1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. “GAZI ŞİMDİDEN TÜRKİYE İLE KONUŞUN!”
“GAZI ŞİMDİDEN TÜRKİYE İLE KONUŞUN!”

“GAZI ŞİMDİDEN TÜRKİYE İLE KONUŞUN!”

ABD’nin Güney Kıbrıs Büyükelçisi John Koenig;

A+A-

“GAZI KIBRIS MEB’İ ÜZERİNDEN TÜRKİYE VE AVRUPA’YA TAŞIYACAK BİR BORU HATTININ JEOPOLİTİK VE EKONOMİK DEĞERİ VARDIR”

“TÜRKİYE GERÇEKTEN ÇOK CİDDİDİR VE ÇÖZÜMÜN BAŞARILMASI İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPACAK”

“ÜLKENİN LİDERLERİNİN BU ZENGİNLİĞİ NASIL YÖNETECEKLERİ KONUSUNDA DOĞRU, UZUN VADELİ VE VİZYONU OLAN KARARLAR ALMAK GİBİ BÜYÜK BİR SORUMLULUĞU VAR”

“ADIM ADIM MARAŞ AÇILACAK, BAŞKA GÜVEN YARATICI ÖNLEMLER DE UYGULANACAK”

ABD’nin Güney Kıbrıs Büyükelçisi John Koenig, Doğu Akdeniz doğalgazını sözde Rum “MEB”i üzerinden Türkiye’ye ve Avrupa’ya taşıyacak bir boru hattının jeopolitik ve ekonomik değerine vurgu yaparak, Rum yönetiminin; konuyu şimdiden Türkiye ile konuşması gerektiğini vurguladı.

Haftalık Kathimerini, Koenig ile yaptığı söyleşiyi manşete çekti ve okurlarına “Gaz Konusunda Türkiye İle Konuşun” başlığıyla aktardı, ABD’nin doğalgazı Kıbrıs sorunu ve bölgedeki diğer siyasi anlaşmazlıkların çözümünde katalizör gördüğünü, Maraş’ta hareket istediğini ve AB’nin, çözümden sonra Kıbrıs’a güvenlik sağlayabileceği görüşünde olduğunu belirtti.

ABD’nin Kıbrıs sorununun yeni çözüm sürecindeki rolünü yoğunlaştırdığı, ABD büyükelçisinin prosedüre daha önce hiç olmadığı kadar aktif katılımının dikkat çektiğine işaret eden gazete, Koenig’e,  bu izlenimin doğru olup olmadığını sordu.

ABD olarak müdahiliyetlerini yoğunlaştırdıklarını kabul eden Koenig, “Çünkü birçok çıkarın aynı çizgide olduğunu görüyoruz” dedi, şöyle devam etti:

“Birçok anahtar-oyuncu, olguları aynı şekilde görüyor. Kıbrıs hükümeti, Kıbrıs Rum tarafı bir çözüm başarmak istiyor. Başkan Anastasiadis ve hükümeti, ABD ile daha sıkı bir işbirliğine çok açıktır. Türkiye; Kıbrıs sorununun çözümüne katkı koymayı çok istiyor, çözümün, bölgedeki çıkarlarını ileri götürmesine yardımcı olacağını düşünüyor. Kıbrıs Türk tarafının katılımı da ciddidir. Dolayısıyla bu şartlar altında prosedüre desteği büyük fırsat görüyoruz.”

“ABD’nin şu anda daha aktif katılımı için sadece Kıbrıs’taki şartların mı elverişli olduğuna inanıyorsunuz yoksa bölgede başka unsurlar da var mı?” sorusuna karşılık Koenig “Bölgede Kıbrıs meselesi konusunda önemli oyuncu olan Türkiye’den söz ettim” vurgusuyla başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Genel anlamda, birçok çözülmemiş ihtilafıyla bölge bu dönem biraz karışık. Ancak Kıbrıs’ın şimdi İsrail ile yapıcı bir ilişki kurmaya çalışması bizim için önemlidir. ABD ile dost ve müttefik ülkeler olan İsrail, Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan’ın aralarındaki muhtemel işbirliklerini inceliyor olmaları bizi cesaretlendiriyor. Bizi, Türkiye’nin, bölgedeki işbirliği ilişkilerini güçlendirmek için mi Kıbrıs sorununun çözümünü istediği ilgilendiriyor.”

