1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. BU PİSLİĞİN İÇİNDE HERŞEY OLABİLİR!
BU PİSLİĞİN İÇİNDE HERŞEY OLABİLİR!

BU PİSLİĞİN İÇİNDE HERŞEY OLABİLİR!

Uzmanlar endişeli!

A+A-

Ülkede her geçen gün artan çevre kirliliği ve bu kirliliğin neden olabileceği salgın hastalıklar uzmanları endişelendiriyor

Eniz ORAKCIOĞLU

Uzmanlar ülkedeki hızla artan çevre kirliliği ve bunun tetikleyebileceği tehlikeleri değerlendirdi.

 

Biyologlar Doğayı Araştırma ve Koruma Derneği Başkanı Sarpten;

“Fatura çevreye, doğaya ve halk sağlığına çıkmaktadır”

Kıbrıs Türk Biyologlar Doğayı Araştırma ve Koruma Derneği Başkanı, Hasan Sarpten, ülkemizde insan ve halk sağlığının, doğal alanların dikkatle kullanılması ve temizliğinin göz ardı edilen bir unsur olduğuna dikkat çekerek, “Ne yazık ki ülkemizde sadece ekonomik kalkınma adı altında yapılan bazı hamleler dikkate alınıyor,  oysaki bizim dünya ile rekabet edebilecek tek şeyimiz doğamızdır. Çevre sorunlarına baktığımızda ise bunların hepsi yönetenlerin bu konularda hassasiyetlerinin olmaması ve çevre konusunda politikalar geliştirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Çevre kirliliği, denize ve doğaya akan lağım suları, hayvan ölülerinin yollarda sokaklarda bırakılması gibi birçok sebeplerle ortaya çıkan hastalıklarda ise sadece sıtma değil, geçtiğimiz yıl benzer şekilde zika virüsünün de sivrisinek yolu ile bulaşma vakaları da yaşanmıştır. 1950’lili yıllarda bu ülkede önü alınan ve tüketilen sıtmanın bugünlerde yeniden ülkede gündem olması ise kabul edilebilir bir nokta değildir. Ne yazık ki doğru ve bilimsel yöntemlerle bu sorunlarla mücadele yoluna gidilmiyor ve ülkemizdeki politikalar hep günü birlik hayata geçiriliyor. Yarını düşünerek, plan program yapılarak atılan adımlar yoktur ve bunun da birinci faturası çevreye, doğaya ve halk sağlığına çıkmaktadır” dedi.

 

“Ülkeye girenlere sağlık denetimleri yapılmalı”

Sarpten, sözlerine şu şekilde devam etti; “Her ülkeye yabancı kökenli insanlar gitmekte ve bu durum hastalık taşıyıcı etkenlerden biri olarak görülebilmektedir. Fakat bizim ülkemizde hiçbir konuda denetim olmadığı gibi, ülkeye girip çıkanların sağlık kontrolleri açısından da denetimler olmuyor. Bu yüzdende bulaşıcı hastalıkların ülkeye girmesi gibi risklerle karşı karşıya kalabiliyoruz. Kaldı ki bu bağlamda denetimler sadece 3’üncü dünya ülkelerinden gelenlere değil, bu ülkeye gelen herkesle ilgili denetimler yapılmalıdır.”

 

“Yerel yönetimler çevre anlamında kötü noktadadır”

