1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. BEŞPARMAKLAR’A BÜYÜK ZARAR
BEŞPARMAKLAR’A BÜYÜK ZARAR

BEŞPARMAKLAR’A BÜYÜK ZARAR

Uzmanlara göre çarpık yapılaşma ile inşaatların kontrolsüz şekilde devam etmesi, hammadde ihtiyacını karşılayabilmek için doğa tahribatını doğuruyor

A+A-

Beşparmak Dağları’nda faaliyet gösteren kırma kum ve çakıl ocakları doğayı tahrip etmeye devam ediyor.
Yetkililer, ocakların asgari zararla çalışmalarına devam etmesi için modern teknikler uygulanıp belirlenen kriterlere uyumluluklarının denetlendiğini belirtirken, çevre örgütleri ocakların doğayı tahrip etmeye devam ettiğini vurguladı.
Tüm dağ boyunca taş çıkarılmasının doğru olmadığını söyleyen uzmanlar, kapatılan ocakların ise ağaçlandırılıp rehabilite edilmesi gerektiğini söyledi.

Sorun değil sonuç

İşin özünde taş ocaklarının ülkede bir sorun değil, sonuç olduğunu kaydeden Kıbrıs Türk Biyologlar, Doğayı Araştırma ve Koruma Derneği Başkanı Hasan Sarpten, çarpık yapılaşma ile inşaatların kontrolsüz şekilde devam etmesi, hammadde ihtiyacını karşılayabilmek için doğa tahribatını doğurduğunu vurguladı.
Gelinen noktada ocakların kapatılsa dahi tahribatın telafi edilemeyecek boyutlarda olduğunu ifade eden Sarpten, ülkede esas kirliliğe neden olan 17-18 adet ocakla birlikte toplamda 70 civarında ocağın bulunduğunu söyledi.
Ömrünü tamamlayıp rehabilite edilmiş bir tek ocak bulunmadığını vurgulayan Sarpten, yeni taşocağı açılmasına rağmen eskileri iyileştirmek için hiçbir çalışma yapılmadığını belirtti.
Sarpten, ocaklarda basamak sistemi gibi yeni yöntemler uygulanmasına rağmen bu güne kadar yapılmış çok büyük tahribatlar olduğunu dile getirdi.

Çevre ve halk sağlığını etkiliyor

Tabipler Birliği Çevre Sorumlusu Nurçin Arıkbuka, 1980’li yıllardan başlayarak çok sayıda endüstriyel kuruluş ile işletmenin çevreye etkileriyle ilgili tartışmaların başladığı ve en çok tartışılanın ise taş ocakları olduğunu vurguladı.
Gürültü, titreşim, toz ve trafiğe bağlı etkileri nedeniyle taş ocaklarının çevre ile toplum açısından zararlı etkileri başlangıçta yapılacak değerlendirme ve alınacak önlemlerle azaltılabileceğini vurgulayan Arıkbuka, işletmecilerin gönüllü veyahut mevzuat gereği olarak bu zararlı etkileri ortadan kaldıracak önlemleri alabileceğini belirtti.
Nurçin Arıkbuka, Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED raporu), ruhsat zorunluluklarının yerine getirilmesi, restorasyon planları, teknik standardı yüksek araç gereç ve donanım, gürültü ve toz düzeylerinin sınırlandırılmasının önlemler arasında sayılabileceğini dile getirdi.
Çevre ve halk sağlığına yönelik sorunların önlenmesi için öngörülen koruyucu önlemlerin, taş ocağı yatırımcılarına ruhsatlandırma aşamasında tamamlatılmaması halinde olumsuz sonuçların ortaya çıkabileceğini vurgulayan Arıkbuka, taş ocaklarının temelde bir jeolojik müdahale olmasından dolayı jeolojik ve hidrolojik etkileri de kapsayacak biçimde tam bir Çevresel Etki Değerlendirmesi gerektirdiğini kaydetti.

Lokalize edilmeli
Ülkede her şeyden önce bu kadar fazla taş ocağına ihtiyaç olmadığını vurgulayan KEMA Vakfı Başkanı Orhan Aydeniz, ocakların bir bölgede lokalize edilerek tüm dağın tahrip edilmesinin durdurulması gerektiğini söyledi.
Taş ocaklarının mümkünse kooperatif şeklinde örgütlenip dağdan müştereken taş alıp kendi tesislerinde işleyebileceğini kaydeden Orhan Aydeniz, ocakların kapandıktan sonra bölgenin teraslanıp ağaçlandırılarak rehabilite edilmesi gerektiğini belirtti.
Yurt dışından gelen uzmanlar eşliğinde uzun süre çalışma yaparak soruna çare aradıklarını dile getiren Aydeniz, toz çıkmaması için sulama yapılması gibi şu anda uygulanan tedbirlerin geçici çözümler olduğunu ifade etti.
Teraslanıp ağaçlandırmakla hem çirkinlik ortadan kalktığını, hem de erozyonun önüne geçildiğini kaydeden Aydeniz, İzmir Bornova’daki incelemelerinde taş kırma işleminin kapalı alanda yapıldığı ve kapanan ocağın ağaçlandırılarak rehabilite edildiğini gözlemlediklerini vurguladı.

Toplam 18 ocak var

Beşparmak Dağları’nda toplam 18 adet kırma kum ve çakıl ocağı bulunduğunu ifade eden Çevre Koruma Dairesi Müdürü Eşref Ünlüsoyer, 1996 yılından sonra yeni ocak izni verilmediğini vurguladı.
Çevre Dairesi’nin görevinin çalışan ocakların çevreye vereceği zararları en aza indirmek amacıyla konan kurallara uyup uymadığını denetlemek olduğunu belirten Ünlüsoyer, “Ocaklar ya tamamen kapatılarak gerekli ürünler ithal edilecek ki buna devletin gücü yetmez, veyahut başka bölgelerde ocak açılacak ancak buda büyük maliyet ister” dedi.
Günümüzde metotların farklılaştığını ve basamak sistemine geçildiğini söyleyen Ünlüsoyer, kapatılan ocakların rehabilitasyonunun yapılma zorunluluğu getirildiğini vurguladı.
Ocakların belli aralıklarla denetlenerek aldığı puana göre ruhsat süresinin uzatıldığını kaydeden Eşref Ünlüsoyer, ÇED Şubesi’nin 3 mühendisi tarafından yapılan denetimlerde 29 kriterin dikkate alındığı ve uygun görülmesi halinde Jeoloji ve Maden Dairesi tarafından ruhsatın verilebildiğini belirtti.

Kıbrıs

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.