“KIBRIS SORUNU ÇÖZÜLMEDEN VE KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN RIZASI OLMADAN TÜRKİYE AB ÜYESİ OLAMAZ”

OMİRU: “VETO ANCAK, TÜRKİYE ÇÖZÜM YÖNÜNDE ETKİN ADIM ATARSA KALKAR”

AKEL GARANTİLERİ VE TEK YANLI MÜDAHALE HAKKINI KABUL ETMİYOR, YENİ BİR GÜVENLİK SİSTEMİ İSTİYOR

DİSİ Başkanı Averof Neofitu “Kıbrıs sorunu çözülmeden ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rızası olmadan Türkiye’nin AB üyesi olması asla söz konusu değildir. Türkiye’ye, Kıbrıs sorununun  -hatta Ocak ayı içerisinde- çözümünü arzu ettiğini gösterme fırsatı verdiği için Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin canlandırılması çok olumludur” dedi.

Fileleftheros ve Simerini’nin haberine göre Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’den, “Avrupa Komisyonu, 2016’nın ilk çeyreğinde hazırlık prosedürü ile teknik prosedürü hazırlama ve ilave başlıkların muhtemel açılması sorumluluğunu üstleniyor” diyeceği bir mektup almayı beklediğine dikkat çeken Neofitu, “başlıkları açacak olan Juncker değil” vurgusunu yaptı.

Neofitu Limasol’da yaptığı konuşmada “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rızası olmadan ne 23’üncü ne de enerjiyle ilgili 24’üncü başlık açılabilir. AB’nin de hazırlık yapması gerekir çünkü bu prosedürün ilerleyebilmesi için Türkiye’nin Kıbrıs kökenli yükümlülüklerini ve Avrupa’ya karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini çok iyi biliyor.

Uluslararası toplum Kıbrıs sorununun marta kadar çözülebileceğini düşünüyor olabilir. Biz, ‘Türkiye bir Avrupa ülkesinde Türk garantilerinin, Türk ordusunun kalmasını istemediğini açıkça söylerse ve gerçek bir siyasi irade ortaya koyarsa ocağa kadar çözülebilir’ diyoruz. Türkiye gerçek siyasi irade ortaya koymazsa Juncker teknik meseleleri hazırlamak için sadece zaman kaybetmiş olur çünkü Kıbrıs ilave başlıkların açılmasına destek vermez.”

OMİRU: “TÜRK TARAFININ KIBRIS SORUNUNUN ÖNEMLİ YÖNLERİNDE GERİ ADIM ATTIĞINI ÖNE ÇIKARMALIYIZ”

Öte yandan Rum Meclis Başkanı Yannakis Omiru ise Rum yönetiminin Türkiye’nin müzakere başlıklarına uyguladığı vetonun ancak “Kıbrıs sorununun çözümünü gündeme getirecek etkin adımlar atması” halinde kaldırılabileceğini öne sürerek bunun açıkça ortaya konulması gerektiğini savundu.

Omiru, Livadia’da dikilen “kayıplar ve ölüler anıtının” açılışında yaptığı konuşmanın Kıbrıs müzakerelerine değindiği bölümünde “Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku’na dayalı çözümdeki ısrarımızı açıkça ortaya koymalı, Türk tarafının, Temel Özgürlükler ve Avrupa Müktesebatı’nın uygulanması gibi önemli yönlerde geri adım attığını öne çıkarmalıyız” dedi, özetle şunları ekledi:

“Ayrıca, çözüm için müzakere fırsatını kaçırmamamız gerektiğini söyleyenlere Türkiye’ye baskı yapma ve nüfuz kullanmaları zamanının geldiğini söylemeliyiz. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türkiye-AB üyelik diyaloğundaki başlıklara kullandığı veto ancak Türkiye’nin, Uluslararası Hukuk’a ve Avrupa Hukuku’na dayalı çözümü gündeme getirecek etkin adımlar atması halinde kalkacağını açıkça ortaya koymalıyız.

Kıbrıs’ın da içerisinde olduğu yeni jeostratejik-jeopolitik ortamı Yunanistan’la tam koordinasyon ve milli birlik içerisinde yeni inisiyatifler almak için değerlendirirsek 1974’teki ihanetin ve suçun belasından kurtulabiliriz.

Türklerin Kıbrıs sorunundaki öneri ve yaklaşımları, hükümranlık alanının tamamında, iki devlet varlığının eşit egemen şekilde tanınmasını öngörüyor. Bu görüşler gerçekte her türlü demokratik anlayışı, uluslararası kuralı, BM Anayasası’nı ve kararlarını ihlal eder.”

AKEL YENİ BİR GÜVENLİK SİSTEMİ İSTİYOR

AKEL ise Kıbrıs sorununun çözüm prosedürünü sonuna kadar destekleyeceğini ancak çözüm ilkelerinden sapma kabul etmeyeceğini açıkladı.

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu “ortaya çıkacak birleşik devlet Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönüşümü olacak. AKEL garantileri ve tek yanlı müdahale hakkını kabul etmeyecek. BM’yle görüşülecek başka bir güvenlik sistemi talep ediyor” dedi.