1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. CTP-UBP HÜKÜMETİ’NİN “SON”U GELDİ!İMZA İÇİN SON 48 SAAT.
CTP-UBP HÜKÜMETİ’NİN “SON”U GELDİ!İMZA İÇİN SON 48 SAAT.

CTP-UBP HÜKÜMETİ’NİN “SON”U GELDİ!İMZA İÇİN SON 48 SAAT.

CTP-UBP Hükümeti’nin “son”u geldi!

A+A-

İMZA İÇİN SON 48 SAAT
CTP-UBP Hükümeti’nin “son”u olan “Ekonomik ve Mali Protokol Anlaşması” nihayet imzalanıyor… Protokolün imzalanmasıyla KIB-TEK ve Telekomünikasyon'da özelleştirme süreci başlaması bekleniyor. Protokolün içeriği imza öncesinde toplumla paylaşılmadı .
 Programda Kıb-Tek’in üretim, iletim ve dağıtım alanlarında üç parçaya ayrılarak dağıtım (elektrik) bölümünün özelleştirileceği iddia edilirken; Telefon Dairesi için de üçüncü GSM şirketinin de katılımı ile bir ‘ortaklık’ anlaşması hedeflendiğini, bu ortağın Türk Telekom olduğu öğrenildi.

Protokolde Devlet Planlama Örgütü’ne dokunulmayacağı, Mağusa Limanı’nın özelleştirilmeyeceği konuşulurken, Girne Limanı’nın ne olacağı ise bilinmiyor. Yargıyla ilgili ekonomik program taslağının yeniden düzenlendiği öğrenildi

48 saat içerisinde imzalanması beklenen protokole ve içerisinde yer alan şartlara El-Sen ve Tel-Sen sendikalarının tepki göstermesi bekleniyor.

Gıda, Doğal Kaynaklar ve Tarım eski Bakanı Erkut Şahali ülkenin özel koşulları nedeniyle Kıb-Tek’in kontrol ve denetim etkisinin bütünüyle kamuda kalmasına ihtiyaç olduğunu vurguladı

Tel-Sen Başkanı Tamay Soysan: “Yap-işlet-devret veya işletme devri ortaklığına asla sıcak bakmayacağız”

El-Sen Genel Sekreteri Toprak Altay: “Toplumu arkamıza alarak eylemlere başlayacağız”


Uzun bir süredir gündemden düşmeyen ve CTP-UBP hükümetinin sonlanmasına neden olduğu söylenen TC-KKTC Ekonomik Protokolü’nün bir iki gün içinde imzalanacağı öğrenildi. UBP-DP Azınlık Hükümeti tarafından imzalanacak protokolde bir kısım değişiklikler yapılırken, özellikle Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu ve Telefon Dairesi ile ilgili özelleştirme süreçlerinin yer alacağı iddia edildi.
Protokolün içeriği imza öncesinde toplumla paylaşılmadı.

Programda yer alanlar

Programda Kıb-Tek’in üretim, iletim ve dağıtım alanlarında üç parçaya bölünüp dağıtım (elektrik) bölümünün özelleştirileceği iddia edilirken, Telefon Dairesi için de üçüncü GSM şirketinin katılımı ile bir ‘ortaklık’ anlaşması hedeflendiğini, bu ortağın Türk Telekom olduğu öğrenildi.
Protokolde Devlet Planlama Örgütü’ne dokunulmayacağı, Mağusa Limanı’nın özelleştirilmeyeceği öne sürüldü, Girne Limanı’nın durumu ise bilinmiyor. Protokol taslağında yer alan yargıyla ilgili kısımların da yeniden düzenlendiği öğrenildi.
48 saat içerisinde imzalanması beklenen protokole ve içerisinde yer alması beklenen şartlara El-Sen ve Tel-Sen sendikaları tepki gösterdi.

