1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. DOKTOR HATASI HAYATLARINI MAHVETTİ
DOKTOR HATASI HAYATLARINI MAHVETTİ

DOKTOR HATASI HAYATLARINI MAHVETTİ

İkiz bebek sahibi olacağını öğrenince havalara uçan Püsküllü ailesinin hayatı doğumda yaşanılanlar nedeniyle kabusa döndü.

A+A-

Hayatındaki dönüm noktasını  anlatan anne Ceyda Püsküllü, ilk olarak gittikleri Mağusa Tıp Merkezi’nde kendilerine doğumun gerçekleştirilemeyeceği bilgisinin verildiğini, bu nedenle Lefkoşa’ya sevk edilmeleri gerektiğini ve bu noktadan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını söyledi.

İkizlerin Güneş Doğum Kliniği’nden Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne gidene kadar beyinlerinin oksijensiz kaldığını söyleyen anne Püsküllü, “Tek bir oksijen tüpü iki çocukla devlete sevk edildik. Bebekler yeterli oksijeni alamadı ve beyinlerinde hasarlar oluştu. Biri işitme engelli ve otistik diğeri ise Seplar Palsi tanısı ile ortepedik engelli, şu anda yürüyemiyor” dedi.

“Kıbrıs’ta da birçok doktora gittiklerini daha sonra da çareyi Türkiye’de gitmekte bulduklarını aktaran Püsküllü, orada da doktorlara gittik ve çocukların nörolojik kontrollerini yaptırdık. Tanıları bile orada kondu” şeklinde konuştu.

Yaşanan bu travmalardan sonra hukuk süreci başlattıklarını kaydeden Püsküllü,  2009’dan bu yana süren davanın esrarengiz bir şekilde kapatıldığını kaydetti. Davadan vazgeçmeleri için kendilerine 100 bin lira teklif edildiğini savunan Püsküllü, bu uğurda her şeylerini kaybettiklerini ancak vazgeçmeyeceklerini dile getirdi

Özlem ÇİMENDAL

İkiz bebek sahibi olacaklarını öğrenen Püsküllü ailesinin 2004 yılında yaşanan doğumla birlikte hayatlarında hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Ailenin uğurlarına her şeyi tükettikleri ikizleri minik Mehmet yürüyememeye, Halil ise işitme güçlüğü ve otistik bir hayata mahkûm edilerek sürüyorlar yaşamlarını.

Anne Ceyda Püsküllü ise doktor hatası nedeniyle oksijensiz kalan ikizlerinin beyinlerinde kalıcı hasar oluşması neticesinde hayatlarına engelli olarak devam edecekleri gerçeğinin ardından başlatmış oldukları ve 2009’dan bu yana süren davanın iptal edilerek kapatılması kararına isyan etti.

Yürüyemeyen Mehmet haftada 3 gün özel eğitim okuluna giderken, 2 gün de kaynaştırma olsun diye Alasya İlkokulu’na gidiyor ve haftada 4 gün fizik tedavi görüyor. Halil ise Gazimağusa Özel Eğitim Merkezi’nde eğitim görüyor şu an.

“Hayati risk olacağı için Lefkoşa’ya sevk ettiler”

2004 yılında heyecanla bekledikleri ikiz bebeklerini bekleyen Püsküllü ailesi doktor hatası nedeniyle beyinlerinde hasar oluştuğunu iddia ettikleri şimdi 12 yaşında olan ikizleri Halil ve Mehmet için çalmadık kapı bırakmadı. Hamileliğinin takibinin Mağusa Tıp Merkezi’nde Filiz Akçaoğlu ve Serap Uluçaylı’nın yaptığını dile getiren anne Ceyda Püsküllü, “Doktorum Filiz Akçaoğlu ve Serap Uluçaylı ile birlikte takibimi yapıyorlardı. Hamileliğim esnasında 7 ayımı doldurmadan doğum başladı ve direkt doktoruma başvurduk. Doğumun gerçekleşmesi gerektiği ve yeterli teçhizat olmadığı için Mağusa Tıp Merkezi’nde doğumun gerçekleştirilemeyeceği doğumdan sonra gönderdiklerinde de hayati risk olacağı için bizi Lefkoşa’ya sevk etmeleri gerektiğini söylediler. Biz de doktor ne söylerse kabul ettik” şeklinde konuştu.

