1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. “DAÜ’DE YETKİ, HÜKÜMETE VERİLECEK”
“DAÜ’DE YETKİ, HÜKÜMETE VERİLECEK”

“DAÜ’DE YETKİ, HÜKÜMETE VERİLECEK”

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Tarık Timur, UBP-DP Hükümeti Dönemi’nde hazırlanan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) yasa tasarısını kabul edilemez bulduklarını açıkladı.

A+A-

Ahmet İLKTAÇ

Timur, tasarının üniversiteyi ikiye bölecek pozisyonda olduğuna dikkat çekti.

Söz konusu yasa tasarısına göre hükümetin çoğunlukta olacağı “Yöneticiler Kurulu”na tüm idari ve mali kararların yetkisinin verileceğine vurgu yapan Timur, böylece DAÜ’nün özerkliğinin tümden ortadan kalkacağını açıkladı.

Tarık Timur, bu yasa tasarısına göre DAÜ’de yönetimin en aktif üyesi olan ve dengeyi kuran rektörün yetkilerinin elinden alınacağını bildirdi.

UBP-DP Hükümeti Dönemi’nde hazırlanan bu yasa tasarısının hayata geçmesi halinde DAÜ’nün nereye gideceğinin kestirilemeyeceğinin altını çizen Timur, yasa tasarısının DAÜ’nün kaynaklarını kurutmaya, rant merkezi ve istihdam merkezi haline getirmeye yönelik olduğunu savundu.

Timur, bu yasa tasarısına karşı tamamen DAÜ’ye emek verenlerin hazırladığı bir yasa önerisini önümüzdeki hafta meclise sunacaklarını dile getirdi. Timur, yasa tasarısında ısrar edilmesi ve DAÜ’yü kötü günlere götürecek yasa tasarısının geçirilmek istenmesi sürecinde “DAÜ-SEN Başkanı oturuyor. Yerinde uyudu kaldı” denmesini asla izin vermeyeceğini söyledi.

Timur:  Son yasa kabul edilemez

DAÜ-SEN Başkanı Tarık Timur, DAÜ’nün var olan yasasının yetersiz olması ve ihtiyaçları karşılayamadığı yönünde eleştiriler olduğunu ve konunun sürekli konuşulduğunu söyledi.

Timur, bu nedenle DAÜ Yasası’nın çok önemli olduğunu, bu nedenle de sendikaları açısından da daha iyi bir yasanın hayata geçmesini istediklerini kaydetti.

CTP-DP Hükümeti döneminde hazırlanan yasa tasarısına değinen Timur, bu yasa tasarısıyla ilgili olarak da ilk başta çekinceleri olduğunu, raporlar sunduklarını ancak tam yasada düzeltmelerin olacağı bir dönemde bu hükümetin düştüğünü anımsattı.

Tarık Timur, göreve gelen UBP-DP Hükümeti’nin ise anlamsız şekilde bambaşka bir yasa tasarısı ile ortaya çıktığını ifade etti.

UBP-DP Hükümeti tarafından hazırlanan yasa tasarısının kabul edilebilecek bir durumu olmadığını, hatta bir önceki CTP-DP Hükümeti’nin hazırladığı yasa tasarısının dahi üzerinde çalışılması gerekirken, bu hükümet tarafından hazırlanan yasanın beklentilerinin çok uzağında kaldığını belirten Timur, UBP-DP Hükümeti’nin yasa tasarısının üniversiteyi ortadan 2’ye böldüğünü savundu.

Timur, yeni yasa taslağının akademisyenlere “Yayınınızı yapın. Dersinize girin. Kendi akademik işlerinizle uğraşın. Biz bu tarafta yönetsel konuları alalım. İhaleye biz çıkalım. Bina alıp, satalım. İstihdam yapalım”  dediğini ifade etti.

