1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. BELKİ...
BELKİ...

BELKİ...

Sağlık sektörü... . Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Çocuk Onkoloji Bölümü’nde;

A+A-

"BELKİ BİRİLERİNİN KALBİNE DOKUNURUZ!"

Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Çocuk Onkoloji Bölümü’nde tedavi gören çocuklar en azından oyun oynayabilecekleri bir alan isterken, ailelerin ise istediği çocuklarının mutlu olabileceği ve daha iyi şartlarda tedavi görebilecekleri onkoloji bölümü

Sağlık sektöründe yaşanan çalkalanmalar sürerken ateş de düştüğü yeri yakmaya devam ediyor. Yıllardır ayni sorunlardan muzdarip olan Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Çocuk Onkoloji Bölümü’nde tedavi gören çocukların tek istediği oyun oynayabilecekleri bir alan. Ailelerin tek istediği ise çocuklarının mutlu olabileceği ve daha iyi şartlarda tedavi görebilecekleri onkoloji bölümü…

Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde dokuz yaşında, lösemi tedavisi gören kızı için ne bir oyun alanı ne de bir bahçe bulunmadığı için isyan eden ve “Gelin çocuklarımız neler istediğini anlatsın, biz susalım, belki birilerinin kalbine dokunuruz da çocuk onkolojisini kaderine terk etmezler” diyen bir baba ve hastanedeki eksiklikten dert yanan, “Çocuğun lösemi dediler, gerisini getirmediler ve ben bir bavula tüm hayatımı sığdırıp Türkiye’ye gittim. Çünkü hastanede bunu teşhis edebilecekleri cihaz ve laboratuar yoktu. Bir alet almak, çocuklarımızı yeni binaya taşımak devlet için bu kadar mı zor?” diyen bir anne…   

“TOPLAYIN ÇOCUKLARIMIZI, ONLAR ANLATSIN, BİZ SUSALIM, BELKİ ÇOCUKLARIMIZI BİR DUYAN OLUR…”

Dört aydır Doktor Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde lösemi tedavisi gören dokuz yaşındaki Rabia Asif’in babası Asif Hussain, yaşadıklarını HALKIN SESİ’ne anlattı. Kelimeler boğazına dizilen babanın çok büyük istekleri yoktu aslında… 2004 yılından beridir KKTC’de yaşayan Pakistanlı baba, “Kıbrıs’tan dışarı adım atsam hiçbir şeyim yok, sigortam yok, yıllardır burada çalışıyor tüm vergilerimi ödüyorum, her şeyim burada, iyi hizmet almak benim de hakkım” diyor ve ekliyor: “Bunu ben çekiyorum ve ben biliyorum, başka kimse bilemez, anlayamaz...”

Çocuk Onkoloji bölümünün yeni yapılan hastaneye taşınmayacağını duyan Asif Hussain, HALKIN SESİ’ni ziyaret etti. “Belki birilerinin kalbine dokunuruz da çocuk onkolojisini kaderine terk etmezler” diyen Asif, yetkililere duyarlı olmaları çağrısında bulundu.   

“BURASI MANDIRA MI?”

Beş aydır onkoloji bölümünde kızının tedavi gördüğünü dile getiren Asif Hussain, sözlerine başlarken hiç çocuk onkolojisine yolunuz düştü mü diye soruyor, düşmemesi için duacı oluyor ve ekliyor: “Kızım dokuz yaşında, keşke röportaj yapmak için siz onkoloji bölümüne gitseniz de çocuklar size neden daha iyi ve güzel bir bina istediğini anlatsa, toplayın tüm çocukları, onlar konuşsun, biz hiçbir şey söylemeyelim… Kapıda onkoloji yazar ama yine de galoşsuz kapıyı açıp içeri girenler mi istersiniz, ne istersiniz… Biz çocuklarımızı gözümüzden korurken, bilmeyen veya farkında olmayan insanlar bizim gibi önem gösteremiyor. “Burası mandıra mı?” demek gelir içimizden!” diyor. Asif, doktorların, beş aydır tedavi gören ve şu an kemoterapi alan minik Rabia’nın tedavi sürecinin iki veya iki buçuk yıl sürebileceği yönünde açıklama yaptığını söylüyor. Tedavi süremiz iki veya iki buçuk yıl da sürebilir dediler, tomografi alıyoruz şuan...

