1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. “ERDOĞAN’IN İKİ KURUCU DEVLET VURGUSU BİZİ RAHATLATTI”
“ERDOĞAN’IN İKİ KURUCU DEVLET VURGUSU BİZİ RAHATLATTI”

“ERDOĞAN’IN İKİ KURUCU DEVLET VURGUSU BİZİ RAHATLATTI”

Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Tarihe saplanıp kalmayacağız ama

A+A-

“ERDOĞAN’IN İKİ KURUCU DEVLET VURGUSU BİZİ RAHATLATTI”

“TÜRKİYE HÜKÜMETİYLE UYUM İÇİNDE OLDUĞUMUZU GÖRMEKTEN MEMNUNUM. ANKARA’DA DUYMAK İSTEDİĞİMİ DUYDUM, MEMNUNUM”

“TARİHE SAPLANIP KALMAYACAĞIZ AMA DERS ÇIKARACAĞIZ”

“İNGİLTERE BAŞBAKANI İLE ANASTASİADİS ARASINDA İNGİLİZ ÜSLERİYLE İLGİLİ ANLAŞMAYA İTİRAZIMIZI İNGİLİZ YÜKSEK KOMİSERİ’NE AKTARDIK”

ANASTASİADİS’E ÇAĞRI… “AYAK OYUNLARINDAN VAZGEÇ VE MASAYA GEL”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son Brüksel ziyaretinde Kıbrıs’ta “iki kurucu devlete” vurgu yapmasının Kıbrıs Türk tarafını rahatlattığını söyledi.

Eroğlu, bir süre önce yaptığı Ankara ziyaretinde Kıbrıs müzakereleri bağlamında Türkiye Hükümetiyle tam uyum içinde olduklarını bir kez daha gördüğünü ifade ederek, “Uyum içinde olduğumuzu görmekten memnunum” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’nun açıklamasına göre, A Haber’e özel açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Tarihe saplanıp kalmayacağız ama onlardan ders çıkaracağız. Bugün ortada yaşanan gerçekler var. Bunları göz ardı edemeyiz. Güney’de bir devlet, Kuzey’de bir devlet var ”dedi.

“BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN AB’YE VERDİĞİ CEVAP BİZİ RAHATLATTI”

A Haber muhabirinin, “Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 yıl aradan sonra Brüksel ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, ziyaretin Türkiye’nin dış siyaseti açısından çok anlamlı ve yararlı olduğunu belirtti. 

“Başbakan Erdoğan bu ziyaretleri sırasında iki kurucu devlet olgusuna vurgu yaptı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Sayın Başbakan çok doğru söylemiştir. Sayın Schulz’un verdiği bu cevapla bir doğruya parmak basmıştır” dedi.

Yeni bir ortaklık devleti kurmak için çalıştıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı, Güney’in Kuzey’i temsil etmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını söyledi ve “Sayın Başbakan’ın AB’ye verdiği bu cevap bizim rahatlatmıştır” şeklinde konuştu.

ANKARA ZİYARETİ… “DUYMAK İSTEDİĞİMİ DUYDUM, MEMNUNUM”

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Ankara’ya gerçekleştirdiği resmi ziyaretin sorulması üzerine, gerek Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gerekse de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile müzakerelerin geleceği ve Kıbrıs Türk halkının yarınlarda ne olacağını görüştüğünü belirtti.

Ziyaret sırasında üzerinde durulan esas konunun müzakereler olduğuna dikkat çeken Derviş Eroğlu, “Ortaya koyacağımız stratejileri konuştuk. Bana sorarsanız oldukça yararlı geçti. Gerek Sayın Gül ile gerekse de Sayın Erdoğan ile yaptığım görüşmeden memnun olduğumu söyleyebilirim. Duymak istediğimi duyduğumu ve bir uyum içerisinde olduğumuzu görmekten memnun oldum” diye konuştu.

“MÜZAKERELERİN HENÜZ BAŞLAMAMA NEDENİ ANASTASİADES’İN TA KENDİSİDİR”

Müzakerelerin henüz neden başlamadığı yönündeki bir soruya Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiades’in seçilmesinin ardından ilk olarak Güney Kıbrıs’taki ekonomik sorunları mazeret göstererek müzakerelere başlamak istemediğini kaydetti. 

