1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. “DOWNER KONUSUNDA SÖYLENMEMESİ GEREKEN BİRÇOK YALAN SÖYLENDİ”
“DOWNER KONUSUNDA SÖYLENMEMESİ GEREKEN BİRÇOK YALAN SÖYLENDİ”

“DOWNER KONUSUNDA SÖYLENMEMESİ GEREKEN BİRÇOK YALAN SÖYLENDİ”

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer konusunda, söylenmemesi gereken birçok yalan söylendiğini ifade etti.

A+A-

KİPRİANU: “AKEL ULUSAL KONSEY’E KIRBIS SORUNUNDAKİ ANALİZİNİ SUNACAK”

“BÜTÜN PARTİLERİN ISRARLA İSTEDİĞİ DAİMİ RUM BAŞKAN, DAİMİ KIBRISLI TÜRK BAŞKAN YARDIMCISI TEZİ Mİ GERİ ÇEKİLMELİ”

“TÜRKİYE’DEKİ VE KIBRIS TÜRK TOPLUMUNDAKİ GELİŞMELERİ ÇOK DİKKATLE İNCELEMELİYİZ”

DOWNER BELGESİ... “HÜKÜMET MESELENİN FARKLI OLDUĞUNU İTİFAF EDENE KADAR PEŞPEŞE YALANLAR SÖYLEMEK ZORUNDA KALDI”

“BAN’A GÖNDERİLEN MEKTUP DA YAYINLANMAMALI, RAHATSIZLIK DİPLOMATİK YOLDAN DİLE GETİRTİLMELİYDİ”

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer konusunda, söylenmemesi gereken birçok yalan söylendiğini, Anastasiadis hükümetinin, halkın kulağını okşamak için Kıbrıs sorununda da ekonomide de yanlış icraatlar yaptığını ifade etti.

Kiprianu, Simerini’ye verdiği mülakatta AKEL’in 18 Haziran’da başlayacak Rum Ulusal Konseyi’nin (günler sürecek) maraton toplantısında, bölgede ve özellikle Türkiye ve KKTC’de meydana gelen gelişmeler odağında, Kıbrıs sorunuyla ilgili analizini sunacağını söyledi. Kiprianu, tezlerini ve itirazlarını korumak suretiyle AKEL’in ülkenin karşı karşıya bulunduğu büyük meydan okumaları göğüsleme konusunda Anastasiadis hükümeti ve diğer siyasi partilerle işbirliğine hazır olduğunu ekledi.

Andros Kiprianu, Anastasiadis hükümetinin Downer konusunda yanlış icraatlarda bulunduğu görüşünün altını çizerek, Kıbrıs sorunu için tek çözüm perspektifin iki bölgeli, iki toplumlu federasyon olduğu tezinde ısrar etti.

AKEL ULUSAL KONSEY’E KIRBIS SORUNUNDAKİ ANALİZİNİ SUNACAK

AKEL’in Rum Ulusal Konseyi’ne sunacağı Kıbrıs sorunuyla ilgili öneri hakkındaki bir soruya karşılık “Kıbrıs sorunuyla ilgili yeni inisiyatifin geliştirileceği uluslararası çevre, olanaklar bu çabada karşılaşacağımız sorunlar analiz edilecek, bütün bunların bize göre göğüslenmesi gereken yöntemi önereceğiz” diyen Kiprianu özellikle Türkiye’deki ve KKTC’deki durumun objektif değerlendirilmesinin şart olduğunu, kendilerinin uygulayacağı icraat yöntemlerini de bu gelişmelerin belirleyeceğini belirtti.

Kiprianu, partisinin Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin yaklaşımının iki bölgeli, iki toplumlu federasyon olmaya devam ettiğini, bunun Kıbrıs sorunu için ulaşılabilir tek çözüm olduğunu belirterek iki bölgeli, iki toplumlu federasyon derken sadece coğrafik manayı kastettiklerinin altını çizdi.

“BÜTÜN PARTİLERİN ISRARLA İSTEDİĞİ DAİMİ RUM BAŞKAN DAİMİ KIBRISLI TÜRK BAŞKAN YARDIMCISI TEZİ Mİ GERİ ÇEKİLMELİ”

Andros Kiprianu’ya Downer belgesiyle ilgili görüşü de soruldu. “Görüş birlikleri oldu. Biz, ulaşılan görüş birliklerini kabul ediyoruz” diyen Kiprianu özetle şöyle devam etti:

“Bu itibarla belgeden de açıkça anlaşılacağı gibi birçok konu müzakere bile edilmedi. Sözgelimi toprak, güvenlikle ilgili meseleler, v.b. mülkiyet konusunda büyük görüş ayrılıkları ve anlaşmazlıklar var... Bütün bu meseleler çok derin tartışılmalı.  Güya kabul edilemez (giriş bölümü) olarak nitelendirilen Hristofyas önerilerinin geri çekilmesiyle ilgili büyük tartışmaya gelince... Dönüşümlü başkanlık, çapraz oy ve diğerlerinin Downer’ın tezi olduğu açıktır. Dimitris Hristofyas tarafından öneri sunuldu, Eroğlu tarafından kabul edilmedi ve Downer belgesinde bu gelişmeden sonra Hristofyas’ın daimi Rum başkan ve daimi Kıbrıslı Türk başkan yardımcısı tezine geri döndüğü açıkça belirtiliyor. Soruyorum geri çekilecek olan ne? Bu tez mi? bu bütün siyasi partilerin ¬ısrarla istediği bir şeydir. Aynı zamanda çözümden sonra Kıbrıs’ta kalacak yerleşiklerin sayısıyla ilgili hiçbir ifade yer almıyor. Acaba neyin geri çekilmesini istiyorlar? Bütün bu tartışma, halkın bir kısmının kulaklarını okşamak için yapılıyor kanaatindeyim.”