“Hastane yeterli donanıma sahip değildi”

Mağusa Tıp Merkezi’nde gerekli donanım olmadığı için Lefkoşa’ya sevk edilecekleri haberini aldıklarını ifade eden anne Püsküllü, “Lefkoşa’ya denilince sorgulamadık özele mi yoksa devlete mi diye. Ama kendilerinde yeterli donanım olmadığı için bizi tam teşekkülü bir hastaneye sevk edeceklerini yani Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne gideceğimizi düşündük” dedi.

“Gittiğimiz hastane daha kötü şartlardaydı”

Ambulansla yola çıktıktan sonra Lefkoşa’daki Güneş Doğum Kliniği’ne getirildiklerini söyleyen anne Püsküllü, “Geldiğimiz hastanenin Mağusa Tıp Merkezi’nden daha kötü şartlarda olduğunu gördük. Birlikte karar alan doktorlarım Serap ve Filiz Bakkaloğlu oldu. Arkadan doktorum Filiz Hanım geldi” ifadelerini kullandı.    

“Doğuma 3 doktor girdi”

Lefkoşa Güneş Doğum Kliniği’nde sezaryen doğuma alındığını söyleyen anne Püsküllü, “Doğuma Güneş Eralp ve prametüre bebek uzmanı Çiğdem Bakkaloğlu ve Filiz Hanım girdi. Çocukların erken doğacağı bilindiği için klinikte hazırda bulundu. 3 doktor birlikte girdi doğuma” dedi.

“Hemen kuvöze konulmaları gerekiyordu ama kuvöz yoktu”

Doğum gerçekleştikten sonra çocukların önceden de bilindiği gibi hem küçük hem de solunum yetersizliği ile doğduğunu ve kuvöze konulmaları gerektiğini ifade eden anne Püsküllü, “Doğumdan sonra ikizlerin hemen kuvöze konulmaları gerekti ve bizi bu defa da Güneş Doğum Kliniği’nde kuvöz olmadığı için Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne sevk ettiler” şeklinde konuştu.  

“Özel ticari araçla ve doktorsuz Devlet Hastanesi’ne sevk edildik”

Çocuklar hastaneye giderken bir hemşirenin kolunda iki bebek ve tek bir oksijen maskesiyle gönderildiğini ifade eden ikiz bebeklerin annesi,  “Yanımızda doktor yoktu annem, babam, hemşire ve şoför kullanımındaki özel ticari bir taksiyle hastaneye gittik. Prametüre yoğun bakım çocuk ünitesi bir tek Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde var olduğunu öğrendik” diye konuştu.

“Doktorlara güvenemeyeceksek kime güveneceğiz?”

Sağlık Bakanlığı’na da başvurduklarını ve özelden özele hasta naklinin gerçekleşmesinin de yasak olduğu bilgisini aldıklarını ifade eden anne Püsküllü, “Böyle bir durumda ne yapılması gerektiğini bizim değil, doktorun bilmesi gerekmektedir. Çocukların sağlığını en iyi doktorların düşünebileceği gerçeğinden yola çıkarak beni nereye götürdüklerini hiç sorgulamadım. Çocukların doğumdan hemen sonra solunum cihazına kuvöze girmesi gerektiği baştan da belliydi. Bunu en iyi doktorların bilmesi gerekiyordu bizim değil, doktorlara güvenemeyeceksek kime güveneceğiz?” ifadelerini kullandı.  