El-Sen: “Eylemler başlayacak”

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (El-Sen) Genel Sekreteri Toprak Altay, yeni ekonomik protokolde Kıb-Tek’in üretim, iletim ve dağıtım olarak üçe bölünüp dağıtım bölümünün özelleştirileceğini iddia ederel, bununla ilgili herhangi bir adımda ‘toplumu’ da arkalarına alarak eylemlerin başlayacağını açıkladı.
Altay, Lefkoşa, Girne, Güzelyurt ve Mağusa bölgesindeki orta ve alçak gerilim amirliklerinden oluşan dağıtım (fatura değil elektrik dağıtımı) bölümlerinin özelleştirilmesinin protokolde yer aldığını söyledi. Üretimden sonra en önemli bacağın dağıtım olduğunu vurgulayan Altay, dağıtımın özelleştirilmesiyle birlikte üretim fiyatıyla, eve gelen fiyat arasında dağlar kadar fark olacağını, dağıtım maliyetinin yurttaştan alınacağını dile getirdi. Toprak Altay, Kıb-Tek’de Genel Müdürlük, yüksek gerilim şebekeleri işletim ve bakım tesisleri ile üretimdeki mevcut yapıların şu anda özelleştirme kapsamında olmadığını ifade etti

Tel-Sen: “Ortaklığa sıcak bakmıyoruz”

Telekomünikasyon Dairesi Çalışanları Sendikası (Tel-Sen) Başkanı Tamay Soysan, ‘özelleştirme’ konusuyla ilgili Tel-Sen görüşünün açık ve net olduğunu vurgulayarak, ‘yap-işlet-devret’, Telekomünikasyon Dairesi’nin alt yapısının devri veya işletme devri gibi bir ortaklığa asla sıcak bakmadıklarını açıkladı. Soysan, ancak gelir ortaklığı, gelir paylaşımı adı altında bir hizmet anlayışıyla altı doldurulacak ve fotoğrafın doğru bir şekilde ortaya çıkmasıyla oluşabilecek bir ortaklığa, bunun doğru bir şekilde yapılması ve olumlu gördükleri takdirde değerlendirebileceklerini ifade etti.

El-Sen Genel Sekreteri Toprak Altay:

“Toplumu arkamıza alarak eylemlere başlayacağız”

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (El-Sen) Genel Sekreteri Toprak Altay, yeni ekonomik protokolde Kıb-Tek’in üretim, iletim ve dağıtım olarak üçe bölünüp dağıtım bölümünün özelleştirilmek istendiğini iddia ederek, bununla ilgili herhangi bir adımda ‘toplumu’ da arkalarına alarak eylemlerin başlayacağını açıkladı.
Altay, Kıb-Tek’de üretimin Teknecik Santrali, iletimn santralden çıkan elektriği bölgelere iletmesi ve dağıtımın ise evlere gelen elektriğin tahsilatının yapılmasından oluştuğunu söyledi. Altay, Lefkoşa, Girne, Güzelyurt ve Mağusa bölgesindeki orta ve alçak gerilim amirliklerinden oluşan dağıtım (fatura değil elektrik dağıtımı) bölümlerinin özelleştirilmesinin protokolde yer aldığını da iddia etti. Üretimden sonra en önemli bacağın dağıtım olduğunu vurgulayan Altay, Hükümetin, kurumun dağıtım bacağını Türkiye’de bir şirkete verme niyetinde olduğunu belirtti.
“Daha ucuz elektrik olacak diye bir şey yok” diyen Toprak Altay, bu yaklaşımla üretim fiyatıyla, eve gelen fiyat arasında dağlar kadar fark olacağını, dağıtım maliyetinin yurttaştan alınacağını dile getirdi. Toprak Altay, Genel Müdürlük, yüksek gerilim şebekeleri işletim ve bakım tesisleri ile üretimdeki mevcut yapıların şu anda özelleştirme kapsamında olmadığını ifade etti. Ekonomik protokolün imzalama noktasına geldiğini hatırlatan Altay, şunları söyledi:
“Özellikle 1995’den beri özelleştirme konuları ne zaman gündeme gelse El-Sen her zaman mücadele etmiştir. Kıb-Tek’in özel bir şirkete devredilmesiyle ilgili daha önce imzaların atıldığı dönemler de El-Sen bunun karşısında bir engel olmuştur. Ne yazık ki 1986’dan beri imzalanan tüm protokollerin içinde Kıb-Tek’in özelleştirilmesiyle ilgili şartlar var. Geçtiğimiz dönemlerde de CTP-DP Hükümetleri 2014-2016 protokolü imzalanmıştı, orada da Kıb-Tek’in özelleştirilmesiyle ilgili maddeler vardı. Ondan önce 2009-2012’deki protokolde özelleştirme maddesi yer almış hatta yatırım yapması yasaklanırdı. Bu protokollerde Kıb-Tek’in her zaman adı geçer. Bu adımlar karşısında sendika her zaman toplumu da arkasına alarak, engel olmuştur. Eğer bundan sonraki süreçte böyle bir şey yapılacaksa toplumumuzla beraber sendikayı karşılarında bulacaklar.”
Elektriğin, Kıbrıslı Türklerin elinde kalan en son üretim sahası olduğuna dikkat çeken Altay, Kıb-Tek’in de verilmesi halinde elde hiçbir şey kalmayacağını vurguladı. Bu durumu topluma anlatarak mücadele edeceklerini aktaran Toprak Altay, toplumu sıkıntıya sokacak grev derdinde olmadıklarını, bunun en son çare olduğunu ancak topumla beraber bir mücadele yapacaklarını ifade etti.
Altay, Kıbrıs’ın kuzeyinde özelleştirmenin toplumsal fayda üretmeyeceği yönündeki bilimsel çalışmalara rağmen protokol imzalanırsa bunun ‘peşkeş’ olduğunu vurgulayarak, bununla ilgili herhangi bir adımda eylemlerin başlayacağını açıkladı.

Tel-Sen Başkanı Tamay Soysan

“Yap-işlet-devret veya işletme devri ortaklığına asla sıcak bakmayacağız”

Telekomünikasyon Dairesi Çalışanları Sendikası (Tel-Sen) Başkanı Tamay Soysan, ‘özelleştirme’ konusuyla ilgili Tel-Sen görüşünün açık ve net olduğunu vurgulayarak, ‘yap-işlet-devret’, Telekomünikasyon Dairesi’nin alt yapısının devri veya işletme devri gibi bir ortaklığa asla sıcak bakmadıklarını açıkladı.
Soysan, Türk-Sen Federasyonu ve Tel-Sen olarak geçtiğimiz günlerde Serdar Denktaş ile görüşme yaptıklarını, Telekomünikasyon Dairesi’nin şu an ki hizmetlerinin ne durumda olduğu ve alt yapısının Karpaz’dan Yeşilırmak’a kadar eksikler olsa bile büyük bir bölümünün tamamlandığını söylediklerini aktardı.
Soysan, Denktaş’a ‘ortaklık’ konusuyla ilgili Tel-Sen’in yap-işlet-devret veya işletme devri gibi bir ortaklığa asla sıcak bakmadığını ve bu konularda da bir adım atılacak olursa üzerlerine düşen görevi yapacaklarını söylediklerini belirtti. A
Tel-Sen’in teknolojiye veya sosyal yaşam içinde her gün gelişen ve ihtiyaç olan iletişim hizmetlerine asla karşı olmadığını vurgulayan Soysan, geçmişte yapılan siyasi hatalardan dolayı Telekomünikasyon Dairesi’nin şu an da piyasanın % 15’ine hizmet vermekte olduğunu söyledi.
Hizmet verirken sosyal devlet anlayışını benimsediklerini anlatan Tamay Soysan, ayrıca devletin operatörü olarak Elektronik Haberleşme Yasası içerisinde de varlıklarını sürdürdüklerini anımsattı.
Soysan, sosyal devletin varlığını sürdürmesi ve hizmetlerin yalnızca özel sektörden alınmaması için yasaya ek madde koydurduklarını belirterek, “Alt yapımızı geliştirmek ve hizmetlerin iyileştirmesi için destek şarttır. Tüm gelirlerimiz genel bütçe içerisine gidiyor ve kurumun büyümesi engelleniyor. Altyapıda kısmı iyileştirmeler olsa da, bu durum, hak ettiğimiz gelirin karşılığı değildir” dedi.
GSM lisans anlaşmaları gibi bir ortaklığa Tel-Sen olarak sıcak bakmadıklarını Serdar Denktaş’a ilettiklerini anlatan Soysan, kendilerine güvence verildiğini anımsattı.
Soysan, Tel-Sen olarak bir GSM hizmetiyle birlikte yap-işlet-devret veya Telekomünikasyon Dairesi’nin alt yapısının devri ya da işletme devri gibi bir ortaklığa sıcak bakmadıklarını yineledi.
Soysan, ancak gelir ortaklığı ya da gelir paylaşımı adı altında bir hizmet anlayışıyla, altı doldurulacak ve fotoğrafın net şekilde ortaya çıkmasıyla oluşabilecek bir ortaklığı değerlendirmeye alabileceklerini sözlerini ekledi.

