1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. AYBAK CİNAYETİ KARARA KALDI
AYBAK CİNAYETİ KARARA KALDI

AYBAK CİNAYETİ KARARA KALDI

Aybak cinayeti karara kaldı

A+A-

Adanalı Ahmet Aybak’ın öldürülmesiyle ilgili üç aydır süren davada, taraflar son sözlerini söyledi. Mahkeme, davayı karar için 26 Ağustos 2016’ya erteledi
 
Sedef BOŞNAK

Ayrelli toplayan bir vatandaşın ihbarı üzerine, Yeniboğaziçi’nde, Crystal Rocks Otel’in sahil şeridinde 2014 yılında bir çukurda gömülü olarak bulunan Adanalı Ahmet Aybak ile ilgili cinayet davasının sonuna gelindi.

Taraflar dün, Gazimağusa’da üç aydır süren cinayet davasında, son sözlerini söyledi.

İddia Makamı Başsavcılık adına davayı yürüten Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz ile sanık İbrahim Maraşlı ve Mustafa İlhan Tuncay’ın avukatları mahkemeye hitaplarını yaptı.

Sırasıyla sanık 2 konumundaki Mustafa İlhan Tuncay’ı savunan Avukat Emre Kadri, sanık İbrahim Maraşlı’yı savunan Avukat Yunsal İlhan ve son olarak da iddia makamını temsil eden Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, konuştu.

Hitapların ardından, Başkan Duriye Elkıran, Yargıç Hasan Dağlı ve Yargıç Mesut Mesutoğlu’ndan oluşan Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi, karar gününü açıkladı ve davayı 26 Ağustos 2016’ya erteledi.

Hiç borçlusunu öldüren alacaklı görmedim

Öğretmen sanık Mustafa İlhan Tuncay’ı, Avukat Rifat Reis ile birlikte savunan Avukat Emre Kadri, hem ölüden hem de öldürenden korkan Mustafa İlhan Tuncay’ın, adam öldürme fiiliyle ilintili icrai hiçbir harekette iştiraki olmadığını söyledi.

Bunun tahkikat subayı Ömür Dalkıran tarafından da teslim edildiğini kaydeden Avukat Emre Kadri, müvekkilinin bildirim yükümlüğünün olmadığı kanaatinde olduğunu söyleyerek, müvekkilinin ani gelişen olay karşısında yapabilecek bir şeyi olmadığını savundu.

Mustafa İlhan Tuncay’ın yaşananlar karşısında “Bulli gibi titrerdim” dediğini anımsatan Emre Kadri, davada gömme olayının ölümden sonra gerçekleştiğine dikkat çekti ve “Gömme, öldürmenin parçası değildir.  Çukuru, hoca kazmadı. Hatta, hoca ‘ beni bu işe karıştırma’ dedi. Hoca, işler raydan çıkınca, Aybak’ın gömülmesine suç ortağı oldu, öldürülmesine değil” dedi.

Müvekkilinin polise gitmemesinin nedenini defa defa açıkladığını kaydeden Emre Kadri, arkadaşları tarafından sömürülen, temkinli, korkak, ürkek, dürüst, küfrederken yüzü kızaran, olay sonrası korkudan ağzında yaralar çıkan, stress-heyecan ve panikten sağlığından olan Mustafa İlhan Tuncay’ın suçsuz olduğunu iddia etti.

”Olayın gelişine ve gelişimine göre, hedef Mustafa İlhan Tuncay’dı” diyen Avukat Emre Kadri, şöyle konuştu:

”Mustafa İlhan Tuncay, tutuklandığı andan itibaren, bülbül gibi öttü. Olay yerini gösterdi, yaşadığı ne varsa anlattı. Ağzında bakla ıslanmayan hocayla ‘adam öldürme’ planı yapılmaz.

Bu hikayede mantık yok. Başka iş var ki, mahkeme önünde şahadet yok. Ben hiç, borçlusunu öldüren alacaklı görmedim! Öte yandan, davada ortak amaç yok. Yasa dışı buluşma yok. Yasa dışı bir amacı gerçekleştirmek için herhangi biriyle önceden anlaşma yaptığına dair şahadet yok. Mustafa İlhan Tuncay’ın suça bağlanamayacağı kanaatindeyim.

Tatlıda zehir olduğuna dair tek dayanak İbrahim Maraşlı’nın Mustafa İlhan Tuncay’a yaptığı beyandır.”

Birçok davaya atıfta bulunan Avukat Emre Kadri, takdiri mahkemeye bıraktı.

