1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. HENÜZ 20 YAŞINDAYDI...
HENÜZ 20 YAŞINDAYDI...

HENÜZ 20 YAŞINDAYDI...

Devlet belli bir yaşa getirip kapı önüne koyunca... kısacık yaşam hikayesinin büyük bir bölümünü sokakta, kimsesiz...

A+A-

Henüz 20 yaşındaydı... Yaşamak ve karnını doyurmak için hergün yeni bir yer bulmak zorunda, kısacık yaşam hikayesinin büyük bir bölümünü sokakta, kimsesiz, sevgiden yoksun bir şekilde geçiren, bir dönem cezaevi ile tanışan bir gençti Anıl Muhammet Raşit Karabıyık... Çocukluğunu devletin koruması altında Lefkoşa Çocuk Yuvası’nda geçiren, 18 yaşından sonra ise bir yerlere tutunmaya çalışmakla yaşam mücadelesini sürdüren Anıl’ın, bu kısa hayat yolculuğu  Alayköy’de bir evin bahçesinde son buldu. Ölüm nedeninin uyuşturucu olduğu şüphesi üzerinde duruluyor...

Anıl ile ilk kez Lefkoşa Çocuk Yuvası’nda tanışan Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, “Devlet koruma altına aldığı bir çocuğu belli bir yaşa getirip kapı önüne koymamalı. Devlet bu gençlerin  ihtiyaç duyduğu ekonomik ve psikolojik desteği karşılamalı. Devletin şevkatinden yoksun bırakmamalı. Bu gençler her zaman uçan pervaneler gibi sevgiyi arıyorlar”diyor.

“Sevgi figürünüz yoksa,  her yerde sevgiyi ararsınız. Benlik imajı kişinin sevildiği zaman ortaya çıkar ve kendini iyi hissetmesini sağlar. Sevgisiz büyüyen çocuklar sizinle hep dokunarak iletişim kurmak ister. Biz Çocuk Yuvası’nda büyüyen bu çocuklarda hep bunu gördük. Anıl da işte bu çocuklardan biriydi”

Henüz 20 yaşındaydı... Yaşamak ve karnını doyurmak için hergün yeni bir yer bulmak zorunda, kısacık yaşam hikayesinin büyük bir bölümünü sokakta, kimsesiz, sevgiden yoksun bir şekilde geçiren, bir dönem cezaevi ile tanışan bir gençti Anıl Muhammet Raşit Karabıyık...

Çocukluğunu devletin koruması atında Lefkoşa Çocuk Yuvası’nda geçirmiş, 18 yaşından sonra ise sokakta yaşam mücadelesini sürdüren Anıl,  Alayköy’de önceki gün bir evin bahçesinde ölü olarak bulundu. Ölüm nedeninin uyuşturucu olduğu şüphesi üzerinde duruluyor.

Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, Anıl ile ilk kez Lefkoşa Çocuk Yuvası’ndayken tanışmış, son güne kadar Anıl’a yardım elini uzatmayı sürdürmüş sayılı kişilerden sadece bir tanesi...Anıl’ın sadece bir örnek olduğu bu gençleri sorduğumuz Barış Başel, konuşmasına şu cümlelerle başlıyor.

 “Sevgi figürünüz yoksa,  her yerde sevgiyi ararsınız. Benlik imajı kişinin sevildiği zaman ortaya çıkar ve kendini iyi hissetmesini sağlar. Sevgisiz büyüyen çocuklar sizinle hep dokunarak iletişim kurmak ister. Biz Çocuk Yuvası’nda büyüyen bu çocuklarda hep bunu gördük. Anıl da işte bu çocuklardan biriydi”

Anıl ağabeyi ile birlikte hep bir yerlere tutunma mücadelesi vermiş, ancak sonunda sokakta uyuşturucu ile tanışan trajik bir hayat hikayesinin iki kahramanı...

Barış Başel, Anıl ile ilk Çocuk Yuvası’nda tanıştığını ve ardından tanık olduğu hikayesini  şu sözlerle anlatıyor:

