1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. DAVUTOĞLU: "ÜÇ ALTERNATİFLİ TEKLİFİM MASADA"
DAVUTOĞLU: "ÜÇ ALTERNATİFLİ TEKLİFİM MASADA"

DAVUTOĞLU: "ÜÇ ALTERNATİFLİ TEKLİFİM MASADA"

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer'ın Türkiye'ye gerçekleştireceği ziyaretle ilgili, "Aslında bu gecikmiş bir ziyaretti.

A+A-

DAVUTOĞLU: “ARTIK BU SÜRECE (KIBRIS) BİR ŞEKİLDE BAŞLAMAK VE BU SORUNLA İLGİLİ BİR TUTUM ORTAYA KOYMAK GEREKİYOR. EĞER BU BAHANELER DEVAM EDECEKSE BENİM O ÜÇ ALTERNATİFLİ TEKLİFİM HER AN MASADADIR"

"O VEYA BU YOLLA AMA MUTLAKA MÜZAKERE EDEREK FAKAT ZAMANA BIRAKMAYARAK BİR ÇÖZÜM İÇİNE GİRMEK LAZIM"

“TÜRKİYE, SOĞUK SAVAŞ MANTIĞININ KÖLESİ OLMAYACAK. SOĞUK SAVAŞ PRANGALARINI AYAĞIMIZDAN ÇIKARDIK"

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer'ın Türkiye'ye gerçekleştireceği ziyaretle ilgili, "Aslında bu gecikmiş bir ziyaretti. Sayın Downer'ın çok önceden Kıbrıs Rum kesimindeki seçimleri müteakip hemen devreye girmesini ve hemen yeni bir süreci başlatmasını bekliyorduk, istiyorduk, talep ediyorduk" dedi.

Kıbrıs Rum kesimindeki ekonomik kriz ve iç tartışmaların bu temasları geciktirdiğine işaret eden Davutoğlu, Kıbrıs'ta tablonun çok açık olduğunu belirterek, bir yanda görüşmelerin hemen başlamasını ve çözüme gitmeyi isteyen, öbür yanda ise sorunu zamana yayan ve bahaneler üreten bir taraf olduğunu söyledi.

Rum kesiminin geçen yıl seçimleri bahane ederek görüşmeleri kestiğini ve AB dönem başkanlığı sırasında Türkiye'ye bazı şeyleri empoze etme ümidi taşıdığını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Şimdi seçimden çıktık, bu sefer de ekonomik kriz bahane ediliyor. Ne zaman bu bahanelerin bitip de ciddi bir şekilde masaya oturulacağı önemli bir sorudur. Bu bahaneler yapılırken bir taraftan da Kıbrıs Rum yönetimi, parlamentosundan doğal kaynaklarla ilgili kanun çıkartıyor. O işlemler için hiç beklemiyorlar, ama müzakere etmek, barış sürecine katılmak icap ettiğinde bir sürü bahane üretiyorlar. Yarın ben bunları Sayın Downer ile paylaşacağım."

Geçen haftalarda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile de konuyu görüştüğünü ve bu temaslarında konuşulanları Downer'a ileteceğini söyleyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Artık bu sürece bir şekilde başlamak ve bu sorunla ilgili bir tutum ortaya koymak gerekiyor, eğer bu bahaneler devam edecekse benim o üç alternatifli teklifim her an masadadır. Ya gelsinler çözüm yapalım ya sınırlı bir çözüm etrafında bu kaynakları da içine alan bir mutabakat sağlayalım kesin kapsamlı çözüme gidemiyorlarsa ya da eğer 'o kaynaklar bize ait, yukarıdaki kaynaklar Türklere ait' diyorlarsa da iki devletli çözüm etrafında düşünmenin vakti gelmiş demektir."

Bu konuda uluslararası toplumdan, BM'den ve ilgili bütün taraflardan net bir tutum beklediğinin altını çizen Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Doğu Akdeniz'de zaten yeteri kadar sorun var. Yeni sorunlar çıkarmak yerine, Kıbrıs gibi var olan ve çözüme çok yaklaşılmış olan, ama Rum tarafının isteksizliği ve 'Hayır' demesi yüzünden çözülememiş olan Kıbrıs sorununu bir an önce çözelim. O veya bu yolla ama mutlaka müzakere ederek fakat zamana bırakmayarak bir çözüm içine girmek lazım. Yarın bunları Downer ile paylaşacağım."

AFGANİSTAN'DA REHİN ALINAN TÜRK VATANDAŞLARI

Davutoğlu, Afganistan'da Taliban tarafından rehin alınan 8 Türk vatandaşının durumuna ilişkin son gelişmeleri de aktardı.

Türkiye'nin durumu alanda takip ettiğini vurgulayan Davutoğlu, Türkiye'nin Afganistan büyükelçisinden kapsamlı bilgi aldığını ve konuyu Afganistan dışişleri bakanıyla da görüştüğünü ifade etti. Afgan mevkidaşının kendisine rehin alınan vatandaşların durumunun iyi olduğunu ve en kısa sürede ailelerine kavuşmaları için ellerinden geleni yaptıklarını söylediğini paylaştı.