“Üçüncü kişi var”

Sanık İbrahim Maraşlı’yı savunan Avukat Yunsal İlhan da şahadetteki eksiklikler ve çelişkiler üzerinde durdu ve “Mustafa İlhan Tuncay’ın söylediklerini doğru saymak, mahkemeyi adaletten uzaklaştırır” iddiasında bulundu.

Sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın olayın başından beri kendisini meseleden izole etme çabası içerisinde olduğuna dikkat çeken İlhan, meselede, yanlış anlatılmış, sonradan düzeltilmiş birçok şeyin olduğuna dikkat çekti.

“Hocanın menfaati var. Cinayeti kendi işlediyse de işlemediyse de... İşleyen başka birinden korktuğu için gerçekleri söylemiyor” diyen avukat, müvekkili aleyhine yöneltilen iddiaların asılsız olduğunu savundu.

Olayda “Sır var” diyen Yunsal İlhan, olayı kimin organize ettiğinin belli olmadığını ileri sürdü ve ekledi:

“Ölen kimsenin umurunda değil. Üçüncü biri var diye çırpındım. Hiçbir şey yapmadılar. Yüzünü bile araştırmadılar. Vicdanlarında Maraşlı’yı mahkum ettiler. Ceset üzerinde karışık DNA tespiti var. Sanıkların DNA’sı yok. Polisler ‘karga tulumba attılar’ dediler. Polislerin böyle lüksü olamaz. Olay buram buram başka şeyler kokar. Bunlar oturdu bulli gibi titrediler. Üçüncü kişi var, iş kontrolden çıktı.”

Mustafa İlhan Tuncay’ın istintak süzgecinden de geçmediğine değinen Avukat İlhan, müvekkilinin ‘Sen sustun, gerçekleri gizledin’ muamelesi gördüğünü söyledi.

İlk tutukluluktun itibaren müvekkilinden ifade alınması için talepte bulunduğunu mahkemeye aktaran Yunsal İlhan, “Şahadetin tümü yoruma dayalı, literatürle veya bilimsel veriyle desteklenmedi. İddia makamı ‘zehir var’ dedi, bizce yok. Savunma tanıkları zehir konusundaki tüm iddialarını literatürel veya bilimsel olarak açıkladı. Zehir var, böcek ondan yok iddiası ise kuru bir iddia olarak kaldı” dedi.

Savcı: Mahkum edin

Davasını şüpheden ari bir şekilde ispatladığını kaydeden Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz ise Aybak’ın ölümünün doğal neticesinin metomil olduğunu söyledi.

Mustafa İldeniz, davasını, Musafa İlhan Tuncay’ın üç ifadesiyle, kamera kayıtlarıyla, tıbbi belgelerle, bulgularla, uzman raporlarıyla kanıtladığını anlattı.

Kafkas cinayetine atıfta bulunan kıdemli savcı, çevre şahadetini diğer şahadetlere birleştirip en iyi şekilde mahkeme huzuruna koyduğunu anlatarak şöyle devam etti:

“Bir insanın kafasından ne geçtiğini şeytan dahi bilemez. Maktülün cebinde bulunan telefondan sanıklara ulaştık. Maraşlı’nın evinde, maktülün yüzüğünü bulduk. Bulmasaydık, mesele faili meçhul kalacaktı. Allahtan Mustafa İlhan Tuncay, Maraşlı’nın ismini verdi, vermeseydi, Maraşlı İngiltere semalarında olacaktı. Maraşlı, hudut kapısında uçak biletiyle tespit edildi. Dahası telefonu sahteledi, polisin kendisini tespit etmemesi için sim kartlarını manyetik alanlarını kırıp çöpe attı. Önemli delilleri gizledi, yalan söyledi. Geriye bırakılan en önemli delil, maktülün son günlere kadar taktığı yüzük Maraşlı’nın tasarrufunda bulundu. Evinin çöpünde... Bu yönde huzurda beş tane kapı gibi şahadet var. Kasıtlı söylenen yalanların tümünün aksini tespit ettim. Maraşlı, hocanın tutuklanmasından sonra, sıranın kendisine geleceğini anladı notere gitti ve mallarını babasına devretti. İngiltere biletiyle sınırda yakalandı. Bu kadarı tesadüf olamaz.

Öte yandan ‘İbrahim hangisinde zehir olduğunu bilirdi’ diyen hoca, Mustafa İlhan Tuncay, zehirin hazırlanmasına vakıf olmasaydı bu ifadeyi vermezdi, veremezdi. Her iki sanıkta taammüden adam öldürme suçunu işledi, mahkum edin.”

Kıbrıs

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.