“Yeni yasada yönetim hükümette”

Yeni yasa taslağına göre tüm idari ve mali kararların “Yöneticiler Kurulu” denilen bir kurula bırakıldığını anlatan Timur, “Yöneticiler Kurulu’nun” toplam 9 üyesi olacağını, bu üyelerden 5’inin hükümet tarafından, 1’inin ana muhalefet partisi tarafından, geriye kalan 3 üyenin de senato tarafından atanmasının öngörüldüğünü, bunun da çoğunluğun hükümette olması anlamını taşıdığını açıkladı.

Tarık Timur, yeni yasa taslağına göre hükümetlerin değiştikçe “Yöneticiler Kurulu’nun” üyelerinin de değişeceğini ve herkesin bildiği gibi ülkemizde hükümetlerin ömürlerinin kısa olması nedeniyle de bu “Yöneticiler Kurulu”nun üyelerinin de sürekli değişmeleri anlamına geleceğini işaret etti.

Günümüzdeki yasaya göre rektörün önergesi dışında hiç bir şey yapılamayacağını ifade eden Timur, rektörün yönetimin aktif üyesi olduğunu, yeni yasa tasarısı ile de rektörün, akademik işlerden sorumlu rektör yardımcısı seviyesine düşeceğini bildirdi.

DAÜ-SEN Başkanı Timur, “Biz bunu kabul etmiyoruz. DAÜ’de her şey yolunda gidiyor. Üniversitenin zararına bir şey varsa engellemeye çalışıyoruz. Tepkimizi söyleyebiliyoruz. Rektörlük ve VYK bir birlerine bir denge sağlıyorlar. Yeni yasa geçerse o denge yok olacak. Yöneticiler Kurulu istediğini yapacak. Özerklik, idari ve mali özerklik hepsi ortadan kalkacak. Biz bunu kabul edemeyiz” dedi.

Bir milletvekilinin sözlerine değinen Timur, milletvekilinin “özerklik, özerklik diyorsunuz ama istediğiniz makaleyi yayınlıyorsunuz. Daha ne istiyorsunuz” dediğini bununda onların kafalarındaki özerklik kavramını açıkça gösterdiğini dile getirdi.

“Özerklik ve denetim istiyoruz”

Kendilerinin kafasındaki idari özerklik, mali özerklik, akademik özerklik, şeffaflık, hesap verebilir ve hepsinin içinde olduğu denetim mekanizması olan bir yapı olduğuna vurgu yapan Timur; “yani parayı veren düdüğü çalar değil. Bir strateji belirlenmesi lazımdır. O strateji uygulanmaya çaba gösterilmeli. VYK veya Yöneticiler Kurulu, gelip hedefe ulaşılıp ulaşılamadığını gelip kontrol etsin. Verilen kaynağın iyi kullanılıp kullanılamadığına kontrol etsin. Tüm bunların içinde olacağı bir sistem istiyoruz” şeklinde konuştu.

Tarık Timur, UBP-DP Hükümeti’nin hazırladığı yasa tasarısının hayata geçmesi halinde DAÜ’nün nereye gideceğini kestiremediğini söyledi.

Siyasi kanadın DAÜ’de demokrasi olduğunu söylediğini, bölüm başkanlarını ve dekanları seçebildiklerini söylediğini ve sonuç olarak kendilerine “daha ne istiyorsunuz?” şeklinde tepki gösterdiklerini anlatan Timur, örneğin bir kral veya diktatör seçmek istemediklerini, üniversitede seçilenlerin kararlarının kontrol edilebileceği, denetlenebileceği ve şeffaf olabileceği mekanizmalar istediklerini kaydetti.  Tarık Timur, şuandaki yasa taslağı tüm bunlardan çok uzak olduğunun altını çizdi.

DAÜ Kampusunun önerisi sunulacak

DAÜ-SEN Başkanı Timur, 5 Temmuz 2017 tarihinde DAÜ Senatosu’nun toplandığını, özerklik, denetim, demokrasi ve siyasilerin etkileri konularında bir dizi kararlar alındığını belirtti.

