1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. KKTC'DEKİ MÜLKLER İÇİN İŞ ADAMLARIYLA ORTAKLIK ÖNERİSİ
KKTC'DEKİ MÜLKLER İÇİN İŞ ADAMLARIYLA ORTAKLIK ÖNERİSİ

KKTC'DEKİ MÜLKLER İÇİN İŞ ADAMLARIYLA ORTAKLIK ÖNERİSİ

KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNÜN MÜLKİYET AYAĞINA ÖNERİ...

A+A-

“MAL SAHİPLERİ, KKTC’DE MÜLKLERİ İNKİŞAF ETTİREN İŞADAMLARIYLA ORTAKLIKLAR KURSUN”

Rum yönetimi eski bakanlarından ve Planlama Dairesi eski Genel Müdürü Yakovos Aristidu KKTC’deki mülkler ve Kıbrıs sorununun çözümüyle alakalı makalesinde, mal sahiplerinin özellikle KKTC’de mülkleri inkişaf ettiren işadamlarıyla ortaklıklar kurmaları önerisini gündeme getirdi.

Fileleftheros’un yayınladığı makalesinde Aristidu özetle şu görüşlere yer verdi:

“Kıbrıs sorununun görüşülmekte olan iki bölgeli iki toplumlu federasyon mantığının malların mülkiyet rejimine dayanmaması gerekmesine karşın Kıbrıslı Rumların Kuzeydeki ve Kıbrıslı Türklerin Güneydeki malları konusu şu anda oldubittiler yaratabilir,  nihai çözüm aşamasında ve çözümün yaşayabilirliği ve işleyebilirliğinde ciddi maceralar ve çıkmazlara yol açabilir.

Mülkiyet sorunu zamanın geçmesiyle ve şu anda cereyan eden ve Kıbrıslı Rumların Tazminat Komisyonu’na, Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıs mahkemelerine başvurularının da dâhil olduğu çeşitli yabancılaştırma (satış-devir),  inkişaf, v.b. işlemleriyle daha da karmaşıklaşıyor.

Mülkiyet durumunun 1974 öncesine geri döndürmeyi başlangıç noktası addediyoruz. 1960 verileri temelinde Kıbrıslı Türklere ait özel mülk yüzde 12,3 dolayındaydı. Buna, nüfus oranına göre devlet arazisi de eklendiğinde Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs toprağında ‘hakkı olan’ toplam alan yüzde 16,78’e çıkıyor.

Daha önce kabul ettiğimiz gibi, Kıbrıs toprağının yüzde 29’luk alanını oluşturacak olması temelinde, bütün Kıbrıs Türk malları Kıbrıs Türk devletçiğine taşınırsa, oradaki Kıbrıs Türk ‘mülkü’  yüzde 58’den fazla olmayacak. Dolayısıyla Kuzeyin yüzde 42’sine tekabül eden toprağın Kıbrıslı Rum sahiplerine ve Kıbrıs Rum devletçiğine iade edilmesi gerekiyor.

Kıbrıs toprağının yüzde 29’u Kıbrıs Türk idaresi altına girecek olması ve ilk başta Annan planında var olan, Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs Türk devletçiği toprağının tamamının sadece yüzde 20’sine kadarını geri alacakları tezi temelinde Kıbrıs Türk tarafı toprağını birkaç yüz bin dönüm veya birkaç milyar Euro’ya kadar artıracaktı. Bunun ötesinde bu taşımanın tazminatı ortak devletin finanse edeceği bir fon aracılığıyla yapılacaktı.  Yani Kıbrıslı Rum yasal mal sahiplerinin bu zorunlu mal devri için tazmin edilmesi için aslan payını Kıbrıslı Rumların ödemesi isteniyordu.  Nihayetinde istila Kıbrıs Türk tarafı açısından kötü yatırım değildi!

Mülkiyet konusunda önerdiğimiz bir yaklaşım, o zamandan,  Kıbrıs Türk mülkiyetlerinin Kıbrıs Rum devletçiğinden Kıbrıs Türk devletçiğine ‘taşınması’ çalışması çalışmasını yapacak bir Mülkiyet Konseyi veya buna benzer bir kurum kurulması idi. bu şekilde ne ilave tazminatlar için büyük kaynaklar bulunmasına ne de temel insan haklarının ihlal edilmesine gerek olacaktı.

Mülkler konusunu, arzu eden Kıbrıslı Türklerin mülklerini Kıbrıs Rum devletçiğinden Kıbrıs Türk devletçiğine taşıması olarak gördük.  Bu mantıkla belki, mal mübadelesinden söz eden Denktaş’la anlaşmamız gerekirdi. Evet, eş değerli mülklerin arzu edenler için üniter düzeyde mübadelesi. Bu, Kıbrıs Rum devletçiğindeki mallarını elde etmek isteyen Kıbrıslı Türklere de hak verir. Ancak bütün Kıbrıslı Türkler mülklerini Kıbrıs Türk devletçiğine taşımayı tercih ederse, başka hiç kimse herhangi bir bedel ödemek zorunda kalmaz çünkü eşit veya neredeyse eşit değerler mübadele edilecek.

Kıbrıs sorununun çözüm müzakereleri aşamasında Mülkiyet Konseyi bu çerçeve içerisinde işleyebilecek. Pratikte mallarını satmak veya takas etmek isteyecek veya hatta uzun vadeli kiraya vermek isteyecek Kıbrıslı Rumlar da olacağı kesindir ki bu zorlama olmadan bir nihai çözüme yardımcı olur.  Yine, halen yapılmış olan veya çözüm çerçevesinde kamu çıkarı (yer değiştirecek göçmenler için konut inşası, iş yerleri oluşturulması v.b. için) maksatlı yapılacak istimlâk durumlarında da yardımcı olur.

Bu ‘acısız’ çıkartmalarla mülkiyet hakkını ihlal etmeden veya Kıbrıs Rum mallarına el koymadan istenilen yüzdeye ulaşabiliriz, Kıbrıs Türk devletçiği için de 1977-79 Doruk Anlaşmaları’nın gerektirdiği ‘yaşayabilirliğini ve üretkenliğini’ güçlendirecek alan yaratılır.

Elbette devletçiklerin, özellikle de Kıbrıs Türk devletçiğinin yaşayabilirliği ve üretkenliğinin üniter bir ekonomi işletilmesi için makroekonomik düzeyde yapılacak çözümlere bağlı olacağını vurgulamamıza da gerek yok.

Zamanın geçmesiyle Kuzeydeki Kıbrıs Rum mallarının değerlendirilmesi ve Güneydeki Kıbrıs Türk mallarının Vasilik tarafından kullanılması unsurları ortaya çıkıyor.  Kişisel mülkiyet değişmez ve saygı duyulan hak olmasına karşın mülklere mecburi veya gönüllü olarak yatırım yaparak değerini artıranlar, bu meselenin çözüm zorluğu derecesini artıracak.

Bir öneri, mal sahiplerinin mülkleri, özellikle de Kuzeydeki inkişaf ettiren işadamlarıyla ortaklıklar kurmaları olabilir. Bu önerinin doğru değerlendirilmesi, ürün ve sermayenin serbest dolaşımını gündeme getirip üniter ekonomi ve kalkınma politikasını daha da güçlendirebilir.”

TAK

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.