1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. 'BİZLERE ENGEL OLMAYIN'
'BİZLERE ENGEL OLMAYIN'

'BİZLERE ENGEL OLMAYIN'

Onlar yokmuş gibi davranmayalım

A+A-
 

Önemli olan işitme engelli olmak değil, gözlerdeki ışığı kaybetmemek… Onlar bu ışığı kaybetmeyen pırıl pırıl gençler… Tünay Özyay, İzlem Benan ve Kazım Tunç…

“İşitme engelliler olarak toplumda çok büyük zorluklar çekiyoruz. Gerek kamuda gerek özelde işaret dili kullanılmalı. Herkesin öğrenmesi çok güçtür belki ama her kurumda veya işyerinde bir kaç kişi işaret dilini bilmeli”

Doğuştan işitme engelli; 1984, 93 ve 96 doğumlu, 3 genç arkadaş... Tünay Özyay, İzlem Benan ve Kazım Tunç…

Onlarla hem sorunlarını, hem toplum içerisinde yaşadıkları zorlukları hem de hayallerini konuştuk…

Kulaklarına taktıkları işitme cihazı ile konuşma dilinde iletiştiğimiz etrafına ışık saçan 3 genç zaman zaman da sonradan öğrenerek ortak kullandıkları işaret dili ile iletişim kurarken kamuda/özelde toplumda, sosyal yaşamda, toplumsal ilişkilerde işaret dili bilen insanların olmaması dolayıyla çok zorlandıklarına vurgu yaptı.

Muhabir: Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? Nerede okudunuz? Nasıl bir eğitim süreciniz oldu? Nerede çalışıyorsunuz?

Kazım Tunç: İsmim Kazım Tunç. Doğduğum yıl olan 1984’ten beri Gazimağusa’da yaşıyorum. Doğuştan işitme engelliyim ama ailem bunu 2 yaşında fark etti. Beni İstanbul ile Ankara’ya götürdüler ve orada işitme cihazı taktılar. Böylece 4 yaşında konuşmaya başladım. Sırasıyla Karakol İlkokulu ve Namık Kemal Lisesi’nden mezun oldum. DAÜ’ de internet pazarlama kazandım ama anlamakta zorlandığım için Bilgisayar Destekli Teknik Çizim Bölümü’ne geçiş yaptım.Onu da anlamakta zorlandığım için üniversiteyi bıraktım. Şu anda Gazimağusa Gelir ve Vergi Dairesi’nde Bilgi Toplama Bölümü’nde çalışırım.

Tünay Özyay: İsmim Tünay Özyay.1993’de Lefkoşa’da doğdum. Doğuştan duymuyordum.2 yaşında ailem duymadığımı fark edince Hacettepe’de işitme cihazı taktım ama çok iyi duymadığım için 8 yaşında ameliyatla kafama bir işitme cihazı monte ettiler ve sonrasında daha iyi duymaya başladım. Çok zorladım anlaşabilmek için. Şimdi insanlarla daha iyi anlaşabiliyorum. İlk, orta ve liseden sonra YDÜ Plastik Sanatlar-Resim Bölümü’nden mezun oldum. Heykel, seramik ve resim yapıyorum. Yüksek lisans pedagoji okuyorum. Tüm engelliler için resim öğretmeni olmak isterim.

İzlem Benan: 1996’da Lefkoşa’da doğdum ve Lefkoşa’da yaşıyorum. İlkokulu 9 Eylül’de, Ortaokulu Bayraktar’da liseyi ise Atatürk Meslek Lisesi’nde bitirdim. Şu anda YDÜ Görsel İletişim Bölümü’nde 2.sınıfa devam ediyorum. Doğuştan işitme engelliyim.

Kazım: Büyük zorluklar çekiyoruz. İşaret dili kullanılmalı

Muhabir: İşitme engelli bireyler olarak ülkemizde toplum içinde sosyalleşme (spor, sanat, buluşma, görüşme) sürecinde ne gibi zorluklar çektiniz?

