1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. AŞK “BARIŞI” BEKLEMEZ
AŞK “BARIŞI” BEKLEMEZ

AŞK “BARIŞI” BEKLEMEZ

Annesi Kıbrıslı Rum, babası Yunan olan Michalis ile Kıbrıslı Türk bir ailenin kızı

A+A-

Annesi Kıbrıslı Rum, babası Yunan olan Michalis ile Kıbrıslı Türk bir ailenin kızı Tanur, yarım asrı aşkın süredir devam eden Kıbrıs sorununun üzerine konan barış güvercinlerinden. Geçtiğimiz haftalarda evlenen bu iki Kıbrıslı genç, “Önemli olan sevgi ve iletişim, geriyse kalanların bir önemi yok” diyor

 Gizem ÖZGEÇ

Tanur ve Michalis… Kıbrıs’ta devam eden çözümsüzlüğe ve halen var olan “sınırlara” rağmen,  sarılmayı, aşkı yaşamayı başaran iki Kıbrıslı genç.

Biri Kıbrıslı Türk, diğeri ise Kıbrıslı Rum… Oysa onlar için bu ayrım söz konusu dahi değil… Bir internet sitesinde tanışan ve arkadaşlıklarını ilişkiye doğru götüren Tanur ve Michalis, geçtiğimiz haftalarda, Güney Kıbrıs’ta belediyede düzenlenen resmi nikâh töreniyle dünya evine girdiler… Birbirlerine duydukları aşkı, sevgiyi gözlerinden okumak mümkün.

“Farklılıklar” onların ilişkilerinde geçerli değil. Dinlerin bir önemi yok. Önemli olan şey sevgi ve iletişim onlara göre.

Biri Lefkoşa, diğeri Atina doğumlu

Kıbrıs PAZAR: Klasik bir soruyla başlayalım… Kısaca kendinizi anlatın biraz… Kimdir Tanur, kimdir Michalis? Neler yaparlar?

TANUR: Lefkoşalıyım. 35 yaşındayım. Türk Maarif Koleji ve Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde eğitim aldım. Radyo TV Sinema bölümünden mezun oldum ancak ülkeden kaynaklı sebeplerden mesleğimle ilgili çok bir şey yapamadım. Dalış eğitmeni oldum. İş olarak daha Güneyde Türkçe-İngilizce-Türkçe sözlü tercüme yapıyorum. İş çıktığı kadar ama. Ülkenin şartları belli.

MICHALIS: 34 yaşındayım. Atina’da doğdum. Girit Üniversitesi’nde kimya okudum. Yunanistan’daki, ekonomik kriz yüzünden şansımı burda denemek için Kıbrıs’a geldim. Annem Kıbrıslı Rum, babam ise Girit adasından bir Yunan. Kıbrıs'a taşınana kadar olan yaşamımın yarısı Atina’da yarısı ise Girit’te geçti.

Onlar mutluysa, aileleri de mutlu

 Kıbrıs PAZAR: Nasıl ailelerin çocuklarısınız? Katı mı, milliyetçi mi, kuralları olan mı, çok mu rahat?

TANUR: Yaratılmak istenen toplumun aksine, birbirlerinin kararlarına saygı duyan bir aileden geliyorum. Kendi hayatımla ilgili bir karar aldığımda,  katı kurallar koyan veya “kabul etmeyiz” diyecek bir aileden gelmiyorum.  Benim aile anlayışım “sen bir insansın, ailen değiştirmeyeceğin kan bağlarının olduğu insanlardır. Herkes, herkesi olduğu gibi kabul etmek zorundadır” şeklindedir. Birbirine bir şekilde destek olmaktır yani…

MICHALIS: Tanur’la aynı tipte bir aileye sahibim. Annem ve babam, ikisi de öğretmen… Onlar her zaman açık görüşlü oldular. Sadece bu durumla ilgili değil, genel olarak hayatımla ilgili de açık görüşlü insanlardırlar. Tanur’la birlikte olduğumu öğrendiklerinde ve benim mutlu olduğumu gördüklerinde onlar da mutlu oldular.

İnternetten, aynı eve uzanan yolculuk…

Kıbrıs PAZAR: Ne zaman, nerede ve nasıl tanıştınız? İstersen bu kısmı sen anlat Tanur… İşin romantik tarafını…

TANUR: İnternette tanıştık. Bir süre konuştuktan sonra buluşmaya karar verdik. Michalis, benimle tanışmadan dokuz ay önce gelmişti Kıbrıs’a. Girit’e gidip geliyordu ama şansını burada denemeye karar vermişti ve biz tanıştıkta sonra da kalmaya karar verdi.