“DOKTORLARIMIZI DA YIPRATIYORLAR...”

Pakistan uyruklu olan ailenin yurt dışına veya Güney’e geçme durumu söz konusu olmuyordu, hastanede bulunan donanım ise minik kızın teşhisi için yeterli değildi. Doktorların ve Kemal Saraçoğlu Vakfı’nın yardımları ile tahlilleri yurt dışına gönderilip Rabia’ya teşhis konulup tedavisine başlanabilmiş. Yaşadıklar süreci anlatan acılı baba, sürekli, büyük küçük birçok konuda Çocuk Onkolojisinde bulunan doktor ve hemşirelerin yardımlarından dolayı da minnettar olduğunu dile getirdi. Birçok konuda şahsi ve bireysel çabaları ile tüm görevlilerin canla başla işini yaptığını anlatan baba doktor eksikliğinden söz etti. Acılı baba soruyor: “Çocuk onkolojide bir tek Dilek Hanım var, bu kadına bir şey olsa? Hasta olsa? Biz ne oluruz?” diyor. Asif Hussain, “Bize kızımızın Lösemi (Kan kanseri) olduğunu söylediler, ama tam teşhis koymak için burada yapamadılar. Bura zaten teşhis yapamazlardı, doktorumuz çok yardımcı oldu, tahlillerimizi Güney Kıbrıs’a ve Türkiye’ye gönderdi ve o şekilde tam teşhis konuldu ve tedaviye öyle başladık. Saraçoğlu Vakfı ve Dilek Hanım’ın çok büyük iyiliği var üstümüzde. Hemşiremiz yok, diğer hemşireler (Çocuk servisi bölümündeki hemşireler) gelip bize de bakıyor, hem yoğun olabiliyorlar hem de sağlığa uygun olmayabilirler, bu kabul edilemez. Ayşe Hanım ve Dilek Hanım var, onlar da olmasa kimse yok... Doktorumuz gece ikide bile arasak bize cevap verir. Dilek hanım hasta olsa biz ne yaparız, yapamayız, düşünün o kadının hasta olma durumu bile olamaz, doktorlarımızı da yıpratıyorlar...”

“LÜTFEN SESİMİZİ DUYUN, BİZİ BURADA BIRAKMAYIN!”

“Bari küçük sorunları giderin de biz de büyük dertlerimizle uğraşalım, bunları düşünmeyelim.” diyen baba, Çocuk onkoloji bölümünde mimari yapı olarak da sorun yaşadıklarını dile getirdi. Kanserin en büyük ilacı olan moralin sağlanabilmesi için, çocukları mutlu edebilmek için gereken şartlar çok da zor olmasa gerek diye düşünenlerden biri Asif Hussain…

Hussain: “Küçük bir oturma alanı vardı, oradaki koltukları koridora çıkardık, içerisini çalışma odası yaptık, dört çocuğumuz ders görür, ama beşinci çocuk gelse onu sığmayacak… Ayrı bir bina olmalı, çocukların oyun alanı olmalı, bahçesi olmalı, diğer çocuklarla birlikte olmamalılar, bu kabul edilemez. Hasta olacağız diye korkmadan oynayabilmeliler… Çok şey istemiyoruz, lütfen sesimizi duyun, bizi burada bırakmayın!”

“ASGARİ ÜCRETE ÇALIŞAN BİR İŞÇİYİM, BU YÜKÜ TAŞIMAM ZOR AMA ÇABALIYORUM”

Küçük (bir yaşında) bir de oğlu olduğunu dile getiren Hussain, Kıbrıs’ta kimseleri olmadığı için eşinin çocuklarına bakmak zorunda kaldığı, çalışamadığını dile getiriyor ve ekliyor: “Burada ailemiz yok, çocuklarımızı bırakamayacağımız için eşim hastanede ikisine de bakıyor, çalışamıyor. Gündüz eşim çocuklarla, gece de iş çıkışı ben gidiyorum, eşim eve dönüyor. Hiç uyumadan sabah işe gittiğimi biliyorum. Zor bir süreç ama yapacak bir şey yok… Asgari ücrete özel sektörde çalışan bir elektrikçiyim, bu yükü taşımam zor ama çabalıyorum.

