1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. ÇÖZÜMÜN ANAHTARI TÜRKİYE’NİN ELİNDEDİR İFADESİ ...
ÇÖZÜMÜN ANAHTARI TÜRKİYE’NİN ELİNDEDİR İFADESİ ...

ÇÖZÜMÜN ANAHTARI TÜRKİYE’NİN ELİNDEDİR İFADESİ ...

Hedef görüşmeleri yeniden bir çıkmaza sürüklemek;

A+A-

 

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Başkanı Yılmaz Bora, Rumların çözümün anahtarı Türkiye’nin elindedir ifadesinin gerçekleri yansıtmadığını ifade ederek, çözümün anahtarının iki ayrı halkın ve devletin eşit statüye sahip olduğunu bir türlü kabule yanaşmayan Rum ve Yunan tarafının elinde olduğunu dile getirdi.

Bora açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Rum tarafının kamuoyunu yanıltmak amacı ile çözümün anahtarının Türkiye’de olduğu iddiasıyla görüşmeleri yeniden bir çıkmaza sürüklemeyi hedeflediği anlaşılmaktadır. Oysa çözümün anahtarı, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 51 yıl önce terör ve silah zoru ile gasp ederek Cumhuriyet’in eşit ortağı Kıbrıs Türk halkını dışlamasıyla sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin meşru yönetimi olduğu iddiasından vazgeçmesi ve Kıbrıs’ta iki ayrı bölgede iki ayrı halktan oluşan iki devletin varlığının kabulüdür.”

Açıklamasında tarihi sürece de değinen Bora şunları anlattı:

“40 yıl önce 11 yıldan beri devam eden Rum vahşetini sona erdirmek amacı ile Türkiye’nin uyarılarını O zaman başta Rum ve Yunanlılar olmak üzere hiç kimse dikkate almayınca, 15 Temmuz 1974’de Rum ve Yunan ikilisinin birlikte gerçekleştirdikleri darbe ile ‘ENOSİS’e ulaşma hayallerinin bir sonucu olarak, 20 Temmuz 1974’de Türk Silahlı Kuvvetleri antlaşmalardan doğan müdahale hakkını kullanmasıyla kan ve gözyaşı yerine Ada’ya barış, huzur ve güven gelmiştir.

Akabinde ilgili taraflar arasında yapılan Nüfus Mübadele Antlaşmasıyla Türkler Kuzey’de ve Rumlar da Güney’de iskân edilmişlerdir. 1977 ve 1979 yıllarında liderler arasında yapılan Doruk Antlaşmaları ile de iki bölgelilik teyit edilmiştir.”

Bu gerçekler ışığında Rumların; “Çözümün anahtarı Türkiye’nin elindedir” ifadesinin gerçekleri yansıtmadığını ifade eden Bora, 51 yıldır Kıbrıs’ta iki ayrı yönetim oluştuğunu söyledi.

“40 yıldan sonra da bu iki yönetim iki ayrı bölgede, antlaşma sonucu Türkler kuzeyde ve Rumlar da güneyde hakimiyet kurmuştur. Savaş yaşanmış ve topluca nüfus mübadelesi yapılmış ülkelerde mal mülk meseleleri topyekûn halledilmiştir” diyen Bora şöyle devam etti:

“Kaldı ki savaşın çıkmasında suçlu olan Rumların, Türklere tazminat ödemesini gerekli. Rumların sebep olduğu Kıbrıs’ın yaşanmış gerçeklerini Rumlar hala daha kabule yanaşmamakta direniyorlar ve bu tutumlarından dolayı siyasi bir çözüme ulaşılamıyor. Çözümün anahtarı Rumlar ile Yunanlıların Kıbrıs’ın gerçeklerini kabul etmelerindedir.

Bir yanda Ansatasiadis efendi çözümün anahtarının Türkiye’de olduğunu söylerken diğer yanda Rum Sözcü Nikos Hristodulides,  ‘Türkiye’nin işgale ve kolonizasyona son verecek bir çözüm bulunmasına katkı koyması gerektiği’ görüşünü ileri sürerek Türkiye’yi suçlu ve haksız olarak göstermeye çalışmaktadırlar.

Kıbrıs’ta bir işgal sorunu vardır; Ancak bu işgal 21 Aralık 1963’den beri tüm Ada’yı ele geçirmek isteyen ve bu uğurda 15 Temmuz 1974 darbesi ile nihai hedefe ulaşmak isteyen Yunanistan’ın işgalidir. Ama çok şükür 20 Temmuz 1974’de Türk Silahlı Kuvvetleri gerçekleştirdiği barışçı müdahale ile Yunanistan’ın tüm Ada’yı işgal etmesini önlediği gibi o tarihten beri de Kıbrıs’ta barış, huzur ve güveni sağlamıştır.”

Rumlar ve Yunanlıların Kıbrıs gerçeklerini inkâr ederek yalan ve entrikalara dayalı politikalarla kendi lehlerine bir sonuca ulaşmalarının mümkün olmadığını kaydeden Bora, uluslararası hukuka aykırı olarak alındıkları Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye meydan okumaya devam ettiklerini ancak Avrupa Birliği’nin Rumları birliğe almakla hata yaptığını itiraf etmesine rağmen Rumların bu şantajlarına ses çıkarmadığını söyledi.

“Böylesine bir zihniyetle Kıbrıs’ta siyasi bir çözüme ulaşmak olası mıdır?” diye soran Bora, çözümün anahtarının iki ayrı halkın ve devletin eşit statüye sahip olduğunu bir türlü kabule yanaşmayan Rum ve Yunan tarafının elinde olduğunu kaydetti.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.