1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. “HALKIMIZA ZARAR VEREN BİR ANLAYIŞ”
“HALKIMIZA ZARAR VEREN BİR ANLAYIŞ”

“HALKIMIZA ZARAR VEREN BİR ANLAYIŞ”

“HALKIMIZA ZARAR VEREN BİR ANLAYIŞ”

A+A-

EROĞLU: “ÖNCELİKLE TÜRKİYE İLE SAĞLIKLI BİR DİYALOGLA GÜVENLİK, HAK VE HUKUK GÖZETİLMELİ”

“ŞU ANA KADAR RUM TARAFININ GEÇMİŞ TUTUMUNDAN DAHA OLUMLU BİR NOKTAYA GELDİĞİNİ HENÜZ SAPTAMIŞ DEĞİLİM”

3’ncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının bir çözüm için çaba göstermesi gerektiğini ama öncelikle Türkiye ile sağlıklı bir diyalog ve işbirliğiyle kendi güvenliğini, hak ve hukukunu gözetmesinin şart olduğunu söyledi.

Eroğlu, bugün yayınladığı açıklamada, 2’nci Cumhurbaşkanı, Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’ın, Kıbrıs Türkü’nün olası bir anlaşmayla ilgili referandumda “hayır” demesi durumunda yaşanacaklara ilişkin sözlerini eleştirdi.

Derviş Eroğlu, ortada nasıl bir antlaşma olacağına ilişkin net bilgiler yokken, referandumda “hayır” demesi halinde Kıbrıs Türkü’ne uygulanan izolasyon ve ambargoların daha de derinleşeceğini söyleyip,  halkın “evet” demeye mecbur olduğu sonucunun çıkarılmasının yanlış bir tutum olduğunu söyledi.

“HAYRET VE ÜZÜNTÜ İLE ÖĞRENDİM”

Talat’ın Güzelyurt’ta yaptığı konuşmanın kimi bölümlerini hayret ve üzüntüyle öğrendiğini kaydeden Eroğlu, “Daha ortada fol yok, yumurta yokken, karanlığa kurşun sıkarcasına olası bir referandumda Kıbrıs Türk halkının ‘ evet’ demesi için yönlendirmeye çalışan, bu amaçla yurdumuzu dolaşmaya çıkan Sayın Talat’ın Kıbrıs Türklerinin ‘ hayır’ demesi ile Rumların ‘ hayır’ demesinin aynı olmadığını söylemesi doğru bir değerlendirme değildir” dedi.

Eroğlu, Talat’ın yaklaşımının, “Kıbrıs Türkü’nün önüne kendisi için kötü bir antlaşma konulsa dahi ‘evet”  demesi gerektiği sonucunu doğurduğunu” ve bunun doğru ve gerçekçi bir mantık olarak nitelenmesinin mümkün olmadığını kaydetti.

3. Cumhurbaşkanı Eroğlu, “50 yılı aşkın bir süredir abluka, izolasyon ve kısıtlamalar altında gerçek bir varoluş mücadelesi veren Kıbrıs Türk halkına korku salmak, geleceği ile ilgili kararlarını hür iradeleriyle değil de zaten uygulanan haksız baskıların daha da artacağı korkusu altında vermesini sağlamaya çalışmak, bunu doğru bir yaklaşımmış gibi ileri sürmek demokrasi ile de bağdaşmaz” dedi.

“HALKIMIZA ZARAR VEREN BİR ANLAYIŞ”

Eroğlu, şöyle devam etti:

“Sayın Talat’ın tezine gerekçe olarak, Rumların uluslararası hukuk içinde olmasını, bizim ise uluslararası hukuk dışında olmamızı ileri sürmesi de yanlıştır ve bu yaklaşımı da Rum tarafının masadaki aşırı, kabul edilemez isteklerini makul gören,  halkımıza zarar veren bir anlayıştır. Belli ki, 2004 referandumunun ardından dönemin Başbakanı ve ardından da Cumhurbaşkanı olarak, Kıbrıs Türk Halkı için yaşamsal öneme sahip adımları atmak yerine tüm söylenenlerin, verilen sözlerin yerine getirilmesi konusunda gerekli çabayı göstermeyen Sayın Talat şimdi de kendisinin ‘ çözüme mahkumuz’ şeklindeki yanlış, bizi adeta Rum tarafının beğeneceği bir antlaşamaya mahkum sayan tavrını tüm yurda yaymaya çalışmaktadır.”

Bir antlaşmanın sağlıklı olabilmesi için iki tarafın da buna ihtiyaç duyması, iki tarafın da kendisini kazançlı, güvencede, mutlu hissetmesi gerektiğini kaydeden Eroğlu, “Zorla, baskı ile sağlanacak, iki halkın önemli kesimlerinin içine sinmeyecek bir antlaşmanın yaşamayacağını tarih bize göstermektedir” dedi.

“DEREYİ GÖRMEDEN PAÇALARI SIVAMAK”

Eroğlu, kalıcı, yaşayabilir, adada var olan güven ortamını bozmayacak bir antlaşma için çaba gösterilmesi gerektiğini ancak Kıbrıs Türk halkının önceliğinin Türkiye ile sağlıklı bir diyalog ve işbirliğiyle kendi güvenliğini, hak ve hukukunu gözetmek olması gerektiğini söyledi.

Derviş Eroğlu, şöyle devam etti:

“Sayın Talat’ın henüz ortada nasıl bir antlaşma olacağına ilişkin net bilgiler olmamasına rağmen Kıbrıs Türk Halkı’nın yapılacak bir referendumda ‘evet’ demeye mecbur olduğunu söylemesi dereyi görmeden paçaları sıvamak demektir ve yanlış bir politikadır. Daha düne kadar Rum yetkililerin söylediklerine dikkati çekenleri ‘ uzlaşı istemeyen bu nedenle halka korku veren’ kişiler olarak suçlayanların, Kıbrıslı Türklerin olası bir referandumda hayır demesinin ambargoları daha da derinleştireceğini iddiayla halkımıza korku vermeye çalışması ise sadece traji komik olmakla kalmayıp düpedüz bir çelişkidir.”

“OLUMLU BİR NOKTAYA GELİNDİĞİNİ HENÜZ SAPTAMADIM”

3. Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Sayın Akıncı ile Sayın Anastasiades’in Mayıs ayından bu yana görüşmeleri devam ettirirken yol haritası olarak benimsedikleri metin olan 11 Şubat 2014 ortak açıklamasındaki iki imzadan birini atan kişi olarak, şu ana kadar Rum tarafının geçmiş tutumundan daha olumlu bir noktaya geldiğini henüz saptamış değilim” dedi.

Ekim ve Kasım ayında yoğunlaştırılacak liderler seviyesindeki görüşmelerin ardından resmi daha rahat görebileceklerini kaydeden Eroğlu, şöyle devam etti:

“Türk tarafı olarak biz asla Rum tarafının oyalama taktiklerine daha fazla müsaade etmemeliyiz. Pek çok kez belirttiğim üzere Kıbrıs konusunun tartışılmayan, konuşulmayan hiç bir yanı kalmamıştır. Her bir taraf diğerinin hangi konuda ne söyleyeceğini, neyi yapıp, neyi yapamayacağını iyi bilmektedir.

Önemli olan niyettir. Rum tarafı henüz Kıbrıs Türk Halkı’nın siyasi, sosyal, ekonomik ve güvenlikle ilgili çok haklı, meşru, barışçı yaklaşımlarına olumlu yanıt verecek durumda görünmüyor.Veya , Rumlar dünyanın 51 yıl önce haksızca bahşettiği Kıbrıs Cumhuriyeti ünvanını tepe tepe kendi leyhine, bizim aleyhimize kullanmak için bilerek isteyerek  haklı istemlerimize olumlu yanıt vermiyor.

Kıbrıs Türk tarafı, görüşmelerin ifade edildiği gibi  Rum kesiminde milletvekilliği seçimlerinin yapılacağı Mayıs 2016’yı bir doğal takvim olarak görmeli, bu tarihe dek bir sonuca ulaşılması için tüm ağırlığını ortaya koymalı ve Sayın Talat’ın da sözünü ettiği haksız izolasyon ile ambargoların kalkması için vereceği topyekün mücadele başta olmak üzere olası Rum uzlaşmazlığı ve oyalama taktikleri karşısında nasıl bir yol izleneceğini belirleyeceğini şimdiden dünyaya ilan etmelidir.

Özgürlüğümüzü, güvenliğimizi savunurken dünya bize kızar, cezalandırır diye korkmak, halkımızı korkutmak, Rum tarafından bir lütuf bekliyormuşuz havası yaratmak hem Kıbrıs Türkü’ne yakışmaz hem de doğru bir çözüm antlaşması yolunda bizlere en küçük bir fayda sağlamaz.”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.