1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. "APO’YU BİLE AFFETTİLER, BENİ AFFEDEMEDİLER"
"APO’YU BİLE AFFETTİLER, BENİ AFFEDEMEDİLER"

"APO’YU BİLE AFFETTİLER, BENİ AFFEDEMEDİLER"

Ben siyasete paralı girdim, şimdi param yok;

A+A-

Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş, CTP-UBP hükümetinin “TC Elçiliği’nin telkini ile kurulduğunu” iddia etti. Denktaş, AK Parti hükümetinin kendisine hep mesafeli davrandığını, nedenini bilmediğini belirterek, enteresan bir kıyaslamada bulundu:

“NEDENİNİ BİLMİYORUM”: Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa eski Büyükelçisi Halil İbrahim Akça’nın kendisini sürekli “ihalelerden para almakla” suçladığını söyleyen Serdar Denktaş, bunun ispat edilmesini istedi. Denktaş, AK Parti hükümetinin mesafeli duruşunu, “Apo’yu bile affettiler, beni affedemediler” diyerek açıkladı

“TALAT GEÇMİŞİN HIRSIYLA…”: CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’ın, bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçiminin intikamını aldığını belirten Serdar Denktaş, “Yeni hükümet için heyecan duymadığımız iddiası doğru değil. DP her konuda öneri yaptı, UBP ise yapmadı. Maalesef burada Talat’ın kişisel hırsı öne çıktı” dedi

“TELKİNLE KURULDU”: CTP-UBP hükümetinin “Elçiliğin telkini ile” kurulduğunu iddia eden Denktaş:  Bu, UBP PM toplantısında bizzat Tahsin Ertuğruloğlu tarafından dile getirildi. Türkiye böyle ister dedi. UBP’lileri CTP’ye ikna etmek için, Özgürgün’le görüştüğüm, Başbakanlık istediğim yalanı söylendi

BORÇLAR: Kişisel olarak ciddi bir borç yükü altında bulunduğunu, eşine ait malların da üzerinde tedbir kararı olduğunu anımsatan Denktaş, “Gerçekten bankalarda hesabım, İsviçre’de paralarım varsa, söylesinler gidip alayım. Borçlarımızı kapatayım” ifadesini kullandı

Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş, CTP’nin yeni yönetiminin UBP ile hükümet kurma konusunda “telkin” aldığını savundu. Denktaş, “Geçmişte Alo Ben Beşir olayına boyun eğmeyen CTP yönetimi, bu kez Alo Ben Halil İbrahim Akça telkinine uydu” dedi.
Yeni hükümetin, Ankara’nın değil, Lefkoşa’daki büyükelçiliğin baskısı ile kurulduğunu söyleyen Denktaş, CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’ın da, “Cumhurbaşkanlığını kaybettiği 2010 dönemini” düşünerek, hırsla hareket etmekle suçladı.
Demokrat Parti’nin, CTP’nin önerilerinin tamamına yazılı olarak cevap verdiğini, birçok noktada reform ve yeniliği avunduğunu söyleyen Denktaş, Talat’ın, “önerilerimizi geçiştirdiler” yaklaşımının “kılıf” olduğunu vurguladı.

İspat etsinler

Görevden ayrılan Halil İbrahim Akça ve ekibinin, sık sık kendisi ile ilgili dedikodu yaydığını ve “ihalelerden pay” istediğini ortaya attığını anlatan Serdar Denktaş, “Kendisine de söyledim. Bunlar ciddi iddialar ve ispat edilmesi gerekir” dedi.
Siyasete parası olan bir adam girdiğini belirten serdar Denktaş, şu anda parasın bittiğini, önemli bir bölümü parti olmak üzere, ciddi bir borç yükünün altında olduğunu söyledi.

Eşine ait malların da üzerinde tedbir kararı olduğunu anımsatan Denktaş, “Gerçekten bankalarda hesabım, İsviçre’de paralarım varsa, söylesinler gidip alayım. Borçlarımızı kapatayım” ifadesini kullandı.

Denktaş, Havadis ekibinin sorularına içtenlikle yanıt verdi:

Soru:  Sizce Mehmet Ali Talat’ın sizinle hükümet kurmamasında kendisini Cumhurbaşkanlığı seçiminde desteklememiş olmanızla ilgisi var mı?

Denktaş: Benim algılamam öyle.

Soru: Geçmişin intikamını mı alıyor Talat?

Denktaş: Geçmişin intikamı ama buna telkinlerin de etki ettiğini düşünüyorum.

