1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. KİMSE KIBRIS TÜRK HALKINI AZINLIK NOKTASINA SÜRÜKLEYEMEZ…
KİMSE KIBRIS TÜRK HALKINI AZINLIK NOKTASINA SÜRÜKLEYEMEZ…

KİMSE KIBRIS TÜRK HALKINI AZINLIK NOKTASINA SÜRÜKLEYEMEZ…

“Kapsamlı çözüm planı halkın onayına sunulacak. Halkımızı azınlık yapacak bir planı halkımızın önüne dahi götürmeyiz” dedi.

A+A-

BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ DEVAM EDİYOR

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI BÜTÇESİ KABUL EDİLDİ

NAMİ: “KİMSE KIBRIS TÜRK HALKINI AZINLIK NOKTASINA SÜRÜKLEYEMEZ… KAPSAMLI ÇÖZÜM PLANI HALKIN ONAYINA SUNULACAK. HALKI AZINLIK YAPACAK BİR PLANI HALKIMIZIN ÖNÜNE DAHİ GÖTÜRMEYİZ”

“HALKTAN VE RESMİ POLİTİKADAN KOPUK SAPTAMALAR HALKIN AKLINI KARIŞTIRIYOR”

Dışişleri Bakanı Özdil Nami, kimsenin Kıbrıs Türk halkını azınlık noktasına sürükleyemeyeceğini vurgulayarak, “Kapsamlı çözüm planı halkın onayına sunulacak. Halkımızı azınlık yapacak bir planı halkımızın önüne dahi götürmeyiz” dedi.

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, Dışişleri Bakanlığı’nın 37 milyon 696 bin 10 TL’lik 2014 bütçesini oy çokluğuyla kabul etti.

Yapılan konuşmalarda başta Kıbrıs sorunu olmak üzere Dışişleri Bakanlığı’nın faaliyet alanına giren konularda görüşler ortaya konuldu.

SANER

Görüşmelerde söz alan UBP Milletvekili Ersan Saner şu anda adada barış ortamı bulunduğunu söyledi.

Kıbrıslı Rumların anlaşmadan mülk meselesi dışında bir çıkarı olmadığın söyleyen Saner, Kıbrıslı Rumların Kıbrıs sorunun 1963’te başladığından bihaber olduğunu ifade etti.

Kıbrıs’ta anlaşacak ortak bir dile ihtiyaç olduğunu söyleyen Saner, iki toplumlu görüşmelerin 46 yıldır devam ettiğini ve anlaşılan çok fazla konu olduğunu ifade ederek, bu kayıtların BM’de bulunduğunu anlattı.

Davutoğlu’nun Kıbrıs sorunuyla ilgili açıklamalarına değinen Saner, “CTP-BG ile hükümetin Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili görüşünün farklı olduğunu” öne sürdü.

Saner, görüşmelere zaman sınırlaması konulması gerektiğini de dile getirdi.

CANDAN

Saner’den sonra söz alan CTP-BG Milletvekili Armağan Candan, iki toplumun farklı görüşleri olsa da sürecin al-ver noktasına gelerek, karşılıklı tavizler vererek çözülebileceğini anlattı.

“UBP’nin uzun yıllardan sonra diyaloğun önemini anlamış olmasından memnuniyet duyuyorum” diyen Candan, “Aynısını DP’den de bekliyoruz” dedi.

Doğalgaz konusuna değinen Candan, bu konuda Güney Kıbrıs’ta çok sayıda bilimsel konferans düzenlendiğini anlatarak, Kuzey Kıbrıs’ta bu anlamda bir tartışma eksikliği yaşandığını ifade etti.

Candan, çözümün Kıbrıs’ta çıkacak gazın dünyaya dağıtılmasına yardımcı olacağını söyledi.

UBP döneminde Dışişleri Bakanlığı’na meslek memuru istihdam edilmediğini dile getiren Candan, bunun yerine partizan şekilde geçici istihdamlar yapıldığını söyledi.

