1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. "İKİ TOPLUMU ÇÖZÜME HAZIRLAMAK ZAMAN ALACAK"
"İKİ TOPLUMU ÇÖZÜME HAZIRLAMAK ZAMAN ALACAK"

"İKİ TOPLUMU ÇÖZÜME HAZIRLAMAK ZAMAN ALACAK"

Uzman Psikologlar: "İki toplumu çözüme hazırlamak zaman alacak"

A+A-

Uzman psikologlar Kıbrıs’ta çözüm sürecinin psikolojik boyutuna dikkat çekerek, iki toplumu çözüme hazırlamanın zaman alacağını belirtti.

Uzman Psikolog Berkmen: “Evlerini ve yaşamlarını geride bırakıp göç eden birçok insan var. Yaşananların tarihi de çok eski değil. Savaş dönemini yaşamış birçok kişi hala hayattadır. İnsanların bazı konuları kabullenmesi ve aşması zaman isteyen bir süreçtir”

Uzman Psikolog Ergun: “Burada her iki toplumu temsil eden kişilere önemli ve ağır bir sorumluluk düşüyor. Her iki taraf da iyileşmek istiyor mu? Yoksa alışılagelmiş bir düzende devam etmeyi mi tercih ediyor? Süreç devam ederken bunu göreceğiz. Her iki toplumun da kaygıları var ve bu kaygıların yaşamın getirdiği ve olması gereken kaygılar olduğu unutulmamalıdır. İki toplumun kaynaşması zaman alacak”

Sosyolog Akay: “Türkiye’nin AB ile ilişkilerini geliştirmekte yardımcı olacak, Türkiye’nin Kıbrıslı Rumlara deniz limanı açmasını sağlayabilecek, Mağusa limanının  egemenlikle ilişkilendirilme paradoksunu aşacak; Türkiye ve  Rum Tarafı arasındaki ticarette Kıbrıs Türk iş çevrelerini merkeze oturtacak bu yaklaşımın iki topluma da faydası olacağına inanıyorum”

Kıbrıs Postası - Deniz ABİDİN

Kıbrıs Postası’na konuşan uzman psikologlar Kıbrıs’ta çözüm sürecinin psikolojik boyutuna dikkat çekerek, iki toplumun çözüme hazırlanmasının zaman alacağını belirtti. Uzman psikolog Bengü Berkmen Kıbrıs Postası’na yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ta savaş gören iki toplum olduğuna dikkat çekerek, savaşı yaşayan bir kesim olduğu gibi savaşı dinleyen bir neslin de söz konusu olduğunu belirtti. Berkmen, teknik komitelerin çalışmaları sürse de iki toplumda  geleceğe yönelik bir kaygı olduğunu ifade ederek, zaman zaman halk arasında tedirginliğin kendini gösterdiğini kaydetti. Berkmen, iki toplum arasında sürekli olarak birbirlerini kötüleyen söylemler olduğunu anlatarak, bu sürecin konuşularak aşılabileceğini, söz konusu tedirginliğin yaşanan gerçekleri kabul etmekle ortadan kalkabileceğini belirtti.

Berkmen, şunları söyledi: “İki toplumun çözüme hazırlanması psikolojik yönden zaman alacaktır. İnsanların kişisel korkuları var. Kimi bir yakınını kaybetti kiminin ise geleceğe yönelik korkuları var. Bazı şeylerin çözümü konuşularak, her iki tarafın da geçmişte yaşananları kabul etmesiyle çözülebilir. Evlerini ve yaşamlarını geride bırakıp göç eden birçok insan var. Yaşananların tarihi de çok eski değil. Savaş dönemini yaşamış birçok kişi hala hayattadır. İnsanların bazı konuları kabullenmesi ve aşması zaman isteyen bir süreçtir. Yıllardır Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumların yaptığı kötü şeyleri, Kıbrıslı Rumlar da Kıbrıslı Türklerin yaptığı kötü olayları anlatıyor. İyileşmenin olabilmesi için her iki tarafın da kendisi ile ilgili hem iyiyi hem de kötüyü konuşması ve kabullenmesi gerekiyor. Her iki taraf da karşılıklı olarak geçmişte yaşananları kabul ederse olası bir çözüme sorunsuz daha kolay ulaşabiliriz.”