Kazım Tunç: İşitme engelliler olarak toplumda çok büyük zorluklar çektiğimizi söyleyebilirim. Şu anda bile çekiyoruz. Ben duyuyorum ve işareti de yaparım ama işitme engelli arkadaşlarım duymazlar ve konuşamazlar. Okuma yazması olmayanlar da var. Örneğin bir doktora veya markete, gezmeye, okula gideceklerinde nasıl iletişim kuracaklar? Bizim Kıbrıs’ta bu çok büyük bir sorundur. Gerek kamuda gerek özelde işaret dili kullanılmalı. Herkesin öğrenmesi çok güçtür belki ama her kurumda veya işyerinde bir kaç kişi işaret dilini bilmelidir.

Tünay Özyay: Eskiden derslerde anlamadığım zamanlarda öğretmenden tekrar yapmasını isterdim. Bazen hiç anlamadığımda kendimi kötü hissederdim. Hocalar dersi anlatırken eğer dudaklarını açmazsa anlamakta zorlanırdım. Yakın arkadaşlarımdan yardım isterdim ve iyi ki de onlar da bana yardım ettiler. Dışarıda da dudaklara bakarak anlamaya çalışırız.

İzlem Benan: Okulda ve sosyal yaşamda zorluklar yaşıyorum. Okulda bazen hocaları çok iyi duyamadığımdan, anlayabilmek için devamlı ağız okumam gerekiyor ve böylelikle not tutamıyorum. Bazen kendimi iyi ifade edemediğimi düşünüyorum. Notlarımın zayıf olmaması için çok çalışıyorum ve eğitimde zorlanıyorum.

İzlem: Bazı insanlar anlayışsız ve sabırsız… Yokmuşuz gibi davranıyorlar

Muhabir: İşaret dili ile anlaşan işitme engelli arkadaşlar toplumdan dışlanmış gibi duruyorlar. Bunun sebebi toplumdaki kaynaştırma görevi yapması gereken kurum-kuruluşların yetersizliği(yasa-vizyon- uygulama) mi yoksa bu insanların kendilerini toplumdan uzak tutmaları mıdır? Ya da her ikisi de...

Kazım Tunç: Bizler engelli arkadaşlar arasında hiçbir zaman ayrımcılık yapmayız. Kendilerini dışlanmış hissedenler de vardır. Bizler olabildiğince fazla arkadaşı toplamaya çalışıyoruz, görüşürüz, etkinlik yaparız. Kuzey Kıbrıs’ta 150-200 kişi işaret engellidir. Hiç görünür olmayan kişiler de vardır. Ben işaret dilini 17 yaşında öğrendim. Daha önce konuşarak anlaşırdım. İlk olarak 15 kişilik bir işitme engelli grubu ile tanıştığımda işaret dilini öğrendim. Ülkelerin kendi işaret dilleri vardır ama bizim ülkede yoktur. Ben ilk olarak İngilizce işaret dili öğrendim, sonra Rumca sonra da Türkçe işaret dilini öğrendim. Türkçeyi İstanbul’da kurs alarak öğrendim. Sertifika da aldım. Mahkemelerde işitme engelliler için tercümanlık yaptım, devlet dairelerinde engelli arkadaşlara tercümanlık yaptım. Şu anda YDÜ-SİM TV işbirliğinde “Engelsiz Haber” de haber sunumu yapıyorum(1 yıl oldu).

Tünay Özyay: İşitme engeller arasında duymayan ve/veya konuşmayan arkadaşlar var. Örneğin Mevlut arkadaşımla anlaşmak için işaret dili öğrenmem lazımdı. Ben de öğrendim ve onla işaret dili ile anlaşıyorum.

İzlem Benan: Bazen dışlandığımızı düşünüyorum. Bazı insanlar anlayışsız ve sabırsız oldukları için bizi anlamakta çaba göstermeyip yokmuşuz gibi davranıyorlar. Aslında biz onları anlayabiliyoruz. Keşke onlarda bizi anlayabilseler.