Candan, yurt dışında çok fazla temsilcilik açmak yerine önemli yerlere konsantrasyon sağlanması gerektiğini de kaydetti.

Sınır kapılarının açılmasının iki toplumun yakınlaşması açısından önemli olduğunu belirten Candan, bölgenin gelişimi adına Lefke Aplıç Kapısı’nın açılmasının önemli olduğunu söyledi.

Candan, yurt dışındaki Kıbrıslı Türklerle ilgili organizasyonların Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılması gerektiğini ekledi.

22–25 Mayıs 2014’te Avrupa Parlamentosu (AP) için yeniden seçimler yapılacağını ifade eden Candan, Kıbrıslı Türklerin gözlemci statüsüne alınması konusunda umutlu olmadığını söyledi.

Candan, Kıbrıslı Türklerin Parlamento için Güney’de oy kullanması konusunun gündeme geldiğini ancak bunun yerine eşzamanlı olarak Kuzey’de bir seçim yapıp AP’ye 2 vekil yollamanın tartışılabileceğini belirtti.

NAMİ: “HALKIN İRADESİ ÇOK NET ORTADA”

Konuşmaları yanıtlayan Dışişleri Bakanı Özdil Nami, bakanlığın görev alanının sadece Kıbrıs konusu olmadığını AP ve İİT, Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi değişik platformlarda da görevler yürüttüklerini söyledi.

Enformasyon ve Tanıtma Dairelerinin de bakanlık bünyesinde olduğuna işaret eden Nami, hem Güney hem Kuzey’deki basının izlendiğini, protokol ve resmi günleri kutlama organizasyonlarının da bakanlık bünyesinde yapıldığını anlattı.

Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs sorunundaki iradesini sandıkta belirttiğini hatırlatan Bakan Nami, bu yokmuş gibi bazı argümanları yeniden gündeme getirmenin doğru olmadığını; halkın iradesinin çok net ortada olduğunu söyledi.

Nami, “Bunun dışına çıkan bir resmi politika belirlenmesi doğru olmaz. 2004 iradesi ortadadır. Daha sonra seçilen Cumhurbaşkanı da bu politikayla tutarlı bir davranış ve politika izleyeceğini BM’ye yazılı belirtmiştir. Bazı çevreler görmek istemese de ortak irade vardır, hayata geçirilmiştir ve yürütülmektedir” diye konuştu.

İki kesimli federal çözümün hazırlanmakta olan ortak metinde yer alacağını kaydeden Özdil Nami, “Şu anda top Rum tarafındadır. Attığımız olumlu adımlara nihai bir olumlu adımla cevap vermelerini bekliyoruz. Bu konuda BM başta olmak üzere çeşitli çevreler devrededir. Ortak açıklama gerekli olup olmadığı tartışması artık yersizdir. Bu çalışma vardır, nihai aşamasına gelmiştir. Yakında umarım her iki lider kamuoylarına aktaracaktır” dedi.

Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Enformasyon Dairesi’nin Rum tarafındaki her beyanatı bilgilerine getirdiğini kaydederek, gerekli gördüklerinde bunlara cevap da verdiklerini söyledi.

Dış temsilciliklere ayrılan kaynağın yetersiz olduğu görüşüne katıldığını ancak bütçe imkanları çerçevesinde çalışmaların sürdüğünü belirten Dışişleri Bakanı Nami, bazı milletvekillerinin “tek egemenlik kabul edilemez” gibi ifadeleriyle de kavram kargaşası yarattığını söyledi.

“BM’YE ÜYE TÜM DEVLETLERİN TEK EGEMENLİĞİ VAR”

BM’ye üye tüm devletlerin tek egemenliği bulunduğunu ifade eden Özdil Nami, Kıbrıs müzakerelerinde kullanılan ifadenin de bu anlamda olduğunu belirtti. Tek egemenlikle meclisin ortadan kalkacağı söylemlerinin doğru olmadığını kaydeden Nami, İsviçre, Belçika gibi ülkelerin de federasyon olduğunu ancak BM tarafından tek egemenlik olarak muhatap alındığını anlattı.

