1. HABERLER

  2. YAŞAM

  3. HPV’ye karşı yol arkadaşınız: Bağışıklık sistemi
HPV’ye karşı yol arkadaşınız: Bağışıklık sistemi

HPV’ye karşı yol arkadaşınız: Bağışıklık sistemi

HPV’ye karşı yol arkadaşınız: Bağışıklık sistemi

A+A-

Bedeninize siz fark etmeden, ansızın yerleşebilen ve hem fizyolojik hem de psikolojik olarak sosyal yaşantınızı derinden sarsabilen bir virüsün varlığından ne kadar haberdarsınız? Dünya Sağlık Örgütü’nün paylaştığı verilere göre; dünyada yaklaşık 10 kişiden 1’i HPV ile karşı karşıya.

Proktoloji Uzmanı Op. Dr. Yasir Gözü, hem kadınlarda hem de erkeklerde görülen, makat ve genital bölgede ortaya çıkan lezyonlar sonucu kişide varlığı tespit edilebilen bu virüs hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Toplumu HPV konusunda bilgilendirerek bu rahatsızlığın çok ciddi sonuçlara yol açmadan üstesinden gelinebileceğini ifade etti.

HPV NEDİR?

 

HPV ya da bir diğer tabiri ile genital siğil rahatsızlığı, çoğunlukla cinsel temas ve nadiren de ortak kullanım alanları ile kişiden kişiye kolayca bulaşabilen bir virüstür. 200’e yakın tip çeşidi bulunan HPV, bulaş gösterdiği kişilerin çoğunlukla genital veya makat bölgesinde et beni görünümlü kabarık, pütürlü ve bölgeye zamanla yayılabilen bir yapı oluşturabiliyor. 

Op. Dr. Yasir Gözü, HPV virüsüne karşı tehlikede olabilecekleri uyardı. “HPV ya da genital siğillerin en çok risk altında bıraktığı yaş grubu genellikle 17-45 yaş aralığı olarak biliniyor. Çoğunlukla erken yaşlarda başlayan cinsel beraberlik, çok eşlilik ve bununla birlikte korunmasız yaşanan cinsel birliktelikler de HPV rahatsızlığına zemin hazırlayabiliyor.”

 

Oldukça sinsi bir yol izleyen genital siğil rahatsızlığı, bulaştığı kişide genellikle hemen ortaya çıkıp belirti vermeden de bir süre varlığını sürdürebiliyor. 3 hafta ile 1 sene içerisinde belirti vermeye başlayan HPV’nin yapılan araştırmalar doğrultusunda kişilerin yarısından fazlasında, virüs bulaş gösterdikten yaklaşık 9 ay sonra siğil oluşumunun klinik olarak gözlenir duruma geldiği açıklandı.

 

BU BELİRTİLER VARSA DİKKAT!

 

HPV virüsü bulaş gösterdikten sonra tip çeşidine bağlı olarak kadınlarda çoğunlukla dış genital bölge, vajina ve rahim ağzında; erkeklerde ise genital bölgede ve her iki cinste de makat bölgesinde karnabahar görünümlü siğil oluşumları yaratmadan da vücutta tutunabilir. Bu tarz HPV türleri yıllık yaptırılması gereken doktor kontrolleri sonucunda fark edilebilir. Fakat lezyon oluşumu gösteren HPV tip çeşitlerinin Op. Dr. Yasir Gözü’nün yaptığı açıklamalara göre “Ben buradayım!” deme şekilleri daha farklı.

 

“HPV virüsü, makat ve genital bölgede kahverengi, beyaz, pembe ya da ten renginde minik, üstü pütürlü oluşumlar yaratması ile ilk ve en büyük belirtiyi vermiş oluyor. Ardından gelen kaşıntı ve kaşıntıya bağlı tahrişte hastanın şikâyetlerini dayanılmaz bir noktaya taşıyabiliyor. Cinsel ilişki sırasında meydana gelebilen kanamalar da kişide genital siğil varlığının bir başka habercisi olarak görülebiliyor.”

 

MÜTTEFİKLERİNİZ: TEDAVİ VE GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ

 

Op. Dr. Yasir Gözü HPV’nin kendi kendine geçmesinin mümkün olmadığına dikkat çekerek, doktorun uyguladığı tedavi ile birlikte bağışıklık sisteminin ve bu noktada besinlerin önemine dikkat çekti.

 

“Bağışıklık sistemimiz adeta vücudun koruma kalkanı. Ne kadar asker alırsa, o kadar güçlü koruma sağlar. Burada vücudumuzun askerleri ise yediğimiz besinler. Özellikle sarımsak ve C vitamini deposu olan turunçgiller bağışıklık sisteminin vazgeçilmez parçaları olarak öne çıkıyor. Bunun yanında bağırsak sağlığını güçlendirerek neredeyse tüm vücudu ayakta tutan probiyotik bakteriler kefirin içinde bol miktarda bulunup, bağışıklık sisteminizin güç kaynağı olabiliyor. HPV tedavisi sonrasında bağışıklık sisteminin güçlü olması da büyük önem arz ediyor.”

 

HPV’nin günümüzde kolayca uygulanabilen birçok tedavi yöntemi var. Özellikle Op. Dr. Yasir Gözü’nün de başarı oranı sebebiyle tercih ettiği ve uyguladığı ameliyatsız lazer yöntemi ile genital siğil rahatsızlığının üstesinden kolayca gelinebiliyor. Op. Dr. Yasir Gözü, hastaların hem bulaş öncesi hem de sonrası bağışıklık sistemini güçlü tutması gerektiğinin altını çiziyor. Fakat konu tedavi olduğu zaman hastaların doğal kürlere değil, bilimsel yöntemlere başvurmaları gerektiğini vurguluyor.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.