1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. “ANNAN PLANI’NDAN DAHA KÖTÜSÜNÜ BEN İMZALAMAM”
“ANNAN PLANI’NDAN DAHA KÖTÜSÜNÜ BEN İMZALAMAM”

“ANNAN PLANI’NDAN DAHA KÖTÜSÜNÜ BEN İMZALAMAM”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 14 Aralık 2013’te Rum tarafına verilen öneride, kurucu devletlerin birbiri üzerinde egemenlik iddiasında bulunamayacağını yazıldığını bildirdi.

A+A-

EROĞLU, RADYO VATAN PROGRAMINA KATILARAK AÇIKLAMALARDA BULUNDU

EROĞLU: “14 ARALIK ÖNERİMİZ BİRÇOK KESİM TARAFINDAN OLUMLU BULUNDU”

BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARLARINDAN BİRİ DE ÖN KOŞULSUZ MASAYA OTURMAKTIR”

“İÇİMİZDE RUMLARI BEKLENTİYE SOKANLAR VAR”

“TÜRKİYE İLE ARAMIZIN AÇILACAĞINI VE KIBRIS CUMHURİYETİ ALTINA GİRECEĞİMİZİ BEKLİYORLAR”

“ANNAN PLANI’NDAN DAHA KÖTÜSÜNÜ BEN İMZALAMAM”

“BİZ KURUCU DEVLETLERİN BİRBİRİ ÜZERİNDE EGEMEN OLAMAYACAĞINI SÖYLEDİK

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 14 Aralık 2013’te Rum tarafına verilen öneride, kurucu devletlerin birbiri üzerinde egemenlik iddiasında bulunamayacağını yazıldığını bildirdi. Eroğlu, bugün Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’na bağlı Radyo Vatan’da idi.

Derviş Eroğlu, Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nda, Sevil Savunma Teşkilat Başkanı Fırat Alakuş tarafından karşılandı.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, gazeteci Levent Özadam’ın hazırlayıp sunduğu “Serbest Kürsü” adlı programa konuk olarak açıklamalarda bulundu.

14 Aralık önerisinin Kıbrıs sorunuyla ilgili taraflarca olumlu bulunulduğuna dikkat çeken Eroğlu, “Ancak günün sonunda Rumlar bunu da reddederek yeni bir kağıt ortaya koydular” dedi.

Kurulacak olan yeni ortaklık devletinin egemen olacağını söyleyen Eroğlu, “KKTC ile Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kuracağı ortaklık devleti tabi ki egemen bir devlet olacak ama iki kurucu devletin egemenliklerinin bir kısmını vermesi sonucu bu ortaklık devleti kurulacaktır” ifadesini kullandı.

“BİZ MASADAN KAÇMIYORUZ”

“KKTC Cumhurbaşkanı olmak nasıl bir şey?” sorusunu yanıtlayan Eroğlu, bunun şerefli ve önemli bir görev olduğunu belirtti.

“Hele Kıbrıs sorununun çözümlenmediği bir zamanda görüşmeci statüsüne de sahip olmak kolay değil” diyen Eroğlu, Kıbrıs’ta bir anlaşma olsun diye Rum tarafını zorlayanın Türk tarafı olduğunu vurguladı.

TAAHHÜD VERMEDİĞİ GİBİ EMRİVAKİ YAPARAK ORTAK AÇIKLAMA METNİ TALEP ETTİ

Derviş Eroğlu, masadan kaçanın Rum liderliği olduğuna dikkat çekerek, bu şartlarda da ne BM Güvenlik Konseyi’nin ne de  BM Genel Sekreterliğinin rapor hazırlarken tarafsız olamadığını belirtti.

“Daha doğrusu gerçekleri yansıtamıyorlar. Biliyorsunuz Güvenlik Konseyi’nde bir de veto hakkı elinde olan devletler vardır” diyen Eroğlu konuşmasına şöyle devam etti:

“Dolayısıyla Kıbrıs’ta var olan gerçekleri yani müzakerelerde tarafların ortaya koyduğu iyi niyeti ki bu iyi niyeti her zaman Türk tarafından bu iyi niyet beklenmiştir ve bunu sergilemiştir. Ama bütün bu iyi niyetimize rağmen çıkan raporlar genellikle ne etliye ne sütlüye dokunan raporlardır.

