1. HABERLER

  2. MAGAZİN

  3. KAMYONCU OLMAK İSTİYORDUM, OYUNCU OLDUM
KAMYONCU OLMAK İSTİYORDUM, OYUNCU OLDUM

KAMYONCU OLMAK İSTİYORDUM, OYUNCU OLDUM

‘Uçurtmayı Vurmasınlar’daki küçük Barış olarak tanıdığımız oyuncu Ozan Bilen, Hrant Dink cinayetinin bulunamayan örgütünün anlatıldığı ve önümüzdeki hafta gösterime girecek ‘Hile Yolu’ filminde başrolde

A+A-

Oyunculuğa çocuk yaşta ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’la adım attınız. Hatırınızda o filme dair neler var?

Film çekilirken 4 buçuk yaşındaydım, hayal meyal hatırlıyorum. Tunç abi var aklımda. Çekim dışı zamanlar, benimle yaptığı konuşmalar…

Dört buçuk yaşındaki bir oyuncuyu nasıl motive etti Tunç Başaran?

Her gün oyuncak bir kamyon alıp getirirdi bana. Kamyonlar her gün biraz daha büyürdü. Çekimler 5 hafta sürdü ve 5 hafta sonunda bir sürü kamyonum olmuştu.

Neden kamyon?

Kamyon şoförü olmak istiyordum çünkü. Kocaman bir şey. Erkek çocuğu için çok cazip. Kamyoncuların iç dünyalarına dönük yalnızlıklarını, sessizliklerini seviyorum ama oyuncu oldum.

Barış karakterinin gerçek olduğunu ne zaman öğrendiniz peki?

Epey zaman sonra öğrendim. Kitabı da sonraları okudum. Anlatılanların gerçekte yaşanmış olması daha da etkileyici kılıyor filmi tabii.

O yaşlarda oynadığınız başka film ve diziler de var. Ancak on yıllık bir ara vermişsiniz oyunculuğa…

Ergenlik dönemi olduğu için beklemek istedik. Zor bir dönem. O yaşlarda her şeye atlamamak gerek diye düşündüm.

Ailenizin yönlendirmesiyle mi oldu bu?

Onların da etkisi oldu ama kararı bana bırakırlardı. Çocukken de oynayacağım rolleri ben seçerdim. Annem senaryoları baştan sona okuyup ‘beğendin mi Ozan?’ diye sorardı.

Bir çocuk senaryoda neye bakar peki?

Çocuk da olsa ahlak anlayışı, beğenisi oluyor. Hikayedeki kopukluk hissediliyor çocuk tarafından da. Yarısından azını kabul etmişimdir gelen tekliflerin. Kişinin kariyerini belirleyen, kabul ettikleri kadar geri çevirdikleridir de…

Son yıllarda siyasi örgüt, cemaat filmlerinde görüyoruz sizi. Hiç olmadı suça meyilli tip rolünde. ‘Kader’, ‘Girdap’, ‘Labirent’… Oyunculuğunuzun çıkmaza girdiğini düşünüyor musunuz?

Düşünmedim ama başka türlerde oynamayı da isterim. İlk filmin etkisiyle de olacak, gelen teklifler genelde benzer. Bir de Türkiye’de yapışıyor roller oyuncuya. Mümkün olduğunca çerçevenin içini esnetmeye çalışıyorum ama doğru, bir anti-kahraman durumum var.

‘Hile Yolu’nun nesi çekti sizi?

Hassas bir film. Dengeyi iyi kurduğunu düşündüm. İyi de bir meselesi var.

Kötü adamı oynamakta tereddüt yaşamadınız mı?

Kötüyle iyi arasında ince bir fark var. Herkes kendince iyi yaptığını düşünerek yapıyor ne yapıyorsa. Yapılan kötülüğün de kendince nedenleri var. Film de bunu anlatıyor zaten.

Nedeni olması haklı kılıyor mu kötüyü?

