1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. "İNSAN HAYATI PARADAN DAHA ÖNEMLİ!"
"İNSAN HAYATI PARADAN DAHA ÖNEMLİ!"

"İNSAN HAYATI PARADAN DAHA ÖNEMLİ!"

“Ülkenin genel çıkarları, politik istismardan korunmalı”

A+A-

Değirmenlik Çevre Derneği Kurucularından Yusuf Suiçmez, taş ocaklarının çevreye ve insan sağlığına geriye dönüşü olmayan tahribatlar verdiğine dikkat çekerek, günü kurtarma adına atılan adımlarla Anayasal bir hak olan toplum sağlığı ilkesinin göz ardı edildiğini kaydetti.

Özlem ÇİMENDAL

Değirmenlik Çevre Derneği Kurucularından ve Doç. Dr. Yusuf Suiçmez, taş ocaklarının çevreye ve insan sağlığına geriye dönüşü olmayan tahribatlar vermesinin tüm çevrelerce bilinmesine karşın, akademik bir çalışma ile ekonomik, çevre açısından zararlarının ne olduğuna yönelik çalışmalar yapılarak, bu düzenlemeler ışığında da önlemler alınması gerektiğini kaydetti. 

 

“Bir bölgenin yeşillik alanı ve inşaatlaşma oranlarının standartları var”

KKTC’nin küçük bir coğrafya olduğuna dikkat çeken Suiçmez, “Dağımız, ağacımız zaten az, uluslararası standartlar zaten bellidir. Bir bölgenin yeşillik alanı ve inşaatlaşma oranlarının standartları var. Bu konuda da buna uygun tespitlerin yapılarak adım atılması gerekmektedir. Yoksa gelecekte telafi edemeyeceğimiz hastalıklar ve problemlerle karşı karşıya kalabiliriz” dedi. 

 

“Siyasilerin yaşanan problemlere somut çözüm önerileri yok”

Siyasilerin ve adayların toplumda yaşanan problemlerle ilgili somut çözüm önerileri olmamasını eleştiren Suiçmez, toplumun Anayasal hakkı olan sağlıklı çevrede yaşam imkanı sağlama noktasında da gerekenlerin yapılmadığına dikkat çekti. 

 

Taş ocakları çevreye ve insan sağlığına geriye dönüşü olmayan tahripler veriyor

Taş ocaklarının çevreye ve insan sağlığına verdiği zararın aslında tüm toplumu ilgilendiren bir konu olduğuna dikkat çeken Suiçmez, “Emin olun ki bu taş ocağı işletmecilerine de mantıklı bir çalışma ve verilerle bu zararın boyutu ve tahripleri anlatılsa onlar da bunun için önlem yoluna gideceklerdir. Çünkü bu ülke hepimizin üzerinde yaşadığı ve olumsuz şeylerden eşit oranda etkilendiğimiz bir yer. Ama bu noktada siyasilerin de tutumu oldukça önemlidir. Sadece günü kurtarmak adına günü birlik kararlarla bazı çıkarsal atılan adımlar ışığında bu tahripten kurtulamayız, aksine her geçen gün hep beraber bunların olumsuz etkisinden biraz daha fazla etkileniriz” diye konuştu. 

 

“Ortak menfaatlerin yok edilmesi en başta insan hakkı ihlalidir”

Belli çevrelerin kazanç sağlaması uğruna çevreye ve insan sağlığına verilen zararın göz ardı edilmesinin kabul edilemez olduğuna dikkat çeken Suiçmez, “Ortak menfaatlerin yok edilmesi en başta insan hakkı ihlalidir. Biri ekonomik kazanç sağlayacak diye bir başkasına zarar veriliyorsa bu büyük bir problemdir. Ekonomiden daha önce olan insandır. Ülke ekonomisini de kime zarar verdiğimizi düşünmeden sadece çıkar odaklı mı düşünerek sürdüreceğiz ve benimseyeceğiz. Ekonominin planlı programlı ve insanı paradan daha ön planda tutan bir mantalite ile hayat bulması gerekmektedir” şeklinde konuştu.   

 

“Yaşam alanlarımızda dinamitler patlatarak, doğayı katlediyoruz”

Gerek taş ocakları gerek çevreye tahribinin olduğu bilinen diğer işletmelerin ülkede hayat bulurken uygun yer belirlenmesinin, çevrenin kirliliğine, doğaya verecekleri zarar oranlarının göz önünde bulundurularak hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Suiçmez, “Bizim coğrafi olarak da çok fazla açılacağımız bir alan yok, sınırlı bir alana sahibiz. Doğadaki canlılardan, su kaynaklarımıza kadar her şeyi tahrip ederek, bu su kaynaklarımız üzerinde dinamitler patlatıyoruz” şeklinde konuştu. 