“TÜRKİYE GERÇEKTEN ÇOK CİDDİDİR VE ÇÖZÜMÜN BAŞARILMASI İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPACAK”

Koenig’e ABD’nin Türkiye ile temaslardan edindiği izlenimlerin neler olduğu ve özellikle, Türkiye’nin bu sefer çözümü ciddi ciddi düşünüp düşünmediği soruldu. Amerikan Büyükelçi, ABD Başkanı Obama-TC Başbakanı Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı Kerry-TC Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Burns-TC Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Sinirlioğlu görüşmelerine Kıbrıs sorununun sıklıkla konu edildiğini söyledi, “Türkiye gerçekten çok ciddidir ve çözüm başarılması için elinden geleni yapacak” ifadesini kullandı.

Gazetenin; “Hidrokarbonların bölgedeki ihtilafların çözümüne araç olabileceğine inanıyor musunuz? ABD’nin jeopolitik hedeflerinden biri bu olabilir mi?” sorusuna karşılık, bölgedeki ihtilafların çözümünün ABD’nin ana hedefi olduğuna vurgu yapan John Koenig şöyle devam etti:

“DOĞALGAZ BÜYÜK YATIRIMLAR, AĞIR ALTYAPI ÇALIŞMALARI GEREKTİRİR”

“Ancak hidrokarbonların nasıl bir rol oynayacağına taraflar karar verecek. Doğalgaz; büyük yatırımlar, ağır altyapı çalışmaları gerektirir ve doğalgazın nakli için geleneksel olarak boru hatları kullanılır. Kuşkusuz başka seçenekler de var. Kıbrıs, doğalgaz sıvılaştırma terminali inşa etmekle çok ilgileniyor. Dış unsurlar olarak biz, tarafları sadece, enerji meselelerine ve siyasi hedeflerine birlikte bakmaya cesaretlendiriyoruz. Enerji rezervleri varlığı İsrail ve Kıbrıs arasındaki gibi işbirliği fırsatları yaratıyorsa o zaman seçenek incelenmeli, doğru ise uygulanmalı. Olursa, bölgedeki bütün ülkeler arasında daha yakın bir işbirliği görmek isteriz. Ancak iddialı bir planımız yok. Noble Energy gibi Amerikan şirketlerinin bölgedeki ticari faaliyetlerini destekliyoruz. Ancak iddialı bir plan oluşturmayı doğru veya yardımcı bulmuyor, sadece, ülkelerin aralarındaki işbirliğini incelemeleri gerektiğini söylüyoruz.”

Gazete, Koenig’e hidrokarbonların yalnız Kıbrıs sorununun çözümüne değil, Avrupa’nın özellikle Ukrayna krizinin ardından Rus doğalgazına bağımlılıktan kurtulma hedefi dikkate alındığında Türkiye’nin İsrail ve Yunanistan’la ilişkileri açısından da katalizör olup olamayacağını sordu.

Ülkelerin bunu istemesi halinde doğalgazın katalizör olabileceğini söyleyen Koenig, şunları ekledi:

“ÜLKENİN LİDERLERİNİN BU ZENGİNLİĞİ NASIL YÖNETECEKLERİ KONUSUNDA DOĞRU, UZUN VADELİ VE VİZYONU OLAN KARARLAR ALMAK GİBİ BÜYÜK BİR SORUMLULUĞU VAR”

“Bizi, Avrupa’nın enerji güvenliği ilgilendiriyor. Özellikle de Rusya’nın doğalgaz fiyatlarını Ukrayna hükümetine baskı yapmak için silah olarak kullandığını gördüğümüz bu kritik dönemde. hidrokarbonların Kıbrıs’ın geleceği açısından önemi konusundaki ana görüşüm, ülkenin liderlerinin bu zenginliği nasıl yönetecekleri konusunda doğru, uzun vadeli ve vizyonu olan kararlar almak gibi büyük bir sorumluluğu olduğudur. Her seçeneği incelemeleri ve Ada’nın geleceği için jeostratejik, ekonomik ve diğer teorilere uygun bir sonuca varmaları gerekir.

