1. HABERLER

  2. SAĞLIK

  3. Hipertansiyonu kontrol altına alın
Hipertansiyonu kontrol altına alın

Hipertansiyonu kontrol altına alın

Hipertansiyonu kontrol altına alın

A+A-

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Öner Özdoğan, hipertansiyonun erken evrelerinde, yaşam tarzındaki bazı değişikliklerle ilaç kullanımına ihtiyaç duyulmadan yeterli tansiyon değerlerine ulaşılabileceğini belirterek, "Bu yaşam tarzı düzenlemeleri hipertansiyonun ilaçla tedavisinin gerektiği durumlarda da tedavinin önemi bir parçası olmaya devam edecektir." dedi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ)  Öğretim Üyesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Öner Özdoğan,  AA muhabirine yaptığı açıklamada, hipertansiyonu,  felç, kalp krizi, kalp ve böbrek yetmezliği rahatsızlıklarına yol açan sinsi bir  rahatsızlık olarak tanımlarken, hayatın erken döneminde yaşanan hafif tansiyon  yüksekliklerinin bile ilerleyen yaşlarda birçok probleme neden olabileceğini  ifade etti.

 Hipertansiyonun erken evrelerinde, ayrıca şeker ve kalp gibi riskli  hastalığı olanlar hariç, yaşam tarzındaki bazı değişikliklerle hastalığın  tedavisinde ilaç kullanımına ihtiyaç duyulmadan yeterli tansiyon değerlerine  ulaşılabileceğini aktaran Özdoğan, "Bu yaşam tarzı düzenlemeleri (kişinin yaşam  biçimine, özellikle beslenme özelliklerine dikkat etmesi gibi) hipertansiyonun  ilaçla tedavisinin gerektiği durumlarda da tedavinin önemi bir parçası olmaya  devam edecektir." diye konuştu.

Kilo vermenin, tuz ile alkol alımını azaltmanın ve beden hareketlerini  arttırmanın dahi toplumdaki hipertansiyon sıklığı oranını yüzde 20'den yüzde 10'a  düşürdüğünü dile getiren Özdoğan, hayat tarzındaki düzenlemeler sayesinde  kolesterol ve şeker düzeylerinde de belirgin düzelmeler görüleceğini ifade etti. Yaşam tarzı değişikliklerine ilişkin çeşitli tavsiyelerde bulunan  Özdoğan, sağlıklı beslenmenin ve kilo vermenin önemini vurguladı.

Öner Özdoğan, fazla kilo ve hipertansiyon arasında anlamlı bir ilişki  olduğunu belirterek, şunları kaydetti:  "Obez hipertansiyon hastalarında şeker hastalığı, kolesterol  yüksekliği ve insülin direnci daha sık görülmektedir. Sadece 5 kilogram zayıflama  bile kan basıncının düşmesine yardımcı olur. Meyve, sebze, balık yağı, lifli  gıdalardan zengin diyet ile büyük tansiyon dediğimiz sistolik kan basıncında  yaklaşık 5 mmHg, küçük tansiyon yani diyastolik kan basıncında yaklaşık 3 mmHg  düşme sağlanabilmektedir.

Lifli gıdalar daha fazla potasyum ve daha az sodyum içermektedir.  Rafine edilmiş şekerlerin kan basıncını arttırma eğiliminde olduğunu ileri süren  çalışmalar var ancak bulgular kesin değil. C vitamininin, sarımsak ve soğanın kan  basıncını sürekli düşürücü etkisi kesin olarak saptanamamıştır."

"Günde 6 gramdan az tuz tüketilmeli"

 Doç. Dr. Özdoğan, hipertansiyon hastalarına günde 6 gramdan az (1  tatlı kaşığı) tuz tüketmelerini önererek, "Tuz alımı 6 gram ile kısıtlandığında  büyük tansiyonda yaklaşık 5 mmHg, küçük tansiyonda 3 mmHg düşme görülmüştür.  Diyetle alınan tuzun önemli bir kısmı hazır gıdalardan gelir. Bu tür gıdalardan  kaçılmalı ve sofrada tuzluk kullanılmamalıdır." dedi. Bu hastaların sigara kullanımından da kaçınmaları gerektiğinin altını  çizen Özdoğan, sigara içtikten sonra 15-30 dakika süren akut kan basıncı  yükselmeleri olduğuna ve sigaranın kalp hastalığı riskini 2-3 kat arttırdığına  dikkati çekti.

Sedanter yaşam süren kişilerde hipertansiyon gelişme riskinin, düzenli  ve aktif hayat yaşayan kişilere kıyasla daha yüksek olduğuna işaret eden Özdoğan,  "Hipertansiyonu olanlar, haftada en az 3-4 kez 30-45 dakikalık hızlı yürüyüşler  yapmalıdır. Düzenli egzersiz yapanlardaki arter sertliği azalmakta ve insülin  duyarlılığı artmaktadır. Bu mekanizmalar tansiyonun düşmesinde rol oynamaktadır.  Fakat ağırlık kaldırma gibi egzersiz hareketleri hipertansif hastalar için uygun  değildir." diye konuştu.

Özdoğan, stres seviyesinin azaltılmasının da önemli olduğunu çünkü  stresin tansiyonda ani yükselmelere yol açabileceğini söyledi. Yoga, meditasyon,  psikoterapi gibi davranışsal yaklaşımların kan basıncında kısa süreli düşme  sağlayabileceğini anlatan Özdoğan, "Ancak bu yöntemlerin uzun süreli faydalı  etkileri bilinmemektedir. Öte yandan, sakinleştirici bazı ilaçların tansiyonu  düşürdüğüne yönelik bilgiler yeterli değildir." ifadesini kullandı.

"Tansiyon ilacı kullananlar potasyum alımına dikkat etmeli"

Hastaların diyetlerindeki taze meyve ve sebzelerden aldıkları  potasyumun tansiyonu düşürdüğünü aktaran Özdoğan, "Fakat bazı tansiyon ilacı  kullananlarda ve böbrek yetersizliği olanlarda potasyum alımı için dikkatli  olunmalıdır. Öte yandan, kalsiyum ve magnezyum verildiğinde büyük tansiyonda çok  az düşme olabilir ancak bu etki hipertansiyondan korunma ya da tedavi amacıyla  kalsiyum ve magnezyum alımının arttırılmasını gerektirecek düzeyde değildir."  değerlendirmesinde bulundu.

SBÜ Öğretim Üyesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Öner Özdoğan, kahve ve  alkol tüketimiyle ilgili de uyarılarda bulunarak, şunları kaydetti: "Kahve içimi tansiyon değerlerini birkaç saat süreyle 5-15 mmHg  yükseltebilir. Ancak ardından alınan kafein ile bu ani kan basıncı yükseltici  etkiye karşı hemen tolerans gelişir. Kahvenin tansiyonu yükseltici etkisi her  hastada kan basıncı ölçülerek kontrol edilmelidir. Anlamlı kan basıncını  yükseltici etki saptanırsa kafeinsiz içecekler önerilmelidir. Alkol kullanımı  hipertansiyon sıklığını arttırır. Özellikle ani kan basıncı yükselmelerine yol  açabilir. Zayıf insanlarda ve kadınlarda alkolün etkisinin daha fazla olabileceği  göz önüne alınmalıdır. Ağrı kesicilerin de kullanımının azaltılması önemlidir.  Ayrıca, uyku apnesi denilen horlama ve uykuda solunum durmasına bağlı olarak da  hipertansiyonun gelişebileceği ve bunun tedavisinin mümkün olduğu bilinmelidir."

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.