Cumhurbaşkanı Eroğlu Ekim ayına kadar müzakerelere başlanmasının gündeme gelmesine rağmen Rum lider Anastasiades’in bir oyalama taktiği ile ortak metin talebinde bulunduğunu söyledi.

“Bu ortak açıklama kâğıtlarında bugüne kadar biz hep olumlu adımlar attık” diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Türk tarafının BM’nin de onayladığı iki öneri yapmasına rağmen Rum tarafının bunları reddettiğini ifade etti.

Konunun Güvenlik Konseyi’ne intikal ettiğini ve özellikle Rusya’nın Rum tarafının aleyhine alınacak kararları veto edeceğini hissettirmesinin ve “BM’nin objektif davranamamasının Rum tarafının işine geldiğini” belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu, uzlaşmazlığın Anastasiades’ten kaynaklandığını vurguladı. 

Müzakereler öncesi ortak metin konusundaki anlaşılmayan konuların neler olduğu sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum tarafının müzakere masasına gelmeden önce bazı hususları elde etmek istediğini söyleyerek en büyük isteklerinin tek egemenlik konusu olduğunu belirtti. 

Bu bariyeri kırmak için BM şartına uygun olarak kabul ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum tarafının yeni bir ortaklık devleti yerine var olan “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” devamını sağlamak istediklerini kaydetti.

Kıbrıs’ta çözüme ilişkin Türk tarafının tezlerinin neler olduğu sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Eroğlu, BM parametreleri çerçevesinde iki bölgeli, iki toplumlu, siyasal eşitliğe dayalı iki kurucu devletin oluşturacağı yeni bir federal devlet istediklerini söyledi.  

“ÜSLER İLE İLGİLİ ANLAŞMA RUM TARAFININ ELİNİ GÜÇLENDİRİYOR”

İngiltere Başbakanı David Cameron ile Rum lider Nikos Anastasiades arasında Kıbrıs’taki İngiliz Üslerinin bir kısmının Güney Kıbrıs halkına bırakılmasına ilişkin imzalanan anlaşmayı değerlendirmesi istenen Cumhurbaşkanı Eroğlu, İngiliz Yüksek Komiseri’ne bu konudaki itirazlarını aktardıklarını açıkladı.

Eroğlu, üslerin 1959-60 anlaşmaları içerisinde Türkiye’nin,  Kıbrıslı Türklerin ve Yunanlıların da içinde bulunduğu bir müzakere masasında ortaya çıktığını, bu nedenle Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin de bu konuda bilgilendirilmiş olmaları gerektiğini vurguladı. 

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıslı Türklerin de bu üslerin bir kısmının sahibi olduğunu belirterek, bu malların Rum vasisi altına girmesine itiraz ettiklerini belirtti.  Müzakerelerin başlayacağı bir dönemde İngiltere Başbakanı ile yapılan bu anlaşmanın sadece Rumların elini güçlendirdiğini belirtti.  

“YUNANİSTAN’IN AB DÖNEM BAŞKANLIĞI RUM UZLAŞMAZLIĞINI KÖRÜKLEYECEKTİR”

AB Dönem Başkanı olan ve de garantör devlet olan Yunanistan’ın Kıbrıs sorunu konusunda etkin bir rol oynayabileceğine inanıp inanmadığı sorusunu yanıtlayan Cumhurbaşkanı, Yunanistan’ın AB Dönem Başkanlığı’nın Rum uzlaşmazlığını körükleyeceğine inandığını söyledi. AB ülkelerinin ilgisinin altı ay boyunca daha çok Güney’e yönlendirileceğini ve böylelikle Rum tarafının daha da ‘şımaracağını’ söyleyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Yunanistan’ın Kıbrıs Türk tarafının lehine bir tavır içerisinde davranmayacağını vurguladı. 

ÜZERİNDE ANLAŞILAN KONULAR

Kıbrıs müzakerelerinde üzerinde anlaşılan konuların neler olduğu sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Eroğlu şunları kaydetti:

“Benim ve Sayın Talat’ın, Sayın Hristofyas ile yaptığımız görüşmelerde dönüşümlü Cumhurbaşkanlığı prensip olarak kabul edilmişti ancak tartışması devam ediyordu.  Cumhurbaşkanlığı süreleri üzerinde tam olarak netleşmiş bir uzlaşma olmamıştı. Ekonomi konularında yakınlaşmalarımız olmuştu. Amme hizmeti ve merkez bankası konusunda, polisin Kıbrıslı Türk ve Rumlardan oluşacağı ve sayıları konusunda mutabakata varılmıştı.  Mülkiyet konusunda birçok çalışma yapılmıştır. Özellikle ben Cumhurbaşkanı olduktan sonra daha önceki liderimiz döneminde pek üzerinde durulmayan mülkiyet konusunda bayağı çalışmalar yaparak prensipler konulmuştur. Mesela takas, tazminat ve iade gibi prensipler. Güney’deki Türk mallarının kıymetlendirilmesi gibi. Bildiğiniz gibi Rum tarafı, Türk mallarını değersizleştirme politikası gütmektedir. Bizim ortaya koyduğumuz bir öneri BM tarafından da sıcak karşılanmış. Güney’deki Türk mallarının değerlerinin arttırılması projesi ve bunun hayata geçirilmesinin koşulları. Toprak konusunda sadece kriterler ortaya konmuştur. Harita konusu hiç görüşülmemiştir. Diğer konularda anlaştıktan sonra beşli zirveden önce bir anlaşma noktasına geldikten sonra toprağı görüşelim. Garantiler konusu da bu zirvede görüşelim. Ama toprak konusunda, şurası verilecek, ya da burası verilecek diye bir tartışmaya hiç girmedik.”

“MASADA HERŞEY SİZİN DEDİĞİNİZ GİBİ OLACAK YAKLAŞIMI ZORA SOKAR”

Muhabirin “Size göre müzakerelerde aşılması en zor olan başlık hangisidir” şeklindeki sorusuna Eroğlu, “Egemenlik konusuydu ama ona bir formül bulduk” yanıtını verdi.

Ancak şimdi de Rum tarafının “kurucu devletler egemen olamaz” görüşünü ortay attığına dikkat çeken Derviş Eroğlu bunun, çözümlenmesi zor bir husus olduğunu belirtti.

“Müzakere masasına oturduğumuz zaman ilk karşılaşacağımız konu da mülkiyet konusudur. Karşımıza harita konusuyla da çıkabilirler” diyen Eroğlu, Türkiye’nin garantörlüğünün iptali ve askerin Kıbrıs’tan çekilmesinin, Rumların hassasiyetle üzerinde duracağı ve tarafları müzakere masasında zora sokacak konular olduğunu ifade etti.

“TARİHE SAPLANIP KALMAYACAĞIZ AMA ONLARDAN DERS ÇIKARACAĞIZ”

Eroğlu, niyet olması halinde anlaşmanın da olacağına vurgu yaparak, “Bazı noktalara da anlayışla yaklaşmak lazım. Çünkü bir müzakere masasına oturduğunuz zaman her şey sizin dediğiniz gibi olacak düşüncesi içerisinde hareket ederseniz anlaşmaya varmak mümkün değildir. Dolayısıyla, anlaşma olacaksa her iki tarafı da memnun edecek bir anlaşma olmalıdır ki kalıcı ve yaşayabilir bir anlaşma olsun. Geçmişte yaşadıklarımız var. Tarihe saplanıp kalmayacağız ama onlardan ders çıkaracağız. Bugün ortada yaşanan gerçekler var. Bunları göz ardı edemeyiz. Güney’de bir devlet Kuzey’de bir devlet var. Bu gerçekler ışığında bir anlaşmaya varacağız ki referandumdan geçsin ve kalıcı olabilsin” diye konuştu.