Dışişleri Bakanı Özdil Nami, “artık yetkiler” konusunda da bilgi aktardı. Bakan Nami, kurucu devletlerin yetki alanına federal devletin müdahale edemeyeceğini; Kıbrıs Türk ve Rum devletlerinin kendi meclis binaları, milletvekilleri, devlet başkanları olacağını; egemenliğin paylaşılacağını anlattı.

“HALKTAN VE RESMİ POLİTİKADAN KOPUK SAPTAMALAR HALKIN AKLINI KARIŞTIRIYOR”

Halktan ve resmi politikadan kopuk saptamaların halkın aklını karıştırdığını belirten Nami, yeni bir kapsamlı çözüm planının halkın onayına sunulacağını; nihai kararı halkın vereceğini vurguladı.

Kıbrıslı Rumlarla AB’nin birincil hukuku olacak konularda yöntem konusunda görüş farklılıkları bulunduğunu ancak bir yol bulunacağını belirten Özdil Nami, yaptığı açıklamalarla Annan Planı’ndaki kadar toprak düzenlemesine onay verilmeyeceğini söyleyerek Rumlara zamana oynamamaları yönünde mesaj verdiğini söyledi. Bakan Nami, Meclis’te gösterilen haritaların ise Rum’un gönlünde yatan olduğunu belirterek popülizmden kaçınılmasını istedi.

Dışişleri Bakanı Özdil Nami, “Kimse Kıbrıs Türk halkını azınlık noktasına sürükleyemez. Zaten kapsamlı çözüm planı halkın onayına sunulacak. Halkı azınlık yapacak bir planı halkımızın önüne dahi götürmeyiz” diye konuştu.

Nami, mülkiyet konusunda henüz ortak bir metin olmadığını; kapsamlı çözüm müzakereleri başladığında en iyisini bulmaya çalışacaklarını kaydetti.

Dış temsilcilikleri yakın gelecekte maddi sıkıntılara rağmen iyileştirmeler olacağını belirten Özdil Nami, dünyada birçok çatışmalı ülkenin birlikte yaşamanın yolunu bulduğunu, Kıbrıs gibi küçük adada iki halkın kendi dilini ve kültürünü yaşatmaktan vazgeçmeden ortak lisanı bulabilmesi gerektiğini söyledi.

2. Cumhurbaşkanı Talat döneminde oluşturulan teknik komitelerin devamlılığının hükümetlere bağlı olduğunu kaydeden Özdil Nami, güven artırıcı önlemler için teknik komitelerin tekrardan hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Nami, Kültürel Miras Komitesi dışındaki komitelerin pek de üretken olmadığını, suçlarla ilgili komitenin de çok az faaliyet gösterdiğini anlattı.

Dışişlerinin uzun soluklu çalışmalarını sürdüreceklerini, daha büyük başarı için çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Bakan Nami, bu yolda herkesin katkısına ihtiyaç duyduklarını söyledi.

“SORUMLU RUM TARAFI… ÇÖZÜMLE BÖLGEYE ÖNEMLİ BİR MESAJ VERİLECEK”

Cumhurbaşkanı’nın yarın siyasi partilerle görüşeceğini ifade eden Dışişleri Bakanı Nami, önemli kararlar aşamasında olunduğunu belirtti. Sıkıntının Türk tarafında değil Rum tarafında olduğunu kaydeden Bakan Nami, özetle şöyle konuştu:

“Rum tarafı ne kadar hızlı karar verirse kapsamlı müzakereler o kadar erken başlayacaktır. Ben Mart hedefini koyduğumda iyimser denilmişti. Bu çalışmaları tamamlayıp Martta referanduma sunabilirdik. Bugün bu noktada değilsek sorumlusu biz değiliz, Rum tarafıdır. Çözümsüzlüğün kimseye faydası yok. Ben çözüme şu taraf bu taraf daha muhtaçtır söylemlerini doğru bulmuyorum. Çözüme tüm Kıbrıs’ın, bölgenin, Türkiye’nin AB’nin, BM’nin ihtiyacı var. Kıbrıs meselesinin çözümü birçok olumlu gelişmeyi tetikleyecek bir olgudur. Bizim siyasiler olarak omuzlarımıza çok büyük sorumluluk vardır. Çözümle bölgemize de önemli mesaj vermiş olacağız. Hedefimiz somut bir planı ortaya çıkarmaktır. Bu plan çıkınca, ortaya bir federal devlet yapısı çıkacaktır.”

