İçişleri Bakanı Muammer Güler'in "sosyal paylaşım sitelerinden yayılan asılsız haberlere karşı gerekli önlemler alınacak. Bu konuda yasal düzenleme için Adalet Bakanlığı ve ilgili bakanlıkların çalışmaları olacak" açıklaması, "sosyal medyaya kısıtlama mı geliyor?" sorusunu gündeme getirdi.

Bakan Güler'in açıklamasının ardından dikkatler, bu konuda ön çalışma başlatan Adalet Bakanlığı'na çevrildi. Adalet Bakanlığı'nın, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı ile işbirliği içinde sürdüreceği çalışmanın iki ayaklı yürütüleceği belirtiliyor.

AB VE DÜNYA ÖRNEKLERİ İNCELENECEK

Buna göre Türk Ceza Kanunu'nu (TCK) ile İnternetten Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Kanunu'nda değişiklikler planlanıyor. Öncelikle AB ve dünya örnekleri incelenecek, bu incelemelerin ardından da yasal düzenlemeler için düğmeye basılacak.

HUKUKİ BOŞLUK DOĞMAYACAK

Olası düzenlemenin hukuki boşluk doğmayacak netlikte gerçekleşmesi hedefleniyor. Mevcut TCK'da yer alan tanım ve maddelerde, Twitter ve Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerindeki kişisel hesaplara ilişkin net ifadelerin bulunmaması, bu hesaplar üzerinde işlenen suçlarla ilgili soruşturma ve davalarda mahkemeleri zorluyor.

TEREDDÜTE YER BIRAKILMAYACAK

Hükümet, TCK'da yapılacak düzenleme ile önce bu boşluğu dolduracak. Twitter ve Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerindeki kişisel hesaplardan paylaşılan ve konusu suç teşkil eden mesajların, adli takibat kapsamında soruşturulup yargılanacağı terreddüte yer bırakmayacak bir dille TCK'ya eklenecek. Böylece, sosyal paylaşım sitelerindeki kişisel hesaplarından yalan haber yayarak halkı kışkırtanlar veya suç işlemeye teşvik edenler hakkında, bu suçu da kapsayan ceza maddesi uyarınca adli işlem yapılacak.

Düşünülen ikinci değişiklik ise İnternetten Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Kanunu'nda olacak. Bu kanunun, "içerik, yer, erişim ve toplum kullanım sağlayıcıların sorumluluklarını düzenleyen" maddeler ile "erişimin engellenmesi" maddesi yeniden gözden geçirilecek.

YAYINLARA MÜDAHALE SEÇENEĞİ MASADA

Yasanın, intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu, müstehcenlik, fuhuş, kumar gibi suçlarda erişimin engellenmesine imkan tanıyan 8. maddesinin genişletilebileceği de tartışılıyor. Toplumsal çatışma yaratabilecek ve kamu güvenliğini tehdit edecek olağanüstü olaylarda, sosyal medyadan halkı tahrik veya suç işlemeye teşvik eden yayınlara kısa süreli müdahale seçeneği de masada.

BİLİŞİM SUÇLARI UZMANI

Bilişim suçları uzmanı avukat Gürkan Özocak, hükümetin sosyal medyaya yönelik başlattığı hazırlığı AKŞAM'a değerlendirdi:

"TCK'da 'Kamu Barışına Karşı Suçlar' başlığı altında yer alan, suç işlemeye tahrik, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, kanunlara uymamaya tahrik gibi eylemlerin suç oluşturması için 'alenilik' şartı aranmaktadır. TCK'da değişiklik yapılarak, sosyal medyadaki kişisel hesaplardan yapılan paylaşımlar yasaya eklenebilir. Ancak bu durum 'alenilik şartı oluşmuşmudur' tartışmasını ve 'sosyal medyada işlenen suçlar rejimi' gibi bir algıyı oluşturacaktır. Gerek TCK, gerekse İnternetten Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Kanunu'ndaki olası değişikliklerde, evrensel hukukta kabul edilen ifade ve haberleşme hürriyetinin ihlal edilme ihtimali önemli bir risktir. Bunun yanında, AİHM kararlarında, ifade özgürlüğünün 'nefret söylemi ve şiddet' dışında, kesinlikle sınırlandırılmaması gerektiği öngörülüyor. Bu durumda, herhangi bir şiddet veya nefret söylemi içermeyen, örneğin Anayasa'nın 34. maddesine uygun olarak kişilere barışçıl bir biçimde gösteri yapma, toplanma çağrısında bulunan, şuradan polis geliyor veya burada tedavi merkezi var yahut yalnızca 'hükümet istifa' şeklindeki yazıların hukuka aykırılığından da söz edilemez. Aksi düzenleme veya yaptırımlar, 'ifade özgürlüğünün ihlali anlamına gelir"

Akşam