1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. AVRUPALI HUKUKÇULAR: "AİHM KIBRIS KONUSUNDA İLERİ GİTTİ"
AVRUPALI HUKUKÇULAR: "AİHM KIBRIS KONUSUNDA İLERİ GİTTİ"

AVRUPALI HUKUKÇULAR: "AİHM KIBRIS KONUSUNDA İLERİ GİTTİ"

AİHM konusunda uzman hukukçuların mahkemenin son Kıbrıs kararıyla yaptıkları değerlendrmeler şöyle

A+A-

Avrupa İnsan Hakları Mahmekemesi,AİHM, Kıbrıs Rum yönetiminin 22 Kasım 1994′deki başvurusu nedeniyle açılan davada, Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan dolayı 90 milyon euro tutarında manevi tazminat ödeme kararını Avrupalı Hukuçular AİHM’nin Kıbrıs sorunu konusunda ileri gittiğini belirttiler.

ABHaber’e AİHM konusunda uzman hukukçuların mahkemenin son Kıbrıs kararıyla yaptıkları değerlendrmeler şöyle:

”AİHM Kıbrıs konusunda önceden de ileri gitmişti.Sonra bu dengelenmişti.Mahkeme kendi alanı dışına çıkıyor.AİHM Kıbrıs konusunda ileri gitti. Kıbrıs kararının Kırım, Abhazya ve Güney Osetya bölgelerinin işgaline emsal oluşturması zor.Sonuçta Rusya bu kararı kabul etmez ve tazminatı ödemez.O zaman ne olacak? AİHM’nin inandırcılığı sorgulanır.Türkiye parayı ödemez ne olacak? AİHM’nin bu kadar ileri adım atması yanlış.Kıbrıs sorunu konusunda AİHM çok ileri gitti.Türkiye parayı ödemez.AİHM’nin bu kararının tam analmıyla bir alt yapısıda yok.AİHM bu kadar ileri gidemez.İleri gidildiği zaman mahkemenin inandırıcılığını tartışmaya açarsınız.’’

—————————-

AİHM’nin daha önce aldığı Kıbrıs  kararı şöyle:

Karara göre, tazminatın 30 milyon eurosu harekat sonrası kaybolanların ailelerine, geri kalan 60 milyon eurosu ise Kuzey Kıbrıs’taki Karpaz Yarımadası’nda kalan Rumlara verilecek.

Dava, Rum yönetimi tarafından 1974′teki harekattan sonra bin 491 Rum vatandaşının kaybolduğu ve 211 Rum vatandaşının da yerlerinden edildiği gerekçesiyle açılmıştı.

DAVA 2001′DE KARARA BAĞLANMIŞTI

AİHM tarafından 1996′da görülmeye başlayan davada, 2001′de Türkiye’nin harekatta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 11 farklı maddesini ihlal ettiğine hükmedilmiş ancak davanın tazminat kısmıyla ilgili ceza hükmü ileri bir tarihe ertelenmişti. Bunun üzerine Rum yönetimi, davanın maddi manevi tazminat kısmının görüşülmesi için 2011′de yeniden mahkemeye başvuruda bulunmuştu.

İLK OLDU

Kararla, Türkiye AİHM tarafından ilk kez devletlerarası bir davada tazminat ödemeye mahkum edilmiş oldu.

Mahkemenin karar kısmında şöyle denildi:

1. 16′ya karşı bir oyla, 10 Mayıs 2001′de verilen karardan bu yana davacı hükümetin Sözleşme’nin 41′inci maddesi uyarınca formüle edilen taleplerin yerine getirilmediğine,

2. 16′ya karşı bir oyla Sözleşme’nin 41′inci maddesinin kayıplar için de uygulanmasına,

3. 15′e karşı iki oyla 41′inci maddenin Karpaz Yarımadası’nda mahsur kalan Kıbrıslı Rumlar için de uygulanmasına,

4. 15′e karşı iki oyla,

a. davalı devletin, kayıp kişilerin ailelerinin manevi zararının karşılanması için şikayette bulunan hükümete üç ay içinde 30 milyon euro ödemesine,

b. son ödeme tarihinden itibaren bu miktara Avrupa merkez bankası’nın borç verme faizinin uygulanmasına,

c. bu miktarın kurbanların ailelerine davacı hükümet tarafından 18 ay içinde Bakanlar Kurulu gözetiminde dağıtılmasına,

5. 15′e karşı iki oyla,

a. davalı devletin, Karpaz Yarımadası’nda mahsur kalan Kıbrıslı Rumların uğradığı manevi zararın karşılanması için davacı devlete üç ay içinde 60 milyon euro tazminat ödemesine

b. son ödeme tarihinden itibaren bu miktara Avrupa Merkez Bankası borç verme faizinin uygulanmasına,

c. bu miktarın kurbanların ailelerine davacı hükümet tarafından 18 ay içinde Bakanlar Kurulu gözetiminde dağıtılmasına karar verilmiştir.

AİHM, konuyla ilgili 2001 yılında verdiği kararda Türkiye’yi suçlu bulmuş fakat tazminat cezasıyla ilgili hüküm bildirmeye hazır olmadığını duyurmuştu.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘adil tazmin’ ilkesini düzenleyen 41′inci maddesinde şöyle deniyor:

“Eğer Mahkeme bu Sözleşme ve Protokollerin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Taraf’ın iç hukuku bu ihlalin sonuçlarını ancak kısmen ortadan kaldırabiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, zarar gören taraf lehine adil bir tazmin verilmesine hükmeder.”

Davutoğlu: Bağlayıcı değil

Kararı değerlendiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kararın uluslararası hukuk bakımından bağlayıcı olmayacağını söylemişti.

Davutoğlu kararın zamanlamasının da yanlış olduğu görüşünü dile getirerek şunları kaydetmişti:

“Kesinlikle uluslararası hukuk bağlamında da AİHM çerçevesinin kuralları açısından ne bağlayıcıdır, ne de bizim açımızdan bir kıymet ifade eder. Hukuk açısından birçok sakıncaları olması yanında zamanlaması da yanlıştır. Tam Kıbrıs’ta müzakereler kapsamlı barış çerçevesinde ciddi ivme kazanmışken, uzun gayretlerden sonra Türkiye’nin de öncülüğünde yeni bir süreç başlamışken ve bütün dikkatler buna yoğunlaşmışken böyle bir kararın alınması kapsamlı müzakerelerin psikolojik ortamı bakımından da doğru olmamıştır.”

 

 

Etiketler : , ,
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.