1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. DEVLET TEDBİR ALMALI!
DEVLET TEDBİR ALMALI!

DEVLET TEDBİR ALMALI!

Birçok işkence iddiası var

A+A-

Mustafa Aşut’un İskele Polis Karakolu’nda, polis şiddeti ile iki elinin kırıldığı iddiası, hukukçu ve sosyal hizmetler uzmanları tarafından değerlendirildi 

Devrim DEMİR 

Aralık ayında trafik kontrolü esnasında aşırı alkollü olduğu gerekçesi ile İskele Polis Karakolu’na götürülerek trafik polisi Murat Ergün tarafından şiddete maruz kalarak iki kolu kırılan Mustafa Aşut’un yaşadıklarının ardından, karakoldaki şiddet çeşitli çevrelerden tepkiyle karşılandı.

Havadis’in önceki gün ‘Karakolda kollarını kırdılar’ başlıklı haberinin ardından avukat Barış Mamalı ve Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, Aşut’un iddiaları yorumları. Mamali ile Başel yapılanları “insanlık dışı” olarak  niteledi.

Barış Başel: Soruşturma açılmalı

İskele Karakolu’nda yaşandığı iddia edilen olayla ilgili görüşlerini Havadis’le paylaşan Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, polisin zor şartlarda görev yaptığını ancak bu gibi konularla gündeme gelmesinin toplum içinde büyük bir huzursuzluk ve psikolojik bozukluk yarattığını belirtti.

Başel, “Toplumun, yaşanan bu olaylardan ötürü devlet kurumlarına güveni kalmadı. İsmi geçen polislerin aleyhinde derhal soruşturma başlatılarak gerçeklerin ortaya çıkması gerekiyor. Polis Genel Müdürlüğü, ortaya atılan bu iddianın ardından konuyu şeffaflığı ile toplumla paylaşmalı” sözlerini ifade etti.

Başel: Teşkilata alınanlar psikolojik testten geçmeli

Başel, güvenlik güçlerine alınacak kişilerin mutlaka kişilik testinden geçmesi gerektiğine değindi.

“Polis’e alınacak kişilerin ellerine silah verilmeden bir takım testlerden geçmesi gerekmektedir. Öfke kontrolü ve kişilik testlerinden geçirilmelidirler. Geçmişte benzer birçok vaka vardır ki, bazı polisler kendilerine ve ailelerine zarar verdi. Bunlar üzücü şeyler, ancak bu mesleğe girip ellerine silah verilmeden kişilere test yapılması şarttır. Polislik mesleği en zor mesleklerden biridir ve psikolojik baskı altında görev icra ettikleri bilinmekte. Polis Genel Müdürlüğü, kendi içinde sosyal ve psikolojik destek vereceği birimler açmalı. Polisin çalışma ve iş koşulları düzenlenirse, polisin psikolojisi de vatandaşa yansımaz.”


 

Mamalı: Avukatlar sessiz kalıyor

Ülkenin tanınmış avukatlarından ve daha öncede polisin vatandaşa yönelik şiddet kullandığına ilişkin birçok davada yer alan avukat Barış Mamalı da, Aşut’un iddiasını Havadis okurları için değerlendirdi.

Mamalı, bu iddialar konusunda avukatların ciddi ses vermesi ve mücadele etmesi gerektiğini ifade etti.

“Avukatlar birkaç istisna hariç genelde suskun kalmayı tercih etmekte” diyen Mamalı, Avukatların yargıç önünde evrensel hukuk değerlerini ve sanık hakları için ısrarcı olmadığını, konunun derinliğine inerek gerekirse devlet kurumlarını insan hakları için karşısına almayı göze alamadığını öne sürdü.

Mamalı, meslektaşlarını sanık hakları konusundaki mücadele zayıflığı içinde olmakla suçlayarak, “Bu durum doğaldır ki işkencecileri daha da cesaretlendirmektedir.”

Birçok işkence iddiası var

“Birleşmiş Milletler tarafından1984 yılında kabul edilen “ İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele ve Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi”ni KKTC Meclisi de 2004 yılında onaylamıştır “ diyen avukat Barış Mamalı, bu sözleşmenin hiç birinin yerine getirilemediğini ifade etti.

“İktidarların işkenceye karşı ihtiyatsızlıkları nedeniyle bu ülkede insanlar işkenceye açık bir ortamda yaşamaya, polis soruşturması yanında kötü yaşam ortamı nedeniyle ( Cezaevi binasının fiziki yetersizliği, yaşam alanlarının kötü yapısı, ıslah faaliyetlerinden yoksunluk gibi ) cezaevinde de işkence çekmeye mahkûm olabilmektedir. Bu konuda söylenebilecek en net cümle “İşkencenin önlenmesi konusunda kuzeydeki iradenin isteksiz, basiretsiz ve ürkek davranması ve halen işkencecilerin varlığını korumaya yarayan bir statükonun devam etmesine izin verilmesidir” dedi.

 

Mamalı: Tutuklu kişiler birçok zarara uğruyor

Avukat Barış Mamalı, adli yardım ve zorunlu avukat tayini hususları olmadığı için tutuklu kişilerin polisin elinde her türlü hukuki güvenceden yoksun olarak çeşitli zararlara uğradığını ifade etti.

Mamalı,  “Ne acıdır ki aradan 27 yıl geçmiş olmasına rağmen bu konuda herhangi bir yasa yapılmadığı için adli yardım kurumu da havada kamıştır” dedi. Bağımsız Adli Tıp Kurumu’nun olmamasını insan hakları açısından büyük bir handikap olarak nitelendiren Mamalı, “İşkence vakalarında muayene tıp uzmanının kontrolünde özel olarak yapılmalı, muayene sırasında polisler ve diğer hükümet görevlileri bulunmamalıdır. Yapılan muayene sonucunda hazırlanan teferruatlı rapor, işkence mağduruna veya temsilcisine de derhal verilmelidir. Bizdeki uygulamada ise işkence iddiası karşısında mahkeme muayene olmak üzere ilgili kişiyi hastaneye sevk eder ve oradaki muayene polis kalabalığının ortasında basit bir doktor tarafından gerçekleştirilir. Doktor devlete bağımlı, tarafsız ve yetkin olmayan, polislere karşı savunmasız bir kişidir. Biz de ise gözaltına alınan kişiler herhangi bir sağlık muayenesinden geçirilmeden hücrelere konmakta ve tutukluluğu süresince böyle bir işleme tabi olmamaktadır” dedi.

 

“Karakollarda kayıt sistemi var olmalı”

Mamalı, kanıt yetersizliği nedeniyle şiddet, işkenceyi kanıtlamanın neredeyse imkânsız olduğunu söyledi.

“Müvekkilinin tutuklu iken yumruk yediğini, sorgulanırken darp edildiğini, kafasının hücre demirlerine vurulduğunu ve benzeri iddialar ortaya koyarken polisler ise bu tür izleri “ayağı kayıp düştü”, “hücreden çıkarılırken yanlışlıkla demirlere çarptı”, “isteyerek kendi kendini yaraladı”, “kelepçe takarken zorluk çıkardı” gibi sebeplere bağlamaktadır” diyen Mamalı bu iddiaların açığa çıkması için karakollarda kayıt sistemi kurulması talebini yineledi.

Havadis

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.