Of be kanım kabardı yine…

Bir Hollandalı görsem bıçaklayacağım…

Bir Alman görsem gırtlağına sarılacağım…

Damarlarımdaki asil kan çağlayanlar gibi çağlıyor…

Başımda cehennem zebanileri dolanıyor…

Markete uğradım…

Hollanda peynirleri…

Sokağa çıktım…

Mercedes’ler BMW’ler…

Vay anasını satayım…

Haddini bil ey Avrupa…

Sonra karışmam…

Yakar yıkarım…

Sen kim oluyorsun da benim Çavuşumun uçağını havada bırakırsın?

 Ey Nazi bozuntusu!

 Ey yavşak!

Gelin gardaşlar gelin…

Tek yumruk olalım…

Nusaybin gibi, Cizre gibi Berlin’i de, Rotterdam’ı da dağıtalım…

Taş taş üstünde kalmasın…

Hepsi de kaçacak delik arasın…

Kaçamayanları ensesinden vuralım…

Biraz da yakalım…

Rotterdam…

Damın çatlasın!

 Benim mangalıma, Çavuşumun da uçağına dokunamazsın…

Ah sevgili Çavuşum ah…

Ne diye oralara gidersin bilmem ki…

Bize gel, hep bize…

Yavruvatana…

Kırmızı halılar serelim ayacıklarına…

Ayran istersen ayran…

Limonata istersen limonata verelim…

Beş yıldızlı otellerde kral dairelerinde ağırlayalım seni…

Kumarhanelerde nihavent makamında rulet şakırtıları…

Zeki Müren’in şarkıları gibi…

Bir dediğini buralarda kim iki eder ki?

 Hollanda’nın faşistlerini bırak…

Bizim onbaşılara bak!

 ***

 Of kanım kabardı yine…

Reis de imdada yetişmese ne yaparım…

Duydun bre Hollanda yavşağı değil mi?

 16 Nisan’a kadar süre tanıdı sana…

16 Nisan’dan sonra görecen gününü…

Bir Sultan Süleyman ruhu dolaşacak Rotterdam sokaklarında…

-Men sabera zafera, dedi Reisim…

Ne demek mi?

“Sabreden kimse zafere ulaşır” demek…

Kıbrıs’ı nasıl fethettiyse Hollanda’yı da fetheder…

Ben o jetleri gördüm…

Bilirim…

Atalasa’daki tımarhaneyi bile dümdüz ettiler…

Yalnız akıllılar değil, deliler de kurtulamadılar ellerinden…

Şanlı zaferimizi merak edersen git Maraş’a bak…

Jetler vurdu mu vurur…

Ve 43 yıl gelemez kendine…

Biz o Maraş’ı bunca yıl neden öyle boş bıraktık sanırsın?

 Dünya alem Türkün gücünü görsün diye…

Reis’im…

Aslan Reis’im…

Bir tanedir benim Reis’im…

Ağzından bal akıyor…

Sana söylüyor bre yavşak…

İyi dinle:

“Bunlar ne siyaset biliyor, ne uluslararası diplomasi nedir biliyor… Bunlar bu kadar ürkek, bu kadar korkak… Bunlar Nazi kalıntısı, bunlar faşist”…

Peynir yapmayı öğrendin, ama demokrasiyi öğrenemedin ahbap…

Aklını peynirle yedin!

 O laleler de senin eserin değil, benim eserim!

 Benim paşalarım getirdi onları sana…

Onları da helal etmem…

Haram ederim…

***

Bu saatten sonra sen bittin Hollanda…

Sen de bittin ey Almanya…

Peynirlerini denize dökeceğiz…

Mercedes’lerini de BMW’lerini de yakacağız…

Of be kanım kabardı aha…

Ama sokaklar neden boş?

Neden kimse “Kahrolsun Hollanda” diye bağırmıyor hala bu meydanda?

 Anavatanımız koskoca Avrupa ile savaşa giriyor da siz hala kahve köşelerinde pinekliyor musunuz?

 Hala mangal yakıp kebap mı çeviriyorsunuz?

 Nerdesin be Kemal?

 Sunat nerde?

 Ulusumuzun medar-ı iftiharları…

Son ümidimiz…

Nereye kayboldunuz?

 Hangi cehennemdesiniz?

 Alman domuzunun ve Hollanda yavşağının yanına mı bırakacağız bunları?

Lan Kemal, sen demedin mi ezan sesi eksilmesin, bayrak inmesin…

Berlin’e ve Amsterdam’a da bir bayrak dikmeyecek misin?

 Ceketin dar gelmiş, boyun da yetişmemiş olabilir havadaki ellere…

Zararı yok, değil mi ki Türklük ateşiyle dolusun…

Yak Kemal yak, o Mersedesciği yak!

 Sarayönü’nde yak!

 Söyle Sunat’a, ne kadar Cow peyniri varsa çöpe atsın o da…

Yalnız bırakmayalım anamızı bu kavgada…

Rumu, Ermeniyi, Kürdü yediğimiz gibi çiğ çiğ yiyelim Almanı da Hollandalıyı da…

Aha minare, aha kılıç…

Aha kubbe, aha miğfer…

Aha cami, aha kışla…

Vurun aslanlarım vurun…

İnlesin Avrupa!

Şener Levent/Afrika Gazetesi