Çevre kirliliği, kanalizasyon sorunları gibi konularda doğru uygulamaları yapmaya çalışan yerel yönetimler olduğu gibi hala  çok kötü noktada olanlar da olduğunu vurgulayan Sarpten, “Örneğin bugün Lefkoşa Belediyesi sivrisinek mücadelesinde ülkede en doğru uygulamaları hayata geçiren belediyedir ve sıfır kimyasal kullanarak sivrisineklerle mücadele yapmakta ve olumlu sonuçlar almaktadır. Diğer yandan Gönyeli Belediyesi ise birçok açıdan en iyi belediye gösterilmesine rağmen halk sağlığı açısından hala  havaya kimyasal sıkarak sivrisineklerle mücadele etmeye çalışıyor ve şu anda Gönyeli’nin en büyük sorunlarından birisi sivrisinek sorunudur. Yerel yönetimlerin ne yazık ki bakış açısı sadece oy anlamındadır ve bu anlamda olduğu zamanda etkili sonuçlar alamıyoruz. Bu noktada da halkın ne kadar duyarlılığı artarsa yöneticilerin duyarlılığı da bu doğrultuda artar diye düşünüyoruz” diye konuştu.

 

 

 

Tabipler Birliği Çevre Sorumlusu Köroğlu;

“Sıtma hortladı”

Kıbrıs Türk Tabipler Birliği As Başkanı ve Çevre Sorumlusu Teksek Köroğlu ise, bir süre önce bulaşıcı hastalıkların başlayacağı uyarısında bulunduklarını hatırlatarak, “Lağım sularının denizlere ve çevreye akması, insan ve hayvan dışkıları, tıbbi atıklar gibi çevre kirlilikleri beraberinde bir takım sorunları da getirmektedir. Sıtmanın bu ülkede görülmesi ise memlekette hortladığı anlamına gelmektedir. Bu nedenle hükümetin, Çevre ve Sağlık Bakanlığının kesinlikle çevre duyarlılığını artırması ev çevre kirliliğinin önüne geçmesi gerekir” şeklinde konuştu.

Ülkenin  çere kirliliği açısından çok kötü durumda olduğunu ve çevre kirliliğinin çok büyük boyutlarda olduğunu vurgulayan Köroğlu, “Bugün Girne’de hala  lağım suları kontrol altına alınamamakta ve denizlere akıtılmaktadır. Buna bağlı olarak ise bu sorunu denetleyip, kontrol altına alacak mekanizmalar da yoktur veya yeterli değildir. Bu konuda başka başka riskleri de beraberinde getirebilmektedir. Bugün belediyeler yetersiz olduğu için sıtmayı önlemek amaçlı sivrisineklerle mücadele yapılamadı ve yapılamadığı için sıtma vakaları görüldü. Burada önemli olan bir diğer nokta ise sıtma mücadelesinin 2 taraflı yapılması hem Güney’in, hem de Kuzey’in bu konuda duyarlı olması ve mücadeleyi sürdürmeleridir. Bugün birçok bölgemizde vahşi çöp alanları ve belediyeler tarafından önüne gelen yere yığınla çöpler biriktirilmektedir ve diğer yandan da Güngör çöplüğü durmaktadır. Kısacası çevre kirliliği yönünden çok büyük sıkıntılarımız ve sancılarımız vardır” dedi.

 

 

Tabipleri Birliği Başkan Kenan Arifoğlu

“Çevre kirliliği hat safhadadır”

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkan Kenan Arifoğlu da, ülkede çevre kirliliğinin hat safhada olduğunu belirterek, “Kanalizasyonlardan taşan lağım sularından ve denetimlerin yapılmaması gibi sorunlardan kaynaklanan birçok sağlık problemlerimiz ortaya çıkmaktadır. Son zamanlarda basında da yer alan ülkemizden İngiltere’ye giden bazı kişilerde sıtma görünmesi de önemli bir durumdur. Bu da denetimlerin ve halk sağlığının üzerinde daha sıkı durulması gerektiğini göstermektedir. Olmayan, gözükmeyen şeylerin hastalığı tehdit etmediği anlayışı son derece sakıncalıdır ve özellikle denetimlerin ve sivrisinekle ilgili mücadelelerin çok ciddi bir şekilde yapılması gerekmektedir. Bu tür mücadelelerde de ciddi aksaklıklarımız vardır. Bunun neticesinde de böyle sorunlarla karşı karşıya kalmaktayız” dedi.