CTP Mağusa Milletvekili ve eski Gıda, Doğal Kaynaklar ve Tarım Bakanı Erkut Şahali:

“Özel koşullar nedeniyle kurumun kontrol ve denetimi kamuda kalmalı”

Ekonomik Protokol’de Kıb-Tek’in üzerinde ne fazla durulan kurum olduğunu söyleyen Gıda, Doğal Kaynaklar ve Tarım eski Bakanı Erkut Şahali, enerjinin stratejik konumu nedeniyle kontrol ve denetimin kamuda olması gerektiğini vurguladı.
Şahali, enerji konusunda Kıbrıslı Türklerin dünyanın herhangi bir devleti gibi özgürlüğe sahip olmadığını, enerji konusunda farklı açılımlar yapabilme ihtimallerinin son derece zayıf olduğunu belirtti.
“Enterkonnekte olmak ve daha geniş bir enerji piyasasının parçası haline gelmek herhangi bir ada ülkesinden çok daha zordur” diyen Şahali, politik, ekonomik ve coğrafik sıkıntıları anımsattı.
Şahali, bu nedenle Kıb-Tek’in ülkenin ihtiyaç duyduğu enerjinin bütününü, güvenli ve satın alınabilir bir fiyata üretmesi ve halka arz etmesi gerektiğini vurguladı.
Erkut Şahali, Kıb-Tek’in geçmişte rasyonel bir şekilde işletilmemiş olmasının verilecek kararları etkilemesi gerektiğine de dikkat çekerek şunları söyledi:
“Biz doğruyu yapmak durumundayız. Kıb-Tek’in sürdürülebilir geleceği önemlidir. Bunun başarılabileceğini yakın geçmişte birlikte gördük. Özellikle tahsilat konusunda son 3 yıldır kat edilen mesafe, aslında kurumun özelleşmeden de doğru yönetilebileceğini gösterdi. Bu performans dağıtımın ve üretimde de ortaya çıktığı zaman Kıb-Tek’in önü açıktır. Yeter ki gerekli yatırımlar zamanında yapılabilsin. İşletme maliyetleri iyi hesaplanır, ürettiğini satar ve sattığı enerjinin de parasını toplarsa başarılı olur. Bu nedenle hem daha verimli santraller, hem daha düşük yakıtla daha yüksek enerji üretim kabiliyeti çevre dostu yatırımlar yapılmalıdır. Kıb-Tek, kendi üretim kapasitesini de artırarak, özel sektörden halen olduğu gibi katkı alabilir. Buna kapalı olmamak lazım ama ülkenin özel koşulları nedeniyle kontrol ve denetim etkisinin bütünüyle kamuda kalmasına ihtiyaç vardır.”

“Türkiye’nin talebi fiziki yapı oluşturulması”

Erkut Şahali, CTP-UBP Hükümeti döneminde görüşülen ekonomik protokol içerisinde, Kıb-Tek konusunda üretim, dağıtım ve tahsilatın ayrıştırılması ve üç ayrı organizasyona dönüştürülmesinin yazılı olduğunu dile getirdi.
Şahali sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doğrudan doğruya şu şu şu bölümler oluşturulacak ama bu da özelleştirilecek diye bir ifade söz konusu değildi. Üretim, dağıtım ve tahsilatın görev zararı olmayacak şekilde ayrıştırılması öngörülmekteydi. Türkiye’nin talebi bunların fiziki yapıların oluşturulması yönünde oldu. Biz ise bunun Kıb-Tek çatısı altında, muhasebe yöntemiyle ayrıştırılmasını öngörmekteydik. Üretim, kârlılığı öngören bir şekilde Kıb-Tek çatısı altında devam edecek ve muhasebe ayrı tutulacaktı. Dağıtım da yine kârlılığı öngören bir şekilde Kıb-Tek’in idari kontrolü altında muhasebe olarak ayrıştırılacaktı. Tahsilat konusunda kârlılık ve tahsilat başarısı % 95 olarak ortadadır. Dolayısıyla bizim yaklaşımımız muhasebede kayıt olarak ayrıştırılmasıydı. Türkiye’nin fiziki ayrıştırma talebi vardı. Fiziki ayrıştırmada 3 ayrı noktada ayrı ayrı özelleştirme pazarlığı gündeme gelebilirdi ama bizim söylediğimizde ayrı tüzel kişilikler oluşmazdı. Bu nedenle farkılıklarımız vardı.”

Yeni Düzen

 

Etiketler : ,
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.