 

“En büyük su rezervlerinin üzerinde dinamitler patlatılıyor”

Türkiye’den borularla gelen en büyük su rezervlerinin üzerinde dinamitler patlatıldığına işaret eden Suiçmez, “O bölgelerde dikkat ederseniz çatlaklar var. Paşpınar neden kurudu diye baktığımızda ve sorduğumuzda, yetkililerin su yatağını genişletmek için dinamit patlatarak havzayı genişlettikleri ve bundan dolayı da çatlak oluştuğu ve bu çatlağın kapatılamadığı yönünde oldu. Madem ki yerde çatlak var ve su kaybı yaşanıyor, neden hala daha buranın üzerinde bulunan taş ocaklarında hala dinamit patlatılmaya devam ediliyor bunu da sorgulamak gerek. Böyle çelişkili ve tutarsız bir sistem ancak günü kurtarma adına atılan adımdan öteye gidemez” dedi. 

 

“Ülkenin genel çıkarları, politik istismardan korunmalı”

Taş ocaklarının kullandığı su oranlarının köylerden daha fazla olduğuna da işaret eden Suiçmez, “Çünkü soğutma olsun, su ihtiyacı olsun bu su kaynaklarından sağlıyorlar. Sadece doğayı katletme ve yer altı sularını tehdit etme değil, aynı zamanda kontrolsüz su kullanmaları da var. Siyasetimizin günü birlik alınan kararlarla hareket etmesi bizin en büyük problemimizdir. Kurumsallaşmamış ileri hedeflerle makro ve mikro siyasetler belirlenerek, ülkenin genel çıkarlarının genel merkezine oturduğu politik istismarından korunan bir anlayış oluşmadı maalesef” ifadelerini kullandı. 

 

Tahribatın en yoğun hissedildiği bölge Değirmenlik 

Taş ocaklarının çevreye ve insan sağlığına verdiği tahribatın en yoğun hissedildiği bölgenin Değirmenlik olduğunu anlatan Suiçmez, ülkenin havaalanı ve iki büyük marketinin kurulduğu bu bölgenin gittikçe merkezleşmeye başlamasına rağmen, önlem alıcı bir adım atılmamasının da hayret verici olduğunu vurguladı. Suiçmez, “Büyük yatırımların yapıldığı bu bölgeyi toz toprak içinde bırakarak, dağlarını oymanın mantığa uygun hiçbir yanı yoktur. Eğer ki ülke için bir ihtiyaç ise bu tarz işletmeler, daha ölü bölgeler belirlenebilir bunun için. Ya bu işletmelere ithalat izni verilerek, doğadaki tahribatını azaltarak yavaş yavaş kapatılmalı ya da teknolojileri günümüz şartlarına göre ayarlanmalı” şeklinde konuştu. 

KKTC’nin yeşil alan oranı, nüfus oranına göre yeterli değil

Çevreyi tahrip eden işletmelerde uygun teknolojilerin kullanılmasının da çözüm olmadığına dikkat çeken Suiçmez, KKTC’nin yeşil alanının oranının nüfus oranına göre yeterli olmadığının da altını çizdi. Suiçmez, “Biz doğayı tahrip ettik sonra, ileride nefes alacak halimiz kalmayacak. Yeşil alanlar tükendikçe çöl iklimi de kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başlayacak. Sıcaklık geçişleri çok ani yaşanacak ve iklimsel dengeleri de bozacağız” ifadelerini kullandı.

 

Siyasiler çevre tahribatına duyarsız

Bütün partilerin ve siyasi erkin çevre konusunda oldukça hassas olması gerektiğine işaret eden Suiçmez, “Daha önce defalarca bu konuda çalışmalar yaptık, tepki gösterdik. Yetkililerden defalarca randevu talep etmemize rağmen bizimle hiç ilgilenilmedi. Öyle görünüyor ki siyaset bu konuda kendisini baskı altında hissediyor ya da söylemleri ve fiiliyatları arasında bazı tutarsızlıklar var” diye konuştu. 

 

“Bir ülkenin çehresi doğasının güzelliği ile değerlendirilir”

Bir ülkenin çehresinin vazgeçilmez unsurlarının en başında gelen doğasının oldukça önemli ve göz ardı edilemeyecek olduğuna vurgu yapan Suiçmez, ülkenin ne kadar gelişmiş olup olmadığının ya da ne kadar ileri gittiğinin çok ötesinde o ülkede aslında temiz bir hava soluyup solunmadığı ya da çevresinin doğasının ne oranda katledildiğinin daha önemli olduğunu dile getirdi. 

Yeni Bakış

 
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.