1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. CUMHURBAŞKANI EROĞLU HAKKINDA SKANDAL İDDİA
CUMHURBAŞKANI EROĞLU HAKKINDA SKANDAL İDDİA

CUMHURBAŞKANI EROĞLU HAKKINDA SKANDAL İDDİA

İnsan tanık olmayınca inanamaz dedi ve anlattı;

A+A-

Başaran Düzgün'ün Havadis gazetesinde yayınlanan yazısında tanık olduğunu belirttiği durum şu şekilde;

CUMHURBAŞKANI’NIN SAĞLIĞI

İnsan tanık olmayınca inanamaz.

Hele konu sağlık olunca.
Bugüne kadar duyduklarıma kulak asmadım.
Üstelik konuşulan siyasi bir kişiyse inanmamak da lazım.
Çünkü yalan veya abartı siyasiler için daha fazladır.
Siyasileri yıpratmanın bir yolu da hakkında dedikodu çıkarmaktır bu memlekette.
Bir gazeteci olarak işittiğimiz onca şeye kulak tıkamak gerektiğini düşünürüm.
Şahsiyet katilliğinin ne politikada ne de gazetecilikte yeri olamaz.
Haber yapılacaksa gazeteciliğin kurallarına uyularak yapılmalıdır.
Politika yapılacaksa da politikanın etik kurallarına bağlı kalınmalıdır.
Yalanla ve dedikoduyla siyasi avantaj elde etmenin ömrü uzun olmaz.
Üstelik bizimkisi gibi küçücük bir ülkede.
Bizde yalanın ömrü özdeyişte olduğu gibi “yatsı namazına” kadardır.
Yani b,r gün bile sürmez.
Çünkü herkesin herkesi tanıdığı ve her an görme fırsatı olduğu bir ortamda yalancılara ekmek çıkmaz.

***

Bu inanışımdan dolayı bugüne kadar Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile ilgili söylenenlere inanmadım.
Sağlığının iyi olmadığı ve en hafif deyimle “unutkanlık” başladığı iddia ediliyordu.
Etrafında sürekli ailesinden birilerinin bulunmasını da kontrol altında tutulmak istenmesine bağlanıyordu.
Tüm bu iddialar doğru olabilir miydi?
Geçtiğimiz cuma gününe kadar buna kesin hayır yanıtı veriyordum.
Cuma akşamı şüpheye düştüm.
Çünkü olanların bizzat tanığıydım.
Sadece ben değil üstelik yüzlerce kişi tanık oldu.
Girne Amerikan Üniversitesi’nin 30. kuruluş yıl dönümü resepsiyonundaydık.
Turizme yeniden kazandırılan efsane Chatou Lambousa otelin etkileyici atmosferinde güzel bir tören yapıldı.
Üniversite yönetimi bir kadirşinaslık göstererek 30 yıl önce üniversite kurma iznini veren Bakanlar Kurulu üyelerini törene davet etti ve plaket takdim etti.
O bakanlar kuruluna başkanlık yapan yani başbakan olan Derviş Eroğlu imiş.
Enteresan bir durum vardı ortada.
30 sene öncesinin başbakanı Derviş Bey şimdi Cumhurbaşkanı’ydı.
Yapılan konuşmalarda Derviş Bey’i övücü sözler kullanıldı.
Derviş beyin böylesi bir durumdan ziyadesi ile memnun kaldığını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Kürsüye davet edildi ve konuşma yapması istendi.
Derviş bey konuşmaya başlayınca herkes şok geçirdi.
Derviş bey başka bir üniversitemizin kuruluş hikayesini anlatmaya başladı.
Üstelik bir kez değil tam 3 kez de isim vererek o üniversiteye ve sahiplerine teşekkür etti.
Ortam bir anda buz kesti.
İnsanlar ne diyeceklerini şaşırdılar.
Üniversite yönetiminden birileri Derviş beyi ikaz etti “Girne Amerikan Üniversitesindesiniz” diye uyardı.
O da tekrar mikrofonu alıp “biliyorum, dilim sürçtü” deyiverdi.
Bu nasıl bir dil sürçmesiydi kimse anlamadı.
Üniversitenin adı dil sürçmesi nedeniyle bir kez yanlış söylenebilir. Yok da tam üç kez.
Üstelik sadece adını mı yanlış söyledi?
Başka bir üniversitenin kuruluş hikayesini anlattı.
Meğersem Derviş Bey daha önce de böylesi vahim vakalara neden olmuş.
Keşke bununla kalsaydı.
Konuşmasını yapıp oturduktan sonra yanındaki boş koltuğa bakarak “meclis başkanı da gelmedi” demiş.
Oysa meclis başkanı Sibel Hanım iki koltuk ötesinde oturuyormuş.
Olayı işitenlerin anlattığına göre Sibel Hanım “Sayın Cumhurbaşkanı ben buradayım” demiş.
Eroğlu’nun yanıtı şöyle olmuş:
“Uuu, hep bıyıklı meclis başkanları görmeye alıştık ya, o yüzden karıştırdım...”
Bu kez Meclis Başkanı ve bu diyaloğu dinleyenler şok geçirmiş.
Yaklaşık 17 yıldır mecliste bıyıklı başkan yoktur. İki dönem kadın milletvekilleri başkanlık yaptı. Arada Hasan Bozer’in de bıyıksız olduğunu herkes bilir.
Yoksa Derviş beyin hafızası 17 sene öncesinde mi kaldı?

***

Derviş beyin bu hallerinin iki sebebi olabilir.
Birincisi bilinçli olarak yapıyor ve destekçilerini kolluyor veya rakiplerini iğneliyor.
Son yaşanan olayda GAÜ yerine kendisine destek veren diğer üniversitenin adını söylemesi “destekçilerine güçlü bir kompliman” olarak değerlendirilebilir.
Sibel hanımı da psikolojik olarak yıpratmak için öyle davranmış olabilir.
Bunun doğru olduğunu kabul edersek bir cumhurbaşkanına yakışmayacak son derece çirkin davranışlar olduğunu belirtebiliriz.
Yok öyle değilse sorulması gereken soru şudur; Derviş Bey’in bir rahatsızlığı mı var?
Erken zamanda bir açıklama yapılırsa memleketin hayrına olur...

Havadis

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.