1. HABERLER

  2. SAĞLIK

  3. 'HASTA HAKLARI İHLAL EDİLİYOR'
'HASTA HAKLARI İHLAL EDİLİYOR'

'HASTA HAKLARI İHLAL EDİLİYOR'

'HASTA HAKLARI İHLAL EDİLİYOR'

A+A-

Evrensel Hasta Hakları Derneği Başkanı Emete İmge, hasta haklarının ihlal edildiğini vurgulayarak, “Hasta hakları ihlali var ve hasta hakları meselesi hekimin 4 bin TL meselesinin ucuna bağlı değildir çünkü bu tartışma yıllarca sürebilir” dedi.

 

Fayka Arseven KİŞİ

İmge, sağlığa güvenin olmadığını bu konuda bir erozyonun yaşandığını ifade eden İmge,  “Bu sadece bizim tespitimiz değil çeşitli, raporlarda da sağlığa güvenin düşük düzeyde olduğu ortadadır” diye belirtti.


Kamuda çalışan hekimlerin ikinci iş yapmasını doğru bulmadıklarını da kaydeden İmge, “Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin açtığı dava doğru bir davadır. Bu konuda bir yığın polemik var ama prensip olarak doğru bir şey yaptılar, ‘devlet görevini, yapmalıdır’. Tespit edilen klinikler kapatılmalıdır ama bunu hiçbir hükümet, bakan yapamadı ” dedi.

Sağlıktaki sorunlar, doktor özelinden, alt yapı sorunundan, haklardan, maaşlar özelinden konuşuluyor hep… Hasta hakları bu sorunlar yumağının neresindedir?


Emete İMGE: Sağlıkta sorunlar yumağı var ve bu hükümetlerin önünde duruyor. Çözüme ihtiyaç var ancak çözülemiyor. Meclis’te birçok doktor vekil  olan ülkede yaşıyoruz. Bu sorunların çözülememesi manidadır. Her gelen hükümet sağlıkta reformdan bahseder, reform yapmak için gelir. Kimisi çalışma, kimisi master plan yapar. Ama siyasi iradenin uzun sürmemesi nedeniyle, sık sık seçim olması, hükümetlerin, kabinelerin değişmesi ile bir türlü o helvayı yapamıyoruz. Sorunun ne olduğu belli, ne istediğimiz belli ama sonuç çıkmıyor. Kısır döngünün içindeyiz. 

Hasta hakları açısından sağlık hizmetlerini kullanan bizleriz, işin mutfağında değiliz. İşin mutfağındakiler mutsuz, bu önemli bir tespit. Tatminsiz, işlerini yapamadıklarını söylüyorlar. Bizim için önemli o.Çalışma ortamlarının uygun olmadığı, eleman eksikliği, cihaz eksikliği hatta daha derinlemesine gidecek olursak, cihaz vardır ama kalibrasyonu olmadığı için yaptıkları işlerin kalitesi açısından emin olup olmadıkları konusunda tartışma var. Dolayısıyla mutfakta zaten sorun var, kullanıcılar olarak bu da bize yansıyor.   

2009’da Sağlık Çalışanları Yasası geçtiğinde, özellikle hekimlerin kamuda çalışan hekimlerin 2’nci iş yapma meselesi kağıt üzerinde netleşti. 2009’daki yasaya göre, kamuda çalışan hekimin bir karar vermesi gerekirdi,  Sağlık Bakanlığı’nın da bunu denetleyip, hala özelde hizmet veriyorsa kliniğini kapatmalıydı. Aradan 6 yıl geçti, hatta UBP döneminde Ahmet Kaşif tarih bile vermişti, ‘şu tarihe kadar kapatacağım’ diye. Kapatılacak mı diye hodri meydan bekledik. Ama olmadı, kapatamadı.

Bugünün Sağlık Bakanı biliyorsunuz, Hasta Hakları Derneği’nin kurucularındandır, o da aynı şeyi söylüyor, ‘kamuda çalışan hekim ya kamuda ya da özelde çalışacak’ diye… Ancak bakanlığa geldikten sonra, Sağlık Çalıştayı kapsamında ortak akıl zaten ortaya çıktı, ne yapılması gerektiği noktasında.  Ama klinik kapattırma konusundaki sorun çözülemedi.  Mesele çok uzun ama özetle söyleyecek olursam hastanın gözünden;  hekim kaç para ister, hakkını alması için kaç para alması lazım, devlet vermeli midir, Maliye’de para var mıdır,  bizi ilgilendirmiyor. Devlet görevini bu meslek grubuyla uzlaşmayı ve sorunu çözmeyi bilmelidir.  Görevi de budur, onun için iktidar olmuştur.

