1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. ARIKBUKA HAŞEREKIRANLARLA İLGİLİ UYARILARDA BULUNDU
ARIKBUKA HAŞEREKIRANLARLA İLGİLİ UYARILARDA BULUNDU

ARIKBUKA HAŞEREKIRANLARLA İLGİLİ UYARILARDA BULUNDU

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte haşerelerin yarattığı rahatsızlıklar yine gündeme oturdu. Özellikle son dönemlerde meydana gelen sinek ısırmalarında bazı vatandaşların hastanelik olması, bu konuda önlemleri gündeme getirdi.

A+A-

“BÜTÜN CANLIKIRANLAR DOĞASI GEREĞİ SADECE HEDEF CANLIYA DEĞİL İNSANLARA, EVCİL HAYVANLARA, HEDEF OLMAYAN GRUPLARA VE ÇEVREYE ZARARLIDIR”

“SİNEK VE HAŞERE ISIRIKLARI SONUNDA VÜCUTTA CİDDİ KIZARIKLIK, ŞİŞLİK VE SICAKLIK GÖRÜLMESİ DURUMUNDA  MUTLAKA DOKTORA BAŞVURULMALI”

“SİVRİSİNEKLERLE MÜCADELEDE DUMANLAMA YÖNTEMİ BİRÇOK ÜLKEDE YILLAR ÖNCE TERK EDİLDİ. KULLANILAN CANLIKIRANLAR BİZ İNSANLAR İÇİN KANSEROJENDİR”

“ÖNEMLİ OLANIN BU ZARARLILARA KARŞI İNSANLARA ZARAR VERMEYECEK ÖNLEMLERİN ALINMASIDIR”

“BAHÇE VE EVİMİZE FESLİKAN, KAVAKTA, DEFNE, SARDUNUZ, PELİN OTU, SARIMSAK, BİBERİYE, NANE GİBİ SİNEK KOVUCU BİTKİLER EKELİM”

“KENT İÇİNDE KAPAKSIZ ÇÖP BİDONU BULUNDURULMASINA ASALA İZİN VERİLMEMELİDİR.”

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte  haşerelerin yarattığı rahatsızlıklar yine gündeme oturdu.  Özellikle son dönemlerde meydana gelen sinek ısırmalarında bazı vatandaşların hastanelik olması, bu konuda önlemleri gündeme getirdi.

TAK muhabirinin görüşüne başvurduğu Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu Çevre Sorumlusu Dr. Nurçin Arıkbuka, sinek ve haşere ısırıkları sonunda vücutta ciddi kızarıklık, şişlik ve sıcaklık görülmesi durumunda  mutlaka doktora başvurulması çağrısında bulundu.

Canlıkıranlar için kullanılan ilaçların tümünün insana da zarar verdiği uyarısında bulunan Arıkbuka, haşere ve benzeri zararlılardan korunmak için  alınması gereken önlemleri sıraladı.

Satılan sinek ve böcek ilaçlarına “haşerekıran” ya da “pestisit” denmesinin hatalı olduğuna, sanki “sadece zararlı canlıları öldürdüğü” biçiminde bir algılama yaratıldığına işaret eden Arıkbuka,  bu ilaçlara canlıkıran denmesi gerektiğini çünkü bütün canlıkıranların doğası gereği sadece hedef canlıya değil insanlara, evcil hayvanlara, hedef olmayan gruplara ve çevreye zarar vermekte olduğunun bilimsel olarak kanıtlandığını söyledi.

Sıkılan sinek ilaçlarının  ve kullanılan tabletlerin 72 saat odada kaldığının, bunların hedef canlıkıranları  etkilemesine karşın, en fazla çocuklara bebeklere zarar verdiğinin akıldan çıkarılmaması gerektiğinin altını çizen Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu Çevre Sorumlusu Dr. Nurçin Arıukbuka, önemli olanın bu zararlılara karşı insanlara zarar vermeyecek önlemlerin alınması olduğunu vurguladı.

