Elmas TOKAY

Girne'de 17 yaşındaki bir gencin, sosyal paylaşım sitesi üzerinden tanıştığı kız çocuklarına tehditle cinsel tacizde bulunduğu iddiası ülkede infiale neden oldu. KIBRIS'ın telefonları dün gün boyu susmadı. Çok sayıda duyarlı vatandaş, devlet yetkililerini göreve çağırdı.

Hukukçular, "bilişim yasası yok, Meclis'e, Hükümet'e görev düşüyor" yorumunu yaptı. Sosyal hizmet uzmanları ise "anne ve babalar dikkatli olmalı, asıl görev onlara düşüyor" yorumunda bulundu.

İğrenç olay, halk arasında infial yaratırken, Avukat Buğra Akter, KKTC Meclisi’nde bileşim suçlarıyla ilgili yasanın 3 yıldır bir türlü geçemediğini vurguladı.

Sosyal hizmet uzman Barış Başel ise anne babanın birey olarak kabul etmediği çocuklarının, Facebook ve bu tür sosyal paylaşım siteleri sayesinde kendilerini birey olarak hissettiklerini ve birçok kez bu sayede kötü eğilimlere yöneldiklerini söyledi.

Polis gizlilik içerisinde soruşturmasını sürdürüyor

Facebook paylaşım sitesinde tanıştığı 12-16 yaşları arasındaki kız çocuklarının çıplak fotoğraflarını çekip cinsel istismarda bulunan 17 yaşındaki gencin polis tarafından tutuklanmasının ardından soruşturma derinleştirildi. Soruşturmayla ilgili olarak çocuğun cinsel istismarda bulunduğu tespit edilen kız çocuklarının ailelerine ulaşmaya başlayan polis, çocukların yaşlarının küçük olduğunu da göz önünde bulundurarak, ser veriyor, sır vermiyor.

Akter: Teknoloji geliştikçe bilişim suçları artıyor

Avukat Buğra Akter,  KIBRIS Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, her geçen gün teknolojinin gelişmesi ile bilişim suçlarının arttığına dikkat çekti. Akter, bu gibi suçları engellemek veya bu bilişim konularında düzenlemeler getirmek amacıyla 3 Mart 2014 tarihinde Meclis gündemine “Bilişim Suçları Yasa Tasarısı” sunulduğunu belirtti.

Birkaç kez yasallaşması için bir hareket olduğuna ancak ne yazık ki işbu yasa tasarısının o gün bu gündür halen ayni yerde durduğuna dikkat çeken Akter, ilgili yasa tasarısının genel gerekçe ve amacına baktığımızda bu tasarının ne kadar önemli ve ivedi bir şekilde ele alınması gerektiğinin rahatlıkla anlaşıldığını söyledi.

Akter, Bilişim Suçları Yasa Tasarısı’nın genel gerekçesinin kısaca, "insan hayatının her aşamasında yer alan, onunla ayrılmaz bir bütün olan, bilişim teknolojilerinin kullanımının kaçınılmaz bir sonucu olan bilişim suçları ve siber suçlarla mücadele edebilmek olduğunu" söyledi.

Avukat Akter, bu yasa tasarısının amaç ve kapsamının “bilişim sistemlerinin, ağlarının ve verilerinin gizliliğine, doğruluğuna ve ulaşılabilirliğine zarar verici faaliyetler ile bu sistem, ağ ve verilerin kötü amaçlı kullanımının ve suç işlenmesinin engellenmesi; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumluluklarının düzenlenmesi; tüm bu faaliyetler kapsamında suç oluşturan eylemler ve cezai niteliklerinin belirlenmesi, söz konusu suçlarla etkili biçimde mücadele edilmesine ve suçların kovuşturulmasına ilişkin esas ve usullerin düzenlenmesidir” dedi.

Hemen yasalaşmalı

Buğra Akter sonuç olarak ilgili yasa tasarısında da değinildiği gibi bilişim suçlarıyla etkili bir biçimde mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Suçların kovuşturulmasına olanak sağlamak amacıyla en erken bir zamanda ilgili tasarının Meclis ve komitelerde ele alınması gerektiğini kaydeden Akter, tasarının iyice değerlendirildikten sonra yasalaşması gerektiğinin altını çizdi.

Başel: En büyük görev anne ve babaların

Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, en büyük görevin anne ve babalara düştüğüne dikkat çekti. “Çocuklarımızı ayrı bir birey olarak kabul etmediğimiz zaman, Facebook veya bunu benzer sosyal paylaşım siteleri, çocukları ayrı bir birey olarak görür ve dikkate alır” diyen Başel, bu nedenle güçlü bir aile yapısı kurulması ve çocukları ayrı birer birey olarak görüp dikkate almamız gerektiğini söyledi.

Facebook’un bir yaş sınırı olmasına rağmen, 9-10 yaşındaki bir çocuğa, e mail adresi alıp facebook hesabı açan anne babalar olduğuna değinen Başel, bu konuya çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Bu hesabın açılmasının ardından yine anne ve babaların bu hesabı kontrol etmediklerini de kaydeden Başel, çocuğun kötü bir siteye girmesini önleyecek durumda da olmadıklarını söyledi.

Herhangi bir ülke politikamız yok

Başel, ülke olarak teknolojik yaşama geçtiğimiz bu dönemde hiç bir ülke politikamız olmadığına dikkat çekti. çocukların, cinsel veya şiddet içerikli internet sitelerini engelleyen programların olmadığını, toplumu yeniden yapılandırma gibi programımızın da olmadığını söyledi.

Barış Başel şöyle devam etti:

“Aile içi güçlü bir iletişim olmadığı ve çocuğu ayrı bir birey duyguları olan bir varlık olarak kabul etmediğimiz sürece kötü tablolarla karşı karşıya geleceğiz. Çocuklar sosyal medyada bir cümle yazar ve yüzlerce kişi o yazıyı beğenir. Yorum yapar ve onu ayrı bir birey olarak kabul eder. Bu olayda çocuğu doğal olarak anne babayla olan iletişimini ve etkileşimini süreç içerisinde kaybetmesine sebep olur. Bir de çocuk, sosyal medya üzerinde sergileme ve gösterme eğilimi olan benzer modelde bir anne ve babayla birlikteyse bu durumlarla karşılaşmak sürpriz olmaz. Bu yüzden güvenli internet kullanımı, medya okuryazarlığı ve sağlıklı cinsellik eğitim müfredatının bir parçası olmalı. Bilişim suçlarıyla ilgili ve çocuk pornosuyla ilgili yasaların olmaması da en büyük etkenlerden biri. Uluslararası alanda bu konuda bir mücadele var hem de ciddi bir mücadele var ama bizde kim nerden hangi siteden neyi indirir hiçbir kimse bilmiyor ve önüne de geçemiyor. Bilgi ve teknoloji toplumu olmaya doğru gidiyoruz. Ülke olarak, eğitimiyle, yasalarıyla, kurumlarıyla bir bütün olmalıyız.”

Kıbrıs