1. HABERLER

  2. YAŞAM

  3. DEPRESYON İLE İLGİLİ YANLIŞ İNANIŞLAR
DEPRESYON İLE İLGİLİ YANLIŞ İNANIŞLAR

DEPRESYON İLE İLGİLİ YANLIŞ İNANIŞLAR

Depresyon toplum içinde çok yaygın görülen bir hastalık olmasına karşın yalnız ülkemizde değil tüm dünyada yapılan araştırmalarda halkın depresyon ile ilgili bir çok olumsuz inanca ve tutuma sahip olduğu görülmektedir.

A+A-

Yapılan araştırmalarda halkın depresyon ile ilgili yanlış inanç ve tutumları aşağıda verilmiştir:

Depresyon sosyal bir sorun olarak algılanmaktadır.                               

Oysa depresyon yalnız sosyal sorunlar sonrasında ortaya çıkabilen bir sorun olmayıp, her hangi bir sosyal sorun yaşanmadan da ortaya çıkabilen bir rahatsızlıktır.

Depresyonun iyileştirilmesinde sosyal girişimler (işsizliğin önlenmesi, yoksulluğun azaltılması gibi)  önemsenmektedir.                 

Oysa tek başına sosyal girişimler ile klinik olarak tedaviyi gerektirecek düzeydeki depresyonun iyileştirilmesi mümkün değildir. Diğer yandan depresyonun kendisi de sosyal sorunlar yaratabilmekte ve depresyonun iyileşmesi kişinin yaşadığı sosyal sorunlar ile daha kolay baş etmesini sağlayabilmektedir.

Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların ciddi yan etkiler yarattığına inanılmaktadır.

Oysa günümüzde depresyon tedavisinde kullanılmakta olan ilaçların çoğu doktor önerisi çerçevesinde kullanıldığı sürece yaşamı tehdit eden, kalıcı ve ciddi sorunlar yaratmamaktadır.

Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların bağımlılık yaptığına inanılmaktadır.

Oysa depresyon tedavisinde kullanılan antidepresan olarak adlandırılan ilaçların alışkanlık ve bağımlılık yaratıcı etkileri bulunmamaktadır.

Depresyonlu hastalarla aynı iş yerinde çalışmak istenmemekte, ticari ilişkilere girilmek istenmemektedir.                                                 

Toplum içinde ruhsal hastalık geçiren kişilere karşı genel bir güvensizlik vardır. Oysa depresyon yaşayan kişilerde iyileşme sonrasında onlara güvensizlik yaratacak her hangi bir sekel bulgu kalmamaktadır.

Depresyonlu hastaların saldırgan olabileceğine inanılmakta ve toplum içinde serbest dolaşmamaları gerektiği düşünülmektedir.                               

Oysa başka bir ruhsal rahatsızlık eklenmediği sürece depresyonlu hastalarda çevresindeki insanlara zarar verecek bir saldırganlık ortaya çıkmamaktadır.

Depresyonlu kişiler ile insani ilişkiler kurmaya çekinilmektedir.

Toplum içinde ruhsal hastalık yaşayanlara karşı olan damgalama eğiliminden depresyonlu hastalar da etkilenmektedir. Depresyon ile ilgili yanlış inançlar, önyargılar toplumu etkilemektedir.

Depresyon aşırı üzüntü hali olarak değerlendirilmektedir.                    

Oysa depresyon sıradan üzüntüden daha farklı bir durumdur. Süreklilik gösterir.

Depresyonun ilaçsız da tedavi edilen bir hastalık olduğu düşünülmektedir.

Oysa özellikle ağır depresyonların ilaç kullanmadan iyileşmesi tümüyle şansa bağlıdır.

Depresyonun bir ruhsal zayıflık hali olduğu düşünülmektedir.

Depresyon bir ruhsal zayıflık hali olmayıp, her insanın yakalanabileceği ve tedavi gerektiren bir rahatsızlıktır.

Ortam değişikliğinin (gezmek-tozmak) depresyonun geçmesine çok büyük katkısının olacağına inanılmaktadır.

Tek başına ortam değişikliğinin depresyonu iyileştirmesi mümkün değildir.

Depresyonu olanların tam olarak düzelmeyeceklerine inanılmaktadır.     

Oysa uygun biçimde tedavi edildiğinde depresyonlu hastaların çok büyük bir bölümü tamamen iyileşmektedir.

Güçlü olursa, çaba harcarsa kişinin depresyonu aşabileceği düşünülmektedir.

Depresyon kişinin ruhsal ve fiziksel gücünü, bir şeyler yapma istekliliğini alıp götüren bir hastalıktır. Bu nedenle depresyon yaşayan bir kişinin güçlü olmasını beklemek, yaşadığı sorunları çözmek için çaba harcamasını beklemek boş bir beklentidir.

 

Kaynak: Psikoloji-Psikiyatri

Etiketler :
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.