İSTENMEYEN CANLILARIN KONTROLÜ

Kemirici ve diğer hastalık taşıyıcı etkenlerin kontrolü başta belediyeler olmak üzere yetkili kuruluşların en önemli sorunlarından biri olmaya devam ettiğini ifade eden Arıkbuka,  sivrisinekle mücadelenin larvasit dönemi olan kış aylarında yapılması gerektiğini, bu gereği gibi yapılmadığı için insanlara zarar verecek derecede populasyon oluştuğunu kaydetti.  Arıkbuka, larvasitlere karşı Avrupa Birliği’nin onayladığı biyolojik  mücadele yöntemlerinin yapılması gereğine işaret etti.

Haşere  ya da zararlı terimiyle tanımlanan kemirici ve diğer hastalık taşıyıcı etkenlerin kontrolünün başta belediyeler olmak üzere yetkili kuruluşların en önemli sorunlarından biri olmaya devam ettiğini ifade eden Arıkbuka, “Biz bu terim yerine istenmeyen canlılar ifadesini kullanmaktayız. Çünkü bir canlının zararlı ya da haşere olarak tanımlanması kişiye, yere ve zamana göre değişmekte, girişilen kitlesel imha birçok canlıyı da yok etmektedir” dedi.

Bilinçsizce yapılan bu uygulamaların insan varlığını da tehdit eden boyutlara ulaşabildiğini anlatan Arıkbuka sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kimi zaman başta insan olmak üzere korunmak istenen canlıların da zarar görebilmesine yol açan bu uygulamalar, çok akılcı bir biçimde sürdürülmelidir. Rachel Carson bu amaçla kullanılan maddelere haşerekıran ya da pestisit denmesinin hatalı olduğunu, sanki sadece zararlı canlıları öldürdüğü biçiminde bir algılama yarattığını, bu nedenle bunlara canlıkıran denmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bütün canlıkıranlar doğası gereği sadece hedef canlıya değil insanlara, evcil hayvanlara, hedef olmayan gruplara ve çevreye zararlıdır.”

İSTENMEYEN CANILARIN KONTROLÜ

İstenmeyen canlıların kontrolünde ister kimyasal ister fiziksel ya da biyolojik yöntemlerle olsun planlı ve eşgüdümlü bir yaklaşım gerektirdiğini, bu yapılmaması durumunda önemli sağlık ve güvenlik sorunlar oluşabileceğini de anlatan  Arıkbuka, bu konuda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Ortaya çıkan böceklenme ya da bürümeyi, boyutunu, doğasını tanımlama ve etki türünü belirleme; Sorunun etkinliğini azaltabilecek bütün etmenleri değerlendirmek; Alınması gereken en uygun önlemi reçete etme (geçerli sağlık ve güvenlik önlemleriyle birlikte, engelleme, hijyen kontrolü, canlıkıran ya da diğer uygulamalardan hangilerinin kullanılacağı); Önerilen önlemlerin eğitimli personelce gerçekleştirilmesi; Kontrol uygulamasının etkinliğinin belirlenmesi ve uygun olup olmadığının izlenmesi.”

“Dünyada 10 milyon civarında böcek cinsi bulunmaktadır. Böcekler insan ortamına kolayca uyabilen canlılardır. Havada, toprakta ve suda bulunmakta, bitki ve hayvanların üzerinde yaşayabilmektedir” diyen Arıkbuka, çok sayıda böcekkıran geliştirilmesine rağmen bunların direnç geliştirme yetenekleri nedeniyle kısa sürede etkisiz hale geldiğine de işaret etti.

HANGİ HASTALIKLARI YAYIYORLAR

Fare ve bazı böceklerin insan sağlığına etkilerinin yanı sıra önemli ekonomik kayıplara yol açtığı gerçeğinin ortada olduğunu anlatan   Dr. Arıkbuka, bunların yayabilecekleri hastalıklar hakkında şu bilgilere yer verdi:

“Sinekler: ishal, dizanteri, konjoktivit, tifo, kolera, sinek larva bürümeleri;
Atsineği: Loiazis, tularemi; Sivrisinekler: Sıtma, ansefalit, sarı ateş, dang, filaryazis; Bit: Epidemik tifüs,bit dönücü ateşi, siper ateşi;
Pire: Veba ,endemik tifüs; Mite: Uyuz, riketsiyal çiçek, çalılık tifüsü;
Kene: Kene felci, Lyme hastalığı, kene dönücü ateşi, kayalık dağlar benekli ateşi, tularemi; Tahtakurusu: Chages hastalığı; Kemiriciler: Fare ısırığı hastalığı, leptospirozis, salmonellozis”