“Tek oksijen tüpü, iki bebek”

İkizlerin Güneş Doğum Kliniği’nden Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne gidene kadar beyinlerinin oksijensiz kaldığını söyleyen anne Püsküllü, “Tek bir oksijen tüpü

iki çocukla devlete sevk edildik. Bebekler yeterli oksijeni alamadı ve beyinlerinde hasarlar oluştu. Biri işitme engelli ve otistik diğeri ise Seplar Palsi tanısı ile ortepedik engelli şu anda yürüyemiyor” diye konuştu.  

“Rapora göre beyinleri ya aşırı ya da az oksijene maruz kalmış”

İkizlerin şu anda içinde bulundukları kalıcı engelleri ve sağlık problemlerinin sebeplerinin beynin uzun süre ya aşırı oksijen ya da az oksijen alması nedeniyle meydana gelebileceği raporlarının da ellerinde olduğunu dile getiren anne Püsküllü, “Çocukların kalıtsal hasar almalarının nedenleri hakkında elimizde rapor var. Raporlarda ya çok oksijen ya da az oksijenden kaynaklı olabileceği üzerinde durdu doktorlar. Çok oksijen olması mümkün değildi çünkü 2 çocuğa bir oksijen tüpü verildi bize hastaneden çıktığımızda ve çocuklar morarmıştı” dedi.  

“Bebekler hastaneden sağlıklı denilerek taburcu edildiler”

Çocukların 21 gün devlet hastanesinde küvezde kaldıktan sonra sağlıklı denilerek hastaneden taburcu edildiğini söyleyen anne Püsküllü, “Çocuklara ne olduysa bu dönemlerde oldu ancak hastaneden taburcu edilirken bizim kucağımıza sağlıklı ve hiçbir problemleri yok denilerek verildi” diye konuştu.  

“Çocuklar geliştikçe sorunları olduğunu anlamaya başladık”

Çocuklar büyümeye başladıktan sonra farklılıkları anlamaya başladıklarını söyleyen anne Püsküllü, “Biz çocuklar büyümeye başladıktan sonra fark etmeye başladık çocuklarda farklılıklar olduğunu, sağlıklı bir gelişim göstermediklerini. Gelişim süreçlerinde 2 çocuk olması nedeniyle de kıyaslama şansım oldu. Birinin yaptığını diğeri neden yapmıyor ya da bu gelişim sürecinde diğeri neden daha farklı gelişim gösteriyor diye mukayese yapma şansım da oldu” diye anlattı.  

“Tanı Türkiye’de kondu, beyinleri oksijensiz kaldığı için kalıcı hasar aldı”

Çocuklar için çalmadık kapı bırakmadıklarını da anlatan anne Püsküllü, “Kıbrıs’ta da birçok doktora gittik daha sonra Türkiye’ye gittik, orada da doktorlara gittik ve çocukların nörolojik kontrollerini yaptırdık. Tanıları orada kondu. Yapılan tahlil ve emarlar neticesinde, çocukların beyinlerinde yüksek olasılıkla oksijensizlikten kaynaklı olarak hasarlar tespit edildi. Bizde aşırı oksijen yoktu çünkü 2 çocuğa tek bir tüple oksijen verilmeye çalışıldı. Çocuklar mosmor olmuştu” şeklinde konuştu.  

“Halil, otistik ve sinirli bir çocuk oldu biyonik kulağa cevap vermiyor”

İkizlerden işitme engelli ve otistik olan Halil’e biyonik kulak takıldığını ancak otistik olduğu için cevap alamadıklarını söyleyen acılı anne Püsküllü, “Halil otistik ve sinirli bir çocuk şu anda. 12 yaşına girdiler” dedi.

“Önceliğimiz sağlıkları oldu dava 2009’da açıldı”

 Çocuklar 2004 yılında dünyaya geldiğini ancak öncelikleri çocukların sağlığı olduğu için olayın hukuksal boyutunun 2009 yılında başladığını söyleyen anne Püsküllü, “Çocukların tedavileriyle uğraştığımız için hukuksal boyutunu 2. Plana attık. Maddi manevi yıprandık çocukların peşinde koşmaktan eşim de ben de çalışamadık” ifadelerini kullandı.