Başkalarının düşünceleri, onlar için yok

Kıbrıs PAZAR: İlk zamanlar tereddüt yaşadınız mı? Hala bazı tabular yıkılmamışken, çevreden gelecek tepkilerden ya da “farklılıklar” denilen unsurlardan dolayı…

TANUR: Benim için sadece bir soru ve bir cevap vardı. Daha buluşmadan önce ben Michalis’i Rum olarak kabul ettim ve Kıbrıslı Türk olmanın onun için sorun yaratıp yaratmayacağını sordum. O da “önemli değil” dedi. Onun dışında hiçbir şey düşünmedim. Sevgimi yaşadım.

MICHALIS: Çevreden nasıl tepki alırım gibi bir düşünce oldu en başlarda.  Ama bu benim kararımı yine de değiştirmedi. Biraz endişe olsa bile bu benim önüme geçemedi.

Tanur, tanıdığı ilk Kıbrıslı Türk

 Kıbrıs PAZAR: Michalis, senin Tanur’dan önce arkadaşlık ettiğin ya da tanıdığın Kıbrıslı Türkler var mıydı?

Michalis: Yoktu çünkü zaten hayatım burada değildi. Bağlantım da olmadı burayla.  Kuzeyi bir kere ziyaret etmiştim o da bir kahve içmek için.

Üçüncü ayda, hayatlarını birleştirmeye karar vermişlerdi

Kıbrıs PAZAR: Ne kadar sürede karar verdiniz evlilik yoluna girmeye? Ne gibi reaksiyonlar aldınız, ailelerinizden veya çevrenizden?

TANUR. Biz evlenmeye karar verdiğimizde henüz üç ay beraberdik. Bir süre bekledik ailelere söylemek için. Ailelerle söyledikten sonra “önce nişan yapın” dediler, biz de yaptık. Ben evleneceğimi söylediğim zaman, beni iyi tanıyanlar “iyi misin?” diye sormaya başladılar. Ancak olumsuz anlamda bir tepki almadım. Soru işaretleri elbette vardı. Soru hiç sorulmadı mı? Elbette soruldu. Ancak sorular bizi anlamaya çalışır nitelikteydi.

MICHALIS: Nasıl biri olduğumu bilen yakın çevremdekiler bana da önce pek inanmadılar. Çok uzun süredir birlikte olmadığımız için acaba doğru bir karar verdik mi diye soranlar oldu. Ailem, bizim birlikteyken nasıl olduğumuzu gördükten sonra olayı idrak edip inandılar.

“Çözüm halklardan gelir”

Kıbrıs PAZAR: Barışın en güzel sembollerinden bir tanesi de siz oldunuz bu adada… Devam eden görüşme süreci, liderlerin çabası ve gidişatla ilgili düşünceleriz nelerdir?

TANUR: O masada neler tartışıldığını gerçekten bilmiyoruz. Bilgi kırıntıları var sadece. Ne tür bir çaba gösterdiklerini gerçekten bilmiyoruz. Umarım bu çabalar yeterli olur. Sonuçta halklar liderlerini seçer ve onları takip etmeyi de seçerler. Liderlerin kendi halklarına, neyin nasıl olacağını anlatması gerekir. Siz ne kadar da çözüme yaklaşan kâğıtlara sahip olsanız, eğer halklara anlatamazsanız,  bu hiçbir işe yaramaz.

MICHALIS: Bizim yaptığımız aslında normal, doğal bir olay. İki insanın birbirini sevmesi ve evlenmesi. Kıbrıs’ta bir çözüme gelince, bu konuda çok iyimser düşünmüyorum. Hükümetler, liderler buna karar verse bile, insanların vereceği karardan emin değilim. Liderlerin anlaşması yeterli değil. İnsanların nasıl davrandığını görmek lazım. Halk bunları ne kadar destekleyecek?  Çözüm halklardan geçmek zorundadır. Teorik olarak  59’da bir çözüm bulundu ama pratikte insanlar için işe yaramadı ve çok şeyler oldu. Dünyanın da çok umurunda değil. Kıbrıs’ta çözüm varmış gibi bakıyorlar. İki hak birbirini öldürdü, daha sonra sınır çekildi ve sorun çözüldü gibi düşünüyorlar.