Benim Cumhurbaşkanı seçildiğimde Genel Sekreterlik bizden ne bekliyordu; bırakıldığı yerden müzakerelerin devam etmesi. Biz bunu sadece sözlü değil, imzamı taşıyan mektup yazarak bu taahhüdü verdik. Şimdi ben görevdeyken Güney Kıbrıs’ta yeni bir cumhurbaşkanı seçilmiştir ve bu taahhüdü vermemiştir. Bu istenmiş midir? İstenmiştir. Ama bu taahhüdü vermediği gibi bir emrivakiiyle karşı karşıya geldik. Bu da ortak açıklama metniydi.”

“14 ARALIK ÖNERİMİZ BİRÇOK KESİM TARAFINDAN OLUMLU BULUNDU”

Türk tarafının ortak açıklama talebine olumlu yanıt verdiğini ve Downer’in  bu metni hazırlamasını istediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, bunu kabul ettiklerini ama Rum tarafını söz konusu metni reddettiğini ifade etti.

O günden beridir kağıtların karşılıklı olarak gidip geldiğini anlatan Eroğlu, en son 14 Aralık 2013’te Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun KKTC’ye gelişiyle bir öneri yapıldığını söyledi.

Bu kağıdın da BM Genel Sekreteri ve ona bağlı ekipler tarafından kabul edildiği gibi Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin adadaki yetkililerince “Herhalde Rumlar bunu artık reddedemez” ifadelerinde bulunduklarını anlatan Eroğlu, “Ama gördüğünüz gibi 3 gün sonra başka bir mektupla yeniden karşılaştık. Zaten ben Sayın Davutoğlu’na, Rumların bunu reddedeceğini ve başka bir kağıtla karşımıza çıkacaklarını söylemiştim. Kendisi de Rumların bunu reddedemeyeceğini çünkü Kıbrıs ile ilgili kesimlerin onaylamış bir metin olduğunu belirtmişti. Ama gördüğünüz gibi masaya oturamadık Çünkü Rumlar bunu da reddetti. O yüzden bu şartlarda cumhurbaşkanlığı yapmak biraz zor ve sıkıntılıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı olarak bir de suçlanmama gayreti içerisinde olduğunu vurgulayan Eroğlu, “Bütün iyi niyete karşın gelinen noktada sıfıra sıfır elde var sıfır” diye konuştu.

“BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARLARINDAN BİRİ DE ÖN KOŞULSUZ MASAYA OTURMAKTIR”

“Bu kez gerçekten son şans mı? Bu doğal gaz ve Türkiye’den gelecek suyun çözüme katkısı olmayacak mı?” sorusuna ortak açıklama konusu gündeme gelmeden önce Nisan 2014’te referandum görüşünü ortaya koyduklarını anlatan Eroğlu, “Bu görüşümüzü de bütün dünyayla paylaşmıştık” dedi.

Rum tarafındaki Cumhurbaşkanlığı değişikliği ve ekonomik krizin Rum Lider Nicos Anastasiades tarafından bahane edildiğini hatırlatan Eroğlu, “BM yetkililerinin de bulunduğu bir yemekte Ekim’in ilk yarısında müzakerelere başlayacağız şeklindeki sözlü bir anlaşmaya rağmen ortak açıklama metniyle karşılaştık” şeklinde konuştu.

Durum böyle olunca Rum tarafının zamana oynadığının anlaşıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Eroğlu, müzakere masasına oturmamak için kendilerince bahane bulduklarını söyledi.

Derviş Eroğlu, Rum tarafının sık sık BM Güvenlik Konseyi kararlarından bahsettiğini ama bu kararlardan birinin de tarafların ön koşulsuz müzakerelere oturmasından bahsettiğini vurguladı.

