1. HABERLER

  2. EKONOMİ

  3. KKTC TEKNİK OLARAK İFLAS ETTİ
KKTC TEKNİK OLARAK İFLAS ETTİ

KKTC TEKNİK OLARAK İFLAS ETTİ

Ekonomist Okan Veli Şafaklı, KKTC’nin borç stokunun sürdürülebilir olmadığına vurgu yaparak, ülkenin mali ve ekonomik göstergelerinin hiç de iç açıcı olmadığını vurguladı.

A+A-

Ekonomist Okan Veli Şafaklı, “Bütçe disiplininde önemli gelişme sağlanırken Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oranı % 170’i aşan kamu borç stokumuzla dünyada ilk sıralarda bulunmaktayız. Normal şartlarda bu borç stoku sürdürülebilir olmadığından teknik olarak KKTC’nin iflası anlamına gelmektedir” dedi

Yaklaşık üçte birini Türkiye’nin finanse ettiği KKTC bütçesi ve mevcut borç stokunun potansiyel tehlike sinyalleri verdiğine işaret eden Şafaklı, “Avrupa Parasal Birliği’ kriterleri (Maastricht kriterleri) dikkate alındığında muhtemel bir çözüm ve AB üyeliği halinde  Kıbrıs Trüklerinin acı reçeteye maruz kalması kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı

“Turizm, yükseköğrenim ve dış ticaret dengesi açısından sürdürülebilir bir yapı yakalamak ancak ve ancak ülkenin rekabet edebilirliğini artırmakla mümkündür” diyen Şafaklı, “Kıbrıs Türk Ticaret Odası  bu yıl 2016- 2017  dönemi adı altında dokuzuncu Rekabet Edebilirlik Raporunu açıkladı.  Bu rapora göre  ülkemiz 139 ülke arasında rekabet edebilirlikte 114. sıradadır” dedi

Özlem ÇİMENDAL

Ekonomist Okan Veli Şafaklı, her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan protokollerin gereğinin tam anlamıyla yerine getirilmediğinin biliniyor olsa da, tüm hükümetler döneminde bütçe disiplini sağlama yönünde önemli ilerleme sağlandığının da unutulmaması gerektiğini söyledi. Şafaklı, reel olarak Türkiye Cumhuriyeti tarafından sağlanan hibe kredilerin azalmasına rağmen, KKTC’nin yerel gelirler ile yerel giderleri karşılar duruma geldiğinden bahsetti. Şafaklı,  “2010’da % 78.41 olan bu oran günümüz itibariyle % 100’ü aşmıştır. Elbette bu mutlak başarı değildir. Esas amaç, Türkiye Cumhuriyeti’nin katkıları olamadan kendi bütçemizi sürdürülebilir hale sokmamızdır. Bu yönde ise atılması gereken birçok adım vardır” dedi.

Borç stokunda felaketiz

Borç stokunun sürdürülebilir olmaması nedeniyle teknik olarak KKTC’nin iflası anlamı taşıdığına vurgu yapan Şafaklı, “Bütçe disiplininde önemli gelişme sağlanırken Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oranı % 170’i aşan kamu borç stokumuzla dünyada ilk sıralarda bulunmaktayız. Normal şartlarda bu borç stoku sürdürülebilir olmadığından teknik olarak KKTC’nin iflası anlamına gelmektedir.  Özellikle iç borçları ödeyememe neticede devletin siyasi erkini kullanmada çıkar çatışması olgusunu yaratabileceği gibi finans piyasası açısından özel sektörü dışlama etkisi (Crowding out effect)  doğurmaktadır. Öte yandan Türkiye Borçlarını nasıl olsa talep etmez kolaycılığı profesyonellikten uzak gayri ciddi bir yaklaşımdır. Zira TC kaynaklı dokümanlarda KKTC’nin borç stoku net olarak belirtilmektedir” ifadelerini kullandı. Yaklaşık üçte birini Türkiye’nin finanse ettiği KKTC bütçesi ve mevcut borç stokunun potansiyel tehlike sinyalleri verdiğine işaret eden Şafaklı, “Avrupa Parasal Birliği’nin aşağıdaki kriterleri (Maastricht kriterleri) dikkate alındığında muhtemel bir çözüm ve AB üyeliği halinde  Kıbrıs Trüklerinin acı reçeteye maruz kalması kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.

“Statükoyu değiştirmeme ısrarımız sert kayaya çarpacaktır”

Maastricht kriterleri, Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomik ve parasal birliğe katılabilmeleri için gerekli olan koşulları düzenlediğinden de bahseden Şafaklı şöyle konuştu: “9-10 Aralık 1991 tarihinde Hollanda’nın Maastricht kentinde imzalanan ve 1 ocak 1993’te yürürlüğe giren bu Avrupa Birliği Antlaşması’nda ekonomik ve parasal birliğin (EPB) aşamaları ve bu aşamalarda izlenecek ekonomik politikalar düzenlenmiştir. Üyelerin yıllık ortalama enflasyon oranı en düşük yıllık enflasyona sahip üç üye devletin enflasyon ortalamasını en fazla 1,5 puan geçebilir. Üye devletlerin bütçe açığı oranı gayri safi yurt içi hasılasının (bir ülke sınırları içinde belli bir zaman içinde, üretilen tüm mal ve hizmetlerin para birimi cinsinden değeri) %3’ünü aşmaması gerekir. Üye devletlerin kamu borcunun gayri safi yurt içi hasılalarının %60’ını geçmemesi gerekir. Her üye devletin uzun vadeli faiz oranı en düşük orana sahip üç üye devletin faiz oranını en fazla 2 puan aşabilir. Üye devletlerin ulusal paraları Avrupa döviz kuru mekanizmasının izin verdiği normal dalgalanma sınırları içinde kalmalıdır. Yukarıdaki kriterler dikkate alındığında Kıbrıs sorununa muhtemel bir  çözüm ve AB üyeliği durumunda KKTC olarak bugün statükoyu değiştirmeme ısrarımız sert kayaya çarpacaktır.  Güney Kıbrıs’ta Troyka’nın empozesini doğuran şartlar düşünüldüğünde ülkemizde başta kamu sektörünün küçültülmesi ve özelleştirmeler gibi bizleri acı reçeteler beklemektedir.”

“Turizm ve yükseköğrenim sayesinde cari fazla verdik”

Özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin katkıları ile KKTC’nin hem turizmde hem de yükseköğrenimde büyük başarı sağladığına dikkat çeken Şafaklı, “2016 yılı itibariyle Net turizm gelirleri 739.4 milyon $’a, yükseköğrenim gelirleri ise 694.8 milyon $’ ulaşmıştır.  Böylelikle 2014 yılında eksi olan cari işlemler dengesi 2016 yılında 289.9 milyon $ artıya geçmiştir. Ancak, bundan sonra önemli olan bu başarıyı sürekli ve sürdürülebilir kılmak için her iki sektörün de rekabet gücünü artırmaktır” diye konuştu.

“Ticaret dengemizde ilerleme yok”

Şafaklı, “Türk Lirasının yabancı paralar karşısında önemli değer kaybına rağmen ihracatımızda kayda değer artış olmamıştır. Bu ise ekonomik ifade ile ihraç ürünlerimizin fiyat esnekliğinin düşük olduğu göstergesidir. Başa bir ifade ile TL’nin değer kaybı ile ürünlerimiz yabancı ülkelere karşı ucuzlamasına rağmen ihraç ürünlerimize talebin yeterli düzeyde olmadığı gerçeğini göstermektedir.  Her şeye rağmen KKTC’de ihracat ithalatın sadece yaklaşık %7’sini karşılamaktadır.  Bu açmazdan kurtulmanın en başta yolu ülkenin rekabet edebilirliğini artırmadan geçmektedir” dedi.

“Rekabet edebilirlikte yerimizde sayıyoruz”

“Turizm,  yükseköğrenim ve dış ticaret dengesi açısından sürdürülebilir bir yapı yakalamak ancak ve ancak ülkenin rekabet edebilirliğini artırmakla mümkündür” diyen Şafaklı, “Kıbrıs Türk Ticaret odası  bu yıl 2016- 2017  dönemi adı altında dokuzuncu Rekabet Edebilirlik Raporunu açıklamıştır.  Bu rapora göre  ülkemiz 139 ülke arasında rekabet edebilirlikte 114. Sıradadır” dedi. 

KKTC aşağıdaki alanlarda son sırada:

İşgücü piyasasının etkinliği …………………………………………………. 135

Piyasa büyüklüğü………………………………………………………………… 137

Finansal denetim ve raporlama standartlarının gücü............137

Azınlık hissedarlarının çıkarlarının korunması.......................136

Yolların kalitesi...................................................................136

Devlet borcu, GSYİH yüzdesi*............................................ 137

Şirket kurmak için gereken prosedür sayısı......................... 138

Yabancı mülkiyetin yaygınlığı..............................................136

Doğrudan yabancı yatırımı düzenleyen kuralların etkisi.......136

Gümrük prosedürlerinin yükü............................................135

Profesyonel yönetime güven.............................................135

Sağlık ve ilköğretimde geriye gidiliyor

Rekabet edebilirlik raporunun dokuzuncusu yayınlanmasına rağmen geçmişte yapılan tespitler üzerinden gerekli önlemlerin alınamadığının da raporlardan anlaşıldığına dikkat çeken Şafaklı şöyle konuştu: “Bu dokuz yıllık dönemde Kuzey Kıbrıs’ın KRE endeks değeri, 2008’de 3.43 puandan 2016’da 3.70 puana yükselerek 0.27 puanlık bir artış kaydetmiştir. Dokuz yıllık bir dönemde kaydedilen bu artış tatmin edici düzeyde değildir. “Kurumlar”ın dokuz yılda sadece 0.16 puanlık bir artış gösterebildiği, “sağlık ve ilköğretimin” yalnızca son iki yılda 0.74 puan düştüğü bir ülkede politika yapıcıların öncelikle bu iki alanda acil önlemler alması, etkili politikalar geliştirmesi ve iyi tasarlanmış reformlar yapması gerektiği açıktır. “Sağlık ve ilköğretim” alt-bileşeninin ayrıntıları incelendiğinde buradaki sorunun esasen “ilköğretimin kalitesi” başlığından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. “Kurumlar” alt-bileşenindeki sorunların kaynakları ise çok daha çeşitli görünmektedir: Kamuoyunun siyasilere güveni, hükümet yetkililerinin kararlarında adam kayırma, kamu harcamalarının israfı, devlet düzenlemelerinin yarattığı yük, finansal denetim ve raporlama standartlarının gücü, azınlık hissedarlarının çıkarlarının korunması, yatırımcıların korunması.”

Yeni Bakış

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.