Uzman psikolog  Berkmen, Kıbrıs sorununun yıllardır gündemde olan bir konu olduğunu ifade ederek, bir sonuca ulaşmak için bir beklentinin olduğunu söyledi. “Burada her iki toplumu temsil eden kişilere önemli ve ağır bir sorumluluk düşüyor. Her iki taraf da iyileşmek istiyor mu? Yoksa alışılagelmiş bir düzende devam etmeyi mi tercih ediyor?  süreç içerisinde bunu göreceğiz.

İki toplumun psikolojik olarak hazırlanmasının aslında 2003 yılında sınır kapılarının açılmasıyla başladığını belirten Berkmen, sürecin devam etmekte olduğunu, daha da devam edeceğini söyledi. Berkmen, “Eskiden Rum ya da Türk tarafına geçmek her iki toplum için de oldukça korkutucuydu. Ancak kapılar açıldı, her iki toplumun da  bir hayat sürdüğü, hiçkimsenin sınırların arkasında yıllardır karşı tarafı alt etmek için beklemediği görüldü. Karşılıklı geçişlerle  o kalıplar yıkılmaya başladı. Önümüzde zaman isteyen bir süreç var. Her iki toplumun da kaygıları var ve bu kaygıların yaşamın getirdiği ve olması gereken kaygılar olduğu unutulmamalıdır. Kıbrıs sorunu kırk yıllık bir süreç ama taze bir şekilde devam eden bir süreç” şeklinde konuştu.

Uzman Psikolog Deniz Ergun, Kıbrıs’ta iki toplumun geçmişte yaşanan savaş nedeniyle bir travma bir kayıp yaşandığını ifade ederek, o dönemi yaşamayanların ise duyarak ister istemez etkilendiğini belirtti. Bu aşamada her iki toplumun da travmaya verdiği tepkinin önemli olduğunu belirten Ergun, bazılarının bugün bile bunu içinde barındırdığını, hatta sonsuza kadar da sürebileceğini söyledi. Ergun, çözümün bir parçası olan iki toplumun kaynaşmasının önemli olduğunu söyleyerek, bunun  hemen olmasının mümkün olmadığını kaydetti. Geçmişte iki toplumun işbirliğinin artırılmasına yönelik projelerin oluşturulduğunu, ancak hiçbirinin halka yönelik yapılmadığını belirtti.

Ergun şunları söyledi: “İki toplumun kaynaşması zaman alacaktır. Her iki tarafın da kaynaştığını, işbirliğine hazır olduğunu  söylemek  yalancı bahar olur. Bunun için iki toplumu yakınlaştırcak projeler hayata geçirilebilir. Ekonomik açıdan karşılıklı iş ilişkileri artırılabilir. Çeşitli konferanslar verilebilir. Bariyerlerin kaldırılması daha da olumlu bir adım olabilir. Ancak tüm bunlar uzun bir süreç ister. Ben bu durumu şöyle bir örnekle anlatırım. Örneğin, kapalı alanlarda sigara içilmemesi 20 yıl önce alınan bir karardır. Ancak, insanlar kamu spotlarıyla, reklamlarla bilgilendirildi. İnsanların alışmasını sağlamak zaman aldı”

“Anlaşma olur, ancak kaynaşma şart”diyen  Uzman Psikolog Ergun, iki toplumun psikolojik olarak hazırlanmasının uzun bir süreç gerektirdiğini söyledi.

