Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek, Gökhan Altıner'in sunduğu Kıbrıs'ta manşet programına katıldı.

Kıbrıs Postası'nın haberine göre, Türkiye'den gelecek su ile ilgili konuşan Dinçyürek, teknik komitelerin çok yoğun bir şekilde çalıştığını, KKTC'deki teknik ekip ile Türkiye'den gelecek olan ekibin ortak çalışmalar yaptığını belirtti.

Kullanmanın bilinmesi halinde helikopterin güzel bir alet olduğunu da sözlerine ekleyen Dinçyürek, kendisinin esas temel noktasının suyun içme ve kullanım tarafı olduğunu kaydetti.

Son derece verimli bir noktada olmak için çalıştığını da belirten Dinçyürek, amacının mümkün olduğu kadar su devredebilmek olduğunu belirtti. Suyun bu ülkenin kaderini ve ekonomisini etkileyebilecek bir noktada da olduğunu ifade eden Dinçyürek, Türkiye'den yılda 75 milyon metreküp su geleceğini ancak bu suyun gelmesi ve suyu içme ve kullanıma sunmakla sorunu çözmediklerini kaydetti.

“SUDA KAYIP VE KAÇAK VAR”

Suda kayıp ve kaçak oranı olduğunu da söyleyen Dinçyürek, “sistemden 100 ton verirseniz, aldığınız 50 tondur. Bu kabul edilebilir birşey değildir” dedi.

Dinçyürek sözlerine şöyle devam etti:

“Sistemin çok önemli bir kısmı değişmelidir. Boru hattında nitelikli bir su sistemi koymanız gerekir ki, doldurduğunuz bardaktan suyu içebilmeniz lazım. Bu bence sıradan ama yaşadıklarımızdan sonra ayrıcalıklı bir hizmetmiş gibi görüyoruz. İçme kullanım suyu olarak çektiğimiz suyu yer altından çekiyoruz. Sulamayı biz üstten yapacağımız için, yer altındaki su kaynakları artacak. Daha az kullanımla tuzlanma oranı azaltılacak. Evlerimizde kullandığımız içme kullanım suyu direk yer altına gidiyor. Bu suyun arıtılıp, tekrardan kullanılmasını sağlayabilirsek çok iyi olacak. Bizim projelerimiz bunlardır.”

“TARIM BAKANI'NIN DA SIKINTILARI VAR”

Tarım Bakanı'nın da kendine göre sıkıntıları olduğunu ifade eden Dinçyürek, iki bakanlık arasındaki çalışmalarda herhangi bir zıtlık yaşanmadığını, yol haritasında bir sorunları olmadığını belirterek, “güçlerimizi bir araya getirirsek o kadar daha hızlı ve etkin hizmet götürebiliriz. Bu toplumun beklediği icraatları o zaman yapabiliriz. Meclis ve halktan onay istersek bu hükümetin reformist olacağını söylemiştik. Biz reform hükümeti olmak adına, radikal adımları atabilmemiz lazım ve bu yüzden de takım olmamız lazım” dedi.

Dinçyürek sözlerine şöyle devam etti:

“Reform yasallaşması gerekirse, düzenleme yapılıp hayata geçti mi diye bakıldığında, alt alta yazılan bir çok reform paketi sonuçlanmadı. Bunlar üzerine ciddi çalışmalar yapıyor. Su ile ilgili de, 4 aydır çalışıyorum yasa taslakları elden geçirildi ve değiştirildi. Günün sonunda henüz hayata geçmedi. %90 yol katedildi. Benim için önemli olan, KKTC'deki her hanede 24 saat kesintisiz basınçlı, içilebilir su akmasıdır. Bu hedefe varabilmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Bundan sonra çıtayı bunun altına çekerek çözüm önerisi getirmek kabul edilebilir değil.”

“ARINÇ'IN ARAMIZDA OLMASI BÜYÜK ŞANS”

Türkiye'nin Kıbrıs İşleri'nden Sorumlu Bakanı Bülent Arınç'ın Kıbrıs'ta olmasının kendileri için büyük bir şans olduğunu da kaydeden Dinçyürek, Arınç'ı geniş pencereden bakabilme becerisi olan bir siyasi kimlik” olarak niteledi.

“BİZ BİR DEVLETİZ”

İki kişi ticari bir ilişkiye girdiğinde bile bir akit yapıldığını kaydeden Dinçyürek, KKTC'nin bir devlet olduğunu ve devlet olarak da kabullenilmek ve öyle muamele görmek istediklerini söyledi.

Sokaktaki en aykırı vatandaşın bile talep ettiğinin bu olduğunu iddia eden Dinçyürek, “eğer biz devlet olarak kabul edip, öyle muhattap alınmak istiyorsak, devlet duruşuyla durmamız lazım. Eğer bir belgeyi imzalarsak gereğini de yapmamız lazım.” dedi.

“CMC BİR ŞİRKETE KİRALANDI”

CMC'nin çok öncelerden bir şirkete kiralandığını da açıklayan Dinçyürek, süresi halen daha aktif olarak devam eden bir sözleşme olduğunu ve bu sözleşmede şirketin belirli süreler ve taahhüt ettikleri şeylerin olduğunu ancak bunların hiçbirinin yapılmadığını kaydetti.

Dinçyürek sözlerine şöyle son verdi:

“Bana göre, ben göreve geldiğim günden itibaren, iktidar vekili olmama rağmen eleştirdiğim konulardan biridir. Durmayalım diye yasal olarak, yerine getirmeyen şirkete karşı ne yapabilirizin yasal yollarını araştırıyoruz. Sözleşmenin iptal hakkındaki her türlü yetkimizi kullanmak için adım atıyoruz. Bu sözleşmeyi Çevre Bakanlığı yapmadı. Serbest Liman Müdürlüğü'nde yapıldı. Bu sistemin böyle devam etmesini kabul etmiyoruz. Ben bir hekimim. CMC'nin çevreye verdiği zararı biliyorum. Bütün bunlar ortadayken, bu konuya kayıtsız kalamayız. Atıkların o halde bırakılmaları çevreye felaket, o bölgenin rehabilite edilmesi ise yapılacabilecek tek seçenektir. Havuzlarda biriken rezervlerin işlenmesi lazım. Bunun yapılabilmesi için yasal engeller var. Defacto bir sözleşme var. Kimsenin oraya müdahale yapma şansı yoktur!

Bizlerin bunu seyredir pozisyonda olmamızın bizi de rahatsız eden tarafları var. Mutlaka CMC üzerinde olumlu gelişme sağlamak için çalışmalarımız yapacağız. Geçmişte, KKTC Maden Arama diye bir şirkete, maden arama izni verildi. Bu çalışmalar da halen devam ediyor. Sondaj yapma arama ile ilgili bilimsel veriler yapılıyor. Benim önceliğim Lefke'de yeni bir maden izni değildir. Benim önceliğim CMC'nin rehabilite edilmesidir.”