Ülkenin en büyük üniversite hastanesinde  kanser hastaları ile ilgili bir hizmeti varsa ve vatandaşlarımızın hizmet almasında sorun varsa ve bu sorun Sağlık Bakanlığı ile ilgili üniversite hastanesi ile  çözülememişse orda da Sağlık Bakanlığı’nın görevidir, bu sorunu çözmek. Çünkü biz vekalet veriyoruz ve görev aldıkları sürede bu sorunları çözmek zorundadırlar. Sağlık çalışanını mutlu ne edecekse, o ortak yol mutlaka bulunmalıdır.

En önemli servislerde, Onkoloji, Nefroloji ya da başka bölümlerde eleman eksikliği  vardır.  Bunlar öncelikle belirlenmelidir. Çünkü tek hekim olduğu zaman o hekim yorulur, gergin olur, hasta ailesi ile gergin şekilde görüştüğü için hasta memnuniyetsizliği olur.  Ama ağır koşullarda çalışıyorsa, bu hekimin suçu değildir. Sağlık Bakanlığı’nın bu gibi eksiklikleri ve öncellikleri belirleyerek halletmesi gerekir. Bunu sadece şimdiki bakana değil, bugüne kadar hükümet edenlerin hiçbiri bu sorunları çözemedi.  Çünkü ciddi anlamda siyasi irade eksikliği vardır.
Sağlık Bakanlığı icra olarak bir sürü iş yaparken, arkasında durmuyorsa hükümet, finansman halledilemiyorsa… Bakanın defa defa açıklaması var;  ‘Finansman sorunumuz yoktur’ diyor. Ama öteki taraftan kadrolar açılmıyor. Maliye Bakanlığı ‘vermem’ diyor. Bunu çözecek olan hükümettir. Biz hastalar olarak bunun polemiğine girmeyiz.  Biz görev bekleriz, biran önce sorunları çözsünler.

“Devlet görevini yapmıyorsa birinci suçlu kendidir”

Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin açtığı dava gündemde. Kamuda çalışan  hekimlerin ikinci iş yapması Anayasal suçtur deniliyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

Emete İMGE: Sağlık Bakanlığı’nın görevlerinden biride denetimdir. Özel hastaneleri de denetleyecek, kendi hastanelerini denetleyecek.
Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin açtığı dava doğru bir davadır. Bu konuda bir yığın polemik var ama prensip olarak doğru bir şey yaptılar, ‘devlet görevini, yapmalıdır’. Yasalar önemlidir, uymalıyız.
Sağlık hakkı devletin koruması altındadır. Anayasa hükmüdür ve hasta hakları bundan çıkar. Bunu korumakla görevli olan devlet görevini yapmıyorsa birinci suçlu  kendisidir. 

‘Bazı hekimler öğleden önce mesaiyi bitirir’

Kamu çalışanlarının 2’nci iş yapması yasak, peki biz hastalar olarak bazı doktorların mesai saatleri içerisinde özel kliniklerinde çalışması sonucu haksızlığa mı uğradık?

Emete İMGE: Tabii ki… Hasta hakları ihlalinin bir kısmı da tam gün hizmet vermesi gereken bazı hekimlerin öğleden önce işinden ayrılmasıdır. Bazı doktorlar, hastaneden ayrılmasa bile servisinde oturmaktadır. Halbuki iyi bir poliklinik yapabilmesi için -çünkü özel kliniğinde aradaki farkı görebiliyoruz, insana saygı, bilgilendirme hakkı, eğitim vermesi gerekiyorsa eğitimini veriyor, o tetkiki niçin istediğini size anlatıyor olması gereken budur- özel klinikte olan özel ihtimam, sevgi ve alaka devlet hastanesinde de olması gerekir. Ama bu kaotik düzende bu yapılamadığı için hasta hakları ihlalleri olmaktadır. Çatışmacı bir ortam yaratılmaktadır. Sağlık kuruluşunun sağlayamadığı ortamdan dolayı, sağlık çalışanlarının kendi sorunları vardır.  Dolayısıyla nüfusun ölçülemediği bir ülkede garip hasta yoğunluğu vardır. Polikliniklerde yeterli çalışma saatleri de yoktur.