“Anıl ve ağabeyi çocukken annesinin yaşam tarzı nedeniyle alınarak Lefkoşa Çocuk Yuvası’na verildi. 18 yaşına kadar ‘devlet koruması altında’dediğimiz ilgili Bakan ve Müsteşarın sorumlu olduğu bu yerde büyüdü. Diğer çocuklar gibi Anıl ve ağabeyi  de ergenlik dönemine geldiklerinde ilgili Bakan döneminde ‘18 yaşına gelen her çocuk istemesi durumunda annesinin yanına dönebilir’ denilerek  istisna edildiler. 2 kardeş de bu durumdan yararlanarak annelerinin yanına dönmek istedi.  Devlet, o dönem Anıl ve ağabeyinin  geçimini sağlasın diye anneye maaş bağladı. Ancak, iki kardeşin buradaki hayatı çok uzun sürmedi. Anneyle anlaşmazlıklar büyüyünce durum yine dönemin Bakanı’na aktarıldı. İlgili Bakan ‘birşey yapamayız, bizden çıktılar’ deyince durum basına yansıdı ve bu konuda haberler yapıldı. Basında çıkan haberler nedeniyle iki kardeş Lapta Huzurevi’ne gönderildi. İki kardeşin buradaki yaşamı da çok uzun sürmedi. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından Anıl ve ağabeyi Lapitos Hotel’e,  kalacak yer olması nedeniyle yerleştirildi ve iş olanağı da sağlandı. Ancak bu durum da çok sürmedi. Bir gazetede ‘çocuk işçi çalıştırılıyor’ diye haber çıkınca oradan da atıldılar. Yaşamak ve karnını doyurmak için hergün yeni bir yer bulmak zorunda olan, sokaklarda yaşam mücadelesi veren bu iki gencin daha sonraları adli haberlerde adını duyduk. Farkındalığın olmadığı, yargıçların çok da duyarlı olmadığı o dönemde Anıl cezaevi ile tanıştı. Bir süre cezaevinde kalan Anıl burada farklı suçlardan yatan mahkumlarla tanıştı. Anıl aslında Rehabilite Merkezi’nin olmamasının dezavantajını yaşayan çocuklara bir örnek...”

“İçeri girdikleri zaman diğer suçları da öğreniyorlar”

Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, Anıl’ı anlatırken devletin bu gibi hayat mücadelesi veren çocukların arkasında olmadığını ifade ederek, “devlet koruma altına aldığı bir çocuğu belli bir yaşa getirip kapı önüne koymamalı” diyor ve Başel, Anıl’ı anlatmayı sürdürüyor;

“Birgün yine mahkemeye çıktığında yanındaydım. Salonda beklerken, cezaevindeyken yardımcı olması için içeriden birinin kendisine bir telefon numarası verdiğini öğrendik.  Telefon istedi. Aradı, konuştu. Daha sonraları sabıka kaydı olan, insan kaçakçılığı ile ünlü birinin evinde kaldığını öğrendim. Bu çocuklar ilk sokakta uçucu maddeler ile tanışıyorlar, sonra ise cezaevine  girdikleri zaman diğer suçları da öğreniyorlar”

“Devlet onu sokağa itti”

Barış Başel, Anıl’ın en güzel dönemini askerde geçirdiğine vurgu yaparak, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın , devletin her kademede yapması gerekeni yaptığını söylüyor.

“Anıl da bunun farkındaydı. O dönem ilk Gülseren’de iken ilgileniyordum. Askerliği hiç bitmesin istiyordu. O dönem GKK çok yardımcı oldu. Anıl’a maaş bağlandı. Bunun devlet tarafından devam ettirilip kendine bir yaşam kurması sağlanmalıydı. Ancak, devlet onu olumsuzluklarla birlikte sokağa itti. Maalesef bizim ülkemizde bir çocuk 18 yaşına gelene kadar yurttaş olarak tanımlanmıyor. Sevgiye muhtaç bu çocuklar için devletin sevgisinden bahsedilemez”

“Beni içeri göndersinler, en azından yemek yerim”

Daha sonraları Anıl’ı bir iki kere Kuğulu Park’ta gördüğünü,  bazı zamanlarda ise Selen Oto Park’ın oralarda kaldığını bildiğini anlatan Başel, “arada bana gelirdi, banyo yapardı, çamaşırlarını yıkardı” diyor.

Anıl’ın 2 hafta önce mahkemesi olduğunu söyleyen Başel, Anıl’ın  “Beni içeri göndersinler en azından yemek yerim” dediğini, avukatının da bu söz karşısında mahkemede ağladığını ifade ediyor.

“Uçan pervaneler gibi sevgiyi arıyorlar”

Sosyal Hizmet Uzmanı Başel, devletin koruma altına aldığı bir çocuğa karşı sorumluluklarını yerine getirmediğini söyleyerek, devletin her zaman bu gençlerin ihtiyaç duyduğu ekonomik ve psikolojik desteği karşılaması gerektiğini belirtiyor. Başel, sözlerini şu cümlelerle bitiriyor;

“Devlet bu çocukları sokağa terketmemeli. Kamu Hizmeti Komisyonu bu gençlere öncelik tanımalı. Devletin şevkatinden yoksun bırakılmamalılar. Bu gençler her zaman uçan pervaneler gibi sevgiyi arıyorlar...”

Kıbrıs Postası - Deniz ABİDİN

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum