1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. “FUHUŞ KARA PARA RÜŞVET VE GANİMET”
“FUHUŞ KARA PARA RÜŞVET VE GANİMET”

“FUHUŞ KARA PARA RÜŞVET VE GANİMET”

“FUHUŞ KARA PARA RÜŞVET VE GANİMET”

A+A-

DPUG Genel Başkanı Serdar Denktaş,  KTÖS Yönetim Kurulu üyelerine yönelik açıklama yaptı.

Yazılı açıklamasıyla KTÖS Yönetim Kurulu üyelerine seslenen Serdar Denktaş, sendika yöneticilerinin “Adanın kuzeyindeki fuhuş, kara para, rüşvet ve ganimet, statükosunun yaratıcısı Denktaş rejiminin” diye başlayan açıklamalarını üzüntü ile okuduğunu belirtti ve “Ada’nın kuzeyinde adı KKTC olan bir devletin yaratılmış olduğunu ve öğretmenlerimizin büyük bir bölümü ve sendikanızın üyelerinin tümünün bu  devletten maaş aldıklarını unutmuş olacağınızı sanmıyorum. Ancak siyaseti ve devleti itibarsızlaştırmaktan, sürekli bir kavga, çekişme  ve hatta  nefret ortamı yaratmaktan başka bir işlevi olmayan ve Genel Sekreteriniz tarafından sürekli kullanılan bu aşağılayıcı yakıştırmalar temsil ettiğiniz öğretmenlerimizin diline yakışmamaktadır” dedi.

KKTC devletinin gerçekten sorunları olduğunu, refahın adil paylaşımından tutun da, dışa bağımlılığa kadar; demokrasinin daha da demokratikleştirilmesinden, fırsat eşitliği politikalarının geliştirilip öncelikle eğitim ve sağlıkta ancak genel olarak da tüm hizmetlerde hiçbir ayırımcılığa yer vermeden kaliteli hizmet sunmaya kadar; uluslararası hukukun tam olarak parçası olunamamasından, süregelen çözümsüzlük durumuna kadar çözülmesi gereken, uğrunda mücadele etme gerektiren bir çok sorun olduğunu dile getiren Serdar Denktaş, şöyle devam etti:
“Üzüntüyle görmekteyim ki yıllardır özellikle Genel Sekreteriniz Sayın Şener Elcil’in dilinde ifade bulan “fuhuş kara para rüşvet ve ganimet” ezberini sizler de açıklamanızın başlığına alarak, hiçbir kimseye faydası olmayan bu aşağılayıcı cümleleri çalışanı olduğunuz devleti tanımlamak için  kullanmaktan çekinmemişsiniz.

Bu “rejim”, yani bu devlet hepimizindir. Bu devlet olası bir çözümde tutunacağımız daldır. Bu devlet sizlerin de maaşını, emeklilik haklarını ödemeye çalışan devlettir. Bu devlet Eğitim’e, yani çocuklarımızın geleceğine ayırmış olduğu bütçenin %80’ini gençlerimize ve çocuklarımıza iyi bir eğitim verebilmeniz için sizlere ayıran bir devlettir.

Genel Sekreter’iniz Sayın Elcil’e destek çıkmanız değil ama onun kullandığı bir üslupla “destek” çıkmanız beni gerçekten üzmüştür.”

Serdar Denktaş, öğretmenlerin farklı bir dil kullanmasını beklediğini ifade ederek, öğretmenlerin sınıflarda çocuklara “siz” ve “sen”  veya “size” ve “sana” kelimeleri  arasındaki farkı öğretmeye çalışmakta olduğundan emin olduğunu dile getirdi ve çocukların geleceğinin şekillendiği eğitimlerinin ilk yıllarını emanet ettikleri KTÖS yöneticilerinden kadarını beklemenin herkesin hakkı olduğunu kaydetti. Serdar Denktaş, açıklamasında şunları belirtti:

“Sizlere bu konuda son kez cevap verirken, bir konuya dikkat çekmek isterim. Zamanım, Sayın Elcil’in diline yıllardır pelesenk ettiği saçmalıklara ayrılamayacak kadar değerlidir.

Bakanlık görevinden istifa ederken belirtmiş olduğum nedenleri de bir kez daha burada tekrar edecek değilim. Ancak bu açıklamaya bağlı olarak şu an toplumumuzun değişim talepleri doğrultusunda;

a) Demokratikleşme Programı b) Eşitlikçi Refah paylaşım Programı c) Çözüm, Barış inşası ve AB ile ilişkiler Programı d) Türkiye ile ilişkiler programı üzerinde çalışmakta olduğumuzu ve bu çalışmamızı da kısa bir süre sonra toplumun tüm kesimleriyle paylaşacağımızı da bilginize getiririm.
Bir önceki açıklamamda da belirttiğim gibi; KTÖS tarihi Kıbrıs Türk siyasi  tarihinin bir yansımasıdır. Bu tarih bir var olma ve demokrasi tarihidir.  Bizler DPUG olarak Kıbrıs Türk halkının yukarıda belirttiğim başlıklar altında daha demokratik, daha özgür, daha adil ve eşitlikçi bir düzene ulaşabilmesi için yoğun bir çalışma temposu içerisindeyiz. Sanırım bu koyduğumuz hedefler de KTÖS üyelerinin gönülden bağlı olduğu hedeflerdir.

Buna bağlı olarak “aynı hedefleri paylaşıyorsak ayni yolda yürümemiz” gerekecektir. Sorular diye sıralanan Sayın Şener Elcil’in spekülatif manipülasyonlarına değer vermiyorum açıkçası.

Bu saçmalıklarla ve gülünç iddialarla kaybedecek zamanımız yok. Ancak bir örneği de not olarak düşmek isterim:

Borçlu bir arkadaşımın kendi ipoteklerine ek teminat olarak verdiğim kendi çeklerimin, borç ödendikten sonra, ilgili banka tarafından tüm ikazlarımıza rağmen mühürlettirilmesi sonucu  “çek yasaklı” olarak ilan edilmemin ardından avukatım aracılığı ile yaptığım girişimler sonucu haklılığım kabul edilmiş ve ilgili banka merkez bankasına başvurarak hatasını kabullenmiş ve çek yasağı ilanı Merkez Bankası tarafından kaldırılmıştır.

Özetle çek yasaklı değilim, çek yasaklı olarak açıklanmam da gayri yasal ve çirkin bir davranıştı. En azından siz bu çirkinliğin parçası olmayın.

Yine bilginize getirmek isterim ki bu bankaya karşı açmış olduğum tazminat davası da halen devam etmektedir. Sizin bu konuyla ilgili suçlamalarınız da eminin avukatım tarafından bu tazminat davasında kullanılacaktır.

Yakın Doğu Bankası aleyhine açtığım tazminat davası sürerken, Yakın Doğu Üniversitesi’ne “seçim rüşveti” verdiğim iddianızın ne kadar gülünç ve çirkin olduğunun sanırım geç de olsa farkına varırsınız.

İnsanların birbirlerini sevip saydığı, nefretin değil sevginin yeşerdiği, daha adil daha refah ve refahın adil paylaşıldığı,  daha iyi eğitim ve sağlık hizmetlerinin sunulduğu, daha demokratik daha özgür  bir ülke yaratmak için hep birlikte çalışmalıyız.”

Etiketler : ,
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.