Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla yürütülen ve çözüm ümitlerinin yeşerdiği şu dönemde Rum tarafının çekilmesiyle müzakere sürecinin kopması, ülke gündemine damgasını vurdu.

Kıbrıs'ta yaşanan bu kritik gelişmeyi Deneyimli Siyasetçi Cumhurbaşkanı Adayı Mustafa Akıncı'ya sorduk. Mustafa Akıncı, Güney Kıbrıs'ın Limasol ve Larnaka açıklarında sözde Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde (MEB) bulunan 9'uncu parselde doğal gaz arama çalışmaları yapması nedeniyle, Türkiye’nin doğalgaz araması yapılan bölgeye savaş gemilerini göndermesi üzerine, Rum tarafının müzakerelerden çekilmesi olayını değerlendirdi.

Güney Kıbrıs'ın Limasol ve Larnaka açıklarında yaptığı doğal gaz arama çalışmalarının, uluslararası hukuk kapsamında yapılan bir işlem olduğuna işaret eden Akıncı, doğalgaz araması yapılan bölgeye Türkiye’nin savaş gemilerini göndermesinin ise yanlışlığına dikkati çekti.

Rum tarafının müzakerelerden çekilmesini, Türk tarafının buna mazeret yaratmasına bağlayan Akıncı, Kıbrıs Türk ve Rum Liderleri'nin tutumunu da eleştirdi ve "karşılıklı suçlama olayıdır" dedi.

Rum tarafının müzakerelerden çekilmesiyle, Kıbrıs sorununa yönelik müzakerelerin kopması olayının, Kıbrıs sorununun aciliyetini gösterdiğini de vurgulayan Akıncı, "çözümden tarafların ne kadar yarar sağlayacağı ortadadır" dedi.

MUHABİR: GÜNEY KIBRIS'IN 9'UNCU PARSELDE DOĞAL GAZ ARAMA ÇALIŞMALARI YAPMASINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

AKINCI: "Biz hoşlanmasak da uluslararası hukuk içinde yapılan bir işlemdir. Bizim arzumuz Kıbrıs'ta çözümün olması ve bu zenginliği paylaşmamızdır. Ama çözüm olmadıkça ve biz de bu çözümde yerimizi almadıkça bu zenginlikten faydalanmamız uluslar arası hukuk bağlamında mümkün görünmüyor. Ancak Rumların yönetimindeki Kıbrıs Cumhuriyeti biz istemesek de dünyaca tanınıyor. BM Deniz Hukuku sözleşmesinin bir tarafıdır ve Mısır'la da münhasır ekonomik bölge alanının saptanması konusunda anlaşma imzalamıştır. Dünya da bu anlaşmayı tanıyor."

MUHABİR: TÜRKİYE’NİN LİMASOL VE LARNAKA AÇIKLARINDA DOĞALGAZ ARAMASI YAPILAN BÖLGEYE SAVAŞ GEMİLERİNİ GÖNDERMESİ SİZCE DOĞRU MU?

AKINCI: "Ben sorunun çözümünün savaş gemileri ile olacağına inanmıyorum. Bence bu, Rumların masadan kaçmasına da bir gerekçe oluşturdu. Kıbrıs'ta artık gerekli olan savaş gemileri değil akılla sorunu çözmektir. Bunun için de diyalog kaçınılmazdır. Bu gerekçeyi ortadan kaldırmak yani savaş gemilerini bölgeye göndermeyi bırakmak ve biran önce Anastasiadis'i masaya davet etmek gerekir. Savaşla sorun çözme dönemi Kıbrıs'ta geçmiştir. 1974'te Yunan Cuntası burada askeri bir darbe yaptı ona da askersel bir yanıt verildi. Artık yapılması gereken diplomasi yoluyla bu işleri halletmektir."

MUHABİR: KIBRIS RUM TARAFININ, MÜZAKERELERDEN ÇEKİLMESİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

AKINCI:"Dediğim gibi biz mazeret yarattık onlar da çekildi. Yine de, diplomaside nokta değil noktalı virgül ve virgül vardır. Görüşmeden başka çıkış yolu da yoktur. Görüşmeler bir an önce yeniden başlamalıdır diye düşünürüm."

MUHABİR: CUMHURBAŞKANI DERVİŞ EROĞLUNUN TUTUMUNU NASIL BULUYORSUNUZ?

AKINCI: "Eroğlu ve Rum yönetiminin tutumu karşılıklı suçlama olayıdır. İster Rum ister Türk tarafından gelsin, karşılıklı suçlamalarla bir yere varılamayacağını artık görmeleri lazım. Tarihimiz suçlamalarla dolu geçti. Artık bunu bırakıp karşılıklı anlayış geliştirmeye yol almak lazım."

MUHABİR: KIBRIS'TA ANLAŞMA BİR HAYAL Mİ OLDU DİYE SORACAĞIM AMA 'DİPLOMASİDE NOKTA DEĞİL NOKTALI VİRGÜL VE VİRGÜL VARDIR' DEDİNİZ. HALEN BİR ANLAŞMA ÜMİDİ VAR MI?

AKINCI: "Bu olay Kıbrıs sorununun ne kadar acil olduğunu gösterdi. Çözümden tarafların ne kadar yarar sağlayacağı ortadadır. Çözümün geciktirilmesi yeni gerginlikler ve istikrarsızlık anlamındadır. Hâlbuki boyutları tam olarak anlaşılmasa da, ortada bir zenginlik vardır ve bu zenginlik Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumlarındır. Bundan faydalanmak da ancak bir anlaşma ile mümkündür."