Rumların işine gelen Güvenlik Konseyi kararlarını öne sürdüğünü anlatan Cumhurbaşkanı  Derviş Eroğlu, işine gelmeyen kararları da göz ardı ettiğini belirtti.

“İÇİMİZDE RUMLARI BEKLENTİYE SOKANLAR VAR”

Cumhurbaşkanı açıklamalarına şu şekilde devam etti:

“Eylül’den beri, halen daha müzakere masasına oturamadık. Masada çözülmesi beklenen 6 başlık var. Bu 6 başlığı iyi niyetle tamamlayıp nisanda referanduma gidebilirdik. Biz, bir anlaşmaya muhtacız dediğimiz sürece ve Rumların Annan Planı’na hayır demiş olmalarına rağmen suçlanmaktan kurtulmaları dikkate alınırsa, bir de kendi içimizde bizi suçlayanların bulunmasına rağmen ortak açıklamada değişiklik olabilir şeklinde Rumları beklenti içine sokmaya devam ederlerse masaya oturma düşüncesi olmaz.”

“TÜRKİYE İLE ARAMIZIN AÇILACAĞINI VE KIBRIS CUMHURİYETİ ALTINA GİRECEĞİMİZİ BEKLİYORLAR”

“Bu konuda Rumlardan beklentileri nedir? Kıbrıs sorununda birbirimize düşmemiz mi?” sorusuna ise Eroğlu, “Doğrudur. Özellikle Hristofyas zamanında şakayla karışık yaptığımız sohbetlerde, eninde sonunda Türkiye’ye karşı tepkiler artacak ve bize meyilleneceksiniz şeklinde bir düşünceye sahip olduğunu görüyordum” dedi.

“Biz anlaşmaya muhtacız” dendiği sürece KKTC’deki bütün olumsuzlukları çözümsüzlüğe bağladıkça Rumların beklentilerinin artacağı uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Özellikle son zamanlarda KKTC ile Türkiye arasında bazı söylentilerin olması, bazı yanlış hareketlerle görüş ayrılıklarının ortaya konmasıyla, Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin arasında kopmaların olacağı gibi bir beklenti içinde de olabilirler. O yüzden Rumların beklentisi, Türkiye ile KKTC’nin arası günün sonunda bozulacaktır, ekonomik sorunlar daha da derinleşecektir ve Kıbrıs Cumhuriyeti altına girme düşüncesinde olanların sayısı daha da artacak, masada da istediğimizi alabileceğiz düşüncesi hakim olmaya başlamıştır” diye konuştu.

“ANNAN PLANI’NDAN DAHA FAZLASINI ALMAYI ÜMİT EDİYORLAR”

Anastasiades’in kısa bir süre önce “Ben bir kere daha Rum toplumunun reddedeceği bir anlaşmaya imza koymam. Çünkü bir kez daha reddedersek bölünmüşlük kalıcı olur ” şeklindeki açıklamalarını hatırlatan Eroğlu, bunun ne anlama geldiğin şu sözlerle açıkladı:

“Bunun anlamı, Annan Planı’nda olanlardan çok daha fazlasını alabilecekleri yönündeki inancı gösteriyor. Bugün bir gazetede kamuoyu yoklaması yapıldı. Yüzde 53 civarında evet çıkmıştır. Vatandaşa sorulan soru önemlidir. Soruyu, Rumların istediği Maraş’ın kapalı-açık bölgesi, Mağusa’dan Lefkoşa’ya kadar Güney Mesarya’nın tüm köyleri, Güzelyurt’un kendisiyle bütün köy ve kasabaları, Karpaz’ın büyük bir kısmı… Aramıza dönmek isteyen Rumlara da izin vereceksiniz şeklinde bir soru sorulmuş olsaydı, yüzde 53 gibi bir rakamın çıkacağını düşünmem. Sanki Annan Planı’nda harita yokmuş gibi bir düşünce hakim. Halbuki, Annan Planı’nda Türk köyleri hariç Güney Mesarya köyleri verilecekti. Güzelyurt zaten gidiyordu; Karpaz’ın da büyük bir bölümü. Yine orada da Rumların aramıza dönüşü vardı. Hristofyas ile müzakere masası dışında konuştuğunuz zaman size söylediği, Güney Mesarya Türk köyleriyle birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti toprağı altına girecek. Güzelyurt bütün köy ve kasabalarıyla girecek. Bir de Karpaz konusu hep gündemdeydi. Ben de kendisini ‘daha başka ne istiyorsun. Onu da söyle bilelim’ diyordum. Bizim elimizde kalan toprağa da Rumlar dönmek isterse izin vereceksiniz diyordu. Biz nerde yaşayacaktık? Bu konuda da tek cevabı vardı. Bütün Türkiye’den gelenleri gönderirseniz Kıbrıslı Türklere de yer kalır diyordu. Anastasiadis de böyle bir beklenti içerisindedir. Rumlar bunu reddetmiştir. Önlerine yine böyle bir plan gelirse yine reddedeceklerdir ve bölünmüşlük de kalıcı olacaktır. O yüzden çok daha fazla imkan verilmesi beklentisindedir.”

“ANNAN PLANI’NDAN DAHA KÖTÜSÜNÜ BEN İMZALAMAM”

“Annan Planı’ndan daha kötü bir planı siz referanduma sunar mısınız?” sorusuna  “Zaten referanduma bunu sunacak olan ben değilim” diyen Eroğlu, böyle bir planı imzalamasının da söz konusu olmadığını belirtti.

BM’nin Kıbrıs sorununu Kıbrıslıların çözmesi gerektiğini söylediğini belirten Eroğlu, hal böyleyken de bir müdahale beklemediğini anlattı.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıslı Türkleri de memnun edecek bir anlaşma ortaya çıkması gerektiğini de ifade etti.

“SAYIN TALAT ADAY OLDUĞUNU DOLAYLI YOLDAN SÖYLÜYOR”

Eroğlu, “İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile fikir teatisinde bulunuyor musunuz? Bugün gazetelerde demeci vardı. Eğer anlaşma olursa aday olmayacağını söylüyordu” sorusunu şöyle yanıtladı:

“3 ay 5 ay içerisinde anlaşma olmayacağını biliyor da aday olacağını dolaylı yoldan ifade etmeye çalışıyor. Tabi herkes aday olabilir. Dolayısıyla adaysa, ben adayım demesi lazım. Bir müzakere olmadan çözüm olmayacağına göre otursak bile Rumların beklentilerini biliyoruz. Hal böyleyken 3 ayda ya da 5 ayda çözüm noktasına gelmeleri mümkün değilmiş gibi hissediyorum. Onların hep bekledikleri, menfaatlerini vereceğimiz şeklindedir. Karşı taraf sadece alma düşüncesindeyse bir anlaşmaya varmak mümkün değildir.”

Rum basınında çıkan tek egemenliği kabul ettiği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Deriş Eroğlu, Rum tarafının bu haberleri “spekülasyon” olarak değerlendirdiğine dikkat çekti.

Kurulacak yeni ortaklık devletinin egemen olacağını söyleyen Eroğlu, “KKTC ile Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kuracağı ortaklık devleti tabi ki egemen bir devlet olacak. Ama içte iki kurucu devletin egemenliklerinin bir kısmını vererek kurulacaktır” dedi.

Tek egemenliğin, dıştaki egemenlik anlamında olduğunu belirten Eroğlu, açıklamalarına şu şekilde devam etti:

“Zaten Rumların tek egemenlikte, yani onların ifade ettiği tek egemenlik, Kıbrıs Cumhuriyeti vardır; bu devlet isim değiştirecek ve Kıbrıs Federal Devleti olacak. Şimdi isim değiştirmek başkadır, yeni bir ortaklık devleti olması başkadır. Bu nasıl olacak? İki kurucu devlet egemenliklerinin bir kısmını merkezi hükümete verecek ve yeni bir ortaklık devleti kuracak. Tek ve bölünmez egemenlikte ısrar etmelerinin esas nedeni; hatırlayacaksınız Papadopulos BM’de yaptığı konuşmada, “ozmosis” yoluyla Türkleri halledeceğini söylemişti. Bir doktor olarak ozmosisin ne olduğunu biliyorum. Bunun mimarı da görüşmeci olduktan sonra Mavroyannis olduğunu öğrendik. Bugün yine o düşünce maalesef Rum tarafına hâkimdir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin isim değiştirmiş Kıbrıs Federal Cumhuriyeti altında bizi kendi bünyeleri içinde eriteceklerini planlıyorlar.”

“BİZ KURUCU DEVLETLERİN BİRBİRİ ÜZERİNDE EGEMEN OLAMAYACAĞINI SÖYLEDİK”

“Hâlbuki bizim verdiğimiz kâğıtta hiçbir kurucu devlet bir diğerinin üzerinde egemenlik iddiasında bulunamaz. Anlaşmanın özü budur. Bizim arkadaşlar bütün dünya devletlerinin ve federal cumhuriyetlerin anayasasını araştırmıştır. Hiçbir federal cumhuriyette egemenlik tek ve bölünmezdir diye bir madde yoktur. Üniter devletlerin de hiçbirinin anayasasında tek egemenlik diye bir madde yoktur. Yani egemen olacak ama bu egemenlik federasyon olduğu için iki kurucu devletten oluşacak.”

“CTP’NİN BENDEN ŞİKÂYETİ OLMAMASI GEREKİYOR”

“Hükümet görüşmecilik görevinizden memnun mu? Özellikle CTP kanadını kastediyorum” yönündeki soruya ise Cumhurbaşkanı Eroğlu,  “Bir şikâyetleri olmaması gerekir çünkü iyi niyetle esneklikler gösteren ve sırf bu sorunu çözelim diye esneklik gösteren kişiyim” diyerek yanıtladı.

Anlaşmamın müzakere masasına oturmadan bulunamayacağını ve Rum tarafını masaya çekmek için öneri sunan taraf olduklarını belirten Eroğlu, “Hatta bizim önerimiz; gelin herhangi bir ortak açıklama olmadan masaya oturalım. 6 başlığı tartışalım olmuştur” dedi.

“BAŞBAKANIN SÖYLEMİ YANLIŞTIR”

Cumhurbaşkanı şöyle devam etti:

“Başbakan dün Ankara’dayken açıklama yaptı. Bizim 14 Aralık’ta verdiğimiz öneriye yönelik yaptığım ‘bu bizim son önerimizdir’ açıklamamızın doğru olmadığını söylemesi yanlıştır. Çünkü hep beraberdik. Sayın Davutoğlu buradayken ben Sayın Dışişleri Bakanına ısrarla, bunun bizim son kâğıdımız olup olmadığını sordum. Neden sordum? Çünkü bu kağıt Rum tarafının beklentilerine hizmet eden bir kağıt olmasına rağmen, daha büyük beklentiler içinde oldukları için bunu reddedecek ve başka bir kağıtla cevap verecekti. Öyle de oldu. Kıbrıs sorunuyla ilgili bütün tarafların onayı var. Rumlar bu son kâğıdımızdır dedi. Bunun üzerine biz de öyle dedik. Biz bazı konularda esneklik gösterirken diğer taraftan da kendi haklarımızı gözetecek cümleler koyduk. O dengeyi sağlayarak verdik. Ben Rum’u biliyorum. Bu son kâğıdımızdır dedikten sonra bir yerde durmamız gerekiyor. Yoksa elimiz zayıflar.”

ANKARA İLE İLİŞKİLER

Cumhurbaşkanı Eroğlu “Ankara ile her konuda mutabık mısınız” sorusuna verdiği yanıtta, zaman zaman tartıştıkları konular olabileceğini söyledi.