Kötülüğün haklı gerekçeleri yok elbette. Bencilliğim yüzünden yaptığımızın başkası için kötü olduğunu düşünemiyoruz.

Korhan rolüne ne gibi hazırlıklar yaptınız?

Yaşananlarla ilgili birkaç kitap okudum ama rolün senaryodaki işlevini tespit edip ona göre hareket etmek istedim. Karakter için de 9 sayfalık analiz verdiler. Korhan hangi gazeteyi okur, hangi partiye oy atar, cebinde ne taşır? Filmde, kıyafetleriyle yatıyor. Pijama alamadığından değil. Nedeni var hepsinin…

Birilerinin tepkisini çekebileceğiniz yönünde tereddütleriniz oldu mu?

Çekim aşamasında bile filmin ne olduğunu sakladık. Belgesel dendi geçildi. Milliyetçi kesimden tepki alacağımızı düşünüyorduk ama öyle olmadı. Amaç önemli… Yaptığı şeyin amacına inanıyorsa insan, korkusu azalıyor. 

 

Hrant Dink cinayetinden yola çıkıyor ‘Hile Yolu'. Yakın tarihi anlatmanın ne gibi zorlukları oldu?

Filmi çekerken bir gözümüz davadaydı. Görüntüler çıksa film çöpe gidebilirdi çünkü. Ama hep söyledik, görüntüler çıksın, film çöpe gitse de olur.

Altı yıl ideal bir süre mi film yapmak için?

Geç bile oldu. Ertesi yıl çeksek fırsatçılık olurdu belki ama üç yıl önce yapılabilirdi. Kendi imkânlarımızla yaptığımız için bekledik bu kadar. Bir de konu bıçak sırtı olduğu için titiz davrandık. Bizim ülkede bir yılda gerçekleşen yüzlerce olay var. Bu kadar olay Amerika'da gerçekleşse sektör tıkanmazdı. Biz yaşananları çok çabuk normalleştirdiğimiz için film çıkacağını da düşünmüyoruz.

Hassasiyetleriniz neler oldu?

Kendi ayakları üzerinde duran bir film olsun istedik. Bakanlıktan destek istemedik mesela. Belge niteliğinde bir film çıksın dedik bir de...

Bir tarafa yaslanmayan bir iş yapmak istediğinizi söylemişsiniz projeye başlarken. Başardığınızı düşünüyor musunuz?

Evet. Bir taraftan hatalı bir karar aslında. Bir kesime sırtınızı yaslayın derler hep sektörde. Ama seyircinin bunları umursayacağını düşünmüyorum. Kaldı ki birileri yanlış yaptınız desin, zorumuza gitmez. Yeter ki konuşulsun, tartışılsın...

Filme gelen en ağır eleştiri bir suçlunun kahramanlaştırıldığı yönündeydi galiba…

Birkaç sinema eleştirmeninden öyle bir yorum geldi ama burada insani bir problem var. Biz sadece bir tablo sunduk. Suçluları iyi göstermeye değil, insanlığın çelişkilerini göstermeye çalıştık. Eleştiriler evdeki vicdanın çarşıya uymamasından.

Katilleri suça sürükleyen nedenlere fazlaca yer vermiş olmanızdan kaynaklanmış olabilir mi bu algı?

Vermeseydik de karakter değil tip çıkmış ortaya diye eleştireceklerdi. Alışkanlıkları kırdığımızı düşünüyorum. Ogün Samast ve Yasin Hayal çaylarını içmeyeceğimiz insanlar. Bunlara hakaret etmek en kolayı. Peki bu çocuğu Pelitli Spor'dan tetikçiliğe götüren neydi? Bunu bilmeden beddua etmek kolay. Biz bu sıkışmışlığı yaratan nedenleri, bunların yapısını anlatmak istedik.

Hrant Dink’in ailesi gördü mü filmi?

İzlediler. Kendilerini rencide etmediğimizi göstermek için izlettik. Ama konuştuklarımız aramızdadır

Kaynak:Arzu Kılıç-Zaman Gazetesi

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.