1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. KKTC'DE KADINA ŞİDDETTEN 5 CİNAYET!
KKTC'DE KADINA ŞİDDETTEN 5 CİNAYET!

KKTC'DE KADINA ŞİDDETTEN 5 CİNAYET!

Kadına şiddet en fazla Mağusa'da...

A+A-

5 YILDA 5 KADIN ŞİDDET KURBANI: KKTC’de Ocak 2010 – 14 Ağustos 2015 arasında 4 kadın cinayete kurban giderken, geçen hafta Gönyeli’de bir kadın eşinin fiziki şiddetinden kaçmak isterken canından oldu. 2015 yılının ilk 7 ayında kadına şiddet uygulandığı yönünde polise ve Sosyal Hizmetler Dairesi’ne yapılan ihbar sayısı ise 145

EN FAZLA MAĞUSA BÖLGESİNDE: Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Umure Örs, daireye ve polise yapılan ihbarlara göre, KKTC’de meydana gelen kadına yönelik fiziki şiddet olaylarının en fazla Mağusa bölgesinde yaşandığını kaydetti. Örs, fiziki şiddette uğrayan kadınların çoğunun 26-35 yaş arasındaki kadınlar olduğunu belirtti

Sosyal Hizmetler Dairesi’nden derlenen bilgiye göre, Kuzey Kıbrıs’ta 2015 yılının ilk yedi ayında devlet kayıtlarına geçen kadına yönelik fiziki şiddet olayı sayısı 145.

145 ihbarın 126’sı polise, 19’u Sosyal Hizmetler Dairesi’nin ihbar hattına yapıldı.

KKTC’de Ocak 2010-14 Ağustos 2015 tarihleri arasında şiddetin son noktası olan cinayete kurban giden kadın sayısı 4, şiddete bağlı olarak yaşamını yitiren kadın sayısı ise 1.

Gizleniyor

Ülkemizde kadına yönelik fiziki şiddetin her geçen gün artmasına rağmen, “aile içi olayların dışa yansıması ayıp” olarak nitelendirildiği için olayların çoğu basına yansımıyor. Birçoğu da “Yasa beni korumaz” düşüncesi ile devletin ilgili birimlerine durumu bildirmiyor.

Şiddet mağduru kadınların birçoğu ülkede halen bir kadın sığınma evi olmadığından dayak yemeyi kaderi olarak görüyor ve tabiri caizse kaderine razı geliyor.

Birçok kadına şiddet olayı o veya bu şekilde saklı tutulsa da sivil toplum örgütleri ve polise yapılan şikayetler bile KKTC’de kadına yönelik fiziki şiddetin korkunç boyutunu açıkça gözler önüne seriyor.

Erkek arkadaşlar da şiddet uyguluyor

KKTC’de mahkemelere yansıyan şiddet olaylarına ve Sosyal Hizmetler Dairesi’nin ihbar hattına yapılan ihbarlar değerlendirildiğinde, fiziki şiddete uğrayan kadınların birçoğunun eşi ve erkek kardeş, ağabey, baba, amca, dayı tarafından uygulanan fiziki şiddete maruz kaldığı ortaya çıkarken, erkek arkadaşları tarafından şiddete maruz kadınların da oldukça fazla olduğu ortaya çıkıyor.

Yasa hazır, kurumsal düzenlemeler eksik

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, şiddet mağduru kadınların ise devlet koruması altına alınması yönünde ülkemizde yıllardır çalışmalar yapan aktivistler, kadına yönelik şiddet olaylarındaki artıştan devleti sorumlu tutuyor.
Aktivistler, Kasım 2014 tarihinde Cumhuriyet Meclisi’nden oy birliği ile geçirilen şiddeti ve ayrımcılığı önleyici “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası”nın hayata geçirilmesi için gerekli olan kurumsal düzenlemelerin bir an önce yapılması hususunda hem fikir.

Başel: Esas sorumluluk üst düzey yetkililerin

Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, KKTC’de kadın bedenini cinsel bir obje olmaktan öte algılamayan zihniyetlerin hüküm sürdüğü bir döngünün yaratıldığını kaydetti.

Kadına yönelik şiddetin son bulması ve şiddet mağduru kadınların koruma altına alınması hususunda ülkemizde bugün belli isimlerin çaba sarf ettiğini belirten Başel, çağdaş bakış açısına sahip bu kişilerin ise sosyal medya üzerinden linç ve nefret kültürüne maruz kaldığını söyledi.

Barış Başel, “Oysa esas bu sorumluluğu taşıması gereken daha üst düzey yetkililerdir. Ancak ne yazık ki gerek uyuşturucu kullanan çocukların hakları, gerekse engelli ve yaşlı bireylerin hakları ve bunlarla ilgili yapılanmalar hep bir sonraki iktidar olma hırsının parti programlarındaki birkaç cümleden öteye gitmemektedir” dedi.
Barış Başel, “Şiddet toplum içinde öyle bir döngüdür ki, yerine hoşgörü ve sevgiyi koyamadığınız zaman bizim de her gün şahit olduğumuz örneklerde olduğu gibi sporundan trafiğine, eyleminden meclise kadar her yerde şiddetin kol gezdiğini görebilirsiniz” diye konuştu.

“Toplum tepkisi önemli”

“Erkek vahşeti” diye adlandırdığı şiddet olaylarında toplumun bakış açısına da dikkat çeken Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, KKTC’de yaşanan erkek vahşeti olaylarında toplumun tepkisinin şiddete maruz kalanın uyruğuna göre farklılık gösterdiğini ifade etti.

Barış Başel, “Kıbrıs kökenli birisi erkek vahşetine maruz kaldığı zaman gösterilen tepki farklı, öteki konumuna koyduğumuz kadınların şiddete maruz kalması durumunda gösterdiğimiz tepki farklıdır. Bunun örneği ölümlü trafik kazalarında bile yaygın olarak görülmektedir. En basiti çok çağdaş olmayan senden-bizden bakış açısına örnek oluşturacak şekilde Afrika kökenli bir üniversite öğrencisi hayatını kaybettiğinde ‘vah vah, tüh tüh’ ama ateş bahçeye düştüğünde yol kesip eylem yapan bir fotoğrafımız bulunmaktadır. Ve ne yazık ki sorun çözme becerilerimizi her geçen gün yitirmekteyiz. Ekonomik göstergelere ve Kıbrıs sorununa odaklanarak insanca yaşamaktan ve haklarımıza kavuşmaktan her geçen gün daha da geride kalıyoruz” diye konuştu.

Barış Başel, toplum yargılarının ve tepkilerinin uyuşturucu kullanımına bağlı olarak gerçekleşen ölüm olaylarında da dikkat çektiğini kaydederek “Uyuşturucu kullanımına bağlı olarak hayatını kaybeden gençler bu ülkeye düşmanmış gibi toplumda yargılanıyor. Oysa yaşanan bir trajedidir ve onlar için de çok önceden bir şeyler yapmalıydık” dedi.

Derya: Kurumsal düzenlemeler daha fazla geciktirilmemeli

Feminist aktivist, CTP-BG Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda devletin bazı kurumsal düzenlemeler yapması ve bir takım önlemler alması gerektiğini ifade etti.

Cumhuriyet Meclisi’nden Kasım 2014 tarihinde oy birliği ile geçen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası’na göre sığınma evlerinin açılması, şiddeti önleme ve danışma merkezlerinin kurulması, polis ve hastanede şiddete müdahale birimlerinin oluşturulması, Maliye, Eğitim ve İçişleri Bakanlıklarında cinsiyet odak noktalarının kurulmasının söz konusu olduğunu kaydeden Derya, ayrıca hem şiddet konusunda hem de toplumsal cinsiyet eşitliğini her düzeyde sağlayacak önlemleri öngören plan ve politikaların oluşturulacağı toplumsal cinsiyet eşitliği kurultayı danışma ve izleme konseyi ve eylem planının yasada açıkça düzenlendiğini söyledi.

Bu yasadaki kurumsal düzenlemelerin geç kamasından ise İçişleri ve Çalışma Bakanı Aziz Gürpınar’ın sorumlu olduğunu dile getiren Doğuş Derya, “Biz mecliste görev yapan vekiller olarak şiddeti ve ayrımcılığı önleyici yasal düzenlemeleri en iyi şekilde yapmak için çaba gösterdik. Kadınlar olarak da sürekli olarak bununla ilgili taleplerimizi ortaya koyuyoruz. Fakat yürütme bu konuda yavaş kalıyor. Çeşitli gerekçelerle bu düzenlemelerin yapılması maalesef geciktiriliyor” dedi.

“Sığınma evi kurulana kadar ısrarımı sürdüreceğim”

“Çok iyi yasalar yapmak maalesef yeterli değil. İcraat da görmek istiyoruz” diyen Doğuş Derya, Sayın İçişleri ve Çalışma Bakanı Aziz Gürpınar, 2013 yılının Temmuz ayında sığınma evi açılacağını söylemişti. Daha sonra verdiği demeçlerde de bunu tekrarladı. Fakat maalesef henüz ortada bir sığınma evi yok” diye konuştu.
Derya, bu yasama döneminde bunlarla ilgili artık kürsüden de konuşacağını belirterek, sığınma evi kurulana kadar da ısrarını sürdüreceğini kaydetti.

Gürpınar: Önce kadro oluşturulacak

İçişleri ve Çalışma Bakanı Aziz Gürpınar ise Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası’nın kurumsal yapısı ile hayata geçmesi için önce gerekli kadroların oluşturulması gerektiğine dikkat çekerek bu kadroların oluşturulması konusunda yetki yazısı hazırlandığını ve yazının Başbakanlığa oradan da Maliye Bakanlığı’na gönderildiğini söyledi.
Hükümet programında da dairenin kurumsal yapısı ile yürürlüğe girilmesi için bir takvim belirlendiğini belirten Bakan Gürpınar, bir iki ay içerisinde münhal ilana girileceğini ve başlangıç için gerekli olan kadroların Kamu Hizmeti Komisyonu vasıtası ile tayin edilmiş olacağını kaydetti.

“Sığınma evi çalışmaları sürüyor”

İçişleri ve Çalışma Bakanı Aziz Gürpınar, sığınma evi ile ilgili olarak çalışmaların da sürmekte olduğunu dile getirdi.
Bakan Gürpınar, “Tamamen yeni proje ile ve yeni bir inşaat olarak yapılması planlanıyor. Şu anda onun yer tespitleri yapılmaktadır. Sonra bakanlığın tahsisine alacağız bu yeri ve projelendirilip hızla hayata geçirileceğiz. Hükümet programında bu hususta 9 ay süre öngörüldü ama biz bu süreyi beklemeyeceğiz” diye konuştu.

Bakan Gürpınar, toplusal cinsiyet eşitliği kurultayının toplanması için gerekli tüzük çalışmalarının da sürdüğünü belirterek bir iki ay içinde bu çalışmaları neticelendirmeyi hedeflediklerini belirtti.
***
Örs: 7 ayda 145 ihbar yapıldı

Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Umure Örs, yapılan istatistiklere göre, KKTC’de meydana gelen kadına yönelik fiziki şiddet olaylarının en fazla Mağusa bölgesinde yaşandığını kaydetti.

Umure Örs, fiziki şiddette uğrayan kadınların daha çok 26-35 yaş arasındaki kadınlar olduğunu belirtti.
1 Ocak - 30 Temmuz tarihleri arasında Sosyal Hizmetler Dairesi’nin ihbar hattına 19, polise ise 126 olmak üzere 2015 yılının ilk 7 ayında toplam 145 kadına yönelik fiziki şiddet ihbarı yapıldığını kaydeden Örs, şiddeti uygulayan kişilerin, eş, baba, erkek kardeş, dayı, amca ve erkek arkadaşlar olduğunu ifade etti.

Havadis

Etiketler : ,
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.