1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. ERDOĞAN: ÇÖZECEĞİNİZE İNANIYORSANIZ DURMAYIN
ERDOĞAN: ÇÖZECEĞİNİZE İNANIYORSANIZ DURMAYIN

ERDOĞAN: ÇÖZECEĞİNİZE İNANIYORSANIZ DURMAYIN

Sürecin ara bölgede duraksadığına kanaat getiren Mustafa Akıncı ve ekibi, “Burgenstock modeli” istedi ve ısrarcı oldu

A+A-

Akıncı konuyu BM yanında, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü.

ERDOĞAN VE AKP DESTEKL VERDİ:

Türkiye Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin, “milliyetçi oylara da” ihtiyacı vardı. Erdoğan beklenenin aksine, AK Parti hükümeti ile birlikte “Kıbrıs’ı satıyorlar” yollu milliyetçi eleştirilere aldırış etmeden süreci destekledi

AB’YE KIRGINIM:

Sayın Akıncı 2004 yılını hatırlayın. O dönem, AK Parti tam anlamıyla Türkiye’de iktidar değildi. Her türlü vesayete rağmen biz çıktık ve Kıbrıs’ta çözümü savunduk. Şimdi de aynı noktadayız. Ancak, evet diyen Kıbrıslı Türklerin hakkının teslim edilmemesi, AB nezdinde bizleri üzmeye devam etmektedir. Bu konuda da kırgınım

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ekibi ile birlikte Kıbrıs sorununun çözüm sürecini ara bölgeden, İsviçre’ye taşımak için yoğun bir çaba harcadı. Önce Birleşmiş Milletler, ardından da Nikos Anastasiadis Akıncı’nın “2016 sonuna kadar çözelim ve kalan konuları da yoğun bir müzakere temposu içerisinde yurt dışında bitirelim” baskısını kabul etti.

Ancak, bu süreçte, Türkiye’deki seçim nedeniyle, Akıncı ve ekibi Türkiye’nin sürece karşı çıkmasından korktu. Zira, Türkiye Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin, “milliyetçi oylara da” ihtiyacı vardı. Erdoğan beklenenin aksine, AK Parti hükümeti ile birlikte “Kıbrıs’ı satıyorlar” yollu milliyetçi eleştirilere aldırış etmeden süreci destekledi.

Uyuma önem verildi

Kıbrıs’ta müzakereler bir yandan devam ederken diğer yandan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve ekibi Türkiye ile temas ve istişarelerini de sürdürüyordu. Ankara ile Lefkoşa arasında müzakere süreci ile ilgili tam bir uyum vardı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasında yapılan değerlendirme toplantılarında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Akıncı’ya 2004 Annan Planı sürecinde Türkiye’de iktidara yeni geldikleri dönemde çözüm sürecine verdiği desteği anımsatarak o dönemde kendilerine verilen sözlerin tutulmamasından duyduğu rahatsızlığı da dile getirecek ama Akıncı’ya “siz çözüme ulaşabileceğinize inanıyorsanız bunu deneyin” diyecekti.

Erdoğan, Akıncı- Anastasiades görüşmeleri süresince Akıncı’ya destek verirken, Türkiye de süreç boyunca olumlu katkılarda bulunmayı sürdürdü.

Erdoğan 2004’ü hatırlattı

Erdoğan- Akıncı görüşmelerinin en kritik anında, Akıncı’yı rahatlatan şu cümleyi kurdu:

“Sayın Akıncı 2004 yılını hatırlayın. O dönem, AK Parti tam anlamıyla Türkiye’de iktidar değildi. Her türlü vesayete rağmen biz çıktık ve Kıbrıs’ta çözümü savunduk. Şimdi de aynı noktadayız. Ancak, evet diyen Kıbrıslı Türklerin hakkının teslim edilmemesi, AB nezdinde bizleri üzmeye devam etmektedir. Bu konuda da kırgınım.”

2004’te Türkiye’de partisi iktidarda olsa da tam olarak kontrolü ele alamadığı bir dönemde Kıbrıs konusunda büyük siyasi riskler aldığını her fırsatta Akıncı ile yaptığı görüşmelerde hatırlatmaya devam etti.

Erdoğan’ın da desteği alındı

Müzakere süreci ara bölgede Rum Lider Anastasiades’in yarattığı bahanelerle kilitlenince Cumhurbaşkanı Akıncı müzakerelerin Kıbrıs dışına taşınması kararını verdi.

Ekibi ile beraber garantörlerin de katılımının sağlanacağı yeni bir müzakere yöntemi geliştirilmesi stratejisini geliştiren Akıncı bu konuda Ankara’ya böylesi bir yönteme katılıp katılmayacaklarını sordu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptıkları değerlendirme toplantısında konuyu gündeme getiren Akıncı, “Ara bölgede daha fazla ileri gidilemeyeceği ortaya çıktı. Bize göre süreç Kıbrıs dışına taşınmalı ve garantörlerin de bir şekilde katılımı sağlanarak belirlenecek yeni bir yöntem ile tüm konuların hem kendi içinde hem de çapraz bir şekilde ele alınabilecekleri bir zemin yaratılmalı” dedi.

Erdoğan bu konuda karar alınması halinde Türkiye olarak burada yer almaya ve katkı koymaya hazır olduklarını söyledi.

mavroyannis.jpg

Hüseyin Ekmekçi’nin Notu:

Erdoğan’ın AB kızgınlığı

Sürecin ara bölgeden alınarak, yurt dışına taşınması, oldukça stratejik bir karardı. Zira, Akıncı’ya göre, “Rum milliyetçilerin etkisi altına giren Anastasiadis ve müzakere heyeti, duraklama devrine” girmişti.