Muhabir: İlk kez ne zaman işaret diliyle konuşan bir insanla tanıştınız?

Tünay Özyay: İlk olarak 15 yaşında öğrendim Ramazan, Cemaliye, Gürçağ, Mevlüt ve Orhan ile tanıştım çünkü annelerimiz komşuydu. Onlarla da çok iyi anlaşamıyordum. 2015 Mart ayında işaret dili kursuna gittim ve orda daha iyi öğrendim. Mevlüt ve Kasım ile hayatta uygulamalı olarak işaret dilini öğrendim.

Muhabir: Günlük hayatta ne tür etkinlikler yaparsınız?

Kazım Tunç: Bizim arkadaşlarımız çalışıyor. Okuyan arkadaşlarımız da vardır. İş veya okul dışında toplanıp yemeğe gideriz. Duymayan arkadaşlar işten eve giderler ve tv izlerler, internete girerler.

Tünay Özyay: İşitme engelli arkadaşlarla yemekler organize ediyoruz. İşaret dili ile anlaşıyoruz ve keyif de alıyoruz. Ancak bizim işaret dili ile iletişimimiz daha uzun sürüyor. Doğum günlerinde de buluşuyoruz.

Kazım: “Devletin çok şey yapması lazım. Kamuda istihdam, engelli hakları, işitme engelli okulu bunlardan en önemlileri.”

Muhabir Engelli insanların sorunlarını da konuşmak isterim. Tabi bu sorunlarla birlikte ülkedeki imkan(sızlık)lar, vizyon(suzluk), bilinç(sizlik) meselesini de konuşabiliriz...

Kazım Tunç: Avrupa ve Amerika’da engelli hakları konusunda çok önemli uygulamalar var. Üniversitelerde engelliler için özel uygulamalar vardır. Kamuda engelliler için su, elektrik indirimleri vardır. Bizde maalesef yoktur. Birkaç ay önce Kıbrıs Türk İşitme ve Konuşma Eğitim Vakfı( KİKEV) kurduk. Sonradan işitme engelli olan Bahire Doğru Coşkuner’in fikriydi ve onun büyük gayretleriyle kurduk. Ben de başkan yardımcısıyım. Vakfın birçok projesi vardır. İlk olarak LTB’deki çalışanlara işaret dili dersleri veriyoruz. Mayıs 2015’te Kuzey Kıbrıs’taki tüm işitme engellileri toplayıp yemek yaptık. Bir futbol takımı kurmaya çalışıyoruz.

Devletin çok şey yapması lazım. Örneğin işitme engelli birçok insan var ve 5 yıldır kimse işe alınmadı. Tüm kamuda belli insanların işaret dilini bilmesi şarttır. LTB buna örnek oluyor. Güney’de işitme engellilerin okulu var. Bizde de bunun olması lazım. Bizde özel eğitim adı altında genel var.
Hemen işitme dili öğrenmemek lazım. Çünkü işaret dilini öğrenirseniz konuşma ihtiyacı duymazsınız ve konuşmayı öğrenemezsiniz.

İzlem Benan: Ülkemizde eskiden imkansızlıktan mı yoksa ilgisizlikten mi bilemiyorum, engelli sorunlarıyla uğraşan birim kurumlar yok denecek kadar azdı. Aile olarak benim eğitimim ve sağlığım konusunda çok zorluk yaşadık. Devamlı yurtdışına gitmek zorunda kaldık. Şimdi imkanlar biraz daha iyi insanlar bilinçlenmiş. Devlet yardım elini uzatmış azda olsa ama yine de yeterli değil bence.

Kazım: 3 Aralık’ta ülkemizde ilk işaret dilli tiyatro gösterisini sahneledik

Muhabir: 3 Aralık Engelliler Günü’nde bazı etkinlikler yaptınız. Bence bu çok önemli bir gösteriydi. Bundan bahsedebilir miyiz biraz… Çünkü tüm engellilere örnek olabilecek bir gösteriye imza attınız.