ERTUĞRULOĞLU: “GERÇEKLER HALKA SÖYLENMİYOR”

Yeniden söz alan UBP Lefkoşa Milletvekili Tahsin Ertuğruloğlu, egemenlik konusunda söylediklerinin Bakan Nami tarafından “halkın aklını karıştırma” olarak nitelemesine üzüldüğünü söyledi.

Gerçeklerin halka söylenmediğini savunan Ertuğruloğlu, egemen eşitlik temelinde oluşacak tek egemen kişiliğin BM veya AB’ye üyeliğinin kabul edileceğini ancak bu tek egemenliğin iki eşit halk tarafından paylaşılmasının çok yanlış olacağını; doğrusunun iki kurucu egemen devletin egemenliklerinden daha fazla unsurları tek egemen kişiliğe devretmesi olacağını söyledi.

“Bana göre belli olmayan bir egemenlik var. İki toplum paylaşacak deniyor. Tekrar ediyorum, toplumların egemenlik hakkı yoktur” diyen Ertuğruloğlu, halkta gerçek zemini olmayan beklentiler yaratarak hayal kırıklığı yaşatmamak için gerçekleri söylemek gerektiğini belirtti.

Önce Kıbrıs Türk halkının egemenliğinin kabul edilmesi ardından bazı yetkilerin devrinin gündeme gelmesi gerektiğini ifade eden Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs konusunun federal bir yapıyla anlaşmaya gidecekse, bu yapının zaman içinde şekil değiştirmeye açık olması gerektiğini söyledi.

2004’teki referandum sonucunun bugün geçerli olup olmadığı konusunda sağlıklı veri bulunmadığını kaydeden Ertuğruloğlu, bakan Nami’ye hitaben “Sizi dinledikten sonra Kıbrıs Türk halkının geleceğiyle ilgili ciddi kaygı duyuyorum. Halkın aklını karıştırıyorsunuz. Ne yazık ki sizin vizyonunuza sahip biri Dışişleri Bakanı yapıldı” dedi.

NAMİ

Yeniden söz alan Dışişleri Bakanı Özdil Nami ise, herkesin bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamaya dikkat etmesini istedi ve “tek egemenlik” konusunda söylediklerini yineledi.

Kritik bir noktada olunduğunu belirten Nami, halka doğruların söylenmesini istedi.

ÇAKICI: “UBP SARAY’DA BAŞKA, DIŞARDA BAŞKA KONUŞUYOR”

TDP Lefkoşa Milletvekili Mehmet Çakıcı da, halkın aklının söylemler yüzünden karıştığını; UBP’li bir milletvekilinin Kıbrıs konusunda CTP’yle yakınlaştığını söylediğini savundu.

Cumhurbaşkanlığı’nda TDP’nin çağrılmadığı toplantılarda söz edilen fikir birliğinin ne olduğunu soran Çakıcı, UBP’nin dışarıda başka, Saray’da başka konuşmasından dolayı halkın aklının karıştığını belirtti.

Masada konfederal çözümün değil federasyonun konuşulduğunu vurgulayan Çakıcı, UBP’nin Kıbrıs konusundaki siyasetini eleştirdi.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Rumların işgali altında olsa ve meşru olmasa da yeni bir anlaşmaya kadar Kıbrıslı Türklerin de cumhuriyeti olduğunu belirten Çakıcı, uluslararası hukukta geçerli olanın da Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu söyledi.