2009’dan bu yana devam eden dava kapatıldı

2009 yılından bu yana devam eden hukuksal mücadelelerinin iptal edilmesi haberiyle sarsıldıklarını ifade eden anne Püsküllü, “Karşı taraf suçlamaları kabul etmiyor, duruşma başlandı ve yargıç bazı eksiklikler gördü ve tadilat edilmesi için zaman verildi eksikliklerin kapatılması için, dava bu aşamadayken şu anda davamız iptal edildi” dedi.

Doktorların siyasi ve hukuksal anlamda bazı şahıslarla yakınlığı iddiasında da bulunan anne Püsküllü, “Doktorların olayın içerisinde olan karar mercii konumundaki ilgili şahıslarla yakın ve komşu olduklarını da duyduk. Ne derece yakınlıkları var bilemiyorum ama düşünmeden de edemiyorum” dedi.

“Davadan vazgeçmemiz için para teklif ettiler”

Karşı tarafın davadan çekilmeleri için 100 bin TL para teklifinde de bulunduğunu iddia eden anne Püsküllü çıktıkları yoldan asla vazgeçmeyeceklerini söyleyerek şöyle konuştu: “Davadan vazgeçmemiz için para teklifinde bulunuldu. Gerekçeleri de bu olayın artık geriye dönüşü yok, olan oldu ama bari doktorların itibarı zedelenmesin oldu. Ortada gözle görülür bir mağduriyet var, kendileri de bunun yanlış olduğunu ve vicdanlarının rahatsız olduğunu ifade ediyorlar ama bile bile bu yanlışa devam ediyorlar ve olayın üstünü kapamaya çalışıyorlar, şu anda bu konu da oldu bittiye getirilmeye çalışılıyor. Bu doktorlar Hipokrat yemini etti ancak, sorumluluk almak istemiyorlar.”

“Mahkeme hem istinadı zamanı olmamasına rağmen davayı iptal etmiş”

Olayın hukuksal mücadelesini yıllardır sürdürdüklerine dikkat çeken anne Püsküllü, adli yıl tatili esnasında davanın gündemde olmamasına ve davaların görülmemesine rağmen davanın görüşülerek iptal edildiği haberini aldıklarını dile getirdi.

Püsküllü,  dava sürecinde yaşananları şu şekilde özetledi;

 “Davada birtakım tadilatların yapılması ile ilgili bir istida vardı biz bundan vazgeçmiştik çünkü eksik bir şey yoktu dosyada. İstidadın geri çekilmesi için görevlendirdiğimiz arkadaş daha gidip bilgiyi vermeden, mahkeme hem istinadı hem de zamanı olmamasına rağmen davayı iptal etmiş. Dava dosyasını hazırlarken Türkiye’de çocukların tedavilerini yapan doktorla birlikte çalıştık. Karşı tarafın avukatları bazı yerlerin daha açık şekilde yazılmasını istedi ancak biz yaptığımız inceleme neticesinde buna gerek duymadık çünkü dosya yeterince açıktı. Dosyada bütün ayrıntıların detaylı bir şekilde yazılmasına rağmen buna gerek de yoktu.

Bu isteklerin yerine getirilmesi için ekstra para da harcama yapmamız gerekiyordu ancak zaten buna gücümüz de yoktu.

“Ufak tefek oyunlara müsaade etmeyeceğiz”

“Bu doktorlar Hipokrat yemini de yaptı ama sorumluluk almak istemiyorlar, biz böyle ufak tefek oyunlara müsaade etmeyeceğiz.  Davanın gündemde olmaması ve adli tatilde takibinin yapılmadığı halde davanın gündeme alınarak iptal edildiğini öğrendik. Gerekli argumanlarla istinadı dosyaladık. Canlandırma istidası için gerekli girişimlerde bulunduk dava canlanıp kaldığı yerden devam edecek. Davada bir hayli yargıç değişikliğine uğradı.”

Yenibakış

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.