1. HABERLER

  2. EKONOMİ

  3. DAVUTOĞLU, KRİZİ ANNAN PLANINA BAĞLADI!
DAVUTOĞLU, KRİZİ ANNAN PLANINA BAĞLADI!

DAVUTOĞLU, KRİZİ ANNAN PLANINA BAĞLADI!

“Eğer 2004'te Kıbrıs Rum tarafı, Türk tarafının 'Evet' dediği plana, 'Hayır' dememiş olsaydı, bugün Kıbrıs Rum Yönetiminde kriz olmazdı.”

A+A-

TC Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Kıbrıs sorununun çözümü yönünde atılacak adımlar, Kıbrıs Rum Yönetiminin ekonomik problemini aşmasını da kolaylaştırır. Bu vizyonla bakmak lazım. Eğer 2004'te Kıbrıs Rum tarafı, Türk tarafının 'Evet' dediği plana, 'Hayır' dememiş olsaydı, bugün Kıbrıs Rum Yönetiminde kriz olmazdı. Ekonomik kriz olmaz, Türkiye'nin büyüyen ekonomisi, Kıbrıs Rum Yönetimine de refah getirirdi” dedi.
“Maalesef krizi tırmandırmayı, Kıbrıs üzerinden Türkiye'nin AB yolunu tıkamayı, bir politika olarak benimsediler” şeklinde konuşan Davutoğlu şöyle devam etti: “Ümit ederiz ki sayın Anastasiadis, seçimden önce verdiği mesajlara uygun hareket eder ve bir an önce kurulacak bir masa etrafında çözüm yolunda adımlar atılır."
Davutoğlu ve İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Ticaret Bakanı Eamon Gilmore, Conrad Oteli'ndeki görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Kıbrıs konusunu ele aldıklarına değinen Davutoğlu, İrlanda'nın dönem başkanlığında Kıbrıs sorununun çözümü konusunda inisiyatifler alınabileceği görüşünde olduklarını vurguladı.

“İzole edildi, dışlandı”
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, soruları yanıtlarken, Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi:
"Müzakere süreci başladığında açıkçası beklentimiz, bu sürecin en kısa zamanda tamamlanması ve sürece hiçbir başka siyasi sorunun engel olmamasıydı. Maalesef son 9 yıl içinde 2 temel konu sürece sekte vurdu. Birisi, Kıbrıs sorunu. Kıbrıs sorunu sebebiyle 2006 yılında 8 fasıl askıya alındı, diğer fasılların kapatılması da imkansız hale geldi. Halbuki Kıbrıs konusunda Nisan 2004'te yapılan referandumda Kıbrıs Türk tarafı 'Evet' oyu kullanmıştı, Türkiye de 'Evet' oyu için teşvikte bulunmuştu. Rum tarafı 'Hayır' oyu kullanmıştı. Maalesef Rum tarafının olumsuz tavrına rağmen Rumlar üye yapıldı, Türk tarafı izole edildi, dışlandı. Bunun getirdiği bir problem hala devam ettiği için bütün üyeler anlaşsa bile 8 faslın açılması mümkün olmuyor alınan karar değişmedikçe. İkinci konu da Fransa'nın getirdiği ek sınırlamalar. Bu iki durum, 2,5 yıllık bir gecikme doğurdu. 2,5 yıl hiçbir fasıl açamadık."
İrlanda'nın dönem başkanlığında bir faslın açılmasını, Türkiye için "hiç yoktan iyi olan bir başlangıç, ancak müzakereleri daha ileri aşamaya götürecek nitelikte dev bir adım değil" şeklinde tanımlayan Davutoğlu, Fransa'nın diğer 4 fasıl üzerindeki ambargosunu kaldırması ve Kıbrıs konusunun engel olması halinde hemen bütün fasılların açılacağı ve Türkiye'nin süratle bu fasılları kapatacağını bildirdi.
Davutoğlu, "Bundan sonra müzakerelerin ne kadar zamanda biteceği Türkiye'nin performansına bağlı değil. Türkiye, performansını ne kadar üst düzeye çekebileceğini gösterdi. AB'nin, gereksiz ve başka ülkelere hiçbir zaman dayatmadığı bazı şartları Türkiye'nin önüne koymaktan vazgeçmesiyle ilgili bir olay. Özellikle Kıbrıs bağlamında... O zaman çok daha süratli yol alırız" diye konuştu.