AP’de ve KOP’ta, Güney’deki mallar ve tapularla ilgili taleplerin, Taşınmaz Mal Komisyonu kurulmasının da hep Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklardan kaynaklandığını belirten Çakıcı, dünyada artık birliklere doğru gidildiğini, Kıbrıslı Türklerin de egemenliğinin bir kısmını federal devlete devretmesinin korkunç bir şey gibi gösterilmemesi gerektiğini; eşit haklar olacağını anlattı.

Çakıcı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklanan hakların kullanılmasının 1960’a dönmek anlamına gelmediğini; yepyeni bir federal devlet öngörüldüğünü kaydetti.

Mehmet Çakıcı, KKTC’nin gelecekte Kıbrıs Türk federe devletine dönüşeceğini, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ise BM ve AB’deki kayıtlı şekli devam ederek, yeni bir anayasayla adı da değişerek Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’ne dönüşeceğini; mülkiyet, toprak ve garantörlük haklarının ise yeniden düzenleneceğini anlattı.

TDP Milletvekili Çakıcı, Kıbrıs sorunu müzakerelerinde birçok unsurun netleştiğini belirterek, bölgedeki doğal gaza bağlı olarak dünyadaki enerji politikasının Kıbrıs’ı yeni bir anlaşmaya zorladığını söyledi.

ANGOLEMLİ, TDP’NİN TOPLANTILARA ÇAĞRILMAMASINI ELEŞTİRDİ

TDP Gazimağusa Milletvekili Hüseyin Angolemli, “Hiç olmazsa Kıbrıs sorununda birlikte yürüyelim” söylemlerinin arttığı bir dönemde “aceleye geldi” denilerek TDP’nin Cumhurbaşkanlığı’ndaki toplantıya çağrılmamasının kabul edilemeyeceğini, devlet ciddiyetiyle böyle bir şeyin bağdaşamayacağını söyledi.

TC Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu adaya geldiğinde de aynı şekilde TDP’nin Saray’daki görüşmeye çağrılmadığını kaydeden Angolemli, halkın gerçekleri bilmemesi için TDP’nin bu toplantılara çağrılmadığını savundu.

Angolemli, hiçbir siyasi partinin buna tepki göstermediğini öne sürerek, buna anlam veremediğini belirtti; birlik ve beraberliğin nasıl oluşturulacağını sordu.

Halkın Kıbrıs sorunundan kopartıldığını belirten Hüseyin Angolemli, toplantılara TDP’nin çağrılmamasının bazı şeylerin halktan gizlenmesi anlamına geldiğini iddia etti.

Hüseyin Angolemli, Kıbrıs sorununa nasıl bir çözüm istediklerini anlattı.

“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Rumlarına teslim edildiğini” belirten Angolemli, ortak hakların her zaman vurgulanması gerektiğini söyledi.

Angolemli, Kıbrıs Türk halkının Annan Planı’na evet demesi sayesinde Kıbrıs’ta iki halk bulunduğunun dünya tarafından fark edildiğini anlattı.

Maraş konusuna da değinen Hüseyin Angolemli, “Maraş’ın sadece kapsamlı çözümün parçası olduğu” söylemlerini ve politikasını eleştirdi ve 1977’de varılan anlaşmada “kapsamlı çözüme ulaşılmadan Maraş konusunda bir anlaşmaya varılırsa Maraş sakinlerinin evlerine dönmesinin kabul edildiğini” belirtti.

Kapsamlı çözüm ve Maraş’ın paralel görüşülebileceğini kaydeden TDP Gazimağusa Milletvekili Angolemli, KKTC’nin çözümü kolaylaştırsın diye ilan edildiğini, bağımsızlık bildirgesinin girişinde de bu yönde ifadeler yer aldığını hatırlattı.

Meclis’in dış konularda iradesini tam yansıtamadığını, Dışişleri Bakanlığı’nın da fonksiyonlarını gerektiği gibi yapamadığını; esas yetkinin Cumhurbaşkanlığı’nda olduğunu belirten Angolemli, Dışişleri Bakanlığı’nın girişimlerini beğendiğini, Meclis’in de devreye konulması çabalarını artırmasını istediğini söyledi.

