1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. BİR GARİP HİKAYE!
BİR GARİP HİKAYE!

BİR GARİP HİKAYE!

Süleyman Kandemir-Nurdane Kandemir çifti, yılan hikayesine dönen hayatlarını Yeni Bakış’la paylaşarak yetkililere yardım çağrısında bulundu.

A+A-

Kimlik kartında doğumundan sonra çeşitli zamanlarda değişiklik yapıldığını fark eden Nurdane Kandemir’in hayatı yıllar önce KKTC’de yaşayan Fransız bir çiftin trafik kazası geçirerek yaşamını yitirmesi ile birlikte, kazadan sağ kurtulan kızın akıbetinin hala bilinmiyor olması duyumları ile birlikte kabusa döndü

Her şeyin karısının ilk kimlik kartında doğum yerinin Mağusa-Fransa yazması, doğumunun gerçekleştirildiği hastane adının okunamaması ve doğumu gerçekleştiren doktorun adının yabancı olması ile başladığını dile getiren koca Süleyman Kandemir ise, karısının şimdiki ailesinin arazi paylaşımı nedeni ile karısını evlatlık edinmiş olabileceğini iddia ediyor

İki yıl önce yeniden KKTC’ye geldiklerini, şimdiye kadar sayısız avukat değiştirdiklerini anlatan Kandemir çifti, bir arpa boyu yol alamadıklarını ve bilgilerin gizli denilerek kendilerine verilmediğini iddia etti

Çift, Nurdane Kandemir’in doğumunda verilen kimliğinde Mağusa-Fransa yazmasının ardındaki gerçeği ve ailenin kullanımına tahsis edilen 400 dönümlük devredilemez olan arazinin şahıslar adına satıldığını iddia ettikleri olayların ardındaki gerçeği öğrenmek istediklerini dile getirdiler

Özlem ÇİMENDAL

Süleyman Kandemir-Nurdane Kandemir çifti yılan hikayesine dönen hayatlarını Yeni Bakış Gazetesi ile paylaştı. Kimlik kartında doğumundan sonra çeşitli zamanlarda değişiklik yapıldığını fark eden Nurdane Kandemir’in hayatı yıllar önce KKTC’de yaşayan Fransız bir çiftin trafik kazası geçirerek yaşamını yitirmesi ile birlikte kazadan sağ kurtulan kızın akıbetinin hala bilinmiyor olması duyumları ile birlikte kabusa döndü.

İki farklı kimlik, iki farklı numaralandırma

Aslen Türkiye’nin Denizli ilinden bir aileye mensup olan KKTC doğumlu Nurdane Kandemir, çocukluğunda kimlik kartında çeşitli zaman aralıklarında yapılan değişikliklerin nedenini araştırmaya başlaması ile birlikte her şeyin daha da içinden çıkılmaz bir hal aldığını dile getiriyor.

 “Evrakta sahtecilik yapıldı”

Kandemir çiftinden Süleyman Kandemir eşinin ailesinin yıllar önce İtem Yasası kapsamında İçişleri Bakanlığı tarafından verilen Tarımsal Kaynak Tahsisi ile 400 dönümlük bir arazi alan Nurdane Kandemir’in ailesinin, devredilmesi, satılması ve başka bir şahsa kiralanması yasak olan bu arazileri kendi şahsi adlarına geçirmek için karısı Nurdane’yi evlatlık aldıklarını iddia ederek, karısının adına düzenlenen kimlik kartları üzerinde de çeşitli zamanlarda evrakta sahtecilik yapıldığını iddia etti.

Doğum yerinde Mağusa-Fransa yazıyor

Her şeyin karısının ilk kimlik kartında doğum yerinin Mağusa-Fransa yazması, doğumunun gerçekleştirildiği hastane adının okunamaması ve doğumu gerçekleştiren doktorun adının yabancı olması ile başladığını dile getiren Kandemir, karısının şimdiki ailesinin arazi paylaşımı nedeni ile karısını evlatlık edinmiş olabileceklerini dile getiriyor.

Ortada 400 dönümlük arazi var

Doğumundan 9 yıl sonra ailesi tarafından yeniden Denizli’ye götürülen Nurdane Kandemir ise, kimlikte yapılan değişiklikler ve ailenin sahip olduğu 400 dönümlük arazi nedeni ile kuşkularla yaşıyor. Nurdane’nin ailesinin gerçek ailesi olmadığı yönünde şüpheleri olduklarını ifade eden Kandemir çifti, iki yıl önce Denizli’den Kıbrıs’a geliyor ve işin aslının ne olduğunu araştırmaya başlıyor.

 “Devredilemez, satılamaz, ancak şahıslara satıldığı duyumunu aldık”

Şimdiye kadar sayısız avukat değiştirdiklerini anlatan Kandemir çifti, buna karşın bir arpa boyu yol alamadıklarını, bilgilerin gizli denilerek kendilerine verilmediğini iddia ederek, Nurdane Kandemir’in doğumunda verilen kimliğinde Mağusa-Fransa yazmasının ardındaki gerçeği ve ailenin kullanımına tahsis edilen 400 dönümlük devredilemez olan arazinin şahıslar adına satıldığını iddia ettikleri olayların ardındaki gerçeği öğrenmek istediklerini dile getirdiler.

 “Yüksek rütbeli bir polise satılmış”

Kandemir, “Bu araziyi kimse alamaz bize de yasal olarak arazinin hala ilk şahıslar üzerinde görüldüğü söyleniyor, ancak İskele bölgesindeki hatırı sayılır bazı arazileri aile, poliste yüksek rütbeli bir şahsa satmış. Bu satış nasıl gerçekleşti. Bu arazi başka birine devredilemez, satılamaz ya da kiralanamazken, bu kişiler yasal veya değil el altından bir polise nasıl satış yapabiliyor” ifadelerini kullandı.