Bunu ben çekiyorum ve ben biliyorum, başka kimse bilemez... Kıbrıs’tan dışarı adım atsam hiçbir şeyim yok, sigortam yok, yıllardır burada çalışıyor tüm vergilerimi ödüyorum, her şeyim burada, iyi hizmet almak benim de hakkım…

“LÜTFEN BİZİ HAPSOLDUĞUMUZ BU KÜÇÜK KORİDORDAN ÇIKARIN”

Yaşadıklarını HALKIN SESİ’ne anlatan bir başka acılı anne ise Aliye Bayramoğlu Dinç… Söyledikleriyle duyarlı her bir bireyin hayatını anlamsızlaştıran anne, bu denli yaygın olan bir hastalık ile ilgili hastanedeki yetersizliği de sorgulamamıza neden oluyordu…

Aliye Bayramoğlu Dinç: “Çocuğun lösemi dediler, gerisini getirmediler ve ben bir bavula tüm hayatımı sığdırıp Türkiye’ye gittim. Çünkü hastanede bunu teşhis edebilecekleri cihaz ve laboratuar yoktu.” Konuşmasına başlarken hastanedeki doktorlardan memnuniyet getiren Aliye Bayramoğlu Dinç, Çocuk Onkoloji Bölümü ile ilgili bir hayli dert yandı. Soru sorulmasına gerek bırakmayan anne, bakın neler anlattı:

“LÜTFEN BİZİ HAPSOLDUĞUMUZ BU KÜÇÜK KORİDORDAN ÇIKARIN, DAHA İYİ ŞARTLARDA YENİ BİNAYA YERLEŞTİRİN”

 “Bu binadan taşınmak istiyoruz, lütfen bizi hapsolduğumuz bu küçük koridordan çıkartıp, daha iyi şartlarda yeni binaya yerleştirin. Çocuklarımız çocuk onkoloji bölümüne girene dek yüzlerce hasta insanın arasından geçiyor. Bizler onları gözümüzden bile sakınırken, onlarca hastanın içinden getirip götürüyoruz. Bu hastaların hepsi enfeksiyonlu hastalar, ya acil bölümünden giriş yapıyoruz ya ana girişten, her iki şeklide de çocuk servisinden geçip onkoloji bölümüne giriyoruz.

 “BİREYSEL ÇABALAR İLE BAZI TEHLİKELERİN ÖNÜNE GEÇEMİYORSUNUZ”

Çocuk Servisi bölümündeki hemşire ve doktorlar bizlere yardımcı oluyorlar fakat hijyen açısından çok tedirginiz. Normal enfeksiyonlu bir çocuğun yanındaki hemşire veya temizlikçiler bizim çocuklarımızın yanına geliyor, odasına giriyor. Doktorlarımız, hemşire ve temizlikçilerimiz herkes anlayışlı fakat bireysel çabalar ile bazı tehlikelerin önüne geçemiyorsunuz. 23 gece kızım orada yattığı sürece odasını her gün ben temizledim, kimseyi sokmadım çünkü korkuyordum. Bize özel bir doktor ve bir temizlikçimiz bile yok. Biz grip ile savaşmıyoruz, lütfen yetkililer bunu anlasın! Bizim her şeyimiz baştan savma olmamalı.”  

“BOŞ ODA OLMADIĞI İÇİN ÇEKYATTA YATAN VE GECE KALAN ÇOCUK BİLİRİM…”

Onkolojimizde dört odamız var, toplamda da 22-23 çocuk hastamız var. Sırayla ilaç alıyor, anlaşarak tedaviye giriyoruz, boş oda varsa gelelim mi diye soruyoruz, kendi aramızda doktorlarla düzenleme yapıyoruz. Ben çıkmazsam başkası giremez. Boş oda olmadığı için çekyatta yatan ve gece kalan çocuk bilirim… Bu olur şey mi?