" Önemli bir hayal kırıklığı doğurmuştur"
"Gelinen noktada mevcut Rum kesimi hükümetinin barış konusunda ciddi adım atabileceğine inanıyor musunuz?" sorusuna Davutoğlu, şu yanıtı verdi:
"Seçimden sonra takınılan tutum, önemli bir hayal kırıklığı doğurmuştur. Sayın Eroğlu, sayın Anastasiadis'e bir an önce buluşmak için çağrıda bulundu ve bir mektup gönderdi. Hepimizin beklentisi en azından sayın Eroğlu ile sayın Anastasiadis'in bir araya gelmesiydi ama gelen haberler, kısa bir süre içinde bunun mümkün olmayacağı gibi bir intiba veriyor. Sayın Anastasiadis'in ekonomik krizlerle meşguliyetini bahane etmesi doğru değil çünkü öyle bir ikilemle karşı karşı karşıyayız ki 'Müzakerelerde ciddi olun' dediğimizde eğer güçlülerse, iyi durumdalarsa zaten müzakereye mesafeli yaklaşıyorlar; zayıfsalar 'Bekleyin, güçlenelim' diyorlar. Ne zaman müzakereler neticeye ulaşacak bunu tahmin etmek, çok güç. Bu kadar uzun süre dondurulmuş bir krizin çözümü için bir fırsat varsa 1 dakika bile geçirilmemeli.
Aslında Kıbrıs sorununun çözümü yönünde atılacak adımlar, Kıbrıs Rum Yönetiminin ekonomik problemini aşmasını da kolaylaştırır. Bu vizyonla bakmak lazım. Eğer 2004'te Kıbrıs Rum tarafı, Türk tarafının 'Evet' dediği plana, 'Hayır' dememiş olsaydı, bugün Kıbrıs Rum Yönetiminde kriz olmazdı. Ekonomik kriz olmaz, Türkiye'nin büyüyen ekonomisi, Kıbrıs Rum Yönetimine de refah getirirdi. Maalesef krizi tırmandırmayı, Kıbrıs üzerinden Türkiye'nin AB yolunu tıkamayı, bir politika olarak benimsediler. Ümit ederiz ki sayın Anastasiadis, seçimden önce verdiği mesajlara uygun hareket eder ve bir an önce kurulacak bir masa etrafında çözüm yolunda adımlar atılır."
Davutoğlu, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı kararlı şekilde çözüm için talepte bulunurken, Rum tarafının "inatçı" şekilde bu çözümün ertelenmesi yönünde çaba gösterdiğini söyledi.
Bu kapsamda Kıbrıs'ı da ziyaret edeceğini bildiren Davutoğlu, "Kimse Türkiye'nin ve Kıbrıs Türk tarafının niyetinden şüphe etmemelidir ama kimse de 'İlanihaye bu mesele çözümsüz kalırsa bizim menfaatimizedir' diye düşünmesin. Hemen çözüm, herkesin menfaatinedir" dedi.

“Vahim hata”
Davutoğlu, enerji kaynakları konusunda Rum yönetiminin "vahim bir hata" yaptığını belirterek, şöyle devam etti:
"Hemen çözümle doğal kaynaklar dahil, her şey barış içinde kullanılabilir. Eğer bu kısa sürede mümkün değilse, ortak bir teknik komite çalışmasıyla bu doğalgaz kaynaklarıyla birlikte inisiyatif kullanılabilir. 'Güney bize, kuzey size ait' diyorlarsa, o zaman da iki devletli çözümü konuşsunlar. Bu şekilde bu meseleyi askıda tutmanın, hiç kimseye faydası yoktur."

Gilmore: 2 şık var
İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Ticaret Bakanı Eamon Gilmore da, bir gazetecinin Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde yaşanan ekonomik krize rağmen hükümetin barış yönünde adım atıp atmayacağı yönündeki sorusuna, "Bugün dikkatleri ekonomik meselelere yoğunlaşmış durumda ama umuyorum ki bu sorunlar zamanla çözüldükçe, daha büyük meselelere, daha büyük siyasi resme bakabilecekler" yanıtını verdi.
Gilmore, Kıbrıs'ta bulunan doğalgaz rezervlerinin AB tarafından adada barışın sağlanmasında bir araç olarak kullanıp kullanılamayacağı sorusunu da "Enerji kaynakları bazı durumlarda yeni güçlükler yaratır ama bazı durumlarda da bir çözüm bulunmasına yardımcı olma potansiyeli taşırlar. Kıbrıs'ta bu ikinci şıkkın geçerli olmasını umuyorum" diye yanıtladı.

 

Kaynak: TAK

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.