Soru: Ne gibi telkinler? Türkiye destekli mi?

Denktaş: Türkiye’den gelen değil. Türkiye’den gelen telkin yoktur. Buradan, Elçilikten gelen telkinler vardır.

Soru: Büyükelçi Halil İbrahim Akça CTP-UBP hükümeti kurulması için mi çalıştı?

Denktaş: Bence öyle…

Soru: Nedir tespitiniz?

Denktaş: Öncelikle kendi personeline bu hükümetin kurulmasından mutlu olduğunu söylüyor. İki görevi vardı. Biri, bizsiz bir hükümet oluşturulması ikincisi de bu tazmin komisyonu ile ilgili Kıbrıslı Türklerin de katkı koyacağı bir yasal düzenlemenin yapılmasıydı. Birini becerdi, bitti, diğeri kaldı.

Soru:  Büyükelçinin somut olarak Talat ve Özgürgün’le şu tarihte görüştüğünü söyleyebilir misiniz?

Denktaş: Tarih olarak hatırlamam. Ama bir perşembe günü saat 15.00’te kendisine bu telefon gitti. Tahsin Ertuğruloğlu açıkça kendi parti meclislerinde söylüyor. Türkiye’nin talebi olduğunu ifade ediyor. Hüseyin Özgürgün de çıkıp ben Serdar Bey’le konuştum ama öyle laflar ediyor ki söylesem size selam vermezsiniz diye. Hüseyin’le benim merhabadan başka seçimden beri bir konuşmam olmadı. Her şeyi bir araya topladığınızda ortaya bu sonuç çıkıyor.

Soru:  Ankara’dan müdahale olmadı mı yani?

Denktaş: Bence olmadı. Ankara’dan değil buradan oldu. Bu defa “Alo Akça”dır.

Soru: Türkiye ile bağlantısı olmaması mümkün mü sizce? Büyükelçi tek başına böyle bir karar alabilir mi?

Denktaş: Türkiye adına konuştuğunu iddia eden birisidir. Yapabilir.

Soru: Elçilik ve yardım heyeti ilgili bir süredir ciddi şikayetleriniz oldu. Nedeniyle ilgili kamuoyunu tatmin edecek bir şey söyleyebilir misiniz? Niye Serdar Denktaş’ı istemesinler?

Denktaş: Onu ben anlasam zaten bunu halledeceğim. Anlamam, bilmiyorum.

Soru: Olan ihalelerle ilgili “Serdar Denktaş partisine para ister” şeklinde iddialara maruz kalıyorsunuz.

Denktaş: Çıkaracaklar bana bir belgeyi ve gösterip ispat edecekler. İddialardan rahatsızım. Geldiğinden öncesi de vardır. Yardım Heyeti’nin başkanıyken de benimle ilgili böyle şeyler ortaya atılıyordu. Kim çıkarır, nereden çıkar diye düşünürdüm. Ama en son açığa dökmeye başladı. Ziyarete her gidene döndü “yahu bugün Elçi’deydik bize böyle böyle söyledi” dedi.  Ben gittim kendisine bir defa ziyarete, başka bir konu ile ilgili gittim. Havaalanı konusu açıldı. İhale tamam değil dedim. Bana “bugüne kadar yapılan en düzgün ihaledir” dedi. Kabul etmiyorum dedim, eksiklerini söyledim, düzgün olması mümkün değil dedim. Siz böyle konuştukça yatırımcılar kaçıyor dedi. Tam aksine düzgün yatırımcı kaçmıyor dedim. Bunun üzerine bana “sizin bu ihaleye karşı çıkmanızın nedeni rüşvet istemenizdir” dedi. Yüzüme söyledi. Sayın Büyükelçi siz bunu söylememiş ben de duymamış olayım dedim. Çok ağır bir ithamdır ve sizden bunun ispatını isterim dedim. Beşir Atalay’ın buraya yaptığı bir ziyarette Elçi bana “Ankara artık eski Ankara değil, parasını yiyemeyeceksiniz” dedi. Hiçbir şey söyleyemedim. Düzenlenen bir resepsiyona gittik. Yüzüm bozuk, teknik heyetteki diplomatlardan biri yüzümün bozuk olduğunu gördü ve sordu. Ben de bana söylenenleri aktardım ve bunu Beşir Bey’e soracağım dedim. Beşir Atalay’a “Benim Bakanlar Kurulu’ndaki konuşmamdan Türkiye’den ek para isteyeceğim ve bunu yemek için istediğim gibi bir algı mı oluştu. Ne münasebet, sen kendi düşüncelerini söyledin dedi. Elçi’niz aynı şeyi söylemiyor ama dedim. Elçi de oradaydı. Suratı kıpkırmızı oldu. Yanlış anlamışsınızdır dedi Beşir Bey. Ama içinde kaldı. Son bardağı taşıran olay da Girne Limanı’ndaki mendireğin yıkılıyor olmasıydı. 2006 yılında bunun yapımı için o römorku getirtmiştim. 500 bin dolar sadece nakliyesi için ödedik. Şimdi bu römork burada var, Türkiye’den gelecek su için boruları bağlıyor.  Bu şirket bu römorka sahip. Onlara bunu ne kadara yapacaklarını sorduk. 400 bin dolar gibi bir fiyat verdiler. İlgili herkesi davet ederek projenin ne olduğunu anlatmalarını istedim. Yardım Heyeti’nden elemanlar geldi, ben toplantıda yoktum. Şirket de anlatacağını anlattı. Son söz “korsanlara yedirecek paramız yoktur” oldu. Bizimkiler bozulmuş. Bana söylediler. Yardım heyetinin oradaki temsilcisinden böyle bir yanıt aldık dediler. Korsan kimdir dedim, şirket onların şirketi, onların iş verdiği şirket. O olmadığına göre biz miyiz diyerek o gün istifa ettim.