YAPI TEKNOLOJİSİ VE TASARIMLA KONTROL

Bu tehlikelere karşı  yerleşim alanlarında yapı teknolojisi ve tasarımıyla etkin kontrol geliştirilebileceğini, binaların  bu gibi zararlıların yuvalanmasına elverişli olmaması gerektiğini, duvarlarda 5 milimetreden büyük oyuk ve çatlak bulunmaması gerektiğini vurgulayan Dr. Arıkbuka, vatandaşlara almaları gereken önlemler konusunda şu önerilerde bulundu:

HAMAM BÖCEKLERİ

“Hamamböceklerine karşı alınacak önlemler: Sızan musluklar onarılmalı; Su sızıntı ve yayılmaları önlenmeli; Pis su akarları etkin çalışmalı ve ıslak zeminler kuru kalmalı; Ev temiz ve düzenli tutulmalı;Yiyecekler kapalı kaplarda saklanmalı; Çöpler kapalı kaplarda saklanmalı; Duvar ve döşemedeki çatlak ve yarıklar kapatılmalı; Kapı pervazlarındaki açıklıklar kapatılmalı; (Aşırı üremelerde 3 kısım un ve bir kısım borik asitten oluşan yemler kullanılabilir.) Bahçe ve avluda çerçöp ve hurda birikimi önlenmeli; Yiyecek birimleri temiz tutulmalı.

SİNEKLER

Sineklere karşı alınacak önlemler: :Organik maddelerin zamanında temizlenmesi ve çöplüklerin uygunluğu sinek kontrolünün temel uygulamalarıdır; Çöp bidonları organik atıklardan arındırılmış ve kapaklı olmalıdır; Açılan pencerelere tel kafesler, kendiliğinden kapanan kapılar, plastik kapı bantları yiyecek bulunan ve işlenen yerlere girmelerini önler; Sineklerin yoğun olduğu yerlerde sinek kağıtları kullanılabilir; Tuvalet penceresinde tel kafes takılmalı, tuvalet deliğinde tıkaç olmalı, tuvalet kapısında aralık olmamalı, tuvaletler temiz tutulmalı;  Bahçeler bitki ve hayvan atıklarından temizlenmeli; Çöpler zamanında uzaklaştırılmalı, atık sular açığa akmamalı ve uygun biçimde uzaklaştırılmalıdır; Çöpler tercihen en uygun saat olan akşam üzeri toplanmalı, bu toplama halka haber verilmeli, çöpler o saate örneğin 21.00 de çöp bidonlarına konmalı ve en geç 1 saate toplanmalı.

SİVRİSİNEKLER

Sivrisineklere karşı alınacak önlemler: Sivrisineklerle mücadele dumanlama yöntemi ile bugüne kadar etkili olmamıştır. Artık bu yöntem birçok ülkede yıllar önce terk edilmiştir. Almanya bu yöntemi 30 yıl önce terk etti. Bu yöntemin sakıncalarına baktığımız zaman sinekler her geçen gün bu ilaçlara karşı bağışıklık oluşturmakta ve direnç geliştirmektedir, bu işlem sırasında kullanılan canlıkıranlar yani pestisitler biz insanla için kanserojendir. Artık bu ispatlanmıştır. Bu yöntem ekonomik değildir. Bu ilaçlar çevrede kalıcı oldukları için sinekleri yiyen doğal düşmanlarını da yok etmektedir.(kurbağalar, kertenkeleler) Artık üzerimize böcek ilacı atılmasına son verelim!”

“SU BİRİKİNTİLERİNE İZİN VERMEMELİYİZ”

Sivrisineklerin yaşamlarını  yumurta, larva, pupa ve ergin sivrisinek olmak üzere 4 evrede tamamladığına,  ilk 3 dönemin  suda geçtiğini, bu yüzden su birikintilerine izin verilmemesi gerektiğine de vurgu yapan Arıkbuka, “Son derece hızlı ürerler, dişi sivrisinek her seferde 200-400 yumurta bırakır ve yine bu ilk 3 gelişim aşaması kışın tamamlanır, yani sivrisinekle mücadele bu evrelere yönelik yani kışın yapıldığı zaman etkili olur. Sivrisineklerle mücadele yazın değil kışın yapılır” şeklinde konuştu.