 

“Öğrenciler sağlık taramasından geçirilmelidir

3’üncü dünya ülkelerinden gelen öğrencilerin eğitime başlamadan önce sağlık taramasından geçmemesinin büyük sıkıntılar yaratabileceğini söyleyen Arifoğlu, “Kıbrıslı Türkler yurt dışında okumaya giderken sağlık kontrolleri ve sağlık karneleri, ne tür aşıları yaptırdığı sorgulanmaktadır ve bizim içinde aynısı geçerli olmalıdır. Bu denetimler başka ülkelerden gelme riski olan hastalıkları önlemeye yöneliktir” şeklinde konuştu.

 

“Katı atık konusunda da ciddi sorunlarımız var”

Çevre kirliliğinin ülkemizin en büyük sorunlarından bir tanesi olduğunu vurgulayan Arifoğlu, “Çevre kirliliği toplum olarak hareket etmediğimizi gösteren başlıca örneklerden de biridir. Bugün bazı apartmanlarda merdivenlere baktığımızda gördüğümüz kirlilik, toplum bilincine ne kadar az sahip olduğumuzun da göstergesidir. Biz Tabipler Birliği olarak Çevre platformunda temsilcimiz Teksen Köroğlu ile birlikte ciddi çalışmalar yürütüyoruz ve ciddi uyarılarda bulunuyoruz. Bunun dışında ülkemizdeki katı atıkların ve hastanedeki atıkların bertaraf edilmesi ile ilgili ciddi sorunlarımız var. Diğer yandan devlet laboratuvarımızın olmaması, çevre sorunları yansımalarının iyi değerlendirilememesine neden olmaktadır. Kendimizi toparlayıp kurumlarımızı daha ciddi bir şekilde çalıştırmamız gerektiği kanaatindeyim” dedi.

 

 

İç Hastalıklar Uzmanı ve Milletvekili Erçal,

“Çevre kirliliğine önlem alınmıyor”

İç Hastalıklar Uzmanı ve Milletvekili Dr. Hüseyin Erçal ise, ülke kirliliğinden yola çıkarak, çevre kirliliğine önlem alınmadığı ve gereken yerlerde ilaçlamaların yapılmadığını söyleyerek, “Bu durumda da salgın hastalık ve sayıları günden güne artan hastalıklar görülebilmektedir. Büyük ölçüde ortadan kaldırılan birçok salgın hastalık nüfus artışı ve çevremizi yeteri oranda koruyamadığımız için salgın bazı hastalıkların vakalarını da yeniden görmeye başladık. Sıtma gibi yaygın hastalıklar, Hijyen kurallarının yeterli olmadığı, çevrenin yeterince temizlenmediği ve sağlık hizmetlerinin yeterince fakir kesimlere ulaştırılamadığı ülkelerde görülen hastalıklardır” diye konuştu.

 

“Devlet politikası haline getirilmeli”

Daha önce görülmeyen bu hastalıklar ve ülkede sağlık hizmeti verilmesi konusunda bir gevşemenin söz konusu olduğunu vurgulayan Erçal, “Tekrar gündeme geldiğinden ve vakalar görüldüğünden dolayı devlet hastaneleri bu konuda daha titiz olacaktır diye düşünüyorum. Diğer yandan Çevre kirliliği konusunda defalarca meclis küsüsünden konuşmalar yaptım ve çevre kirliliği ile mücadele etmenin yolunun devlet politikası haline getirmekle mümkün olabileceğini söyledim. Çevre kirliliğinin ve kirlilikten dolayı oluşacak olan hastalıkların önüne cezai muayedelerle geçilebilir, kirlilik yaratanların tespit edilerek ceza uygulamasına gidilebilir. Bunun yanında Çevre kirliliği konusunda bulaşıcı hastalıklara neden olabileceği kadar psikolojik anlamda da çevre düzenlemeleri önemlidir. Devlet politikasını oluşturup bunu biran önce uygulamaya koymamız gerekir” dedi.

Yeni Bakış

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.