Soru: Korsan denildiği için mi istifa ettiniz?

Denktaş: Tabii ki, bu olacak şey değil.

Soru: Maliye eski Bakanı Zeren Mungan kamu için de yapılacak küçük harcamalarda da mı Yardım Heyetinden onay isterdi? KKTC bütçesinden yardım için de mi izin isterdi?

Denktaş: Tabii tabii… Belki benimle ilgili kısımlardaydı bilmiyorum.

Soru: Çevre Bakanı da böyle sıkıntılar yaşadı mı?

Denktaş: Yaşadı.

Soru: Bunu hükümetle paylaştınız mı o dönem?

Denktaş: Tabi ki paylaştım. Korsan kısmını da bilahare paylaştım.

Soru: Ortağınızın tepkisi ne oldu?

Denktaş: Hiç. Onun için mi istifa ettiydin dediler. O kadar. Talat’ın da tepkisi aynı oldu.

Soru:  Böyle basit bir şey için istifa edilmez der gibi bir tavır mıydı yani?

Denktaş: Basit miydi yahu. Bu basit mi. Bir birikimin sonucuydu.

Soru: Ciddi şeyler anlatıyorsunuz. Size karşı planlı bir hareket mi bu?

Denktaş: Tabii canım. Resmen öyle. Bunun öncesi de var. Örneğin Kalkınma Bankası’nda bunların temsilcisi var. Adam açık açık dışarıda övünerek “Serdar’ı kilitledik bunun içinde” diye konuşuyor. Beni değil memleketi kilitlersin ancak. Arkasından gene Elçilik kaynaklı Taş Yapı’dan 5 milyon almışım denildi. Bu da istifamın arkasından söylendi. Dekontu Erdoğan’ın önündeymiş bana sallamışlar dekontu ve o yüzden istifa etmişim. Bu dekontu verin bana da göreyim. Bu dedikodu da Elçilik kaynaklıdır.

Soru: Bunu Annan Planı dönemine kadar götürür müsünüz?

Denktaş: O günlerde kavga ettikleri birçok insanı affettiler. Yahu Türkiye’de Apo’yu affettiler. Ben miyim kara kazan. Değil, altında başka bir şey var.

Soru: Nedir o zaman?

Denktaş: Önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak plan her neyse beni itibarsızlaştırmaya çalışmaktır bu.

Soru: UBP ile ortakken de siz vardı, CTP ile ortakken de vardı. Anlattıklarınızdan bu anlaşılıyor. Nedeni ideolojik mi siyasi mi?

Denktaş: 1996’dan beri vardı bunlarla bir tartışmam var. İlk zamanlar baba oğuldan hareket ediyorlar, beni temizleyerek babayı kurtarmaya çalışıyorlar derdim. Bu değil belli ki. Beni itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

Soru: Çok borcunuz var mı?

Denktaş: Partinin var tabii. Partide benim adıma bir sürü borç var.

Soru: Şahsınızın maddi durumu nedir?