Sadece dişi sivrisineklerin kan emdiğini, ihtiyaçları olan proteini insan kanını emerek sağladıklarını da kaydeden Arıkbuka “Ovalarda ve sazlıklarda sivrisinek bulunmaz. Sivrisineklerin düşmanı olan kurbağalar, kuşlar ve böcekler bu ortamlarda yaşarlar. Bu bölgelerin veya anız  alanlarının yakılma işlemi ile sivrisineklerin doğal düşmanlarını yok etmekteyiz. Bu bölgelerin yakılması bir anlam ifade etmez... Anız yakmaktan vazgeçilmesi gerekmektedir” dedi.

“SİVRİSİNEKLER HOŞ GELDİNİZ SİYORUZ”

Yapılan birçok tespit çalışmasına göre evlerde, turistik tesislerde ve konforlu yazlıklarda gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle adeta “Sivrisineklere hoş geldin” dendiğine işaret eden   Tabipler Birliği Çevre Sorumlusu Dr. Nurçin Arıukbuka, “Sivrisinekler boş kutular, araba lastikleri ve hayvan ayak izlerinde dahi biriken sularda ürerler, bu alanlarda su birikmesine izin vermeyelim” diye konuştu.

“SİNEK KOVUCU BİTKİLER EKELİM”

Arıkbuka, önerilerini şöyle  sıraladı:

“Kışın kullanmadığımız havuzların ya üzerini bir örtü ile örtelim veya havuzu tamamen boşaltılarak sifonu açık bırakalım; Havuzlarda su varsa binlerce yumurta hücresi üreyecek demektir. Buna izin vermeyelim;  Evimizde ve bahçemizde sarı ampulleri kullanalım (itici etki yaratır);  Cam ve kapı ve pencereleri telleyerek açık bırakmamaya çalışalım; Özellikle çocuklarımıza cibinlik kullanalım; Foseptiklerimizi sıkı sıkı kapalı tutalım. Bahçe ve evimize feslikan, kavakta, defne, sardunuz, pelin otu, sarımsak, biberiye, nane gibi sinek kovucu bitkiler ekelim;  Sivrisineklere karşı vücudumuzu doğal bitki yağları (feslikan, okaliptus, limon, bergamut) ile badem yağını karıştırarak sürebiliriz.”

FARE VE SIÇAN KONTROLÜ

Yiyecek kaynakları olmaksızın farelerin yaşayıp çoğalamayacağını, çöplerin  fareler için önemli bir üreme yeri olduğunu da kaydeden Arıkbuka, fare ve sıçanlara karşı uygulanması gerekenler konusunda ise şöyle konuştu:

“Yetersiz yanmış çöplerdeki kömürleşmiş organik bölümler fareler için iyi bir besin kaynağı oluşturur. (Anız yakılması da farelere çok iyi besin sağlar!) Çöpün kapaklı metal olması en iyi tercihtir. Farelerin yaşam alanlarının ortadan kaldırılması ve yiyecek kaynaklarına ulaşmalarının engellenmesi en etkili mücadele yöntemleri arasındadır. Bütün çöpler 12 litreyi aşmayan ve kapağı yerden en az 30 cm yükseklikte olan ve sıkıca kapanan çöp kovalarında biriktirilmelidir. Çok büyük çöp kutularında ara bölmelerde yani boşluklarda bu kemirgenler çok kolay ürer! Vidalı kapağı olan kemirmeye dayanıklı plastik çöp bidonları da kullanılabilir. Borular ve kalaslar binalardan en az 30 metre uzakta  ve yerden 30 cm yüksekte yığılmalıdır. Kesilmiş olan otlar ve çalılar da evden en az 30 metre mesafede olmalıdır. Katı atıklar düzenli toplanmalıdır. Günlük toplama esastır. Çöp kutusunun ağırlığı 2 kişinin taşıyacağı ağırlığı aşmamalıdır. Çöp yığınları mazgal deliklerinin yakınında bulunmamalıdır. Kent içinde kapaksız çöp bidonu bulundurulmasına asala izin verilmemelidir.”

Kaynak:TAK

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.