Türkiye’de “genel seçimler” vardı ve sıkıntılıydı…

Neden sıkıntılı?

Zira, AK Parti yeniden tek başına iktidar olmalıydı.

Olmadı da…

Yeniden erken seçime gidildi.

Ahmet Davutoğlu gitti, Binali Yıldırım geldi.

Ama Türkiye hiç Kıbrıs sürecinden kopmadı.

İlk kez okudunuz.

Erdoğan, Akıncı’nın bu endişelerini ortadan kaldıran cümleler kurdu.

2004’ü hatırlattı.

“O zamanki her türlü vesayete rağmen bir Kıbrıs konusunda çözümü savunduk” dedi.

Akıncı’nın Erdoğan’a iletmediği ama içten içe duyduğu bir endişe vardı:

“AK Parti seçime giderken, Kıbrıs konusunda bir ilerleme seçim malzemesi yapılabilir, bundan endişe eden Erdoğan ve AK Parti yönetimi de Kıbrıs konusunda geri durabilirdi…”

Bu sürecin ölmesi demekti…

Zira gelinen aşama,”garanti ve ittifak anlaşmalarının da görüşüleceği bir” süreçti.

Garantörler de orada olmalıydı…

AK Parti seçimde, milliyetçi kesimlerin Kıbrıs üzerinden saldırısına ve oy kaybına maruz kalabilirdi.

Öyle olmadı.

Erdoğan, “Biz 2004’de her türlü vesayete rağmen çözümü savundu, şimdi de savunuyoruz” diyerek, bir anlamda Akıncı’nın ciddi oranda rahatlamasına neden oldu.

Erdoğan’ın bir de sitemi vardı ama. Bunu da hatırlattı Akıncı’ya:

“AB, Kıbrıs BM çözüm planına (Annan) evet diyen Kıbrıs Türküne haksızlık etti. Bu haksızlık devam ediyor… Buna kırgınlığım sürüyor…”

Ancak, Erdoğan kırgınlığını ve kızgınlığını sürecin önüne koymadı… Akıncı ve ekibi, Ankara’dan rahat dönmüştü…  

Mete Tümerkan’ın Notu:

Erdoğan Akıncı’ya yeşil ışık yaktı

Kıbrıs müzakereleri Lefkoşa’da ara bölgede kendi kendini tekrar eden bir sarmalın içine girince çıkış yolu arayan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bu konuda Ankara’nın da nabzını tuttu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la müzakereleri ara bölgeden Kıbrıs dışına taşıma konusundaki düşüncesini paylaşan Akıncı, BM Genel Sekreteri’nin müzakerelerin ada dışına taşınmasına sıcak bakması ve garantörleri de davet etmesi halinde Türkiye’nin bu konuda ne yapacağını sordu.

Erdoğan bu konuda çok netti.

“Biz varız” yanıtını veren Erdoğan, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda her zaman çözümden yana olduğunu ve katkı yaptığını hatırlattı.

Erdoğan AK Parti’nin Türkiye’de iktidara geldiği daha ilk yıllarda kendisinin Annan Planı döneminde ortaya koyduğu çözüm iradesini atıfta bulundu.

Düşünün, o günlerde Erdoğan parti başkanı olmasına rağmen daha Başbakan değildi.

Ama “Kırk yıldır süren politikalarla Kıbrıs’ta bir yere varılamadığını” söylemek suretiyle Türkiye’deki mevcut yerleşmiş yapıya karşı savaş açmıştı.

Herkes şaşkındı.

Türkiye’nin Kıbrıs politikasını radikal bir şekilde değiştirecek adımlar atıldıkça özellikle Türkiye’deki yerleşmiş yapı buna tepki gösteriyordu.

Erdoğan buna rağmen büyük bir siyasi risk almıştı.

Annan Planı’nı sürecinde Türk tarafı üzerine düşeni fazlası ile yapmış ama AB ve BM başta olmak üzere uluslararası oyuncular verdikleri sözleri tutmamıştı.

Bu tabii ki Erdoğan’da büyük bir burukluk ve uluslararası kamuoyuna karşı Kıbrıs konusunda güvensizlik yaratmıştı.

Akıncı ile görüşmesinde bunları da hatırlattı.

Ama “Siz bir kez daha denemek istiyorsanız deneyin, biz varız” dedi.

Havadis

Seçimi kaybetti, tavrı değişti

BM’de görev almak üzere bir pozisyona aday olan ama seçimi kaybeden Rum Müzakereci Andeas Mavroyannis seçim sonrasında bambaşka bir kimlikle masada oturmaya başladı. Bazı çevrelere göre Mavroyannis seçilememesinin sorumluluğunu başta Rum Lider Nikos Anastasiades’e yüklemişti. Bir de Amerikalılar ile İngilizlere…

Mavroyannis’e göre kendisinin müzakereci olarak devam edebilmesi için BM’de kulis yapılmış ve seçilmesi engellenmişti. Bunun hesabını müzakere masasında sormalıydı. Bu arada Mavroyannis’in seçilip BM’ye gitmesi ile birlikte kendisinin müzakereci olabileceği beklentisi içinde olan Rum Sözcü Nikos Hristodulides ile arasındaki rekabet ortadan kalkmış oldu.

Artık masada Anastasiades’in müzakere heyetinde çözüme karşı ittifak yapma potansiyeline sahip iki kişi olmuştu.  O günden itibaren bu durum müzakere sürecine olumsuz yansıyacaktı. Hatta zaman zaman masada Anastasiades ve ekibi arasında herkesin gözü önünde ciddi kavgalar da yaşanacaktı.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.