“DOKTOR VE KONUSUNDA UZMAN, EĞİTİMLİ HEMŞİRE SIKINTIMIZ VAR”

Gece acil bir durumumuz olsa doktor yok. Dilek hanımın inisiyatifi ile gelen doktorlar var. Biz onkolok istiyoruz. Normal çocuk servisindeki doktorlar benim çocuğuma dokunmaz ama bizim onkoloğumuz çocuk servisindeki hasta çocuklara bakar, onlardan da sorumlu olur. böyle iş mi olur? Bırakın da onkoloklar kaybetmemek için uğraştığımız çocuklarımızla ilgilensinler, nezle ile boğaz enfeksiyonu ile değil… Doktor ve konusunda uzman, eğitimli hemşire sıkıntımız var! İlacımızı da düşünen, eğitimimizi de düşünüp kemal Saraçoğlu Vakfı ile iletişime geçen de çocuk onkolojisini biraz da olsa normalleştiren de oradaki doktor Dilek Hanımdır, onun özverili çalışmalarıdır. Ufak sorunlarımızı devlet çözsün, bıraksın büyük dertlerimizle de onkoloğumuz uğraşsın.  

“BUNU BİZE NİYE REVA GÖRSÜNLER?”

İlk başta çocuğumu alıp Türkiye’ye gittim, orada tedavi olmasını istedim. Bir ay dayanabildik, çocuğum önce bana sonra da dünyasına küstü, ailesinden evinden uzakta, yapamadı, geri dönmek zorunda kaldım ve tedavimize burada başladık. Çocuğun lösemi dediler, gerisini getirmediler ve ben bir bavula tüm hayatımı sığdırıp Türkiye’ye gittim. Çünkü hastanede bunu teşhis edebilecekleri cihaz ve laboratuar yoktu. Cihazlarımız yetersiz, laboratuarımız yok, her ay Türkiye’ye gidiyor orada da testler yapıyor, kendi cebimizden her gidişimizde 5-6 bin TL ödüyoruz… Evini, arabasını satan veya bankaya ipotek verip giden aile biliyorum… Bunu bize niye reva görsünler? Burada sadece çocuğunuzun kanser olduğunu öğrenebiliyor, ne tür olduğunu hangi aşamadasınız öğrenmek için de Türkiye’ye gidiyorsunuz, bir alet almak, çocuklarımızı yeni binaya taşımak devlet için bu kadar mı zor?”

“NİYE DAHA İYİ BİR BİNADA TEDAVİ GÖRMESİN Kİ BU ÇOCUKLAR?

Çocuk Onkoloji Bölümü'nde tedavi gören Halim Demirdöven'in annesi Sultan Demirdöven de yeni binaya taşınmayacak olmanın ve daha iyi şartlara erişemeyecek olmanın derin üzüntüsünü taşıyan bir anne... Sultan hanım, çocukların en büyük ihtiyacı olan oyun alanları ve aktiviteler olduğunu dile getirdi ve oğlunun bilgisayar, akıllı cihazlar ve ara sıra uğrayan duyarlı arkadaşları ile sıkıntısını gidermeye çalıştıklarını kaydetti. Demirdöven: "Halim bu hastalıkla iki yıldır mücadele ediyor, okula henüz gidemiyor, eğitimine burada, onkolojide devam ediyor. Eğitim vermeye de yeni başladılar, bin bir ısrarla... Biz ilaçlarımızı ağızdan alıyoruz ve bu aşamada hastanede yatıyoruz. Biz ayni zamanda Türkiye'de de tedavi görüyoruz, orada şartlar daha da sıkıdır, babalar çocukların yanına giremez, anneler koridorda bile gezemez. Çok şükür halimize yine de ama niye daha iyi bir binada tedavi görmesin ki bu çocuklar? Yeni bina yapılırken gelip bize sordular, görüş ve önerilerimizi aldılar ve ısrarla oyun odasından daha büyük bir alandan söz ettik, yeni binaya taşınacağız diye çok heyecanlandık ama şimdi olmayacağını söylüyorlar, çok üzgünüz." dedi.

onkl.jpg

Asif Hussain içini döktü;

asif-hussain-gazetemize-gelerek-icini-doktu.jpg

aliye-bayramoglu-dinc-ve-ailesi.jpg

Aliye Bayramoğlu Dinç ve ailesi

Halkın Sesi

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.