“400 dönümlük bir arazi KKTC makamları tarafından zamanında tahsis edildi”

KKTC İçişleri Bakanlığı tarafından Nurdane Hanım’ın ailesine hak tanınan Tarımsal Kaynak Tahsisi’nin evrakta sahtecilik yapılarak, şahıslar adına geçirilmeye çalışıldığını iddia eden koca Süleyman Kandemir, “Eşimin ailesi 70’li yıllarda Kıbrıs’a gelip vatandaş olan aileler arasında idi. Aileye kullanımları için Kıbrıs’a gelip vatandaş olduktan sonra 400 dönümlük bir arazi KKTC makamları tarafından zamanında tahsis edildi. Aile, eşim ve kardeşleri doğduktan sonra tekrar Denizli’ye gidiyor. Şu anda eşimin ailesi Denizli’de ancak ailenin diğer kalan kısmı hala yaşamlarını Kıbrıs’ta sürdürüyorlar. Aile, zaman içerisinde kendilerine tahsis edilen ve devredilmesi, kiralanması, satılması yasak olan araziyi şahıs adına koçanlı hale getirmek için evrakta sahtecilik yapmıştır” dedi.

“Evlatlık olmasından şüpheleniyoruz”

Devredilmesi, satılması veya kiralanması mümkün olmayan, kullanıma verilen 400 dönümlük araziyi ailenin yasalardaki boşluklardan yararlanarak, evlat edinme yolu ile şahıs adına devrini gerçekleştirmeye çalıştıklarını iddia eden koca Süleyman Kandemir, eşinin evlatlık olabileceğinden şüpheleniyor. Kandemir, “Eşimin kimlik kartlarındaki doğum yılı, doğum yerindeki farklılıklar ve bu aileye tahsis edilen 400 dönümlük arazinin özel şahıslara satıldığı duyumları bizi evraklarda sahtecilik yapıldığı yönünde birtakım şüphelere itti” şeklinde konuştu.  

“KKTC’de doğmuş olmasına rağmen 2006 yılında kaydı yapılıyor”

Kandemir şöyle devam etti: “Eşimin çift uyruklu vatandaş olması nedeni ile hem KKTC hem de TC kimlik kartı var. KKTC kimlik kaydının 1982’de Kıbrıs’ta doğmuş olmasına rağmen 2006 yılında yapılmış olduğunu gördük. Oysa ki eşim Kıbrıs’ta doğdu ve zaten anne ve babası da vatandaş olduğu için doğal olarak Kıbrıs vatandaşı idi. Neden eşimin kimlik kaydı 1982 yılında değil de 2006 yılında yapıldı. Aile çeşitli zamanlarda yenileme adı altında tüm aile fertlerinin kimlik kartlarında yenilemeler yapmıştır. Eşimin iki farklı, sayı, rakam ve numaralarının farklı olduğu kimlik kartı var. TC kimlik kartlarında kesinlikle kütük numarası değişemezken, eşimde bulunan iki kimlik kartında bu rakamlar farklılık göstermektedir.”

“Resmi makamdan alınan doğum belgesinde hastane adı, doktor adı okunmuyor”

Kandemir, “KKTC makamlarından resmi olarak aldığımız doğum belgesinde eşimin doğum yeri yani hastanenin adı net olarak belirtilmediği gibi doğumun bir yabancı adına kayıtlı olması hatta o adın da net olarak okunmadığı görülüyordu. Başka bir makamdan aldığımız doğum belgesinde ise eşimin KKTC kaydının 2006 yılında yapıldığı görülüyordu” diye konuştu.

“Aile bireylerinin bazısı vatandaş, bazısı değil”

Eşi Nurdane Kandemir gibi KKTC’de doğan kız kardeşinin şu anda KKTC vatandaşı görülmediğine de dikkat çeken Süleyman Kandemir, aile üyelerinin bazılarının burada doğmuş olmalarına rağmen vatandaşken, bazılarının ise vatandaş olmadığını söyledi ve şöyle konuştu: “Aile 2003 yılında tüm kimlik kartlarını silbaştan yeniliyor. Bu esnada kimliklerde birtakım değişiklikler meydana geliyor, eşimin aile sıra no’su bir kimliğinde 185 iken diğer yenilenen kimliğinde 186 oluyor. Bu numaraların değişmesi mümkün değildir. Şu anda eşim evlendikten sonra kimliği yeniden düzeltildi ve sıra no’su babası ile aynı olarak 185 yapıldı. Biz bu farklılık ve değişikliklere bir anlam veremiyoruz. Türkiye’de hukuk yoluna da başvurduk evrakta sahtecilik yapıldığı için ancak 10 yıllık bir süre geçtiği için bize zaman aşımına uğradığı söylendi. Şimdi çifte vatandaşlık olduğu için olayın Kıbrıs ayağını araştırmaya çalışıyoruz ancak yetkili makamlardan bilgi alamıyoruz.”

“Eşim KKTC’de kaza geçirerek ölen bir Fransız çiftinin sağ kalan ve akıbeti bilinmeyen küçük kız çocuğu olabilir”

Kullanıma tahsis edilen arazilerin evlat edinme yolu ve yasanın açıklarından yararlanılarak şahıslar üzerine geçirildiğini de iddia eden Süleyman Kandemir, karsının yıllar önce KKTC’de kaza geçirerek ölen bir Fransız çiftinin sağ kalan ve akıbeti bilinmeyen küçük kız çocuğu olabileceğini iddia ederek, karısının şimdiki ailesi tarafından 400 dönümlük arazi için evlat edinilmiş olabileceğini savundu.

2-886.jpg3-477.jpg

Yeni Bakış

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.