Denktaş: Param kalmadı. Ben siyasete paralı girdim. Şimdiki durumda bütün mülk üzerinde tedbir var ve borç içindeyim. Banka olaylarından dolayı ailenin bütün mülkü üzerinde tedbir vardır. Ama bakarsanız da memleketin her yerinin ortağıyım. 

Soru: Zamanlama neden şimdi?

Denktaş: Şimdiki zamanlama sanırım olası bir çözüm planı ortaya çıkarsa ve buna itiraz ederim ben. Burada DP olayı değil, Denktaş soyadı olarak söyleyeceğim Türkiye’de bazı kesimler tarafından dikkate alınacak. Bunu itibarsızlaştırmadır bence başka şey değil.

Soru: Talat neden hızlı bir şekilde UBP kararı verdi?

Denktaş: Bizimle müzakere etmediler.

Soru:  UBP için yola çıktılar?

Denktaş: Tabii tabii.

Soru:  Polise bile itiraz ettiğinizi söyledi Sayın Talat?

Denktaş: Buyurun cevabımı okuyun. Yapılan görüşmelerde ne söylediğimizi size yazılı olarak veriyorum. Talat bize geldiğinde “Güvenlik Kuvvetlerinin ve Sivil Savunmanın başkanının Kıbrıslı olmasını nasıl kabul ettiniz geçen defa” dedi. Ben de onlar kabul etmedi, bizim önerimizdi dedim. Bunun olması gerektiğini söyledik. Sonra iş polis olayına geçti. Daha Pervin Gürler’in emekliliğine az zaman vardı. Bunu yapmamız lazım dedim. Hiçbir CTP’liye bunu kabul ettiremezsin dedi. Arkasından da polisin sivile bağlanması konusuna geçtik. Siyasallaşmayacağı yöntemi ortaya çıkarın buna hazırız dedik. Siyasi güç haline gelmesini engellememiz lazım dedim. Olmaz öyle şey dedi. Ben de biraz önce Polis Müdürünü hiçbir CTP’liye ben kabul ettiremem dedin ama yarın da bir başkasını hiçbir DP’li kabul etmezse ne yapacağız. Yazdığımız cevap da buydu. UBP kanadı da “biz de öyle düşünüyorduk” demiş. Hade yapsınlar.

Soru:  Yapamayacaklar mı?

Denktaş: Yapsınlar da görelim. Niçin 1 yıl. Hazır şimdi müdürü de yok, muavini de vekalet. Müdürlük vekalet, muavinlik vekalet hemen yapılması gerekmez mi. Niye 1 yıl.

Soru: Yerine getirilemeyecek bir vaat mi yani sizce?

Denktaş: Aynen öyle.

Soru:  Talat, kamu reformu konusunda sizin ilgili komitenin işleyişini komite başkanlarını görevden alıp yerine yenisini atayarak bu konudaki çalışmayı sürüncemede bıraktığınızı söylüyor.

Denktaş: Üç komite başkanı. Bu tasarıyı ilk elimize aldığımda 5 ay içinde bütün sendikalarla büyük oranda uzlaşarak bakanlar kuruluna getirdim. Bunu söylediklerinde komitedeki kendi elemanlarına da ayıp ediyorlar. Komite çok ciddi bir çalışma yapıldı. Ben devraldığımda 42. Maddeyi bitirmiş durumdaydılar. Hızlandırdım, daha sık toplantı yaptık. Bitirme aşamasına geldik. Artık oylama aşamasına geçeceğiz, CTP geldi ve dedi ki “bunu tartışmamız lazım”. Bu kadar zaman tartışmadınız mı dedim. Bize 1 hafta süre ver dediler. Bütün mesele de hükümet kurulacak ve bunun geçmemesi lazım. Tamam dedim süre verdim. Bir tek görüş gelmedi. Onlar bitti 10 iş günü de sendikalara gönderdim. 5 sendikadan görüş geldi. Yapacağımız madde madde o görüşleri de göze alıp oylamaktı. 2 haftalık bir işi kalmıştı. Aynı reformu 2006’da biz kabul etmeyiz diye hükümetten çıkmamıza neden oldu. 2015’te de biz geçsin diye bastırdığımız için. Kim niyetlidir sizce kamu reformunu geçirmeye. Biz mi onlar mı? UBP ret oyu kullanacağını açıkladı, şimdi 6 ay süre içinde yeniden görüşecekler de geçireceklermiş.

Soru: Ne yapmayı planlıyorsunuz. Ana muhalefet oldunuz?

Denktaş: Bunları konuşa konuşa ilerleyeceğiz.

Havadis

 

Etiketler :
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum