Bir zamanlar İngiltere’de sadece kebap ve yanında biraz yeşilliklerle özdeşleştirilen Türk mutfağı genç şeflerin açtığı restoranlar sayesinde yeniden keşfediliyor. Kıbrıslı Türk Selin Kiazım, Londra gastronomi sahnesinde adının duyuluşu pop-up restoranıyla olmuş. Ekim ayında da Londra’nın Shoreditch bölgesinde açtığı Türk mutfağı sunan Oklava kısa sürede dikkat çekerek 2015 yılının en iyi 20 restoranı arasına girmiş.

Oklava, Standart Evening gazetesinde restoran eleştirileri yapan, ünlü gazeteci, yeme-içme yazarı Grace Dent’in ‘En İyi 20 Restoran’ listesinin ikinci sırasında yer alıyor. Dent’e göre Oklava’yı, ızgara hellim, kabak tabağı ve Türk şarabı Arcadia Cabernet Franc’ın eşlik ettiği tabakla başlayan, acı biberli tereyağı, keçi peyniri, vişne, kaleyle harmanladığı kabuksuz arpa kırması pilavı, kuzu fırın gibi yemekleriyle devam eden ilginç mönü Londra’da dışarı çıkıldığında gidilebilecek yeni iyi yerlerden biri yapıyor.

Londra’ya gittiğimde ilk ziyaret ettiğim restoran Oklava olacak. İnternetteki sitesinden gördüğüm kadarıyla Kiazım’ın mutfağında yaratıcı yemekler var. Mönüde sadece Arcadia, Barbare, Büyülübağ, Chamlija, Diren, Le Muses, Kavaklıdere, Paşaeli, Urla ve Vinkara gibi Türkiye şaraplarının, rakının, hatta Türk kahvesinin yer alması ise heyecan verici.

Yazarın 2015'in en iyileri listesinde dördüncü sırada ise Doğu Londra’da Ortadoğu mutfağı sunan Berber&Q adlı restoran yer alıyor. Berber&Q’yı ünlü şef Ottolenghi’nin yanında yetişen iki arkadaş açmış. Mutfağımızla büyük benzerlikler taşıyan yemeklerin yer aldığı restoranda da Chamlija şarapları sunuluyor ve çok beğeniliyormuş.

Türkiye mutfağı ve şarapları bir arada olduğu, mutfak kültürünün bir bütün olarak sunulduğu, birbirlerini desteklediği oranda güçlenecek ve bilinirlikleri artacak kuşkusuz...