Afganistan'da daha önce de benzer üzücü olaylar yaşandığını ve bu son olayın geçmişteki bazı örnekler gibi uzun sürmemesini ümit ettiğini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Şu ana kadar 2009'dan bu yana 84 vatandaşımız dünyanın birçok ülkesinde bu tür olaylara maruz kaldı. Elhamdülillah, Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünün bir göstergesidir. Bu vatandaşlarımızın hiçbirinin burnu bile kanamadan tekrar ailelerine kavuşturduk. Bunlar bazen zorlu süreçlerle oldu, uzun müzakereler oldu, sabır gerektirdi. Ailelerimize de teşekkür ediyoruz, bazen onlara da sakin olmalarını, beyanat vermemelerini telkin ettik geçmişte. Hepsini sonunda hayırlı bir şekilde de ailelerine kavuşturduk. Bütün kurumlarımız, başta Kabil büyükelçiliğimiz olmak üzere çalışıyor. İnşallah hayırlı bir haberi yakında alırız diye ümit ediyoruz."

"ŞİÖ İLE BU ŞEKİLDE İLİŞKİYE GİREN İLK NATO ÜYESİYİZ"

Davutoğlu, Şanhay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile "diyalog ortağı" olan Türkiye'nin örgütle bu şekilde ilişkiye giren ilk NATO üyesi olduğunu belirterek, "Türkiye, Soğuk Savaş mantığının kölesi olmayacak. Soğuk Savaş prangalarını ayağımızdan çıkardık" dedi.

Kazakistan'a gerçekleştirdiği resmi ziyaret kapsamında Türkistan'a gelen ve ünlü Türk mutasavvıfı Ahmet Yesevi'nin türbesini ziyaret eden Davutoğlu, Anadolu Ajansı ve TRT muhabirlerinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Kazakistan ziyareti sırasında Türkiye ile ŞİÖ arasında işbirliği mutabakat belgesi imzalanmasını değerlendiren Davutoğlu, örgütün, Haziran 2012'de Türkiye'nin diyalog ortaklığını onayladığını anımsattı.

Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bundan iki sene önce talimatı vermiştik ve bu konuda bir çalışma yapmaya başlamıştık. İmzası kalmıştı. Afganistan toplantısı vesilesiyle ŞİÖ genel sekreteri de burada bulunduğu için örgüt üyelerinin dışişleri bakanlarının katılımıyla işbirliği mutabakat muhtırasını ve diyalog ortaklığı konusundaki süreci tamamlamış olduk."

"AB ÜYELİĞİ, ŞİÖ'YE UZAK KALMAK ANLAMINA GELMEZ"

Türkiye'nin çok boyutlu bir coğrafyada yaşadığına ve birçok dış politika konusuyla aynı ölçüde ilgilendiğine dikkati çeken Davutoğlu, bu konumundan dolayı ülkenin pek çok uluslararası irtibat kurduğunu ve uluslararası örgütlere üye veya ortak olduğunu ifade etti.

Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bunların hiçbirisi bir diğerine alternatif teşkil eden yapılar değil. Türkiye'nin AB süreci çok eskilere dayanan ve belli teknik bir süreç içinde de işleyen bir stratejik hedef olarak da her zaman gözettiğimiz bir hedeftir. Ama Türkiye'nin AB üyesi olması, ŞİÖ gibi Asya'nın en kapsamlı güvenlik ve işbirliği yapılanmasına bigane kalması, uzak kalması anlamına gelmez. Bunlar bir diğerine alternatif değil. Çok önemli ve Türkiye'nin farklılığını ortaya koyan bir husustur."

Hafta başında NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı'na katıldığını, hafta sonunda ise ŞİÖ ile mutabakat belgesi imzalandığını kaydeden Davutoğlu, "ŞİÖ ile bu şekilde ilişkiye giren ilk NATO üyesiyiz. Soğuk Savaş döneminden gelen kutuplaşmalar içinde değerlendirilirse birbirini dışlayan yapılar gibi gelebilir bu. Halbuki Soğuk Savaş bitti. Türkiye, Soğuk Savaş mantığının kölesi olmayacak. Soğuk Savaş prangalarını ayağımızdan çıkardık" dedi.

Türkiye'nin NATO başta olmak üzere pek çok kuruluşun üyesi olduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Birçok yapıya üye olması, aktif olarak öncülük etmiş olması, Türkiye'nin gücüdür. Türkiye'nin coğrafyasından ve tarihinden gelen bir özelliğidir. Sorulması gereken, 'Türkiye alternatif mi arıyor?' sorusu değil, 'Türkiye nasıl bütün bu örgütlerle ilişki kurabiliyor ve başka hiçbir ülkenin yapamadığını yapabiliyor?' sorusunu sorup, bununla gurur duymak icap eder."

Kaynak:TAK

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.