1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. "İŞKENCE SADECE POLİSİN İŞİ DEĞİL!"
"İŞKENCE SADECE POLİSİN İŞİ DEĞİL!"

"İŞKENCE SADECE POLİSİN İŞİ DEĞİL!"

Adli tıp şart!

A+A-

Yeni Bakış'tan Deniz Abidin'in haberine göre; YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı, ülkede adli tıp olmadığı sürece “poliste işkence ve kötü muamele yapıldı” diyen kimsenin olmayacağını vurguladı

Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Genel Sekreteri Murat Kanatlı, Meclis’in işkence, kötü muamele ile ilgili uluslararası sözleşmeyi kabul ettiğine dikkat çekerek, uluslararası anlaşmaların sadece kabul edilmekle kabul olunamayacağını belirtti. Kanatlı, sözleşmenin kabul edilmesi halinde iç mevzuattaki gereklerinin yerine getirilmesi gerektiğini kaydetti. Kanatlı, insanların şikayetleri doğrultusunda ne yapılacağının ortaya konması gerektiğinin altını çizerek, bunun henüz daha yapılamadığını belirtti. Kanatlı, bugüne kadar sadece darptan dolayı bir polisin yargılandığını ifade ederek, “Bu işkence ve kötü muameledir. Bunun birçok yönüne bakılması gerekiyor. Meclis’in burada ciddi bir ihmali vardır ve bu kabul edilemez” diye konuştu. 

“Ne yazık ki ülkede adli tıp yok”

Kanatlı, bir sorgulama olayında işkence söz konusuysa bunu tespit etmesi gerekenin doktorlar olduğunu ifade ederek, ülkede ne yazık ki adli tıbbın olmadığını belirtti. 

Kanatlı, bu konuyla ilgili ortaya konulmuş bir mekanizmanın olmadığına vurgu yaparak, olayın günümüz koşullarında hastaneye sevk edilmesi durumunda maalesef darbın ya da kötü muamelenin ortaya çıkmadığına dikkat çekti. Kanatlı, “Günün sonunda uğraşılan polistir. Söz konusu doktora koruma verilmezse ve işkence raporu verdiği zaman başına geleceklerden korunacağı garantisi verilmezse doktor bu raporu vermeyecektir” dedi.

“Yargı olayların üzerine gitmiyor”

Murat Kanatlı, en çok güven duyulan yargı sisteminde de bu konularda sıkıntı olduğunu ifade ederek, yargı sisteminde sanığın koruma altında olduğunu belirtti. Kanatlı, “Bir insan ifade vermiyorsa ve zorunlu olarak zan altındayım diyorsa yargıç taraf olmalıdır” diyerek, bunun da ülkemizde yapılmadığını, bir şekilde göz ardı edildiğini söyledi. 

Murat Kanatlı, her adli yılın başında Yüksek Mahkeme Başkanının da söylediği gibi çok yüksek miktarda itiraflarda bulunulduğunu, belli ki ciddi sorunların olduğunu kaydetti.

Kanatlı, bununla birlikte işkence, kötü muamele olduğunu gösteren önemli bir unsur olduğunu belirterek, yargının da bunun üzerine gitmediğini söyledi. Kanatlı, tüm bunların bir boşluk doğurduğunu ifade ederek, polisin de kendince olayların üstesinden gelmeye çalıştığını, ancak bir şeyin üstesinden gelemediğini, tek yapmaya çalıştığının dosya kapatmak olduğunu kaydetti.

“Poliste hangi dosya hangi koşullarda kapanıyor?”

Murat Kanatlı, polisin içinde denetleme mekanizmasının kurulmasının gerekli olduğunu belirterek, hangi dosyanın hangi koşullarda kapandığının açıklanması gerektiğini söyledi. Kanatlı, bunlar olmadığı sürece tüm bu tür olayların poliste yaşanmaya devam edeceğini belirterek, darp olayının artık uzmanlık işi olduğunu söyledi. Kanatlı, bir tutukluya darp uygulanırken birçok tekniğin söz konusu olduğunu ifade ederek, son dönemde Amerikan polisinin ortaya çıkardığı darp teknikleri olduğunu kaydetti. Kanatlı, sorgulama sırasında kişide boğulma hissi yaratılıp konuşturulmaya çalışıldığına işaret ederek, “Bunlar böyle kolay kolay iz yaratacak konular değildir” dedi. Kanatlı, iyi bir adli tıp mekanizması ile tüm bunların tespit edilebileceğini belirterek, “Bu mekanizma Amerikan polisinin bile neler yaptığını tespit etti. Bunu tespit eden Amerika’daki adli tıptır” şeklinde konuştu. 

“Darp var mı yok mu? Tespit edecek tek merci adli tıptır”

“Kişi normal bir doktora giderse ve bunda darp var mı derseniz, darp görmeyecektir” diyen Kanatlı, “Bunu tespit edecek tek merci adli tıptır ve bu ülkede adli tıp yok” diye konuştu. 

Murat Kanatlı, daha önce bu tarz bir olayın yakın geçmişte yaşandığını, Lefkoşa Polis Karakolunda tutuklu bulunan 70 yaşındaki bir adamın polisin elinden kaçıp merdiven boşluğundan düştüğünü anımsatarak, ülkede bunun da hazmedildiğini, Meclis Araştırma Komitesinin bu konuda raporu olduğunu, sonrasında ise bir şey yapılamadığını kaydetti. 

Polisin sivile bağlı olmasının bu konuların önünü açmada yeterli olamayacağını belirten Kanatlı, düzgün bir mekanizma kurulmadığı sürece bunun bir anlam ifade etmeyeceğini kaydetti. Kanatlı, polisin içişlerine bağlı olmasının tek başına bir çözüm anlamına gelmediğini söyledi. 

“Bu olay da kapanıp gidecek”

Murat Kanatlı, ülkede adli tıp mekanizmasının kurulması için polisin sivile bağlı olmasının gerekmediğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Meclis, işkence ve kötü muamele ile ilgili uluslararası sözleşmeyi kabul etti. Bunun gerekliliklerini okuyup, urubunu uygulamış olsalardı bugün yaşadığımız sorunların birçoğunu çözmüş olurduk. Geçtiğimiz gün Boğaz Karakolunda yaşanan bu olay da kapanıp gidecek. Bunun üstüne gitmenin yolu mekanizmaları kurmaktır. Bu mekanizmalar kurulmadığı sürece bu sıkıntılar yaşanmaya devam edecek. İyi niyetli bütün girişimler anlık kalmaya mahkumdur. Uluslararası anlaşmanın hükümleri yerine getirilmezse, adli tıp kurulmazsa bütün bu olaylar sonuçsuz kalır.” 

“İşkence sadece polisin işi değil”

Kanatlı, işkence konusunun tek başına polisin iş olmadığını belirterek, yargıcın da konusu olduğunu, tanık pozisyonunda olanları korumakla yükümlü olduğunu söyledi. “Sanığın ifadelerine itibar edilmelidir” diyen Kanatlı, “Ara ara adli vaka haberlerinde görüyoruz. ‘Avukatımı istedim getirmediler’ ifadesi kullanılıyor. Bu bile tek başına o ifadenin geçersiz olmasını gerektirecek bir konudur. Herkes avukatı için bile ifade verme hakkına sahiptir. Bu başlı başına bir ifade olması gerekirken ve yargıcın bunun üzerine gitmesi gerekiyorken gitmiyorsa yargıç da bundan sorumlu olur”  diye konuştu.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.