Bugüne kadar sunulan önerilerin Ankara ile paylaşıldığını söyleyen Eroğlu, Türkiye ile istişare edildiğini kaydetti.

Fikir teatisinde bulunulduğu zaman Ankara ile KKTC arasında farklı yorumlayacağı konular olabileceğine dikkat çeken Eroğlu “İstişare ederek ortak nokta bulmaya çalışıyoruz” dedi.

ADAY OLACAK MI?

2015’te aday olup olmadığının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, şöyle devam etti:

“Önümüzde yaklaşık 13-14 ay var. Bu süre sonunda ne olur bakmak lazım. Dolayısıyla erkendir. Beni aday olmam yönünde teşvik edenler var. Şu an için hiçbir çalışmam yoktur. Farkındaysanız eski Derviş Eroğlu yok. Eskiden sürekli bir yerlere giderdim. Ama şimdi daha çok müzakerelere konsantre olmuş (yoğunlaşmış) durumdayım.”

İÇ KONULAR

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, ülkede yaşanan sıkıntıların da sorulması üzerine, her salı öğle yemeğini Başbakan Özkan Yorgancıoğlu; çarşambaları ise Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş  ile yemeğe başladığına dikkat çekerek, “Çünkü biliyorsunuz bazı arkadaşlar Hükümet’e gidip de derdini anlatamayacak durumda olabiliyorlar. Bana ulaşmak her zamankinden daha kolaydır” dedi.

Kendisine gelen şikâyetleri Hükümet ile paylaşmaya çalıştığını vurgulayan Eroğlu, vatandaşın şu andaki en büyük beklentisinin ekonomik tedbirlerin alınması olduğunu kaydetti.

Hükümet’in geçtiğimiz hafta bazı düşünceleri hayata geçirmeye çalıştığını ama bunların henüz sonuç alıcı olmadığına dikkat çeken Derviş Eroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Gördüğüm kadarıyla Başbakan Ankara’ya gitmiştir. Pazartesi’nden beri bir heyet KKTC’dedir. Bugün öğleden sonra toplantılar olacaktır. Ne kararlar alacaktır bilmiyorum. Ama mutlaka ekonomik tedbirler içeren kararlar alınması gerekiyor. Bu döviz kurlarının yükselmesi, Türkiye Merkez Bankası’nın almış olduğu tedbirlere rağmen henüz bir düzelme olduğunu söylemek mümkün değil. Hatta Türkiye’de faiz artırılmasına gidildi ama onun da başka sorunları ortaya çıkacak. Çünkü herkes bankada mevduat sahibi değildir. 1 ay içerisinde tedbir alınmazsa vatandaşın daha büyük sorunlarla karşılaşması olasıdır. Bunları hükümetle de paylaştım. Mart’a kadar geçecek sürede halkın sıkıntıları olacaktır. Devletten maaş çekenlerin de olacaktır. Biliyorsunuz eskiden eşel-mobil sistemi vardı ama o da kalktı. Sadece yüzde 7’lik bir artışla, döviz farkından dolayı ortaya çıkacak sıkıyı kapatmak mümkün değildir.

“GECE UYUKUM KAÇIYOR”

“Her halükarda bu ekonomik tedbirler vatandaşı psikolojik sıkıntı içerisine itiyor. Bir bıkkınlık ve memnuniyetsizlik var. İlk defa memlekette bu kadar memnuniyetsizlik var. Bu beni korkutuyor. Bir anlaşma olsun da nasıl isterse olsun noktasına vatandaş gelebilir mi diye düşündüğümde uykum kaçıyor. Gerçekleştirdiğimiz bir devlet var ve bu devletin halkı bu noktaya geldiği taktirde bizim müzakere masasında elimiz kolumuz bağlanacak demektir. Böyle olursa masada sadece iddia eden ama arkası boş olan bir lider pozisyonuna düşeceğiz. Onun için bu ekonomik sorunlardan korunmak için adım atılmalı.”

TAK

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.