Yatılı servislerde de sorunlar vardır. Özellikle en çok şikayet edilen konulardan biri hemşirelerle ilgili. 1974’ten sonra değişen yasalarla 74 öncesi yasalarına göre hasta bakıcılık hasta bakıcılık hizmeti ortadan kalktığı için hemşireler dünya hemşirelik tanımına göre hiç de kendilerini hasta bakıcı olarak görmemektedir ve bazı hemşire  bunu yaparken, bazısı yapmıyor. Dolayısıyla hasta ailesi, hasta ailesi yoksa parayla tutulan kişiler ki bu kişilerin ehil olup olmadığını bilmiyoruz hasta bakıcılık yapıyor.

Ailelerin veya parayla tutulan bakıcılıların hasta bakıcılığı yapmasını doğru buluyor musunuz?


Emete İMGE: Refakatçi olarak eğer elini tutmak, şefkat göstermek için oradaysanız o refakatçidir. Ya hastanın bilinci açık değil de onun adına karar veriyorsanız, refakatçisiniz.  Ama hastanın üzerini çıkarmak hemşirenin görevidir. Ameliyatlı birisinin kolunda iğne varken, çarşafını değişmek, üstünü değişmek bunlar illa ki hasta ailesinin yapması gereken işler değildir.
Hasta bakıcılık hizmetlerinin olmaması sağlık hizmetlerinin eksik halkalarından biridir.

‘Doğumhanelerde pek çok ölüm var’

Sağlıkta yapılan denetimleri yeterli buluyor musunuz?


Emete İMGE:  Geçen gün bakanı ziyaret ettik. Orada da söyledik; sağlığa güven yoktur. Bu sadece bizim tespitimiz değil çeşitli, raporlarda da sağlığa güvenin düşük düzeyde olduğu ortadadır. Hekime güven azalmıştır ki farklı sebepler gösterseler de bundan Tıp-İş Başkanı Sıla Usar İncirli de şikayet ediyor. Ciddi şekilde, hekime, sağlık çalışanına güven erozyonu vardır. Böyle bir durumda nasıl ki Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi’nin yaptığı denetimler bakanlığın sitesinde yayınlanır, teşhir edilir, diğer bölümlerde de yani etik olarak bazı şeyler çok detaylı söylenemeye bilir ama hastanın güveni açısından yapıldığı kadarıyla yayınlanması gerekir.
Ama yapılmıyorsa da yapılması lazım. Sadece iş süreçlerinin değil, bir yığın cihazın denetimi, bakımı yapılıyor mu bilmiyoruz.

Organ nakli konusunda bakan denetlemek için ‘üniversite hastanesine giremedik’ demişti. Ama  ondan sonra girebiliyor mu, rutin kontroller yapılıyor mu, denetleme sonuçları tamam mı bilmiyoruz. Özel hastanelerde son zamanlarda özellikle doğumhanelerde pek çok ölüm var ve bunlar davalıktır. Bu tesadüf değildir. Sağlık Bakanlığı’nın görevidir de, bunları denetlemek.    

Bakanlık yeterince denetim yapmıyor mu?


Emete İMGE: Sadece Sağlık Bakanlığı değil, tüm bakanlıklar denetlemeyi sevmiyor. Denetlemeye utanıyoruz, sıkılıyoruz. Küçük ülkedir diyoruz. Ya da o kadar içli dışlı ilişkiler vardır ki denetleme işi hakkıyla yapılamıyor. Meclis’in de denetleme görevi vardır ama o da ‘mış’ gibidir.

Son olarak neler söylemek istersiniz?


Emete İMGE: Sonuç olarak bir yığın polemik vardır. Ama bizim istediğimiz nettir; iyi hizmet istiyoruz. Hasta hakları ihlali var ve hasta hakları meselesi hekimin 4 bin TL meselesinin ucuna bağlı değildir çünkü bu tartışma yıllarca sürebilir.  Hasta hakları  buna  bağlı mı olacak? Hasta hakları herhangi bir koşula bağlı değildir. Hasta hakları ihlali varsa vardır. Bu konuda suçlu devletse, devlettir, hekimse hekimdir, hemşireyse hemşiredir.  İşin mutfağında olanlar da bunu görüyor, çünkü vicdan sahibidirler. İşlerin iyi gitmediğini onlarda görüyor.  Belki de her hasta hakları yasası denildiğinde tedirgin olmalarının sebebi budur.

YeniDüzen

 

 
Etiketler : , ,
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.