“Halklar iletişime geçemiyor”

Kıbrıs PAZAR: Siz bir evi, bir yatağı paylaşıyorsunuz. Kıbrıslı Rumlar ve Türkler sizce bir çözüm halinde, eskiden olduğu gibi bir arada yaşayabilir mi? Komşuluk yapabilir mi?

TANUR: Bu noktandan sonra karışık olarak bir arada yaşamak her yerde mümkün olmayabilir. İki toplumda da aşırı uç bölümler var. Bu, bir arada yaşama durumunda problem olabilir. Pilot bölgeler yaratılabilir. Pile, yıllardır birlikte yaşayabilmenin en güzel örneğidir. Benim bir sürü arkadaşım var ki, Güney’de yaşıyor. Bir sürü

Kıbrıslı Rum arkadaşımız var ki, Türk tarafında zaman geçiriyor, arkadaşlıklar kuruyor. İnsan insandır. Bazıları bunun farkındadır, bazıları değildir.

MICHALIS: Şu aşamada birlikte yaşamayı sağlamanın çok kolay olacağını düşünmüyorum.  Ortak bir dil yok ve bu büyük bir sorundur. Halklar, gerçekten birbirleriyle iletişme yeteri kadar geçemiyorlar. Bu çok kolay olacak bir şey değil. Benim  kişisel olarak bir sorunum yok.  Ama halklar ne kadar ulaştı birbirine? Olay bu. Sınır kapıları açık ancak insanlar ne kadar birbirleriyle temas içinde giriyorlar? Ne kadar arkadaş oluyorlar. Ne kadar konuşuyorlar? Yıllardır ayrı yaşamaktan dolayı oluşan farklılıklarda var. Kültürel alışveriş çok önemli. Bunları oturtmak lazım.

“Aşk bir iletişim şeklidir”

Kıbrıs PAZAR: Peki, aşk her şeyi affeder mi diye değil de çözer mi diye sorarsam? Bu adaya çözümü sevgi mi getirir acaba?

TANUR: Toplumsal anlamda,  hem evet hem de hayır. Elbette bütün toplum aşık olsa, bu iş çözülür, barış da gelir. Şaka bir yana günün sonunda bizim toplumlarımızda işler kişisel çıkarlara dayanır. Toplum çıkarını kişisel çıkarların önünde tutmaya başlamazsak bu iş zor.

MICHALİS: Sevgi ve iletişime geçmek en önemli noktadır. Aşk bir iletişim şeklidir. Eğitim de bu noktada önemlidir. İki taraftan da okullarda beyinler yıkanıyor. Bu yıkanmış beyinleri ikna etmek çok zor bir şeydir.

“İnsanlar aynı inanışlara sahip, farklı şekillerde”

 Kıbrıs PAZAR: Gelelim din konusunda… Bu, aranızda bir soruna neden olur mu? Yoksa ateist misiniz?

MICHALIS: Sorun sadece bu durumu idrak edemeyenler için var. Evlendiğimizi duyanlar sosyal medyadan bazı yorumlar yaptılar. Kimi eğer çocuğumuz olursa adını ne koyacağımızı sordu, kimi dini ibadetleri… Ben de aileme ilk açıldığımda babam demişti ki; “Kültürel farklılıklar var…” Cevabım ikimizin arasında fark yok, diğerleri ile aramızda fark var. İnsanlar benzer inanışlara sahip ama farklı isimlerle. Bunun bir önemi yok.

Çocuğun ismi konusu

Kıbrıs PAZAR: Ben de şimdi merak ettim… Eğer çocuk yapmaya karar verirseniz ve bu da tek çocuk olursa, adı ne olur?

TANUR: İki ismi olur.

MICHALIS: İki isim koyacağız, her ikimizin de ilerde koymak istediğimiz isimler vardı aklımızda.

“Size ne?

Kıbrıs PAZAR: Son olarak eklemek istediğiniz, iki topluma da vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

TANUR: Benim eklemek istediğim bir şey var. İnsanların bizi tanımadan yaptığı yorumlarla ilgili. Sosyal medyada gördüğüm olumlu ve olumsuz tepkiler var. Kendi çevremden aldığım olumlu tepkiler oldu hep. İnsanlar tanımadıkları kişiler hakkında yorum yaparken, dozunu kaçırıp çok özele dair yorumlarda bulunabiliyorlar.  Sonuçta size ne?

Kıbrıs

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.