Tarık Timur, senatonun yine bu toplantıda akademisyenler, yönetsel personel, işçiler ve sendikalardan oluşan bir komisyon kurduğunu, bu komisyonun da tüm yaz boyunca çalışarak çok kısa süre sonra tamamlanması öngörülen DAÜ kampusunun hazırladığı yasa önerisi oluşturmak üzere olduğunu açıkladı.

DAÜ kampusunun böyle bir çalışma içerisinde olduğunu, meclis komisyonuna bildirdiğini ve yasa tasarısında acele edilmemesini talep etmesine rağmen, ama komisyonun bunun tam aksine hızlandığını anlatan Timur,  önümüzdeki hafta içerisinde DAÜ kampusunun yasa önerisini tamamlayacağını ve meclis komisyonuna sunacağını dile getirdi.

Tarık Timur, meclise saygılarının sonsuz olduğunu ve yasaları meclisin hazırlaması gerektiğinin bilincinde olduklarını ifade etti.

Ancak günlerinin büyük çoğunluğunu geçirdikleri işyerlerinin yönetilmesinde kullanılacak yasanın kendilerini etkileyeceğini ve alınacak kararda onlarında fikirlerinin görüşülmesinden daha doğal bir şey göremediğini belirten Timur, tüm çabalarının ortak bir noktaya varmak olduğunu kaydetti.

“Bu yasa rant merkezi haline getirir”

Tarık Timur; “hakikaten bu yasa tasarısı DAÜ’yü ileriye götürmeyecek. Günümüzde DAÜ’de işler göreceli olarak iyi gidiyor. Akademik başarı elde ediyoruz. Dünyanın sayılı listelerine giriyoruz. Türkiye’de üniversiteler arasında 5’inci sıradayız. Güzel işler oluyor. Ama bunlar burada çalışanların emeğiyle yapılıyor. Biz çalışıyoruz. Bırakın da biraz bizde bir şeyler söyleyelim” dedi.

Hükümetin gündemdeki yasa tasarısında ısrar etmesi halinde ne şekilde hareket edileceğine DAÜ Kampusu olarak karar vereceklerini söyleyen Timur, “Sendika olarak biz ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Ama bu konuda DAÜ Kampusu mücadele etmelidir. Toplu ses olmalıdır. Gerekli mücadelenin verilmesinin zorunlu olduğuna inanıyorum. Gerekli mücadelenin verilmesi için DAÜ-SEN tek başına kalırsa biz gerekli mücadeleyi yaparız. Ama şuanda kampus birliktedir” şeklinde konuştu.

Tarık Timur, belki de hükümetin görüşmeler sonucunda önerilerini iyi karşılayacağını ve belki de her şeyin güzel gideceğini ifade etti.  Ancak günü sonunda tek başlarına kalmaları ve DAÜ’yü kötü günlere götürecek yasa tasarısının geçirilmesi sürecinde “DAÜ-SEN Başkanı oturuyor. Yerinde uyudu kaldı” denmesini kesinlikle istemeyeceğini ve böyle de bir lükslerinin olmadığının altını çizen Timur, gündemdeki yasa tasarısının DAÜ’nün kaynaklarını kurutmaya yönelik, rant merkezi haline getirmeye ve istihdam merkezi haline getirmeye yönelik olduğunu savundu.

Tarık Timur, bu filmi 2005 yılında ve 2010 yılında da izlediklerini, DAÜ’nün taşıyacağı bir istihdam yükü olduğunu, aynı siyasilerin istihdam ettiği kişilerin 5-6 yıl sonra en kolay yol olarak “DAÜ Batıyor” feryadıyla bu kişileri işten attığını söyledi.  Timur, tüm kaygılarının ve çabalarının bu filmin tekrar oynanmaması için olduğunu sözlerine ekledi.

Kıbrıs

Etiketler : , ,
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.