Güney Kıbrıs’ın, tek yanlı ilan ettiği sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi”nin (MEB) deniz ve hava gözetim ve denetiminde saptanan boşluklardan endişe ettiği haber verildi.

Haftalık olarak yayımlanan Kathimerini gazetesi “MEB’in Deniz ve Havadan Korunmasına Doğru” başlığıyla verdiği haberinde, Güney Kıbrıs ve İsrail’de hidrokarbonların da bulunmasının ardından Doğu Akdeniz Bölgesi’nde şekillenen yeni jeopolitik koşulların, Rum Yönetimi’ni gerek siyasi, gerekse diplomatik düzeyde ciddi kışkırtmalar ve hareketlerle karşı karşıya getirdiğini yazdı.

Güney Kıbrıs’ın bölgenin jeopolitik sahnesinde oynamak istediği yükseltilmiş rolün, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin kuruluşundan bu yana var olan hayati öneme sahip konulardaki boşlukları gün yüzüne çıkardığını kaydeden gazete, Suriye’de yaşanan son krizin,  bölgede büyük miktarda yabancı deniz kuvvetleri yığılmışken, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin “devletin egemenlik haklarını” belirleyen alanda basit bir fiziksel varlık göstermedeki zayıflığını ortaya çıkardığını belirtti.

Bir diğer faktörün de, yabancı şirketlerin Rum Yönetimi hesabına yaptığı araştırmaların neticesinde “Türk kışkırtıcılığının yükselişte” olduğu denizde organlarının olmaması olduğuna dikkat çeken gazete, üçüncü ve önemli kararların alınmasında katalizör role sahip olan faktörün de enerji altyapılarının güvenliği olduğunu kaydetti.

Gazete bölgedeki çoğu ülkeyle “MEB”in belirlenmesi için atılan başarılı adımların ardından, Rum Yönetimi’nin, enerji konularındaki stratejik arzuları kuvvetten düşürülmeden ya da zamana bırakılmadan “egemenlik haklarını” etkili bir şekilde uygulama çerçevesini desteklenmesi için doğru zamanlana olduğu değerlendirmesinde bulunduğunu aktardı.

Habere göre teknokrat ve siyasi düzeyde öncelikler sıraya konulduğunda, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin yetki alanında bulunan bölgelerin tümünün elektronik denetiminin güçlenmesi kaçınılmaz olarak kabul ediliyor.

Gazete sözde “Lefkoşa FIR Hattının” bazı noktalarındaki boşlukların mevcut radarın yükseltilmesiyle doğrudan kapanacağı değerlendirilmesinde bulunulduğundan söz etti.

Edindiği güvenilir kaynaklara göre Rum Yönetimi’nin kontrolündeki kara ve deniz bölgelerinin kontrol ve takip meselesinin, gerektiğinde doğrudan müdahale ve varlık gösterme olanağı sağlayan araçlarla yükseltilmesi gerektiğini belirten gazete, yetkili kaynakların 54 yıllık devlet varlığının ardından açık deniz yüzer araçların ya da hava araçları yokluğunun akla hayale sığmaz olduğu yorumunda bulunduğunu aktardı.

Bölgenin havadan kontrolünün, gerçek zamanlı görüntü aktarımı olanağına sahip olan insansız hava araçlarıyla güçlendirilebileceği değerlendirmelerini aktaran gazete, İsrail’in bu araçlara sahip olduğunu ve Noble ile Delek şirketlerinin faaliyet gösterdiği İsrail “MEB”inde havadan denetimler yaptığı bilgisini verdi.

Denizde yüzer araç ihtiyaçlarında ise Rum Savunma Bakanlığı’nın Fotis Fotiu döneminde harekete geçirdiği politika mantığına odaklanıldığını belirten gazete, nerede ve ne zaman istenirse, özellikle bugün araştırmaların yürütüldüğü, yarın da doğalgazın çıkarılacağı bölgelerde varlık gösterme olanağına sahip açık deniz aracı eksikliğinin, özellikle Güney Kıbrıs’ın denizaltı zenginliklerinin kullanılması açısından olumsuz bir faktör olarak kabul edildiğini belirtti.

Rum Hükümetinin gözetim ve denetim çerçevesinin yükseltilmesinde yüksek tonlardan kaçınarak oldukça dikkatli davrandığını aktaran gazete, diplomatik düzeyde, araçlara duyulan ihtiyacın Türkiye’nin bölgedeki tutumundan kaynaklanmadığı konusunun öne sürüldüğünü belirtti.

Gazete Güney Kıbrıs’ın sözde “MEB”indeki şirketlerin faaliyetlerinin, Türk savaş araçlarının faaliyetlerinin ötesinde “asimetrik tehditlerin” tehlikesi altında olabileceği değerlendirmesinde bulunulduğunu da aktardı.

TAK