Dişi Terminatör Kristanna Loken İstanbul’a gelir de yanına öyle alelade gidilir mi? Kara Şimşek’i satın alıp Türkiye’ye getiren bir arkadaşım var. Ondan rica ettim, seksi makinenin Kozyatağı’nda kaldığı Hilton’un kapısına ‘konuşan araba’yla dayandım. Bir röportaj ancak bu kadar sürreel olabilirdi. Altımda KİTT, yanımda Terminatrix...

Aslında bir çiftlik kızısınız. Babanızın elma yetiştirdiği o çiftlikte nasıl bir çocukluk yaşadınız? 
Evet, New York’a yakın, bir organik çiftliğinde büyüdüm. Ailemin yol kenarı gurme bir marketi de vardı. Meyvenin, dondurmanın, her şeyin en doğalıyla büyüdüm. Ben de kız kardeşim Tania da sürekli sağa sola koşturan çok mutlu ve şanslı çocuklardık.

O mutlu kız çocuğu sonradan bir aktris olarak senarist babanızla, eski model annenizin harika bir karışımına dönüşmüş... 
Evet, galiba öyle. Babam sadece senarist değil, aynı zamanda aktörlük de yaptı. Annemse çok başarılı bir modeldi. Biz doğduktan sonra bıraktı. Galiba ikisinin yeteneklerinden de toplamışım biraz.

Mortal Combat gibi birçok dizi ve filmde rol aldınız ama biz sizi en çok Arnold Schwarzenegger’le oynadığınız ‘Makinelerin Yükselişi-Terminatör 3’ filmindeki rolünüzle biliyoruz. Schwarzenegger’le hâlâ görüşüyor musunuz? 
Açıkçası Arnold’u görmeyeli epey zaman oldu. Ama daha geçenlerde bir etkinlikte oğullarından biriyle karşılaştım. Çok büyümüş tabii. Ayaküstü havadan sudan, eski zamanlardan bahsettik.

Bir oyuncu için robotu oynamak daha mı zor iş?
Zor ama çok da heyecan verici. Çünkü bir robotu canlandırırken insana ait olan bütün mimikleri, bakışları yüzünüzden silmeniz gerekiyor. Günlük hayatta sürekli yaptığımız şeyleri görünüşünüzden ayıklamanız lazım. Bu konuda bana yardım etmesi için bir zihin koçuyla çalıştım.

İSTANBUL'A DİŞ TEDAVİSİ İÇİN GELDİM

DJ’liğiniz de var. Dün gece Kuruçeşme Blacck Club’ta kabine çıktınız ama maalesef ben kaçırdım. Yaptığınız müziği siz nasıl tanımlardınız?
Hayatım boyunca house müzikten çok hoşlandım. Ve en sonunda bunu bir tık öteye taşıyıp kabinde kendi müziğimi kendim yapmaya başladım. Benim tarzım daha çok house, trance, deep house... Yani içinde insanı dans ettirecek şeylerden hoşlanıyorum. Amsterdam ve Bükreş’ten sonra dün de Boğaz’da çaldım.

Türkiye’ye ilk gelişiniz mi?
Evet ilk. Bu sefer biraz kısa oldu. Çünkü aslında bir diş tedavisi için İstanbul’a geldim. Ama anladım ki mutlaka tekrar gelmeliyim. İşin tarihi kısmı, camiler, saraylar biraz eksik kaldı.

Diş tedavisi için neden Türkiye’ye geldiniz? Onu anlamadım.
İlker Arslan benim yakın arkadaşım ve çok güvendiğim bir uzman. Tedavimi o yürütüyor. Zaten İstanbul’da da çalma fikri böyle ortaya çıktı.

CİDDİ BİR İLİŞKİM VAR

Hayatınızın bir noktasında kadınlardan hoşlandığınızı açıklamaya karar verdiniz. Adınız sizin gibi aktris olan Michelle Rodriguez’le anıldı. Sonra aktör Noah Danby’yle nişanlandınız. Nişan atıldığında artık yeni bir hanım sevgiliniz vardı. Bir ara şarkıcı Pink’le öpüşürken fotoğraflarınız düştü ekranlarımıza. Cinsellik konusunda geniş bir yelpazeniz var...
Bu konuda hep açık oldum. Tek tek ‘kişi’lerden hoşlanıyorum. Onun cinsiyeti benim için ikinci planda. Kadınlarla da erkeklerle de oluyorum. Şunu söylemeliyim ki bazı kadınlarla yaşadığım ilişkiler, bazı erkeklerle yaşadıklarımdan çok daha tatmin ediciydi. Şu sıra bir erkek arkadaşım var. Ciddi bir ilişki. Ve mümkünse daha da resmileştirmeyi planlıyoruz.

Hani şu geçen ay, Los Angeles’taki at yarışlarında samimi pozlarınız çekilen Antonio Villaraigosa’dan mı bahsediyorsunuz? 
Evet, Los Angeles’ın eski belediye başkanı. 

Hürriyet