“Ada’da sonuçta bir tek Türk askeri olmayacak. Bir tek Türkiyeli kökenli insan kalmayacak” yaklaşımının tartışma olmaktan çıkması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“1975’te Türkiye’den gelen ilk göçmenler artık kendilerini Kıbrıslı gibi görüyorlar. Bugüne kadar geçen zaman içerisinde bu topraklarda evlenmişler, çocuklarını ve hatta torunlarını kucaklamışlardır. Benim iki torunumun babası Türkiyeli. Buna benzer daha çok örnek var. Kendi memleketlerine gittiklerinde kendilerini yabancı gibi hissediyorlar. Ben Sayın Downer’e bir örnek verdim. Avustralya’da benim akrabalarım var. Vatandaştırlar. ‘Onları Avustralya’dan atabilir misiniz?’ diye sordum. Bana, bunun mümkün olmadığını söyledi. Bir anlaşma oluncaya kadar KKTC vatandaşı olan herkes ortaklık devletinin vatandaşı olacaktır. Biz bunu söylüyoruz. Ama onlar sıcak bakmıyor.”

“İSRAİL’İN RUMLARIN AŞIRI TALEPLERİNE İTİBAR ETMEYECEĞİNE İNANIYORUM”

Güney Kıbrıs ile İsrail arasında imzalanan anlaşmanın, kalıcı bir barışa katkı sağlayıp sağlamadığı yönündeki bir soruya ise Cumhurbaşkanı şu şekilde cevap verdi:

“Bu gibi durumlarda milliyetçi duygular ön plana, ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda, Güney Kıbrıs’ta anlaşma istemeyen cephe güçlenebilir. Ama bu gibi olaylarda iş birliği yapılabilir. Askeri tatbikatlar yapmaya başladıklarını dikkate alırsak Kıbrıs’taki Baf üssüne İsrail uçaklarının inmesine izin vermeye başladıkları gerçeği ortaya çıktıkça tabi ki bazı endişeler içine giriyoruz. Bu çıkacak doğal gaz Rum tarafını şımartıp, İsrail ile işbirliği içerisinde, bazı değişik hareketler içerisine girmeyi düşünüyorlarsa, Akdeniz sadece onlara ait değil. Türkiye’nin de çok güçlü bir ordusu vardır. Ama biz Doğu Akdeniz’de suların ısınmamasını istiyoruz. İstediğimiz her şeyin barış içerisinde çözüme ulaştırılmasıdır. İsrail’in doğal gaz konusunda Rumlar kadar fanatik olmayacağını düşünüyorum. Çünkü İsrail’de bazı çevrelerden de doğal gazı Türkiye üzerinden Avrupa pazarına göndermesi gerektiği yönünde düşüncelerin hakim olduğunu görüyoruz. Herhalde Rum’un da bazı aşırı taleplerine de itibar etmeyeceklerine inanıyorum.”

“ENİNDE SONUNDA BU SUYA MUHTAÇ OLACAKLAR”

Türkiye’den KKTC’ye gelecek suyun kapsamlı bir çözüme ne gibi katkı sağlayacağının sorulması üzerine ise Cumhurbaşkanı, gelecek suyun 75 milyon metre küp olduğunu ifade ederek “Bu su KKTC’ye yeter de artar bile” dedi.

Kaynağın, Kıbrıs’a 150 milyon metre küp verebilecek kapasitede olduğuna dikkat çeken Eroğlu, “Dolayısıyla bu borular döşendikten sonra ikinci boru hattının döşenmesi gayet kolaydır” dedi.

Bu konuyu müzakere masasında kısmen de olsa görüştüğünü anlatan Eroğlu, Rumların “Türkiye’ye bağlanma neticesini doğurur düşüncesiyle’ suyu almak istemediklerini söyledi.

Rum tarafında da su sıkıntısı yaşandığını anlatan Eroğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Zaten Kıbrıs’ın iklim şartları Rumları da bu suya muhtaç duruma düşürecektir. Çünkü oteller deniz suyunu arıtarak kullanım suyu elde etmektedir. Bu da zaman içerisinde çevreyi bozacaktır. Eninde sonunda bizim suyumuza mahkum olacaklar diye düşünürüm. Ama dün olduğu gibi bugün de Türkiye’ye bağlanmak istememe düşüncesi hakimdir. Ama ihtiyaç her zaman bazı kararların değişmesine neden olabilir.”

“ZAMANA OYNAYARAK DAHA FAZLA TAVİZ BEKLENTİSİ İÇİNDE”

“Rum lider Anastasiadis’in müzakerelere başlamama bahanesinin esas nedeni ekonomik kriz mi?” sorusuna ise Cumhurbaşkanı, esas nedenin ekonomik kriz olmadığı yanıtını verdi. Ekonomik krizi kontrol altına alabilmeleri için istedikleri sürenin Rum tarafına verildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Bu kriz 3-5 günde bitecek bir kriz değildir” dedi.

Anastasiadis’in geçtiğimiz günlerde “Ben halkımın reddedeceği bir anlaşma içerisinde değilim” yönünde yaptığı açıklamayı hatırlatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Halkımın tatmin olacağı, istediğini almış hissedeceği, referanduma sunulacak metni reddetmeyeceği bir arayış içerisindeyim. Eğer Rum tarafı, Annan Planı’nda olduğu gibi bir anlaşma metnini reddederse Kıbrıs’ta bölünmüşlük kalıcı olur’ dedi. Dolayısıyla zamana oynayarak devletleri yanına çekmek, Kıbrıs Türklerinin bu süreç içerisinde zarar görerek anlaşma nasıl olursa olsun noktasına geleceği beklentisi içerisindedir. O bakımdan bu düşüncesi, zamana oynadığının bir göstergesidir. Zaman içerisinde Annan Planı’nda aldıklarından çok daha fazlasını alabileceklerini düşünüyorlar. Rum halkının reddedemeyeceği tavizler vereceğimiz beklentisi içinde olduğunu ifade ediyor” diye konuştu.
 
“DOWNER’İN DÜŞÜNCELERİNİ DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Güney Kıbrıs ile Alexander Downer’in arasının iyi olmadığı ve Downer’in görevi bıraktığı yönündeki gelişmelerin müzakere sürecine etkisini sorulması üzerine Cumhurbaşkanı şu şekilde konuştu:

“Günün sonunda kendisi insandır. Uzun yıllar Avustralya Dışişleri Bakanlığı yapmış bir kişidir. Dolayısıyla Rum tarafından kendisine hakaretler yağdırıldı ve BM Genel Sekreteri’ne mektuplar yazılarak istenmediği belirtildi. Eğer bu görevde kalıcı olmayı isterse kendisini, Rum’dan yana tavır içerisine girmeye itebilir. Zannedersem, Rumlar maksatlı yapmaktadır. Downer, iki halkın kabul edebileceği bir anlaşmayı sağlamak için bu görevi üstlenmiştir. Ama tabi ki bu gibi taktiksel yaklaşımlarla, Downer’in düşüncelerini, Rum düşüncesi haline çevirmek için kendisini baskı altına almaya çalışıyorlar.”

ANASTASİADİS’E ÇAĞRI… “AYAK OYUNLARINDAN VAZGEÇ VE MASAYA GEL”

Rum lider Anastasiadis’e vermek istediği mesajın sorulması üzerine ise Cumhurbaşkanı şöyle konuştu:

“Bu ayak oyunlarından vazgeçsin ve müzakere masasına gelsin. Çünkü bu ortak açıklama kağıtlarıyla köklü bir çözüm zaten olmaz. İki tarafın da müzakere masasına oturması ve masada mevcut 6 başlığı enine boyuna tartışmasıyla çözüm olabileceği anlayışı içine girmesi gerekiyor. Ortak açıklama metinleriyle oynamayı değil müzakere masasında buluşmayı kendisine tavsiye ederim. Eğer samimi olarak bir anlaşma isterse müzakere masasına oturmadan anlaşma olmayacağı bilinci içerisinde olmalı. Artık zaman da daralmaktadır. Acil olarak kararını vermesi ve müzakere masasına gelmesi gerekir. Tekrar altını çizmekte fayda var. Biz ortak açıklama olmadan da müzakere masasına oturmaya hazırız. Masada neleri görüşeceğimizi ve nasıl bir çözüm elde etmeye çalışacağımızı zaten biliyoruz. Onun için, inattan ve zaman oynamaktan vazgeçsin. Kendisi cumhurbaşkanıdır. Kendi inisiyatifini de kullanabilir. Bunu kullansın ve masada buluşalım diyorum.” 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.