Sıvılaştırılmış doğalgaz, LNG, bir piyasadan ötekine daha kolay nakledilir, dolayısıyla Batı Pasifik ve Güneydoğu Asya bölgesindeki gibi fiyatların yüksek olduğu piyasaları hedefleyebilirler. Ancak terminal inşası masraflıdır, başlangıçtaki yatırım yüksektir ve bu argümanın sürdürülebilir olması için büyük miktarda doğalgaza ihtiyaç vardır. Dolayısıyla başka seçenekler de incelenebilir.”

Koenig, “Doğalgazı Türkiye’ye taşıyacak bir boru hattı perspektifine nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna karşılık ise şu cevabı verdi:

“Gazın, Kıbrıs MEB’i üzerinden boru hattıyla Türkiye’ye ve Avrupa’ya taşınması ihtimali bizi cidden ilgilendiriyor. Elbette, Kıbrıslılar bunun, komşu ülkelerle jeopolitik ilişkilerine ve ekonomilerine hizmet ettiğini düşünürlerse. Ancak aşılması gereken siyasi engeller var. Şu an, böyle bir şeyin incelenmesi için en uygun zaman olabilir. Sağlıklı bir tartışma olduğuna inanıyorum, biz tartışmayı destekliyoruz ancak sonuç Kıbrıslıların tercihidir.”

Doğalgazın Kıbrıs sorununda ilerleme kaydedilmesi için bir araç olarak kullanılabileceğine inanıp inanmadığı sorulan Koenig, müzakerelerin devam etmekte olduğunu, bunun da doğalgaz ile Kıbrıs sorununun çözümünün nasıl bağdaştırılabileceğini ve Türkiye’nin Ada ile nasıl bir ilişkisi olabileceğini düşündürdüğünü söyledi, şunları ekledi:

“Ancak, ekonomi ve doğalgaz konusu da dahil Kıbrıs sorununun çözümü ve Ada’nın geleceği ne kadar çok tartışılırsa o kadar iyi olacağına inanıyorum. Bu tartışmalara katılan kişi çevresinin genişlediğini görmek istiyoruz.”

Son cümlesi ile ne kastettiği sorulduğunda Koenig, “Farklı görüşlere, farklı çıkar bağlantılarına sahip unsurlar arasında temas olmasına daha çok ilgiyi kastediyorum. Örneğin, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar ve Ankara...’ dedi.

Gazetenin, “Müzakereler çerçevesinde temaslar mı?” diye üstelemesine karşılık da, “Hayır çifte müzakere veya buna benzer bir şey kastetmiyorum. Sadece ortak bir gelecekle ilgili meseleleri, farklı bir karşılıklı etkileşim yöntemi görüşmelerini kastediyorum. Böyle bir argümanın değeri, bir düzenleme bulunması değil, bazı vizyonların örtüşüp örtüşmediğini, ortak olup olamayacaklarını saptamaktır. Şu anda da geçmiştekinden çok daha fazla ortak vizyon olduğuna inanıyorum” dedi.

“ADIM ADIM MARAŞ AÇILACAK, BAŞKA GÜVEN YARATICI ÖNLEMLER DE UYGULANACAK”

Gazete, Koenig’le söyleşisinin Maraş’la ilgili bölümünü “Adım Adım Maraş Açılacak ve Başka Güven Yaratıcı Önlemler De Uygulanacak” başlığıyla ayırdı. Bu bölümde Koenig’e yöneltilen sorular ve Koenig’in verdiği cevaplar şöyle:

“Mağusa konusunda hareketten çok söz ediliyor. Başkan Obama bundan söz etti, AB de. Argümanın başarılma olasılığı nedir?

-Ana unsur, Kıbrıslıların çözüm prosedürünü ne kadar güvenilir gördükleridir. Son yıllarda ölçümler, kamuoyunun prosedürün güvenilirliğinden öncekinden daha çok kuşkulu olduklarını gösterdi. Dolayısıyla Anastasiadis’in, Mağusa’da kapalı kentle sınırlı olmayacak ve insanların yeni bir çözüm çabasının ciddiyetine inanmasına yardımcı olacak adımlar atılması önerisini çok iyi bir fikir gördük. Her iki taraf da Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) dediğimiz şeyi kabul etmeli. Ancak halkın, bu sefer olguların farklı olduğu, tarafların söyledikleri şeyi kastettiğini gösterecek bir şey görmeyi beklediği basit mantığını da anlıyoruz.