“TÜRKİYE’DEKİ VE KIBRIS TÜRK TOPLUMUNDAKİ GELİŞMELERİ ÇOK DİKKATLE İNCELEMELİYİZ”

Anastasiadis’in, müzakere grubunda yer alacak bir AKEL’li konusunda kendilerine bir teklif aktarmadığını, dolayısıyla reddettikleri veya kabul ettikleri bir şey de olmadığını söyleyen Kiprianu,0 Türkiye’deki gelişmelerin Kıbrıs sorunu prosedürünü etkileme ihtimali olup olmadığı sorusuna karşılık şunları söyledi:

“Yalnız Türkiye’deki değil, Kıbrıs Türk toplumundaki gelişmeler de etkileyecek. Türkiye’deki gelişmelerin neler olacağını görmeyi beklememiz gerekir çünkü gelişmelerin seyriyle ilgili kapsamlı bir görüntü var ve fikir elde etmek için henüz çok erkendir. Şu anda cereyan edenler Erdoğan’ın Kıbrıs sorununu yönetme olanağını ve itibarının altını oyuyor. Gül ile Erdoğan arasındaki anlaşmazlıktan sonra yeni bir parti kurulması ihtimaliyle ilgili söylentiler bile var ki bu gelişmeleri etkileyecek bir şeydir. Bütün bunların Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına etkisinin ne olacağı konusunda kapsamlı bir sonuca varabilmek için bekleyip görmemiz gerek. Ancak bir etkisi olacağı kesindir. Bu etki büyük ihtimalle de olumsuz olacaktır. Aynı zamanda, sözde hükümetin düşmesinden sonra Kıbrıs Türk toplumu içinde de gelişmeler bekleniyor. Kıbrıs Türk toplumu yeni liderliğini seçmek için erken seçime gidiyor ve bu seçimlerin sonucu zannederim Kıbrıs sorununun çözüm çabalarını etkileyecek. Dolayısıyla gerek Türkiye’deki, gerek Kıbrıs Türk toplumundaki gelişmeleri çok dikkatle incelemeliyiz.”

DOWNER BELGESİ... “HÜKÜMET MESELENİN FARKLI OLDUĞUNU İTİFAF EDENE KADAR PEŞPEŞE YALANLAR SÖYLEMEK ZORUNDA KALDI”

Anastasiadis hükümetinin bugüne kadarki icraatlarını da değerlendiren AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Kıbrıs sorununda hiç yapılmaması gereken şeyler yapıldığına işaret ederek şunları söyledi:

“Şu anda hükümete savaş açmak istemiyorum ancak Downer belgesi konusunda çok daha iyi bir icraat olabilirdi. Yani hükümet, meselenin aslında farklı olduğunu itiraf edene kadar peş peşe yalanlar söylemek zorunda kaldı. Başkan Anastasiadis daha ilk baştan, Downer belgeyi bana verdi ve gizli tutmamı istedi, bu nedenle siyasi partilere veremem diyebilirdi ve mesele bu noktada kapanırdı. Yine, Hristofyas’ın sözde kabul edilemez önerilerinin geri çekilmesi söylemi de objektif değildir, Kıbrıs sorununun özüne odaklanmak yerine halkın kulağını okşamak hedefini taşıyor. Bu nedenle hükümetin daha az konuşmasını ve siyasi partilerle konuların özünü daha çok tartışmasını öneririm.

“BAN’A GÖNDERİLEN MEKTUP DA YAYINLANMAMAL, RAHATSIZLIK DİPLOMATİK YOLDAN DİLE GETİRİLMELİYDİ”

Verilebilecek diğer bir örnek ise Genel Sekreter’e gönderilen Aleksander Downer’la ilgili mektuptur. Mektubun Ban’a gönderilmesi ve Downer’ın üslubundan duyulan rahatsızlığın diplomatik yoldan ifade edilmesi yeterliydi. Korkarım mektup da kamuoyunun duygularını okşamak için yayınlandı.  Ancak bu Kıbrıs sorununun ileri götürülmesi ve çözülmesi çabasına hizmet etmiyor.”

Kasulidis’e, Downer’ın uzaklaştırılması talebinde bulunulmasına karşı olup olmadığı da soruldu. Bu meselenin kamuoyu önünde tartışılmaması gerektiğinin altını çizen Kasulidis “Ulusal Konsey’de tartıştık, görüşler dile getirildi. Bu itibarla Başkan icraatlarını alenen konuşmadan yapmalıdır” dedi. Şahsi görüşü sorulduğunda ise şunları söyledi: 

“Downer ilk kez bugün sorun çıkarmıyor, sürecin tamamında sorun yarattı. Açıklamalarında daha dengeli olacak birinin bulunması mümkünse harcanmakta olan çabalar açısından bunun cesaret verici olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla Başkan Genel Sekreter’le istişare ederek, böyle bir şeyin mümkün olup olmadığını görecek ve daha ileri icraatlar için karar verecek.”

Kaynak:TAK

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.