“Yeşil Hat Tüzüğü  Güven Yaratıcı Önlemler kapsamına alınmalı”

Sosyolog Kudret Akay ise Kıbrıs Postası’na yaptığı açıklamada, her geçen gün anlamını yitirmekte olduğunu ifade ettiği Yeşil Hat Tüzüğü’nde yapılacak bazı değişikliklerle, her iki toplumun  ve Türkiye iş çevreleri arasındaki ticaretin geliştirilmesine olanak sağlamak gerektiğini belirterek, “Yarın çok geç olmadan,  Yeşil Hat Tüzüğü  Güven Yaratıcı Önlemler kapsamına alınmalı”diye konuştu.

Akay yaptığı açıklamada,  Siyasal Eğilimler araştırmalarından elde ettiği bulgular neticesinde Kıbrıs Türk şeçmeninin  çözümle ilgili  duruşunu “ulusallaştırılmış çözüm” şeklinde tanımladığını ifade ederek, Kıbrıs Türk toplumunun Kıbrıs’ta bir çözüm istediğini belirtti. Akay, çözümün iki kurucu devletten kaynaklanan, iki toplumlu, iki bölgeli ve  siyasi eşitliğe dayalı bir federal çözüm olarak tanımlandığını söyleyerek, tüm referansların  Annan Planına dayalı uluslararası toplumun onayladığı referans noktalarını oluşturduğunu kaydetti. Akay, şunları söyledi: “Annan Planı döneminde özetle sınır ayarlaması yapılsın ama, Güzelyurt verilmesin; Kıbrıs Türk Devleti sınırları içerisine bir miktar Rum gelip yerleşebilir ama Karpaz köyleri Rumlara verilmesin şeklinde bir durum söz konusuydu. O dönemde elde edilen bir başka önemli bulgu ise, Kıbrıs Rum toplumunun çözüme hazır olmadığı veya istemediği şeklindeki algıydı. Aslında çözümle ilgili tüm algılar ilişkiseldir. Güney ile  Kuzey arasında diyalojik bir ilişki olduğunu daha önce  de söyledim. Sanırım bu savın önemini ve geçerliliğini bugün yaşıyoruz. Güney’den çözümle ilgili ciddi tartışma sesleri ve mesajlar gelirken, Kıbrıs Türkleri arasındaki çözümün gerçekleşebileceğine dair inanç güçleniyor” Akay, güven yaratıcı önlemlerin iki tarafın içinde bulunduğu statülerini bozmadan, herhangi bir tarafın ekonomik olarak aleyhine olmayacak bir şekilde,  gönüllülük temelinde güven sorunu yaratmayacak ve ayni zamanda  işbirliğini sağlayacak her türlü düzenleme ve yakınlaşma sağlaması gerektiğine  dikkat çekti. Akay, her geçen gün anlamını yitirmekte olduğunu ifade ettiği Yeşil Hat Tüzüğü’nde yapılacak bazı değişikliklerle, Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs Rumları ve Türkiye iş çevreleri arasındaki ticaretin geliştirilmesine olanak sağlamak gerektiğini belirtti. Akay, şöyle devam etti: “Bildiğim kadarıyla 3. ncü Cumhurbaşkanı Eroğlu ve ekibi bu konuda çalışmaya başlamışlardı. Öneri taslağını ve temel parametrelerini Cumhurbaşkanı Akıncı’ya da ilettim. Bir süredir tekrarlanmayan ancak  Akıncı ve ekibinin de ilk günlerde yaptıkları “Doğrudan Ticaret Tüzüğü” açıklamaları maalesef nakarattan öteye geçmemektedir. Bunun yerine Türkiye’nin AB ile ilişkilerini geliştirmekte yardımcı olacak, Türkiye’nin Kıbrıslı Rumlara deniz limanı açmasını sağlayabilecek; Mağusa limanının  egemenlikle ilişkilendirilme paradoksunu aşacak; Türkiye ve  Rum kesimi arasındaki ticarette Kıbrıs Türk iş çevrelerini merkeze oturtacak bu  yaklaşımın iki topluma da faydası olacağına inanıyorum. Yarın çok geç olmadan,  Yeşil Hat Tüzüğü  Güven Yaratıcı Önlemler kapsamına alınmalı”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.