-Kapalı kentin açılmasından önce atılması gereken adımlar var mı, bunlar nelerdir?

-Var, ama son karar iki tarafa ait. 1970’li yılların sonunda Güvenlik Konseyi’nin ‘Maraş önceki sakinlerine iade edilmelidir’ görüşünü belirttiği doğrudur. Ancak zamanla olgular değişti ve daha sonraki müzakere turlarında Maraş çözüm anlaşmasının parçası haline geldi. Şimdi yapabileceğimiz şey, bu konular demetine, kapalı kente, limana, ortaçağ Mağusası’na (surlariçi) ve Kıbrıs’ın bu bölümündeki diğer faaliyetlere ilgi gösterenleri fikirler bulup bunları paylaşmaya ve gelecek için daha olgun bir plan geliştirmeye cesaretlendirmektir. Böylece, taraflar bu tedbirde uzlaşırlar ise olacak olan değişikliğe hazır olsunlar. Bazı incelemelerin analizinde teknik yardıma ihtiyaçları olursa biz kendilerini desteklemeye hazırız.

-Teknik destek Maraş’ın yeniden imarına da genişler mi?

-Kapalı kentin bir uzmanlar grubu tarafından ziyaret edilmesi tartışıldı... Hassas bir mesele, bölge askerin denetiminde ve bu adım ancak bütün müdahil taraflar onay verdiğinde olabilir. Ancak çözümden önce veya sonra Maraş’ın ne zaman açılacağından bağımsız olarak, bölgenin canlanması için çok şey yapılması gerektiği bir gerçektir. Kıbrıslı Türk-Kıbrıslı Rum herkesin bunu göğüsleyecek durumda olması mantıklıdır. Kapalı kentteki gerçek şartların neler olduğuna ilişkin görüşler çok farklıdır. Dolayısıyla, kentteki gerçek şartların neler olduğu bilinmeden plan yapılması zordur.”

Gazete, Koenig’e, diplomatik çevrelerde ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nda, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Kıbrıs’a muhtemel bir ziyaretinden söz edildiğini hatırlatarak, bu kadar üst düzeyli bir ziyaretin ne sağlayabileceğini de sordu.

Koenig, Kıbrıs sorununun, Dışişleri Bakanlığı görevini aldığından beridir Kerry’nin dış politika konuları arasında üst sıralarda bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Kıbrıs hükümetiyle görüşmek, her iki toplum lideriyle de görüşmek için gelmek istiyor. Kerry’nin ziyareti, müzakerelerin, anlaşmazlıkların üzerine köprü kurulması için öneriler sunulacak yeni aşamasıyla bağdaşabilecek mi onu görmek çok ilginç olacak. Bir şey öngörmek istemiyorum. Yararlı olacağını ve tarafların kendisiyle görüşmek niyetinde olduğunu düşündüğünde gelecek.”

AB’NİN KIBRIS MÜZAKERELERİNE KATILIMI...

AB’nin çözüm müzakerelerine müdahiline değerlendirmesinin ne olduğu sorulan Koenig, “Buna karar vermek tamamen iki tarafa ve AB’ye kalmış.  Pieter Van Nuffel’in varlığının kazandığı üst düzey profilin Kıbrıs Rum tarafının bazı beklentilerini karşıladığına inanıyorum. Ancak - ki bu AB’ye ait olmayan bir ülkenin temsilcisinin görüşüdür - AB’nin en önemli boyutu, her iki topluma da bir çeşit temel güvenlik sağlaması gerektiğidir. Kıbrıslı Rumlar açısından Kıbrıs’ın halen AB üyesi ülke olması önemli bir güvenlik unsurudur. Kıbrıslı Türkler de AB’yi kendi güvenliklerini güçlendiren unsur olarak bakmalıdır. Yine, daha çok güvenleri olmalı, müzakere masasında çıkarları korunacak yaklaşımında olmalıdırlar. Bütün Kıbrıslılar şu anda, geçmişte olduğundan çok daha fazla, Avrupa hukukuyla bütünleşmiş bir anlaşmanın çok daha sağlam, dış tehlikelerden çok daha korumalı olacağından emin olmalıdır.”

Tak

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.