Kazım Tunç: 3 Aralık’ta LTB işbirliğinde sadece işitme engelliler için bir gösteri yaptık. Sanem Koç arkadaşın da çalışmalarıyla Cemaliye, Ozan, Ekrem, ben ve Sanem 3 ay sıkı çalışarak bir işaret diliyle tiyatro sahneledik. Bu ülkemizde ilk işaret dilli tiyatro gösterisi oldu. Hocamız Larissa’ya da çok teşekkür ederiz. Tiyatro yanında gecede akrobasi, palyaço, dans da vardı. Bu tiyatro oyunu ile 2016’da Kuzey Kıbrıs’ta turneye çıkacağız.

Muhabir: Bizde neden yurtdışındaki gibi bir engelli kişi milletvekili, bakan, belediye başkanı, ünlü bir sanatçı, başarılı bir bilim insanı olamıyor?

Kazım Tunç: Aslında olması gerekir. Çünkü bizler için çok faydalı olacak. Bir de insanların farkındalığını arttırmış olacağız. Her kişi bir engelli adayıdır. Örneğin LTB meclis üyesi Çelen Çağansoy farkındalık yaratan bir rol modelidir. Çelen ile hepimiz gurur duyuyoruz.

Tünay: Engelli öğrencilerin resim, heykel, seramik yapmasını istiyorum

Muhabir: Sizler ileride neler yapmak istersiniz ve işaret dilli iletişimin bu süreçte size bir dezavantaj yaratacağını düşünüyor musunuz?

Kazım Tunç: Ben zaten Vergi Dairesi’nde çalışıyorum. Kariyer olarak bir amacım yok ama KİKEV ile yapmak istediğim çok şey var.

Tünay Özyay: YDÜ’de pedagoji dersleri alıyorum. Erinç hoca bana çok yardımcı oluyor. İleride engelliler için resim öğretmeni olmak istiyorum. Engelli öğrencilerin resim, heykel, seramik yapmasını istiyorum. Atölyem var orada başlayabiliriz. Kısacası sanatla uğraşmaları için uğraşıyorum. Bu çocuklar buradan kazandıkları parayla işitme cihazı alabilirler. Kendim de yurtdışında sergi açmak isterim.

İzlem Benan: Üniversiteye başlamadan önce fotoğrafçılık bölümü okumak istemiştim. Ama burada fotoğrafçılık bölümü olmadığı için o bölümü okuyamadım. Görsel İletişim ve Fotoğrafçılık Bölümü’nde okuyorum. Aslında yurtdışında okumayı da düşünmüştüm ama benim için zor olacak diye burada okumak zorunda kaldım. Fotoğraf çekmek benim hobim insanları çekmek, doğa çekimleri, mesela fotoğrafçılık yönetmeni olmak istemiştim. Bir de tiyatro bölümünde okumayı çok istemiştim ama yurtdışında okumak cihaz takan biri olarak zor geleceğini düşündüm ve cesaret edemedim. Bu beni çok üzmüştü. Fakat burada bu imkanı bulduğum için çok mutluyum. Sahnede olup seyircilerle bir şeyleri paylaşmak, iletişim kurmak beni çok mutlu ediyor. İşaret diliyle yaptığımız tiyatro çok etkileyiciydi.

Kazım: 2016’da engelli bireyler ile ilgili farkındalığın artmasını diliyorum

Muhabir: 2016 yılındaki beklentileriniz, umutlarınız nelerdir?

Kazım Tunç: 2016 yılında işitme engelliler için çok daha güzel şeyler olmasını dilerim ve bunun için de KİKEV olarak çalışacağız. Daha fazla farkındalık yaratmak, eğitimlerin sürmesi, tiyatro gösterileri benim amaçlarım arasında.

İzlem Benan: Tekrar arkadaşlarımla tiyatro yapmayı umut ediyorum. Yeni arkadaşlarla tanışmak, görüşmek.

Tünay Özyay: Aldığım pedagoji eğitimini bitirip ders vermeyi umut ediyorum.

Kıbrıs

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.