SOYER: “BUGÜNE DAİR DEĞERLENDİRMELER DE YAPILMALI”

CTP-BG Gazimağusa Milletvekili Ferdi Sabit Soyer konuşmasında, Cumhurbaşkanlığı’ndaki toplantıya TDP’nin davet edilmemesinin kabul edilemeyeceğini, yanlış olduğunu, Meclis’teki tüm partilerin seçilerek geldiğini, Cumhurbaşkanı’nın buna herkesten fazla önem vermesi, bu yanlışı gidermesi gerektiğini söyledi.

Soyer, teorik tartışmalar yanında bugüne dair değerlendirmelerin de yapılması gerektiğini vurgulayarak, Cumhurbaşkanı’nın, Güney Kıbrıs’taki seçimin hemen ardından görüşmelerin kaldığı yerden devamında ısrarlı olması gerektiğini belirtti.

Bu konuda gecikildiğini savunan Soyer, “Anastasiadis sanki Kıbrıs Türk tarafı söylenenden farklı talepler öne sürüyor. Görüşmelerin sağlıklı sürmesi için ben bir belge istiyorum tezini öne sürdü. Bu belge üzerinde 3 aydır tartışmalar sürüyor. Ortaya çıkacak bir A4 kağıttır. Bütün kıyamet A4 boyutta bir kağıt için koptu. Güney Kıbrıs’taki egemen zihniyetin bunu neden savunduğu ve sorunu neden gerginliğe götürdüğü üzerinde de kafa yormalıyız” dedi.

Papadopulos’un “Ben devlet aldım toplum teslim etmem” sözünü hatırlatan Soyer, oysa 2004’te dış dinamiklerin tarihte ilk kez çözüm planı üzerinde bir konsensüs sağladığını belirtti.

O anda yakalanan bu fırsatın şansa dönüştürülemediğinin dikkate alınması gerektiğini kaydeden Ferdi Sabit Soyer, çözüm olmadan Kıbrıs’ın AB’ye üye olmasına yol açan süreci anlattı.

Ferdi Sabit Soyer , egemenlik gibi konularda iç siyasete dayalı tanımlar yapılmaması gerektiğini kaydeden Soyer, ölçülebilir siyaset yapılmasını istedi. “Kıbrıs sorununu iç siyasete endeksli kullanmaktan vazgeçin” diye konuştu. Soyer, Türkiye’deki bazı siyasi partilerin Kıbrıs’la ilgili siyasetlerini de eleştirdi.

ERHÜRMAN: “BM PARAMETRELERİ DIŞINA ÇIKMAK HALKA ÇOK ZARAR VERİR”

Daha sonra söz alan CTP Milletvekili Tufan Erhürman, Uluslararası Adalet Divanı’nın 2010’da Kosova’nın bağımsızlık kararının uluslararası hukuka aykırı olmadığını söylemesinin Türkiye ve KKTC’deki bazı kişilerce sevinçle karşılandığını ve KKTC’nin de uluslararası hukuka aykırı olmayabileceğinin söylendiğini; oysa karar doğru okunsa Kosova’nın durumunun Kıbrıs’tan farklı olduğunun görüleceğini çünkü Kosova’yla ilgili bugüne dek BM Güvenlik Konseyi’nce çözümün parametrelerinin belirlenmediğini anlattı.

Erhürman, BM Güvenlik Konseyi’nin kararında; “Oysa önümüzdeki mesele Kıbrıs olsaydı bunun uluslararası hukuka aykırı olduğu kararına varacaktık çünkü BM Güvenlik Konseyi Kıbrıs’ta çözümün parametrelerini belirlemiştir” denildiğini anlattı.

Halkın aklının karıştırılmamasını isteyen Erhürman; “Biz BM parametrelerini Kıbrıs sorununun çözümü konusunda benimsiyor muyuz, benimsemiyor muyuz? Benimsememek herkesin hakkıdır ve sonsuz saygım var. Ama müzakere masasında da oturan biri olarak çok iyi biliyorum ki müzakere masasına oturduğunuz anda BM parametrelerini kabul etmek zorundasınız. Parametreleri ucundan bucağından başka yerlere çekmeye çalışırsanız hakkınızda iyi raporlar yazılmaz” dedi.

Erhürman, 1999’da verilen 1251 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına, BM raporlarında yılda iki kez atıf yapıldığını kaydederek, Kıbrıs’ta çözüm parametrelerinin, iki toplumlu iki bölgeli federasyon, siyasi eşit, tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslararası kimlik olarak vurgulandığını anlattı.

Federasyon kurulduktan sonra bunun hiçbir devletle birleşemeyeceğinin ve ayrılma hakkının da olmayacağının da bu parametrelerde yer aldığını ifade eden Tufan Erhürman, konfederasyon isterken BM parametrelerinden bahsedilemeyeceğini söyledi.

Erhürman, Kıbrıs’ta federasyonun Türk tezi olduğunu hatırlatarak, uluslararası hukukun BM Güvenlik Konseyi kararlarını kapsadığının görülmesini istedi. Tek egemenlik olmaksızın devlet olamayacağını ifade eden Tufan Erhürman, uluslararası anlaşmayla kurulan konfederasyonun bir devlet türü değil, bir şemsiye yapı olduğunu kaydetti.

BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’la ilgili kararlarının kaldırılması için 5 daimi üyenin kararı gerektiğini hatırlatan Erhürman, Kıbrıs konusunda tercihlerle bilgilerin birbirine karıştığını; tek egemenlik tartışmalarının vakit kaybı ve zül olduğunu söyledi.

Erhürman, BM parametreleri dışına çıkmanın Kıbrıs Türk halkına çok zarar verdiğini vurguladı.

ÖZGÜRGÜN: “UBP’NİN İDEOLOJİSİ DEĞİŞMEZ”

UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün de konuşmasında, UBP’nin ideolojisinin değişmediğini, Kıbrıs’ta bir anlaşmaya gönülden inandığını, eşit iki taraf arasında varılacak kalıcı bir anlaşmanın da şiddetli savunucusu olduğunu söyledi.

Bazı kırmızı çizgileri bulunduğunu kaydeden Özgürgün, bunların eşitlik, iki kesimlilik, iki halkın siyasi eşitliği olduğunu belirtti.

Özgürgün, görüşmelerin başlayamamasının müsebbibinin Rum lider Anastasiadis olduğunu; görüşlerini illa ki kağıda yazdırmak istediğini belirterek, “Eminim ki son giden kağıdı da kabul etmeyecek. Bana göre Sayın Anastasiadis değil anlaşmanın, masada görüşmenin bile taraftarı değildir” dedi.

Hüseyin Özgürgün, UBP’nin sorgulanmasının kimseye bir şey kazandırmadığını, Anastasiadis’in sorgulanması gerektiğini ifade etti.

ATUN: “UBP DOĞRU İSTİKAMETTE İLERİYOR”

UBP Gazimağusa Milletvekili Sunat Atun, Kıbrıs’ta yeni ortaklık devleti kurulurken hem ortaklık devletinin, hem de iki kurucu devletin anayasaları olmak üzere 3 anayasa olacağını söyledi.

Kurucu devletin her iki halktan gelen egemenlikle kurulacağını belirten Atun, UBP’nin doğru istikamet üzerinde ilerlediğini, bazıları gibi statik kalmadığını; bazıları gibi statükoya dem vururken statükonun anıtı olmayacağını belirtti.

Atun, “Biz ilerliyoruz ki KKTC de ilerlesin” dedi.

Atun,Cumhurbaşkanı’nın, Anastasiadis seçilir seçilmez telefon edip kutladığını ve görüşmelere başlama çağrısı yaptığını da hatırlattı.

Konuşmaların ardından Dışişleri Bakanlığı bütçesi oya sunuldu ve oy çokluğuyla kabul edildi.

Daha sonra 250 milyon 670 bin 860 TL’lik Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşülmeye başlandı.

Tak

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.