek maliyet yanında, kaçakçılığın artmasına yol açtığını kaydeden Dörtgazi, eski tırların yeni tırlara göre çok daha fazla yakıt tükettiğini ve bunun ürüne de yansıdığını, ayrıca eski tırların değerinin düşük olmasından dolayı kaçakçıların eski tırları kullanıdğını, yeni tırın değerinin yüksek olmasından dolayı nakliyecinin bu riski göze alamadığını kaydetti.

FİLO YENİLEMESİ İÇİN TEŞVİK UYGULAMASI

Dörtgazi, Türkiye’de yürürlükte olan uygulamaya benzer olarak, belirlenecek kotaların üzerinde ihracat gerçekleştiren filo sahiplerine filolarını yenilemek için teşvik verilebileceğini kaydetti. Dörtgazi bunun ihracatı arttırmaya yönelik etkili bir yöntem olduğuna inandığını söyledi.

MUSTAFA CANCURİ

Armatörler Birliği Başkanı Mustafa Cancuri ise, KKTC’ye ambargolar uygulanmaya başlamasıyla Kıbrıs Türk gemi nakliyatı sektörünün de geleceğinin yok olduğunu ve sektörün her gün geriye gittiğini söyledi.

Cancuri, “Uygulanan ambargolar nedeniyle olmaması gereken bir şekilde gemi nakliyatı yapan şirketlerimiz bayrak değiştirerek yaşamını idame ettirmeye çalışıyor” dedi.

KKTC Bayraklı 21 geminin bulunduğuna işaret eden Cancuri, söz konusu gemilerin KKTC tanınmaması nedeniyle sadece KKTC ile Türkiye arasında sefer yapabildiğini, başka ülkeler gidebilmesi için farklı bir ülkenin bayrağını çekmek zorunda olduğunu anlattı.

Farklı bir ülkenin bayrağını çekmek için söz konusu bayrak devletinin koşullarını yerine getirmek ve 15 bin dolardan başlayan harç ödemesi gerektiğine işaret eden Cancuri, “Türkiye dışında da ülkelerin limanlarını KKTC bayraklı gemilere açmadığı sürece ticaretin önünü açmamız mümkün değil” dedi.

Türkiye’de de bir şirket kurarak Türk bayrağı ile deniz nakliyatının yapılabilineceğini ancak kurulacak şirkete milyonlarca dolarlık gemiyi de kaydetmek gerekeceğini ifade eden Cancuri, bunun da beraberinde farklı riskler getireceğini anlattı.

Cancuri, sorunların ancak güney Kıbrıs’ta bir ticari antlaşma yapılarak çözülebileceğini ancak bunun için tavizler verilmesi gerektiğini, dolaysı ile gemi nakliyatının önünün ancak ve ancak adada varılacak kapsamlı bir antlaşma ile çözülebileceğini savundu.

GİRNE LİMANI

Girne Limanı’ndan da yük taşımacılığı yapılmasının getirdiği sıkıntıları da dile getiren Cancuri, ülkeye gelen yüklerin yüzde atmışının Girne Limanı’ndan giriş yaptığını bunun en büyük nedeninin de Girne Gümrüğü’nde oturmuş bir düzenin bulunmayışı olduğunu söyledi.

Gire limana gelen ürünlerim Gazimağusa Limanı’ndaki gümrükteki gibi sıkı bir denetimden geçirilmediğini belirten Cancuri, bunun nedenin Gazimağusa Limanı Gümrüğü’nde daha kalifiye eleman bulunması olduğunu savundu.

Turizme hizmet için inşa edilen Girne Limanı’nda gümrük uygulamasının daha “üstünkörü” yapıldığını dolayısı ile bu limanı kullanmak tüccarı daha çok kurtardığını ileri süren Cancuri, Gazimağusa Gümrüğü’nde gümrüklendirme memurlarının daha tecrübeli olduğundan ürün bedelinin daha doğru değerlendirildiğini dolayısı ile devletin gümrük vergisinden kaybetme olasılığının daha düşük olduğunu savundu.

Cancuri ayrıca tüm denizcilik faaliyetleri ile ilgilenecek bir Denizcilik Müsteşarlığı kurulmasının şart olduğunu savundu.

ALİ ÇIRALI

Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı ise, 1994’te ABAD tarafından alınan karardan önce Kuzey Kıbrıs’ta üretilen 150-200 bin ton narenciye ile 20 bin ton patatesin tümünün Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edildiğine işaret ederek, ABAD kararlarının ardından üretilen tüm ürünlerin üreticilerin elinde kalmaya başladığını, hatta narenciyenin ovalara döküldüğünü anımsattı.

Çıralı, AB’nin Kuzey Kıbrıs’a üçüncü ülke muamelesi yapmaya başlamasıyla AB ülkelerine girecek tekstil ürünlerine de yüzde 14 vergi uygulanmaya başladığını ve ülkedeki tekstil şirketlerini de rekabet edemez duruma soktuğunu anlattı.

Çıralı, “Kıbrıs Türk tüccarı AB pazarını iyi biliyordu, AB pazarının kapanmasından sonra yeni pazarla bulunması zor bir iş. 1994 önceki AB pazarını başka bir yerde bulamadık” dedi.

Avrupa Birliği ülkelerindeki insanların gelir seviyesi yüksek olduğundan Kıbrıs Türk üreticilerinin ürününe de yüksek fiyatlı Pazar bulunabildiğini belirten Çıralı, ancak bugün ihracat yapılan Yakın Doğu ülkelerinde ise durumun tam ters olduğunu ifade etti.

Yerli ürünlerin bugün AB pazarına girebilecek kalitede olduğunu, hatta 1994 öncesi ürünlere göre ürün kalitesinin bugün daha iyi olduğunu kaydeden Çıralı, “Ancak AB pazarına yeniden girmek de kolay değil. O pazara tekrardan girebilmek için çok çaba sarf etmemiz lazım. Büyük devlet desteği ister” dedi.

Çıralı, Kıbrıs Türk ürünlerinin AB ülkelerine yeniden girebilmesi için öncelikle Kıbrıs Türk bayraklı gemilerin AB ülkelerine girebilmesi ve ABAD Kararlarının engelleyici unsurlarına da bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi.

Avrupa Birliği ülkelerine ihracat 1994’te alınan ABAD kararları öncesi 50-80 milyon dolar arasında iken, 2012’de 8.5 milyon dolara kadar düştüğünü belirten Çıralı, “Ekonomiyi bu kadar geriye götüren ABAD kararıydı. Bu karar alınmasaydı bugün AB ülkelerine ihracat 200 milyon Doları bulurdu” dedi.

ABAD kararlarından biri, AB ülkelerine ithal edilecek tarım ürününün tanınmış bir ülkenin Tarım Bakanlığı’ndan sağlık karnesi olması gerektiğini  öngörüyor.

TAK

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.